Samet Tunçer ve Ömer Süt'ün haberi…
AK Parti Aydın eski milletvekili Ahmet Ertürk, çözüm süreciyle ilgili olarak Haber7'nin sorularını yanıtlarken kimsenin değinmediği bir noktaya değindi. AK Partili Ertürk, terörle beraber uyuşturucu belası da sona erecek mi, sorusunu sordu ve ekledi: Bu mesele AK Parti'nin olduğu kadar CHP, BDP ve MHP'nin de meselesi olmalı... Silahla artık hiçbir yere varılmıyor, çözümün adresi artık parlamentodur.
ADNAN MENDERES'İN MEMLEKETİ AYDIN, ÇÖZÜM SÜRECİNE NASIL BAKIYOR?
Türkiye'nin hem doğusu hem de batısı ülkemizde artık kavganın değil, barış ve huzurun egemen kılınmasını istiyor. Farklı dinlere inanan, farklı dilleri konuşan, farklı kültürleri olan insanlar aynı duyguyu paylaşıyor: Artık insanlar ölmesin!
Haber7.com çözüm süreciyle ilgili olarak Türkiye'nin nabzını tutmaya devam ediyor. Geçtiğimiz hafta gittiğimiz Diyarbakır, Siirt, Batman ve Mardin şehirlerimizde orada yaşayanların, çözüm süreciyle ilgili olarak görüşlerine yer vermiştik. Bu hafta da Türkiye'nin Batısı'nda yer alan ‘Efeler Diyarı' Aydın'da varlığını devam ettiren siyasi parti, STK ve vatandaşlarımızın çözüm sürecine dair görüşlerine yer verdik.
Türkiye'nin mozaiğine ve birlikte yaşama kültürüne en güzel örnek teşkil edecek olan ve eski Başbakanlardan rahmetli Adnan Menderes'in memleketi, orada yaşayanların tabiriyle ‘Demokrasinin Beşiği Aydın'da halk çözümün geleceğine inanıyor mu? Bu süreçte Batı'nın ve şehitlerimizin hassasiyetleri göz önünde bulunduruluyor mu? Süreçte aktif olarak yer alan aktörler, Aydınlıların samimiyet testinden geçebilecek mi? Ve en önemlisi burada yaşayanlar Türkiye'ye barışın hakim olacağının umudunu taşıyor mu?
AYDINLILAR, ÖCALAN'I SİNDİREMİYOR
Diyarbakır, Mardin, Batman ve Siirt'ten yükselen tek çığlık ‘Barış'tı... Gerek Kürt gerek Arap gerek Alevi gerekse Süryaniler aynı düşünceyi paylaşıyor ve şöyle haykırıyordu: Yeter! Artık analar ağlamasın ve barış gelsin! Evet, Türkiye'nin en batısı da bu güzel ülkemize ‘barış gelsin, kimse ölmesin' istiyor ama bu temennilerini dile getirirken de sürecin aktörlerine bir serzenişte bulunuyorlar: Terörist başının muhatap alınmasını içimize sindiremiyoruz…
İŞTE O GÖRÜŞLER:
TERÖRLE BERABER UYUŞTURUCU BELASI DA SON BULACAK MI?
AK Parti Aydın Eski Milletvekili AHMET ERTÜRK: Çözüm noktası silah ve mermi olmayacak, parlamento ve siyaset kurumu olacak. Bu mesele sadece AK Parti'nin meselesi değil… Özellikle CHP ve MHP'lilerin ürettiği "Recep Tayyip Erdoğan memleketi satıyor", "Büyük Ortadoğu Projesi ile beraber ülke bölünecek" söylemlerinin ne kadar boş olduğunu zaman bize gösterecektir. Devlet, Kürtlerle değil PKK terör örgütü ve bu doğrultusunda uyuşturucu ile savaşmaktadır. Asıl burada kritik olan sorular şunlar: Türkiye bu terör belasından kurtulduktan sonra PKK'nın kaynağı olan uyuşturucu ticareti de sona erecek mi? Bu ticaretin tekeli kimin eline geçecek? PKK'nın beslendiği uyuşturucu ticaretinin Avrupa ayağı ne olacak? Son zamanlarda güvenlik güçlerimiz yaptıkları operasyonlarla uyuşturucu baronları tarihinin en büyük darbesini vurdu, bu operasyonların bütün hızıyla devam etmeli diye düşünüyorum.
