Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Genelkurmay'da akil adam listesinde

63 kişilik 'Akil İnsanlar Heyeti'nin en genç üyelerinden Yıldıray Oğur komisyonu anlattı: 'Bizi artık kimse ölmesin' ortak talebi biraraya getirdi. Gidip Anadolu'yu 'aydınlatmaya' çalışmayacağız. Anketlere bakarsak, çözüm talebinin arkasında 63 değil 63 milyon akil insan var

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-04-08 07:07:10

Genelkurmay'da akil adam listesinde

Yıldıray Oğur, ODTÜ Siyaset Bilimi mezunu 1978 doğumlu genç bir gazeteci. Çözüm sürecinin halka anlatılması için oluşturulan 63 kişilik "Akil İnsanlar Komisyonu"nun en genç üyelerinden. Taraf gazetesinde, güçlü mizah yanını da ortaya koyan köşe yazılarında derin konulara getirdiği çarpıcı yorumlarla dikkat çekiyor. Mesleğe adım attığından beri Kürt sorununun peşinde. Yaptığı 'balıkçı' röportajlarıyla "Kürt açılımı"nın gidişatını önceden duyurdu. Sonraysa, o dönem hükümeti Kürt politikası nedeniyle çok sert eleştiren Taraf'ın Yayın Yönetmeni Ahmet Altan'la yaşadığı "Tünelin sonundaki ışık" tartışmasıyla gündeme geldi.
RİZELİ Oğur, "Akil İnsanlar" arasında işi en zor olanlardan Karadeniz grubunda görevli. Milliyetçi tabanı çok güçlü olan memleketinde bile süreci anlatırken sorun yaşanmayacağını söylerken, çözümden çok umutlu. Tüm Türkiye'nin pürdikkat takip ettiği süreçle ilgili "Artık o taşın altında 126 el daha var" diyen Oğur, "Akil İnsanlar"ın kim olduğundan neler yapacağına birçok konuda sorularımızı yanıtladı:

UZAYLILAR GELSE...
- AKİL İnsanlar "yandaş" mı?

EVET. Barıştan yana yandaş olacaklar. Bunda utanılacak bir şey yok. Barışı ve hayatı savunmak dışında o 63 kişi belki bir daha uzaylılar dünyaya saldırırsa bir araya gelebilir. Orhan Baba'yla, İHD Başkanı'nı, Hayrettin
Karaman'la Murat Belge'yi, tepesinde "Türkiye Türklerindir" yazan gazetenin patronu Arzuhan Doğan Yalçındağ ile politik Kürt tutuklularla ilgilenen TUHAD-FED'in başkanı Zübeyde Teker bir araya geldi. "Kürt sorunu" diyenlerle "terör sorunu" diyenleri buluşturan "artık kimse ölmesin, bu iş sulh ile çözülsün" ortak talebi. Bunun arkasında 63 kişi değil, anketlere bakılırsa en az 63 milyon "akil insan" var.

- Akillerin rolü ne olacak?
GİDİP Anadolu'yu aydınlatmayacağız. Anadolu yeterince akil zaten... Sürece, Güneydoğu'da yüzde 81, Doğu Anadolu'da yüzde 77, çok milliyetçi bilinen İç Anadolu'da yüzde 59 destek var. Karadeniz'de başa baş. Sadece Ege'de düşük destek oranı. Bu meselede açık ve medeni bir tartışma alanı açılmasına vesile olursak, bu geniş profilli heyet çözümün herkesin menfaatine olduğunu sadece duruşlarıyla bile gösterirse, dezenformasyona karşı gerçek bir bilgilendirmeye aracılık edebilirsek, tepki duyanların duvarlaşmasını engelleyebilirsek, topluma nefes aldırırsak akil bir iş yapmış oluruz.

BATSIN BU DÜNYA
HERKESİ ikna etmek zordur. Hâlâ "Lozan ne kötüydü" diye tartışılıyor Türkiye'de. Ama her savaş biter. Orhan Baba'dan referansla söylersek, Türkler ve Kürtler de birlikte yaşayamayacaksa zaten batsın bu dünya.

