Dolar

34,8685

Euro

36,8030

Altın

3.050,63

Bist

10.105,59

Görmez 'İzmir'in dindarlığı'na açıklık getirdi (video)

Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez, İzmir'in farklı bir dindarlığı olduğu sözlerine açıklık getirdi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-29 18:15:48

Görmez 'İzmir'in dindarlığı'na açıklık getirdi (video)


TIMETURK / Haber Merkezi


Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Mehmet Görmez, 'İzmir dindarlığı' polemiğinden, teröre çözüm arayışlarına, teröre karşı din faktöründen, yeni anayasada Diyanet'e kadar birçok konuda NTV canlı yayınında Oğuz Haksever'in sorularını yanıtladı.

'İZMİR DİNDARLIĞI' POLEMİĞİ

İzmir'de din adamlarıyla bir araya gelen Diyanet İşleri Başkanı Mehmet Görmez'in, "İzmir'in farklı bir dindarlığı var. İzmir'in bu dindarlığının biraz irfan geleneğine ihtiyacı var. Öyle olduğu için bir tasavvuf profesörünün, irfan geleneğinden geçmiş bir arkadaşımızın atanması tesadüf değildir. Bunu bilmenizi istiyorum. İzmir müftülüğünde yeni bir dönem başlatacağınıza inanıyorum'' sözleri tepkilere neden olmuştu.


Görmez 'İzmir'in dindarlığı'na açıklık getirdi ile timeturk3

Diyanet İşleri Başkanı Görmez, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu'nu ziyareti esnasında ise farklı dindarlıktan kasıt olarak, ''Daha barışçı, insanları birleştiren gönül diline sahip bir dindarlığı var'' açıklamasını yapmıştı.

''3 konuya açıklık getirmek gerektiğini ifade etmek isterim. Hiçbir insanın kalbini incitmemek konusunda hassas olan bir birey olarak, hem 20 yıl hadis dersi veren bir üniversite hocası olarak, hem de yasaların toplumu din konusunda aydınlatmak ve toplumun dini hayatına manevi hayatına hizmet etmekle yükümlü Diyanet İşleri Başkanlığı gibi güzide bir müessesenin başı olarak bu üç konuda açıklık getirmeyi zaruri görüyorum.

'DİN İLE DİNDARLIK ARASINDA FARK VAR'

Birincisi, din ve dindarlık arasındaki farkı çok iyi ortaya koymak gerekiyor. Din, insanın hem yaratıcısıyla, hem bütün insanlarla, bütün varlıklarla ve kainatla rahmet yüklü bir adalet ekseninde ilişkilerini düzenleyen ilahi öğretiler manzumesidir. Ama dindarlık ise, bu öğretilerin insan tarafından anlaşılması, yorumlanması ve insan tarafından uygulamaya konulmasıdır. Dolayısıyla din, hakikattir ama dindarlık bu hakikatin beşer aynasında yansımasıdır. Bu ikisini birbirinden ayırmak lazım. Çünkü, dindarlık hem bireyden bireye hem toplumdan topluma değişebilir hem de köyden kente göre değişebilir. Bu asla İslamiyet'in evrenselliğine gölge düşürmez. İslamiyet yerel ve tarihsel bir din değildir. Evrensel ve bütün çağlara rahmet mesajını gönderen bir dindir. Ancak onun tezahürleri olan Müslümanlık farklı yerlerde farklı uygulamalar kazanmıştır. Bunlarda farklı dindarlığı meydana getiriyor. Bireyin katkısı vardır dindarlıkta hem zihinsel hem kültürel hem de duygusal katkısı vardır. İnsanlar bütün bunlara katkıda bulunurlar.

Sadece bizzat kendisi değildir din bütün varlıkla birlikte dindir bütün kainatla birlikte dindir. Dolayısıyla sadece dini metinleri esas alan bir dindarlık olmaz zaten. Çünkü din metinler insanları hayata tabiata gönderiyor, varlık alemine gönderiyor, sosyal hayata gönderiyor. Dolayısıyla bütün bunları birlikte değerlendirdiğiniz zaman dindarlık şekillenmeye başlar.

'KÖY DİNDARLIĞI FARKLI, KENT DİNDARLIĞI FARKLI'

Bu da doğrusu benim orada ifade ettiğim bu şehrin veya bu köyün bu kasabanın bu bölgenin farklı bir dindarlığı vardır demek asla o bölgeye o insana bir eksiklik izafe etmek değildir. Bu bilimsel bir realitedir bu tespittir. Köy dindarlığı farklıdır kent dindarlığı farklıdır. İstanbul'un dindarlığı, Diyarbakır'ın dindarlığı hatta bazen semtler arasında farklı dindarlık tipleri ortaya çıkabiliyor.

Bu aynı zamanda İslamiyetin evrenselliğini gösteren bir husustur. Dolayısıyla burada farklı bir dindarlık var ifadesinden oraya bir eksiklik noksanlık izafe etmek son derece yanlıştır. Hele hele bu farklı dindarlıktan bir şehrimizle ilgili olabilecek bir Müslüman medeniyetinin en önemli merkezlerinden birisine yönelik birilerinin zamanla ortaya attığı iftira olabilecek, her zaman ezan seslerinin eksik olmadığı, kurtuluşumuzun simgesi haline gelmiş bir şehre bir başkasının bir iftira olabilecek bir cümleyi diyanet işleri başkanının ima ettiğini çalışmak akla ziyandır.

Bunu sıradan sokakta gezen herhangi bir insan bile bunu yapamaz. Bizim inancımız herhangi bir Müslümana bir şahsa bir bireye dahi böyle bir bühtanda bulunmak ona bu şekilde İslamın dışında bir unvan takmak yeryüzünde bir müslümanın yapabileceği en büyük cürümken Diyanet işleri başkanının din görevlilerine hitaben yaptığı bir konuşmada İzmir'in farklı bir dindarlığı vardır ifadesinden oraya bir noksanlık izafe etmek ve hatta o çağrışımı o imaları gündeme getirerek bunu kastetti demek doğrusu bu konuda cevap vermek bile hep giran gelir bize. Benim bu tartışmalarda en çok üzüldüğüm husus İslam medeniyetinin en büyük mekteplerinden olan Anadolu Müslümanlığının en büyük kaynağı olan irfan geleneğinin yanlış anlaşılması ve yanlış yorumlanması. İslam medeniyetinde farklı anlama gelenekleri vardır farklı dindarlık gelenekleri vardır. Birisi şeriat fıkıh geleneğidir. Birisi felsefe kelam geleneğidir birisi de irfan geleneğidir.

Fıkıh ve şeriat geleneği dinin maddi zahiri şekli boyutunu tanzim eder hukuk boyutunu ifade eder. Felsefe kelam geleneği dinin taakku boyutunu akli boyutunu tanzim eder. İrfan geleneğiyse dindarlığın kalbi boyutunu ruhi boyutunu manevi boyutunu hikmet boyutunu , kalp boyutunu eşyaya bakarken onun görünen kısmını değil metafizik kısmını ifade eder. Bu tıpkı Alevi, Bektaşi geleneğimizde farklı dindarlık aşamaları vardır. Şeriat, tarikat, marifet, hakikat. Marifet tamda ki Alevi Bektaşi geleneğimizde İslam irfan geleneğimizin önemli bir şubesidir. Dolayısıyla marifet o hakikate yakın olan marifet tam da irfanla aynı kökten gelir ve irfan geleneğini ifade eder.''

Haber Ara