"ORDU NAMUSUMUZSA, NAMUSUMUZU ZEDELETTİK"
Aydın CHP İl Başkanı BARKAN KALINOMUZ: Çözüm süreci teröristle pazarlık yapılarak olmaz. Bu süreç, terörizmi ortadan kaldırma projesi değil, Genişletilmiş Büyük Ortadoğu Projesi'nin sonucudur. ABD Başkanı Obama aracılığıyla İsrail'in Türkiye'den özür dilemesi çok tesadüfi olaylar değil. Türkiye çok ciddi bir şekilde kan kaybetmiştir. İlk önce orduyu itibarsızlaştırdılar, askerleri suçladılar, içeri alıp mahkum ettiler, sonra da teröristi çıkartıyorlar. Militarist düşünmek istemiyorum ama eğer ki bu ordu bizim namusumuzsa, namusumuzu zedelettik. Bu acı tablonun faturası büyük olacaktır. Sonucunda da Başbakan Erdoğan ağzındaki baklayı çıkardı ve Federal devletten bahsetti. İşte Türkiye'deki üniter devlet yapısının bitirilmeye çalışılmasının en büyük balyozu da kafalara indirilmiştir. Kurtuluş Savaşı'nda emperyalist güçlere karşı savaşarak bu vatan topraklarını kaybetmeyen, ulusalcı refleksleri güçlü olan Aydınlı dedelerin torunları olarak bu söylemler burada yaşayanları incitmektedir. Güneydoğu'da ekonomiyi oturtursanız, oradaki insana insan olduğunu hissettirirseniz, sevgiyi hakim kılarsanız bu işi çözersiniz. Teröristbaşı ile pazarlık etmeden, halktan bir şey gizlemeden ve TBMM'yi debu sürece dahil ederek bu süreci yönetmelisiniz.
"YENİ ANAYASA SORUNLARI ÇÖZECEKTİR"
Alevi Kültür Dernekleri 4. Bölge Merkez Şube Başkanı ERDAL DEMİR: Halk, Türk ve Kürt ayrımına girmeden süreci bugüne kadar taşıdı bugün de süreci barış süreci olarak kucaklıyor. Şimdi bir barış süreci kucaklanıyorsa, bizim barış sürecini kucaklamamak gibi bir lüksümüz olamaz. Biz Alevi topluluğu olarak barış sürecini kucaklıyoruz. Katılımcı ve çoğulcu anlayışın içinde olduğu barış çok önemli. Bir tarafta bir toplumu temsil edenlerle Türkiye'yi temsil eden liderin barış sürecini başlatması bence çok akıllıca bir iş. Yeni anayasa da demokratik ve barışçıl bir Türkiye'yi getirecek. Zaten demokratik bir Türkiye gelirse Türkiye'de sorun kalmaz. Biz kurtuluş savaşında tüm kesimleriyle birlikte değil miydik? Barış sürecinin başlaması Alevi toplumunun da içinde bulunduğu tüm toplumun özlem duyduğu bir başlangıçtır. Ancak nereden başlamalı, nereden bitmeli? Bu çok önemli ama bir belirsizlik var.
"TERÖRİST BAŞI BİZİM MUHATABIMIZ OLMAZ"
Aydın Şehit Aileleri Ve Gaziler Dayanışma Derneği Başkanı SEVİL ESİN: Eşimi şehit verdiğim 1985'ten beri iktidar olan hiçbir hükümeti affetmiyorum. Bu topraklar bizim, hepimizin. Biz memleketi kolay kazanmadık, kolay da vermeyeceğiz. İktidar bir şeylere karar verirken babasız büyüyen yüzlerce çocuğa da sorması gerekiyor. Benim canımı alan birisine ben soru sorma lütfünde değilim. Terörist başı bizim muhatabımız olamaz. Kürt vatandaşlarımızla diyalog sorunumuz yok. Derneğimizde her memleketten insan var. Çanakkale'de her memleketten şehit var. Şehitlerimizin vebali kolay ödenmez. Benim canımı alan bir insanla barışmam mümkün olamaz. Masanın bir başında terörist başının olmasını içimize sindiremiyoruz. 30 bin kişinin canını alan birisiyle ne derece sağlıklı görüşülebilir. Gerek teröristbaşının gerek terör örgütünün gerekse BDP'lilerin açıklamalarına ve samimiyetine inanmıyoruz. Başka canlar gitmesin istiyoruz. Kürt halkı bilinçli olmalı. Kendilerini eğitmeli ve kullandırmamalı. Biz Türkiye'de hep beraber yaşadık. Kan durmalı ama taviz verilmeden durmalı. Teröristbaşı muhatap alınmadan da bu barış sağlanabilir.