- Siz de Rizelisiniz ve akillerin Karadeniz grubunda yer alıyorsunuz. BDP'lilerin Sinop ve Samsun ziyaretlerinde yaşananları düşünürsek siz neyle karşılaşırsınız?
AKRABALARIMLA karşılarım herhalde. Zannediyorum ki Orhan Gencebay ve ben, Karadenizlileri bu barışla ülkenin bölünmeyeceğine, Sabahat Tuncel ve Ertuğrul Kürkçü'den daha kolay ikna edebiliriz. "Artık şehit cenazesi gelmeyecek", "Türkiye'nin bölünmesi tehlikesi ortadan kalktı" dediğinizde yaşadığı ülkeyi seven herhangi bir insanın, en başta "en çok sevdiğini" söyleyen bir milliyetçinin nasıl itirazı olabilir ki? Esas barışa karşı çıkmaz zor.

- MHP lideri Bahçeli çok sert sözler söylüyor akil insanlar için.
SON sözü henüz söylemedi ama. Ve söyleme hakkını kendine sakladı.
Bahçeli "ihanet" kelimesini bir milyon farklı versiyonla söyler, bağırır çağırır ama çatışmaya neden olacak bir "son sözü" söylemez. Söyleyemez. En başta, danışmanı olan eski MİT'çiler söyletmez herhalde. Ama eskiyi temsil eden o MİT'çi danışmanlar, yeni MİT'in öncülüğündeki sürece MHP üzerinden direnecekler galiba. Daha fazlasını yapamazlar.

İki milliyetçiliğin de kaygısı aynı: Taviz
- Türklerde de Kürtlerde de kaygı var bunlar nasıl giderilecek?

GEÇEN hafta sonu Diyarbakır'daydım. Orada bazı milliyetçi Kürtler "Ne karşılığında silah bıraktı PKK, bu kadar bedel niye ödendi" diye soruyor. Batı'da milliyetçi Türkler de aynı soruyu soruyor: Ne taviz verdik de PKK silah bırakıyor? İki milliyetçiliğin de kaygıları aynı. Bu süreçten Kürtlerin en büyük kazancı artık bedel ödemeden taleplerini elde etmeye başlayacakları yeni bir dönem oldu. Anlaşılmayan şu: Öcalan, devlete taviz için değil, örgütünün menfaati için, siyasi güç silahlı güçten kat kat büyük olduğu için "silaha" son veriyor.
TÜRKLERİN en büyük kazancı ise binlerce genç insanın hayatı ve bölünme korkusundan kurtulmak olacak. Devlet, Öcalan'a tek bir taviz veriyor: Avrupa standartlarında demokratik bir Türkiye. Bu tavizin kimseye bir zararı yok. Bu barışın kaybedeni yok.

ASKER DE ÇÖZÜM İSTİYOR
- Hükümet askere bu süreçte "kenara çekil" dedi mi?

ASKERLER de bu süreçte akil adam statüsünde. Bu adımlar, Milli Güvenlik Kurulu'nda da konuşulmuş. Askerin de desteklediği bir süreç bu. Hükümet askeri vesayete "dur" derken askere "kenara çekil" dedi zaten. Necdet Özel daha önce de benzer süreçlerde rol almış, bu barış sürecini destekleyen bir isim.

- Devlet içinde sürece direnen güçler var mı?
ULUDERE Katliamı'nın olduğu akşam MGK toplantısı var. O toplantıya katılmış bir isimden off the record olarak duymuştum. O MGK'da bugünkü çözüm süreci masadaymış. Uludere'nin sürece karşı iç ve dış ayakları olan bir provokasyon olduğunu düşünen hükümet, krizi kötü yönetti. O provokasyon işe yaradı, bir süre daha insanların dağa çıkması için yeni bir neden oldu. Aynı şey 1993'te de yaşandı. MGK'dan, örgüt liderlerinin de içinde olduğu bir "af" kararı çıktığı gece 33 er öldürüldü. 2009'da PKK "ateşkes" ilan etti. Bir hafta sonra o kelepçeli KCK fotoğrafı çıktı ortaya.

