Samet Tunçer ve Ömer Süt'ün haberi...
Çözüm sürecine dair haber7'ye konuşan CHP'nin eski İzmir Milletvekili Canan Arıtman, çarpıcı bir tespitte bulundu. Arıtman'a göre Başbakan Recep Tayyip Erdoğan çözüm sürecinde taviz verecek ve halk bunun sonunda sokağa dökülecek. Ancak AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Tekelioğlu ise madalyonun diğer yüzünden bakarak çözüm sürecinde başarılı olunamaması durumunda Türkiye'nin asıl o zaman kaybedeceği görüşünde...
Haber7.com olarak Türkiye'nin 'barış' ve 'çözüm süreci' nabzını yoklamaya devam ederken, dün 'Efeler Diyarı' ve eski Başbakanlardan Adnan Menderes'in memleketi Aydın'ın görüşlerini yayınlamıştık. Peki, Türkiye'de Ege'nin İncisi ve CHP'nin kalesi olarak bilinen İzmir, siyasetçisi, STK'sı ve halkıyla çözüm sürecine nasıl bakıyor? Süreci destekliyor mu? Beklentileri neler?
İZMİRLİLER PAZARLIKTAN KORKUYOR
Gerek halkın gerekse STK'ların ortak temennisi elbette ki barış... Ancak İzmirliler çözüm sürecinde gizli görüşmelerin olabileceğini, uğruna şehit verilen değerlerin pazarlık konusu yapılabileceği ve sonunda bölünmenin olabileceği endişesini taşıyor. İzmir'in kesin ve net bir uyarısı var ki o da işin siyaset malzemesi yapılmaması ve samimi bir şekilde bu işin çözülmesi!
İŞTE O GÖRÜŞLER:
"BAŞBAKAN HALKI SOKAKLARA DÖKECEK"
CHP İzmir eski Milletvekili CANAN ARITMAN: Türkiye'de herkes terörün getirdiği acıların sona ermesini istiyor ancak çözüm diye millete yutturulmaya çalışılanların bir pazarlık süreci olduğu kanısındayım. Başbakan Erdoğan bu süreçle beraber önümüzdeki 3 seçimi, görünüşte terörü bitirme havasında geçirme derdine düşmüş ve seçimlerden başarılı bir şekilde çıkma hedefindedir. Başbakan, terör örgütünü koskoca Türkiye Cumhuriyeti'nin muhatabı haline getirme yanlışı içerisindedir. Bu süreç Türk ile Kürtler arasındaki ayrışmayı hızlandıracak kadar tehlikelidir ancak bu böyle ilerletilmemelidir. Terör örgütü ile AK Parti Hükümeti arasında en büyük pazarlık konusu silahları bırakma yöntemi ve süreciyle ilgili olacaktır. Bir Başbakan, terör örgütüne silahlarını mağarada bırak ya da toprağa göm dememeli. Peki o Başbakan, terör örgütünün o silahları bir gün toprağın altından çıkartıp tekrar bize doğrultacağını hiç düşünemez mi? Gerçekte terörü bitirmek isteyen bir liderin tek bir söylemi olması lazım: O silahlar Türkiye Cumhuriyeti'ne teslim edilecek. Silahlar teslim edildikten sonra masaya oturulması gerekiyor. Başbakan terör örgütüne taviz vererek, halkı meydanlara ve sokaklara dökecek. Başbakan insanların birbirini boğazlayıp öldürmesini mi istiyor? Türkiye tarihinde hiç de iyi anılmayacak olan Başbakan'ın büyük bir hata içerisinde olduğunu iddia ediyorum. İnsanlar, Türkiye Cumhuriyeti'nin terör örgütü karşısında diz çöktüğünü düşünüyor.
"SÜREÇ CHP'YE DE OY KAYBETTİRECEK"
Bu süreç AK Parti'ye ne kadar oy kaybettiriyorsa ne yazık ki CHP'ye de oy kaybettiriyor. Mevcut CHP yönetiminin süreç karşısında net bir tavır sergilemediğini, ne düşündüğünü, ne yapmak istediğini açıkça belirtmediğini veya güven vermediğini düşünüyorum. Mesela Deniz Baykal olsaydı, Cumhuriyet Halk Partisi'nin kırmızı çizgilerini kesin bir dille ifade ederdi.
