Dolar

34,8685

Euro

36,8030

Altın

3.050,63

Bist

10.105,59

Şalit'in kaçırılması ile karizması çizilen İsrail bakın neye sarıldı!

Ben Caspit: Beş yıllık tutsaklığın ardından İsrail'e dönüşünden sonra Gilad Şalit bir psikologla konuşmasında IDF soruşturmasından korktuğunu söyledi. Şalit endişelerinin sebebini biliyordu,esaretine yol açan o koşulları çok iyi biliyordu.Orada o gece askeri zaferin olmadığını biliyordu. IDF (İsrail Savunma Kuvvetleri) askeri olarak görevini yerine getirmediğini biliyordu ve kendi yakalanmasını engellemek için en ufak bir önlem bile almadı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-29 15:15:35

Şalit'in kaçırılması ile karizması çizilen İsrail bakın neye sarıldı!

TIMETURK / Haber Merkezi

Şalit 15 Haziran 2006'da kendinin pes ettiğini biliyordu, tüm durumu kolaylıkla koruyabilme ihtimaline karşın tek bir mermi atmadan yakalanmıştı.Askeri müfettişler ile görüşmesinin ardından oldukça endişeliydi.

Ama yakalanan diğer askerlere yapılan muamelelerin aksine Şalit'e yumuşak davranıyorlardı.

Asker, ulusal bilince kazınmış yokluğu ile hepimizin çocuğu oldu, bu aynı zamanda IDF'e (İsrail Savunma Kuvvetleri) geçen bir duyguydu.

Gerçek soruşturmalar yoktu,sorgulama odaları ve soruşturma hileleri de yoktu. Şalit'e eski Hizbullah tutsağı Elhanan Tannenbaum gibi muamele edilmedi.Milletin sevgilisi olarak muamele gördü.

Şalit'i inceleyen uzmanlar korkularının olası bir travma olduğunu saptadılar. Askeri hizmetine devam etti. Ayrıcalıklı bir yaşam ile bir süperstar oldu.

Onu karşılayan bu sıcaklık dalgasından memnundu.Hayatını ülkesine verdi. Gönüllü bir hareket olmayabilir ama öyle olsa bile gereğince dikkate alınmıştır.

18 Ekim 2011 salındığı gün bir çeşit ulusal bayram oldu. Caddelerde trafik durdu, mutluluk gözyaşları akıyordu ve hatta IDF Kurmay Başkanı Lt-Gen. Benny Gantz onu bir kahraman olarak adlandırdı.

Şalit'in dönüşünü izlerken gözlerin yaşarmaması mümkün değildi.Yapılan anlaşmaya karşı birçok yazı yazmama rağmen benimde gözlerim doldu.Rasyonel bir ülkenin şartlı teslim yapmaması gerektiğine dair argüman listeleri bile hazırlamıştım. Bu bana ulusal bir başarısızlık olarak görünüyordu.


En sonunda diğer bir intifada ortaya çıktı ve İsrail Şalit'in serbest bırakılması ile bunu atlattı. Doğru,serbest bırakılan bazı tutuklular sonradan tekrar yakalandı ve Filistin topraklarını ateşlemek için tehdit olan açlık grevine başladılar. Sonuç olarak asker eve döndü ve yeni bir hayata başladı. İsrail toplumu dayanışma için sıkı durdu. Eğer herkes haklıysa söylenecek en uygun şey ; sadece tarih kimin haklı olduğunu yargılayabilir.

Bu hikaye Gilad Şalit'in hikayesidir. Denildiği gibi IDF ile olan karşılaşmalardan korkuyordu,onlara anlatmak zorunda olduğu şeylerden utanıyordu,ama yinede tüm dürüstlüğü ile bunu yaptı. Gerçeği gizlemeye çalışmadı,onlara başarısız olduğunu ve görevini yerine getiremediğini kabul ettiğini söyledi. Bunu isteyerek hiçbir baskı olmaksızın söyledi.