"İYİ Kİ DİYARBAKIR'DA TÜRK BAYRAĞI YOKTU"
Aydınlık Gazetesi Köşe Yazarı-Avukat EROL ERTUĞRUL: Öncelikle bu ülkede yaşayan hiç kimse 'barış olmasın, insanlar ölsün' demez, hepimiz barış olsun istiyoruz. Ama neyin karşılığında barış gelecek sorusunu sormadan edemiyoruz. Hem Başbakan hem de Cumhurbaşkanı 'PKK ile anlaştık, barış geliyor' diyor ancak bunun karşılığında neyi verdiğimizi kimse çıkıp da açık yüreklilikle söylemiyor. 21 Mart'ta Diyarbakır'da yapılanlar bir barış tablosu değil, bir ihanet gösterisiydi. İyi ki, o gün orada Türk Bayrağı yoktu. Neden mi? Türk Bayrağı şehit kanıyla oluşmuş, cumhuriyet, laik ve demokratik yapının simgesidir, orada olsaydı bayrağımız kirlenirdi.
"ÖCALAN KORKAK VE YALANCIDIR"
Kürtçülük yapanlar, bakın Kürtler demiyorum, ülkenin bölünmesini istiyor. Kürtler elbette dillerini öğrenip, konuşsunlar ve Kürtçe şarkı ve türküler dinlesinler ama Kürtçüler, Kürtçe eğitim istemesin... Üniter yapıda olan hiç bir ülkede iki dil yoktur. Mesela Fransa'da 28 dil konuşulur ama ana dil Fransızca'dır. Bölücübaşı ve Kürtçü parti BDP'nin birçok üyesi Kürtçe bilmiyor, yazışmaları Kürtçe değil Türkçe yapıyor. İmralı'da yatan bölücübaşı korkak ve yalancı biridir. Neden mi? 21 Mart'taki mesajında bir ateist olarak İslam bayrağından bahsediyor, halkımızı aldatmaya çalışıyor. Terör tehdidiyle Türk ulusu diz çöktürülmeye çalışılıyor. Ama kimse unutmasın bu Türk ulusu diz çökmez. Barışı bozan biz değil, silahlı örgüttür, silahlı örgütle de görüşme olmaz. Geçmişte Kürt ayaklanmaları nasıl bastırıldıysa bu da öyle bastırılacaktır. Ödün vererek ayaklanmaları bastıramazsınız.
"BİZ KÜRTLERLE ETLE KEMİK GİBİYİZ... "
Türk Sağlık Sendikası Başkanı AHMET BOZKURT: Hem Başbakan'ın hem de diğer siyasi liderlerin dediği gibi 'Tek devlet tek millet tek bayrak' düşüncesinin hakim olması halinde elbette barışın gelmesini isteriz. Son görüşmelerde neler konuşuluyor, nelerle ilgili pazarlık konusu var ciddi kaygılarımız var. Bir pazarlık var mı? Bu pazarlığın arkasında verilen tavizler var mı? Barış sürecinden önce BDP'lilerin sık sık dile getirdiği 'özerklik' ve 'federasyon' söylemlerinin süreçle beraber bıçak gibi kesilmesinden endişe duyuyoruz. Türkiye'de Irak, İran ya da Suriye'deki gibi Kürtler bir yere hapsedilmemiş, bu ülkenin her tarafına dağılıp her platformda söz sahibi olmuşlar... Herkesin elini vicdanına koyup buna göre hareket etmesi gerekiyor. Biz Kürtlerle etle tırnak gibi değiliz, etle kemik gibiyiz. Çünkü tırnağı söküp atabilirsiniz ama etle kemiği birbirinden ayıramazsınız, ayırırsanız o insanın ölümüne sebep olursunuz.
"ÖCALAN CAHİL VE KAFASI ÇALIŞMAYAN BİRİDİR"
Emekli baş komiser İLHAMİ ÇİMENDAĞ: Terörle 33 sene mücadele eden bir baş komiser olarak şunu söylüyorum: Diyelim ki, bağımsız bir Kürt devleti kuruldu, o zaman batıda yaşayan milyonlarca Kürt vatandaşımız İzmir'de, Manisa'da, Aydın'da ya da Muğla'da nasıl barınacak? Bunun çok büyük çatışmalara sebep olacağını hiç düşündünüz mü?
