Manisa'nın 'Çal'ınan doğası
Manisa Çaldağı'nda nikel madenciliği nedeniyle doğa yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. AKP vekili Berber, 'Çevreye zarar verecekse, bekleriz maden kaçmıyor' diyor.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-04-03 16:34:55
TIMETURK / Haber Merkezi
Manisa'nın Turgutlu ilçesindeki Çaldağı'nda yapılmak istenen sülfir asit ile yapılacak nikel madenciliği nedeniyle yüzbinlerce ağaç ve Gediz Ovası yok olma tehlikesi ile karşı karşıya.
Turgutlu Çevre Platformu (TURÇEP) Başkanı Ayla Yönet, vahşi yöntem olarak bilinen liç yöntemi ile Türkiye'de kocaman bir sülfirik asit fabrikasının kurulmak istendiğini söyledi.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) Manisa milletvekili Recai Berber, "Çevreye zarar vermeyen bir yöntem olmalı, olmuyorsa da beklenmeli. Maden kaçmıyor" dedi.
2 milyon ağaç etkilenecek
Çaldağı Türkiye’nin 1. derece verimli tarım arazi bölgesinin ortasında yer alıyor. Sultaniye üzümü, ve zeytinyağı üretimi Türkiye’nin tarım üretiminde çok özel bir yere sahip.
Çal Dağı’nın altında 40 milyon ton nikel rezervi var; piyasa değeri 6 milyar dolar.
2006'da pilot bölge kurulan alanda İngiliz Europan Nickel'in kurduğu Sardes şirketi 2009'da tahsisi aldı. Ancak tepkiler üzerine pilot bölgeyi 2011'de Türkiyeli VTG Holding'e sattı. Şirket, 2014’te sülfür tesisi kurup nikel çıkarmak istiyor.
Çaldağı’nda 2026’ya kadar tahsis edilen 1832 hektarlık alanda şu ana kadar onbinlerce ağaç kesildi. Toplamda bölgedeki 2 milyon ağacın zarar göreceği tahmin ediliyor.
"Maliyeti düşük vahşi yöntem"
Nikel, Afrika ve 3. Dünya ülkelerine özgü "vahşi yöntem" olarak adlandırılan açık/yığın liç yöntemi ile çıkarılmak isteniyor. Yani açık havada kazılan derin havuzlara nikelli toprak kat kat yığılır. Üstüne sülfürik asitli su basılarak, madenin dibe çökmesi sağlanır. Üstteki toprak atılıp, alttaki maden alınır. Bu yöntemin maliyeti düşüktür.
"Asit yağmuru her şeyi kurutacak"
TURÇEP Başkanı Ayla Yönet, dünyada kullanılmak istenmeyen açık/liç yöntemi ile Türkiye'de kocaman bir sülfirik asit fabrikasının kurulmak istendiğini söyledi.
"Tüm dünya için en iyi şartlarda bacaya çift kollektor koydukları takdirde bile binde 3 kaçak var. Yani yılda 1 milyon sülfirik asit üretecek fabrikada binde 3'ü ovaya yayılacak. Ufacık bir nemde her yere gidecek. 75 kilometrelik bir alanı doğrudan etkileyecek. Asit yağmurlarıyla toprağa, suya, insana, hayvana, bitkiye her şeye konrak kurutacak.
"Suyumuzu madene vermek istemiyoruz"
"Çaldağ bu bölgenin su tutma havzası. Turgutlu olarak suyumuzun maden işletmesi ile paylaşmak istemiyoruz. Artıma tesisleri kurulacak deniyor. Küresel ısınma ile çölleşmenin söz konusu olduğu Ege bölgesinde neden tarıma vereceğimiz suyu madende kullanalım.
"Yüz bine yakın ağaç kesildi, şirket 3 katını dikeceğini söylüyor. 35 yıllık ağaçla yeni dikilen fidan bir olur mu? Biz bu mücadeleyi ağaç adedi üzerinden görmüyoruz."
"Yüzde 1 olasılık varsa proje olmaz"
AKP milletvekili Recai Berber, "Gediz Ovası'nın yüzde 1'nin zarar görmesine neden olabilecek bir projeyi istemiyoruz" diyor.
"Ancak ekonomik kalkınma için yeraltı zenginliğinin değerlendirilmesini de göz ardı edemeyiz. Her türlü güvenlik önlemi alınmalı, liç değil de kapalı sülfirik asit sistemi ile yapılmalı.
"Biz oradaki tarımı yok etmeyi göze alamayız. Tarım ile maden ikisi bir arada yapılacaksa yapılacak. Yapılamıyorsa daha sonra teknoloji ilerleyince tekrar değerlendirilir. Nasıl olsa maden kaçmıyor."
(Bianet / Nilay Vardar)
SON VİDEO HABER
Haber Ara