Şalit'in olağanüstü bir hafızası vardı, tutuklandığı her günü hatırlıyordu; nereye gittiğini , neler yediğini , ne yaptığını ve ne olduğunu..

Sonra sorgulayıcılara yakalanmasına sebep olan saldırının detaylarını anlattı. Burada bütünüyle Şalit'in kendi dilinden anlattığı kısım var;

Saldırı şafak karanlığında gerçekleşti. Şalit'in tank mürettebatı Gazze şeridi dışında nöbetteydi. Gece boyunca takım nöbet değiştirdi,ikisi uyurken diğer ikisi gözetliyordu.

Şafak ile birlikte herkesin uyanması gerekiyordu. Bu aşamada alandaki diğer birlikte iletişim kontrolleri yapıldı ve herkes hazırdı. Bu Şalit'in tankının yapmış olması gereken şeydi.

Gerçekte dört kişilik ekipten sadece biri uyanıktı, geri kalanı ise uyuyordu.Sürücü kendi koltuğundaydı,nişancı (Şalit) yerindeydi, haberleşmede yerindeydi ve komutan kuledeydi.

Şalit orduda Rosh Katan olarak bilinirdi ( küçük baş , az yada hiç inisiyatifi olan biri anlamına gelir)

Başına neler geleceğini bilmeden, alanın yapısını,düşmanın nerde olduğunu bilmeden operasyonel görev için atanmıştı.Göreve başlamadan önce toplantılara,birifinglere katılmıştı ama detaylara dalmamıştı. O hepsinden de öte takımın bir üyesiydi ve askerlerine güveniyordu.

Detaylı brifingler verilmiş olan sektörün bölük komutanını dinlemiş olsaydı tünelle yada bir asker kaçırma girişimini Gazze'den olası bir Hamas sızması olabileceği konusunda Shin Bet'ten açık bir uyarı olduğunu (İsrail Güvenlik Ajansı) bilirdi. Eğer bunu bir kaç dakika önce fark etseydi, takviyeler olabilirdi,belki de savaşın yüzü değişebilirdi ve hatta kaçırma engellenebilirdi.

Operasyondan önceki brifingde bölgede herkesin tam olarak nerede olduğu, dağıtım düzeyi ve daha fazlası bildirilmişti. Mühendislik Kolordu A ünitesi gece boyunca Şalit'in tankından 200 metre ilerde yer alıyordu. Adamsızlık sorunu yaşayan üst düzey komutan Avi Peled alandaki tanklara destek vermek istedi ve Mühendislik Kolordu'dan takım getirdi.

Eğer onların orda olduğunu bilseydi Şalit bu desteğe cevap verebilirdi ama bilgi verilirken dikkat etmedi.

Araştırmacılara dinlemediğini söyledi. ''Komutan dinliyordu ve bu yeterliydi bende ona güvendim.''

Saldırı başladığında tankın içinde nişancı koltuğunda uyuyordu. Kişisel silahı altındaki yerin üstündeydi,kasketi ve kurşun geçirmez yeleği üstünde yoktu.

Yinede yelek ve kurşun geçirmez ceket hayatını kurtardı. Şalit sabah 4.35'te uyudu. O zamana kadar nöbetteydi. 25 dakika sonra tanka çarpan bir roket güdümlü el bombası ile uyandı.Tank komutanını ve sürücüyü görmek için yukarı baktı ve hızla tanka tırmandıklarını gördü.

Barak ; 'Gilad çabuk tanktan çık' diye bağırdı. Onun altından Roi Amitai'nın Hanan, Hanan seslerini duydu ama Barak ve Slutzker çoktan çıkmışlardı.

Komuta operasyon emirlerine karşı çıkarak terk etti. Bir RPG Merkava 3 tankına ciddi zarar veremez ve bu karşı taraftan gelen bir ışıktı. Evet, bu şoka ve heyecana sebep oldu ama öyle olsa bile tankı terk etmek için geçerli bir sebep değil. Yangın çıkmamıştı,bomba ufak bir zarar vermişti, elektronik sistemler çalışıyordu ve hiç kimse yaralanmamıştı.