Abdullah Öcalan çok cahil ve kafası çalışmayan biridir. Yazdığı kitaplar ve cezaevinden son olarak yolladığı mektuplardaki ifadeler kendisine ait değildir, birileri tarafından yazdırılıyor. Çünkü bu terörist başı o kadar bilgili değil. Asıl burada kritik olan soru şu; Öcalan'a bu aklı kim veriyor, onu kim ya da kimler yönlendiriliyor?
"TERÖRİST BAŞININ İÇERİSİNDE OLDUĞU BİR BARIŞI HAYAL EDEMİYORUZ"
Kıbrıs Gazisi İSMAİL ECE: Petrolden sonra kıymetli olan kaya petrolünün en çok olduğu illerimiz Mardin ve Şırnak'ta... Bunu Avrupa, İsrail ya da Amerika bilmiyor mu? Cihan imparatorluğundan gelmiş Osmanlı'nın torunları, açılım adı altında terörist başının muhatap olarak alınmasını hazmedemiyor, içimize sindiremiyoruz. Kendi vatandaşını ve ırkdaşını öldüren terörist başının içerisinde olduğu bir barışı tahayyül edemiyoruz. Türkiye'nin çok güzel bir mozaiği olduğunu düşünüyor ve böyle kalmasını istiyoruz. Entrikalarla barışın olacağına inanmıyoruz.
"BİRLİĞİMİZİ BOZMAYACAK ADIMLAR ATILMALI"
Aydın Baro Başkanı SÜMER GERMEN: Bugünkü iktidar daha temkinli ve titiz bir çalışma yapıyor. Çözüm süreci projesinin Türkiye'nin bir projesi olmadığını Amerika'nın Büyük Ortadoğu Projesi projesinin bir parçası olduğunu düşünüyorum. Atatürk bu ülkeyi kurarken Türk milletini bir şemsiye vazifesi olarak görmüştür. Kürtlere karşı bugüne kadar devlet içerisinde çok ciddi yanlışlıklar yapılmıştır. Ama bugün Türk milleti sözünü kaldırıp, Türkiye milleti noktasına getirilmesi vicdanları sıkıntıya sokan bir anlayıştır. Terör bitirilirken bütün toplumu kucaklayacak, ülkenin birlik bütünlüğünü ve dil birliğini bozmayacak adımlar atılmalı. Daha öncelerde Kürtçe konuşmaya yasaklar getirildi ve çok ciddi travmalar yaşandı. Ama ben bugün hiçbir ödün verilmeden bu iş çözülecek sözlerine inanmıyorum. Türk milletini kimse saf yerine koymasın. Bu süreci, inşallah olmaz ama Türkiye'yi bölünmeye kadar götürecek bir projenin başlangıcı olarak görüyorum. Türk milleti bölünmeden bu süreç inşallah başarıya ulaşır.
"GÜÇLÜ İKTİDAR BU SORUNU ÇÖZECEKTİR"
Eğitim-Bir Sendikası Aydın Şube Başkanı SÜLEYMAN ALKOÇ: Terör belası Türkiye'nin ekonomik ve manevi değerlerini yıllardır tüketti. Bugün bu belanın bitmesi için ciddi adımlar atılıyor. Biz bu çözüm sürecini çok olumlu buluyor ve barışı istiyoruz. Türkiye'nin ivme kazanması ve tavan yapması buna bağlı. Biz bu süreci başarıya ulaştırırsak Türkiye'yi kimse tutamaz. Birlik ve beraberliğimizi ayırmanın da sonradan ve suni olarak üretildiğine inanıyorum. Türkiye bu ayrılıkçı söylemlerle çok zaman kaybetti. Artık zaman kenetlenme zamanıdır. Bu konuda da istikrarlı ve güçlü kardeşlik hukukunu geliştirecek bir iktidar görüyoruz. Yıllardır kavga ile bir yere varamadık. Türkiye'nin yumuşak karnı terör oldu. Artık bu yumuşak karnı sertleştirmeliyiz. İnancın bu barışa çok katkı sağlayacağını düşünüyoruz.
"AKAN KANIN DURMASINI İSTİYORUZ ANCAK…"
Şehit Babası Süleyman Kocagöz: 1990 yılında oğlum Metin Karagöz şehit oldu. Biz Türkiye'de akan kanın durmasını istiyoruz. Ancak Televizyondan izlediğimiz, gazeteden okuduğumuz kadarıyla yaşananların oyun olduğuna inanıyoruz. Görüşmeler kapalı kapılar ardında olduğu, açık açık bunlar olacak denilmediği için biz yöneticilere inanmıyoruz. Bize ne olacağını anlatsalar biz destekleriz bu süreci.
Haber 7