Mavi Marmara katılımcıları: Abluka kalkmadan davamızdan vazgeçmeyeceğiz
'Gazze'ye abluka kalkmadan tazminat konusunun masaya yatırılması taraftarı değiliz'
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-04-08 15:33:50
TIMETURK / Haber Merkezi
İsrail'in Mavi Marmara gemisine yaptığı saldırıda bulunanlar, Gazze'ye abluka tamamen kalkmadan tazminat konusunun masaya yatırılmasına taraftar olmadıklarını açıkladı.
İsrail'in Gazze'ye insani yardım taşıyan ve 9 Türk'ün öldüğü Mavi Marmara gemisinde bulunan yolcular, Haliç'te bağlı bulunan Mavi Marmara gemisinde İsrail'in Türkiye'den özür dilemesi ve tazminat konularını değerlendirdi.
Mavi Marmara Özgürlük Filosu yolcuları adına basın açıklamasını Musa Coaş okudu.
Coaş, 31 Mayıs 2010'da İsrail'in 9 kişinin hayatını kaybettiği Mavi Marmara gemisine yaptığı operasyondan 3 yıl sonra Netenyahu'nun Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan telefonla arayarak özür dilediğini hatırlatarak ''Mavi Marmara'nın yola çıkış gerekçelerini görmezden gelerek, özrün kabul edilmesinin bir şartı olan tazminat konusunun basında tartışılmasına, kendileri adlarına rakamların ortaya atılarak hesaplar yapılmasına üzüldüklerini söyledi.
Musa Coaş, ''Tazminat alınırsa davalar geri çekilmeli'' beklentileriyle ''Tazminatınızı alıp konuyu kapatın'' yaklaşımlarının arttığı günlerde konuyla ilgili düşüncelerini kamuoyuyla paylaşmak için bir basın toplantısı düzenlediklerini belirtti.
Gazze'de ablukanın devam ettiğini belirten Coaş, şunları söyledi: ''Bölge insanlarının sağlık, barınma ve beslenme ihtiyaçları rahatlıkla karşılayacağı serbest dolaşım imkanları sağlanmadan, Gazze halkının Akdeniz'de balıkçılık faaliyetini kolaylıkla sürdürebildiğini görmeden, dışarıdan kara ve deniz yoluyla yardımların Gazze'ye ulaşımı açık hale gelmeden, yani abluka tamamıyla kalkmadan bizler tazminat konusunun masaya yatırılmasına taraftar olmadığımızı belirtmek istiyoruz. Bu noktada zaten sınırlı devam eden yardım akışının İsrail tarafından onun kontrolü ve tasnifiyle Gazze halkına ulaştırıldığı gerçeğinin, bahsettiğimiz ablukanın kalkması talebimize karşılık gelmediğinin de anlaşılması gerekmektedir.''
İsrail'in çok açık olmasa da özür ifadelerini kullandığı, böylece suçlu olduğunu, suç işlediğini ikrar ettiğini ifade edin Coaş, İsrail'in özrünün suçu işleyen askerlerini yargılayıp cezalandırması ile inandırıcı olabileceğini savunarak, İsrailli asker ve komutanlar aleyhine açtıkları davaları devam ettireceklerini, ödenecek tazminatlar karşılığında bu davalardan vazgeçme yaklaşımlarını kabul edilebilir bulmadıklarını söyledi.
Yeni Akit Gazetesi Yazarı Ahmet Varol da İsrail'den alınacak tazminat ve özrün esas gaye olmadığının altını çizerek, ''Bizim için gaye Filistin halkının hakkının geri verilmesidir. Gaye, gayri insani durumun sonlandırılması, ambargo ve ablukanın kaldırılması, Kudüs'teki yahudileştirme faaliyetlerinin sonlandırılmasıdır. Talebimiz Filistin halkından bağımsız değildir.'' ifadelerini kullandı.
''İsrail'in özrü bir zafer mi?'' şeklindeki bir soruya Varol şu yanıtı verdi: ''Bir Ürdünlü 7 İsrailli genç kızı öldürmüştü. Kral Hüseyin özür dilemişti. O dönem İsrail'de Başbakan Netanyahu'ydu. Netanyahu, Kral Hüseyin'e 'Özür yetmez, resmi olarak ailelerinden teker teker özür dileyeceksin.' demişti. Özrü olumlu gelişme olarak görüyoruz. Biz bunu önemsiyoruz. Ama bu bizim gayemiz değildir. Bu olayı sadece kıyaslama açısından söyledim. Kendisine yapılan bir saldırıda İsrail kendini savunuyor ama kendi haksızlık yapınca işi geciktiriyor. Buna rağmen Türkiye'nin kararlı tutumunu takdir ediyoruz.'' (AA)
Haber Ara