"AK PARTİ ÜLKE MENFAATLERİNİ PAZARLIK KONUSU YAPMAMIŞTIR"
AK Parti İzmir Milletvekili MEHMET TEKELİOĞLU: AK Parti'nin terör örgütüyle ya da başkalarıyla gizli bir pazarlığı asla olmamıştır ki bu tür bir iddia prensiplerimize de aykırıdır. Şeffaflığı savunan ve herşeyi halkının gözünün önünde eyleme geçiren AK Parti'yi bu söylemlerle yıpratamazsınız. AK Parti hiçbir zaman Türkiye'nin menfaatlerini pazarlık konusu yapmamıştır. CHP ve MHP'nin iddia ettiği gibi herşey ortadır, gerektiği zaman Başbakan Erdoğan ve bakanlarımız grup ve basın toplantılarında millete açıklıyor. AK Parti'nin en büyük derdi kanı durdurmak, Türkiye'nin potansiyelini daha iyi değerlendirmektir. Bu süreçte Türkiye kaybederse işte o zaman sorunlar ortaya çıkar. AK Parti Türkiye'ye kazandırmak için büyük çaba sarf ediyor.
CHP'DEN HÜKÜMETE ÖCALAN ELEŞTİRİSİ
CHP İzmir İl Başkanı ALİ ENGİN: İzmirliler bu süreci, hükümetin ciddiyetten uzak, kaba ve ayağa düşürerek yürüttüğünü düşünüyor. Vatandaş kavgayı geçmişte de istemiyordu, şimdi de istemiyor, yarın da istemeyecek. 30 yıl önce yapılan yanlışlar üzerinden nasıl bir gelecek kurmayı planlıyorsunuz. Abdullah Öcalan'la konuşarak bu ülkeye hiçbir şekilde demokrasi getiremezsiniz.Herkese demokrasi ve adalet konusunda parlamento devreye girmeli. Süreçle ilgili olarak ne vatandaş, ne siyasi parti liderleri ne de Meclis detaylı bilgiye sahip değil. Daha önce Habur'da yaşananlardan sonra devlet küçük düşmedi mi, şehit aileleri üzülmedi mi, aydınlar mahçup olmadı mı? Birlikte yaşamdan, Misak-ı Milli'den ve barıştan bahsedenler, neden 21 Mart'taki Nevruz'da bir Türk Bayrağı sallamadı? Bunları hatırlattığımızda ya da söylediğimizde barışa karşı mı oluyoruz? Abdullah Öcalan kızmasın diye, Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran bir parti olarak bunları söylemeyelim mi? Böyle mi ülkemize demokrasi gelecek? Kavga sona erecekse hemen yarın sona ersin, bunu kim istemez ki? Sayıca çok olan eline silah alıp dağa çıkanlara haklar verilmemeli, verilecekse herkese eşit bir şekilde verilmeli. İzmirli benim halkım derken Diyarbakırlı'yı da içine katıyor ama Selahattin Demirtaş benim halkım derken İzmirli'yi yok sayıyor. Şimdi kabahat İzmirli de mi yoksa Selahattin Demirtaş'ta da mı?
"PKK 30 YILDIR KÜRTLERİ ESİR ALMIŞ DURUMDADIR"
Elinde silah olan kişiyle müzakere edemezsiniz. Silahlı olan her zaman pazarlıkta güçlüdür, silahı bırakacaksın! Demokrasi, eşitlik ve özgürlük sadece Kürtlere ya da sadece Tayyip Erdoğan'a değil, herkese gelmeli. Ortadoğu'da Türkiye çok önemli bir devlet olduğu için Avrupa PKK'yı artık desteklemiyor. Tayyip Erdoğan'ın en büyük şansı bu. CHP, Tayyip Erdoğan'a 'niye sen bunları dağdan indiriyorsun' demedi, biz yönteme karşı çıktık. İmralı ile MİT görüşeceğine, devleti bağlamayan birileri görüşsün, dedik. Ben PKK ve BDP'nin ülkeyi bölme arzularından vazgeçtiklerini düşünmüyorum. PKK'nın 30 yıldır esir aldığı Kürtlere rağmen bölünmek istiyorlar çünkü Kürtler Türkiye Cumhuriyeti'nden ayrılmak istemiyor. İzmirlilerin en büyük kaygısı, acaba bu görüşmelerde gizli bir pazarlık mı var, varsa bu pazarlık bizi bölünmeye mi götürecek kaygısından başka bir şey değildir. Bu kaygıyı taşıyanlar arasında AK Partililer de var.
