Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Schröder: Çözüm sürecinde hükümet kanadında büyük bir cesaret görüyorum

Almanya'nın eski başbakanı Gerhard Schröder, Türkiye'nin terör örgütü ile başlattığı çözüm sürecine ve AB ile müzakerelerine destek verdi. Çözüm sürecinde hükümet kanadında büyük bir cesaret gördüğünü vurgulayan Schröder, "Uzun vadede bir toplum barı

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-11 19:36:12

Schröder: Çözüm sürecinde hükümet kanadında büyük bir cesaret görüyorum
Almanya'nın eski başbakanı Gerhard Schröder, Türkiye'nin terör örgütü ile başlattığı çözüm sürecine ve AB ile müzakerelerine destek verdi. Çözüm sürecinde hükümet kanadında büyük bir cesaret gördüğünü vurgulayan Schröder, "Uzun vadede bir toplum barış içindeyse ekonomik olarak başarılı olabilir." dedi

Gerhard Schröder, Çukurova Genç İşadamları Derneği (Çukurova GİAD) tarafından düzenlenen 'Bilgi Güçtür' toplantıları kapsamında 'Türkiye-AB İlişkilerine Siyasal Bakış ve Enerji Koridorunda Adana' konulu konferans verdi. Adana HiltonSA Oteli'ndeki konferasta konuşan Schröder, bir katılımcının çözüm süreciyle ilgili sorusunu cevapladırdı. Kendisinin artık görevde olmadığı için açık ve net konuşma hakkına sahip olduğunu ifade eden Schröder, "Kaytarmak istemiyorum, kaçmak istemiyorum. Artık görevde değilim. Açık ve net konuşma hakkına sahibim. Türkiye hükümetinin bulduğu başlangıç noktasının doğru olduğunu düşünüyorum. Uzun vadede bir toplum barış içindeyse ekonomik olarak başarılı olabilir. Şu anki hükümet bu temel noktaya dayanarak hareket ediyor. Bunun ne şekilde olacağı zorluklar ve hangi zorlukların aşıldığı konusunda bilgi sahibi değilim ve yorum yapamıyorum, ancak büyük bir cesaret görüyorum. Tatmin olmuş toplumu oluşturma çabasındalar ve Türkiye'ye hoşgörülü bakan kişilerle birlikte iç barışın başarılı olması ve bu durumu her tarafın kabul etmesi gerekiyor. Türkiye'nin bölgesel bütünlüğü ve entegrasyonu bozulmamalıdır, ama devletin silah bırakması söz konusu değildir; çünkü kendini savunması gerekiyor. Bir başka tarafın silahları bırakması gerekiyor. Tatmin olmuş bir toplum ekonomik olarak da başarılı olacak. Arzu ediyorum ki şiddet sona ersin. Kültürel hakların tabi ki verilmesi gerekiyor, ama herkesin bunu kabul etmesi gerekiyor." ifadelerini kullandı.

Konuşmasında AB'nin büyük bir kriz sürecinden geçtiğini ifade eden Schröder, bunun için Türkiye gibi güçlü ortaklara ihtiyacı olduğunu vurguladı. Türkiye'nin AB'ye ihtiyaç duyduğu kadar AB'nin de Türkiye'ye ihtiyacı olduğunu dile getiren Schröder, "Avrupa Birliği değişmezse Avrupa bir politik ve ekonomik çıkmaza girecek. AB'nin kesinlikle güçlü ortaklara ihtiyacı var. Bir ülke AB için çok önemli ve bu ülke sizin ülkeniz Türkiye'dir. Müşterek işbirliğimizin sadece siyasal alanda değil ekonomik ve kültür anlamında da önemli. Bu benim neden şiddetle Türkiye'yi savunduğumun nedenidir. Avrupalılar tarihi vaatlerini yerine getirmek zorundalar. 63 yılında AT kurulduğunda Türkiye'nin üye olacağı söylenmişti. 17 sene AB kabul için şartları görüştü, değerlendirdi, herhangi bir şart yerine getirmesi gereken liste belirlendi. Türkiye bu gibi listeleri, kuralları 40 yıldan beri almaya devam ediyor. Bu prosedür devam ediyor ama Avrupa'nın güvenirliliği o şekilde olmalı ki bu sözler yerine getirilmeli. AB'ye kabulü Türkiye ve AB için ne kadar önemli olduğu ortada. Türkiye, Almanya ve Avrupa için 10 yıllarca önemli bir partner oldu. Türkiye güvenilir bir NATO üyesi, terörizme karşı her şekilde savaşmaya devam ediyor. Demokratik Türkiye'nin Avrupa değerlerini kabul ettiği çok açık. İslami bakış açısından ve modern toplum açısından Türkiye modeli çok modernize ama geleneksel değerden de vazgeçmiyor, sosyal temelini sağlam tutuyor. Türkiye'de uygulanan model büyük bir fırsat. Bu modelin tanıtımı Avrupa'nın menfaatinedir." dedi.