Saldırının ardından her şey bittikten sonra, bir ordu teknisyeni tanka gitti ve motoru çalıştırdı ve sürdü.Şalit'in içindeki tank savaşmaya devam edebilecek durumdaydı. Üç makinalı tüfeği vardı, tetiğin çekilmesine hazırdı. Diğer gelişmiş silahların hiçbirinden bahsedilmiyor.

Yinede mürettebat kaçtı. Burada suçlanacak kişi ben değilim. Ateş altında, savaşın sıcaklığında insanlar hata yapabilir, her zaman kurallara uymaz. Her İsrail savaşında bu oldu,olur ve olacaktır.O anda kanaate bağlı bir karardı ve sonuç olarak bu karar Barak ve Slutzker'in hayatlarına mal oldu. Tank saldırısında iki kişi öldü.

Şalit'e tankı terk edip etmediğini sordular.

'Hayır,terk etmedim,' diye cevapladı.

'Niçin?' 'Çünkü tank dışarıdan daha güvenliydi.Dışarısı tehlikeliydi ama içerisi güvenliydi.'

Barak ve Slutzker'in gidişiyle Şalit hafif silahların ışık seslerini duydu. Bu iki mürettebatın öldürüldüğü silahın sesiydi.Tankın üstünden yere düştüler, Şalit bu düşme sesini de duydu, daha sonra sessizlik oldu. İkisinin ya öldüğünü yada ağır yaralandığını düşündü.

Saldırı sırasında uyuyan Roi Amitai'nin yerinde sıkışık kalmıştı. Şalit yalnız olduğunu anladı. Tankta kalıp dışarı çıkmamaya karar verdi.

İçerden de seçenekleri vardı. Makinalı tüfeği vardı, dünyaya Merkava'nın hala operasyonda olduğunu ve savaştığını gösterebilirdi ama yerinde oturup en iyisini umarak bekledi.

Aynı zamanda dışarda iki militan vardı. Birçok askeri yaraladı ve kaçmak isterken ikisi de öldü.

Üç kişi daha IDF boş zırhlı personel taşıyıcısına saldırdı ve diğer ikisi tankı vurdu. Eğer mürettebat içeride olsaydı saldırganları çıkartmak kolay olurdu.

Tek başına olmasına rağmen Şalit bile bunu başarabilirdi. Bunun yerine oturdu ve sadece bitmesi için dua etti. Sonra militanlardan biri yaklaştı ve iki yada üç el bombası attı. Şalit patlamayı çok iyi hatırlamıyor ama dumanı hiç unutmamış.

Sandalyenin arkasında asılı olan kurşun geçirmez ceketi ve yeleği etkinin çoğunu aldı. Sandalye parçalanmıştı.

Şalit mucizevi bir şekilde dirseğinden ve sırtından şarapnel ile az bir yara almıştı. Korkmuştu ve şaşırmıştı. Bir iki dakika duman gidene kadar tankın içinde nefes alana kadar kaldı. Sonunda gitmeye karar verdi. Silahsız çıktı, ölümcül M-16 silahı yerdeydi. Askeri açıdan bu silah terk olarak adlandırılır.

Eğer Şalit ''militan''ın yaklaştığını görse gidip kolayca silahı alabilirdi ama savaş modunda değildi. Şalit'in soruşturmacılara kendi anlattığı budur. Şalit'in tankı tek bir mermi bile atmadı.

JERUSALEM POST'TA YAYINLANAN BU MAKALE AYŞE EREM TARAFINDAN TIMETURK İÇİN TERCÜME EDİLMİŞTİR

NOT: Keşke şalit öldürdüğü Filistinli çocukların hikayesini de anlatsaydı

Haber Ara