"SOL GÖRÜŞLÜYÜM AMA SÜRECİ DESTEKLİYORUM, ERDOĞAN DEVRİMCİ"
Emekli Astsubay YUNUS BİLGİÇ: Ben Diyarbakır'da 10 yıl görev yaptım ve kendimi yarı Diyarbakırlı görüyorum. Diyarbakır'daki Nevruz Bayramı'nda bayrak olmaması tamamen Kürt kardeşlerimizin üzerinde olan baskıdan dolayıdır. Oradakilerin yüzde 70'i o bayrağı sallamak istiyor ama çok büyük baskı var. Başbakanımızın izlediği yol o kadar doğru ama ben başarılı olacağından umutlu değilim. Çünkü ortadaki rant çok büyük. Buna büyük güçler izin vermeyecektir. Ben sol görüşlü bir insanım ama dindarım. Ben bu güne kadar AKP'ye hiç oy vermedim. Ama bu süreçte Başbakanımızı destekliyoruz. Erdoğan bir devrimcidir. Ben gerek İzmir gerekse Manisa'yı yokladığımda başbakanımıza büyük desteğin olduğunu görüyorum. Eğer bu süreç başarıyla sonuçlanırsa Türkiye süper güç olur. Ama büyük devletlerin buradaki rolü ne olacak bunu bilmeliyiz. Bizi tekrar birbirimize düşüreceklerdir. Kendimizi Türkiyeli olarak görürsek problem de kalmaz. Biz tüm ırklarımızla bu çatı altında kardeşçe yaşarız. Bu süreç iyi yönetilemezse ben önümüzü iyi göremiyorum.
"OCAĞIMA ATEŞ DÜŞTÜ BAŞKASININKİNE ATEŞ DÜŞMESİN"
İzmir Şehit Aileleri Derneği Şube Başkanı YAVUZ ALPHAN: Her partiye eşit mesafede durarak, yaklaşık 18 yıldır başkanlığını yaptığım derneğimizde her düşünce ve partiden üye var. Onların düşüncesi mutlaka önemlidir ama ben 1992 yılında oğlu şehit olmuş bir baba olarak artık akan kanın durmasını istiyorum. Bir sürü ailenin ocağına ateş düşüyor, benim ocağıma ateş düştü başkasının ocağına ateş düşmesin. Derneğimizde 340 şehidin kaydı var, bunların 40'ı Egeli, diğer 300 tanesi Konya'nın ötesindeki şehirlerden. Terör örgütü hak isterken kendi vatandaşını da öldürüyor. Oğlumu şehit verdim, 'bana ne başkası da versin dersem, bu ne insanlığa, ne de İslamiyet'e uyar. Ben şehit verdim, artık başkaları da vermesin diyorum. Elimden geldiği kadar, kanın durması için 'barış süreci'ni destekliyorum. İster AK Parti, ister CHP, isterse MHP 'barış'ı getirsin biz onlara minnettar oluruz. Bunu Türkiye'nin bir meselesi olarak görüyor, gerek STK'ların, gerek derneklerin, gerekse resmi kurumların top yekün taşın altına eline sokmamız gerektiğini düşünüyorum. El birliğiyle bu pisliği temizlememiz lazım ki ondan sonra müreffeh bir Türkiye'yi hayal edelim. Lütfen politikacılar, bunu siyaset malzemesi yapmadan samimi bir şekilde çözsünler. Olan fakir fukaraya oluyor, gariban ailenin evladı göğsünü gere gere çarpışarak şehit düşüyor, o şehit düşen çocukların anneleri de zenginlerin evlerine temizliğe gidiyor, camlarını siliyor, bulaşıklarını yıkıyor. Bu kabul edilemez bir durumdur, artık bu adaletsizliğin de sona ermesi gerekiyor. Eğer bu vatan için demokrasi ve adalet isteniyorsa, bunun herkese eşit bir şekilde tahsis edilmesi gerektiğini düşünüyorum.