Türkiye'nin AB konusunda reformlara devam etmesi gerektiğinin altını çizen Schröder, şöyle dedi: "Türkiye'nin kabulü ile ilgili korkarım ki uzun bir prosedür olacaktır. Sabır gerektiren bir süreç. Başbakan Erdoğan reformlarına devam etmeli. Daha fazla özgürlük ve demokrasi sağlanmalıdır. Yaşam için daha fazla fırsatlar vermeli. Türkiye, AB'nin kurumsal ve yapısal sorunlarından sorumlu değildir. Ben buna öfkeleniyorum. Türkiye'nin AB yolunda ilerlemesi zor duruma geldi. Ben eminim ki Türkiye tüm kriterleri yerine getirecektir. Yeter ki aynı muamele diğer aday ülkeler de aynı muameleyle karşılaşsın."

'AYRICALIKLI ORTAKLIK TÜRKİYE İÇİN KABUL EDİLEMEZ'

Ayrıcalıklı ortaklık seçeneğinin de hiçbir zaman Türkiye açısından kabul edilebilir bir alternatif olmadığının altını çizen Schröder, "Türkiye çok haklı olarak dürüst bir şekilde uyumlandırma sürecini yaşamakta. Türkiye aynı zamanda doğuya bir kapı açacağı için Almanya bu tavrından vazgeçti." dedi. Schröder ayrıca, Yunanistan ve Kıbrıs Rum Kesimi'ndeki yeni hükümetlerin de kriz şeklindeki ilişkilerin olumlu bir fırsat olabileceğini ifade etti.

Medeniyetler çatışması çıkmaması için mücadele etmek gerektiğine vurgu yapan Schröder, "Avrupa'nın da şunu kabul etmesi gerekir. Batı medeniyetinin günümüze kadar elde ettiği her şeyin temelini atan, aslında İslami ilim ve bilim vakti zamanında gerçekleşmiştir. Bu farkı idrak etmemiz ve İslami dünyasının bize neler kattığını idrak etmemiz önem taşımaktadır. Avrupa'da İslam'a bakış açısı değişti. Avrupa'da yaşamak tabi ki olamayabilir, olması da gerekmiyor ama önemli olan bu anlaşmazlıkların barışçıl diyaloglarla çözülebilmesi. Bu kültürler için çatışma değil çabadır. Bazı kişiler kültürel farklılıkların özellikle İslami bir ülkenin AB'de mümkün kılamayacağını söylüyor ama ben bu bakışa çok ciddi bir şekilde karşıyım." diye konuştu.

Türk dış politikasından da övgülerle bahseden Schröder, anlaşmazlıkların çözümünde Türkiye'nin çok büyük bir uluslar arası rolünün bulunduğunu dile getirdi. Türkiye'nin bu yönü Avrupa'da takdir edilmediği için çok üzgün olduğunu belirten Schröder, hükümetin ekonomik başarılarından da övgüyle bahsetti. Türkiye'nin 2001 yılında büyük bir ekonomik kriz yaşadığını hatırlatan Schröder, "Bu tarihlerde hiç kimse sadece 1 yıl sonra ülkenin şuanki seviyeye ulaşmış olabileceğini hayal edemezdi, enflasyon düşürüldü, tüketici fiyatları yüzde 70'den şuanki seviyesi yüzde 7'ye düştü. Kesin bir finansal politika ödüllendirildi, yerli ve yabancı yatırımlar için önemli bir konum haline geldi. Türkiye, dünya ekonomisinde ve siyasetinde parlayan bir yıldız. 2001 yıllarındaki krizin, 2009 geçici krizlerin yanı sıra 7.5 büyüme kaydetmiştir. Türkiye'ye yapılacak yabancı yatırım ve doğrudan yatırımın 20 milyar dolara varacağını düşünüyoruz. Yani bu yıl içinde 450 milyar dolar doğrudan yatırım yapılacağını düşünüyoruz." şeklinde konuştu.

Konferansa Adana Valisi Hüseyin Avni Coş, Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, İl Jandarma Komutanı Kurmay Albay Murat Koç, sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri katıldı.

Haber Ara