ALBAY İZİN VERMEDİ
- Tekrar sorayım, devlet içinde çözümü istemeyenler mi var?

MEHMET Ali Şahin anlattı geçenlerde. 2008'de Adalet Bakanı'yken, MİT Müsteşarı Emre Taner İmralı'ya gidip Öcalan'la görüşmek istiyor. Bakan izin veriyor. Ancak Bursa Alay Komutanı olan bir albay izin vermediği için görüşme gerçekleşmiyor. Böyle bir Türkiye bu sorunu çözemezdi. Çözemedi de. Eski devlet o süreçte aktifti. PKK ve Kürt siyasetinden bazı isimlerle yürütüldü görüşmeler. Az bilinir, Oslo sürecini "Beni tasfiye ediyorlar, bu bana karşı komplo" diyerek Öcalan bitirdi. Sonra hükümet Hakan Fidan ile görüşmelere el koydu, Öcalan'la görüşmeler başladı. Öcalan uzun süre "bu heyet kim?" diye sordu. Kandırılıp kandırılmadığını merak ediyordu. Sonra İmralı'nın yönetimi Adalet Bakanlığı'na geçti. 2010 Referandumu'nun ardından askeri vesayet püskürtüldü ve işte o nokta artık Öcalan bu işi Ak Parti'yle çözme kararını verdi.

Köprüden önceki son çıkış geçildi
- Pamuk ipliğine mi bağlı bütün süreç?

PARİS suikastı ortada. İmralı tutanaklarının sızdırılması hâlâ karanlık. Bu sızdırmanın hedefinde doğrudan Öcalan vardı aslında. Onu o tutanaklarla itibarsızlaştırmak, "bu adamla mı iş yapılıyor" kaygılarını artırmak istediler. Oslo görüşmelerinin kaydını sızdıran Dicle Haber Ajansı üzerinden yine bu tutanakların sızdırılması rastlantı değil herhalde. PKK'da basın işlerine bakan kişiler belli. Bunu sızdıran vekili de, onun eski Ankara'yla yakın ilişkilerini de Ankara'da herkes biliyor aslında. Ama bu işi bozmak için köprüden önceki son çıkış geçildi.

- "Çekilme için yasa çıksın" talebine ne diyorsunuz?
ÖCALAN'ın barışa güvenini anlattığı, süreç için aşkla çalışılmasını istediği son mektubuyla bu tartışma da bitti. Akil İnsanlar Komisyonu da Meclis Komisyonu da kuruldu. "Örgüt üyeleri çıkarken kimse dokunmayacak" diye bir yasa zaten çıkarılamaz. Biri çıkar Anayasa Mahkemesi'ne götürür. Bütün hükümete yargılanma yolu açılır o zaman. Herhalde bu isteniyor. Çekilme fiili durumlarla halledilecek şeyler. Zaten 1 Mayıs'tan itibaren de resmen başlayacağı söyleniyor. Başbakan açıkça "Çekilirken dokundurtmam" diyor. Başbakan'ın bu taahhüdünün artık ne anlama geldiğini anlamak için Silivri'ye bakmak yeterli.

- BARIŞ olacak mı bu sefer?
GERİYE bakarsak bu savaşı sürdürmek için 100 yıllık daha malzeme var. 100 yıl daha savaşma motivasyonu çıkaracak kadar karşılıklı acılar yaşandı. Karşılıklı atılmış kazıklara takılıp kalırsak, ilk tökezlemede vazgeçmek için de epey haklı neden var. O yüzden artık geriye bakmamak gerekiyor. Ancak önümüze doğru baktıkça düşmeyiz. Ortak ve herkesi mutlu edecek bir gelecek tasavvurudur barışın en sağlam temeli, ileri doğru baktıkça barışa doğru yürüyüş sürecek. AKŞAM

SON VİDEO HABER

Uçakta olay çıkarıp, 'Türkiye'yi satın alırım' diye tehdit etti

Haber Ara