"YENİ ANAYASA ÇÖZÜM OLACAK"
Avukat YILDIRAY ÇINAR: İzmir'de yaşayan bir vatandaş olarak devletin geçmişte yaptığı hatalardan ders alarak, demokrasi adına bazı reformlara imza atması elbette herkes gibi beni de mutlu etmektedir. Sivil Anayasa çalışmalarının olduğu şu günlerde ülkemizin daha çok demokrasiye, insan haklarına, özgürlüğe ve eşitliğe ihtiyacı vardır. Yeni anayasa sadece Kürt vatandaşlarımızın problemini değil aynı zamanda Türkiye'de yaşayan diğer vatandaşlarımızın da sorunlarını çözeceği umudunu taşıyorum. Hükümetin insanlara haklarını verirken daha nezaketli olması halinde sağlıklı bir sürecin olacağı kanaatini taşımak istiyorum.
"TERÖRİST BAŞINA TAVİZ VERENLERE YAZIKLAR OLSUN"
İzmir Şehit Polis Aileleri Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Başkanı SAADET ÖNER: Binlerce masumun katili terörist başının İmralı'dan çıkartılacağı kanaatindeyim. Türkiye'de terör bitecekse bunun Abdullah Öcalan'ın eliyle, talimatıyla gelemeyeceğini savunuyorum. Zaten süreci iyi analiz ettiğinizde terör örgütünün isteklerinin bitmediğini ve bu isteklerin yavaş yavaş hayata geçmesi için hükümetin çaba sarf ettiğini görüyoruz. Terör örgütü ve terörist başına bu kadar taviz verenlere yazıklar olsun. Süreç sona erdikten sonra, hükümet tarafından milletin nasıl kandırıldığını gözlerinizle göreceksiniz!
"SÜREÇ SAMİMİYETSİZLİĞİ ASLA KALDIRMAZ"
Yeni Asır Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ŞEBNEM BURSALI: Türkiye'nin son 40 yılında en önemli sorunu olarak sürekli kanayan yarası olarak yaşadığımız PKK sorunuyla ilgili gelinen nokta; bu ülke toprakları üzerinde yaşayan herkesi en basitinden umutlandırmalı diye düşünüyorum. Çözüm yoluyla ilgili hükümet ve devlet nezdinde yürütülen ve muhalefetin önemli bir bölümünün de desteklediği "akil insanlar" oluşumuyla sivilleşeceği de anlaşılan sürecin çok kolay olmayacağı hepimizin malumu. Bu sürecin ve sürenin aylara ve yıllara dağılması hiçbirimizi şaşırtmamalı. Eğer sonuçta kalıcı bir başarı sağlanacaksa, son 40 yıllık acı ve acılar üstünde çok görülmemeli bu süre... Bu süreçte aktif rol oynayan aktörlerin, Türkiye'nin hassasiyetlerine dünden daha fazla önem vermeleri gerektiği de açık. Buna hem bölgedeki güçler hem de adı bugüne kadar resmi olarak anılan veya anılmayan tüm küresel güçler de dahildi. Aksi takdirde kişi ve devletlerin samimiyetinden ciddi şüpheler duyulur ki; bu süreç asla ve asla samimiyetsizliği kaldırabilecek bir süreç değil...
AK PARTİYE OY VERMEDİM AMA...
Emekli Öğretmen TAHİR EROL: Uzun yıllar Diyarbakır'da görev yapmam münasebetiyle birçok Kürt arkadaşımla dostluklar edindim. Daha önceleri sen Kürtsün, sen Türksün, sen Lazsın ya da sen Alevisin diye ayrıştırmalar yoktu. Bunlar sonradan ortaya çıkartıldı. 30 yıldır devam eden terörle mücadelede Turgut Özal, Süleyman Demirel, Tansu Çiller, Necmettin Erbakan, Bülent Ecevit gibi başbakanlar çözüm bulamadı. Her ne kadar AK Parti'ye oy vermemiş biri olarak bu sefer güçlü Türkiye karşısında terör örgütünün pes edeceğini umut ediyorum. Keşke Recep Tayyip Erdoğan, Kemal Kılıçdaroğlu ve Devlet Bahçeli el ele verip, Türkiye'nin belası karşısında tek vücut olsalar.
haber7