Suriye'de öldürülen Ramazan el-Buti şehit mi değil mi tartışması

TIMETURK / Haber Merkezi

Suriye'de devam eden direniş Türkiye'deki İslami grupların arasındaki ayırımı da derinleştiriyor.Suriye'deki esed rejimine verdiği destekle tanınan Ramazan el Buti'nin öldürülmesiyle ilgili tartışmalar da bu manada devam ediyor.

Suriye direnişine aktif destek veren Özgür-Der camiası el Buti'inin bir işbirlikçi olarak tanımlayarak şu ifadelerle eleştirdi:
"...Bir de gerçekler var. Ramazan el-Buti denilen kişi canla başla rejime çalışan, son iki yıldır katliamcı kimliği tüm dünyayı ürkütme boyutlarına varmış olmasına rağmen Baas zulmüne sadakatini sürdürmüş bir isim. Öyle ki Esed’i ululemr olarak tavsif etmiş, rejimini korumak için savaşmayı farz-ı ayn ilan etmiş, yetmemiş, dilini Beşşar’ın cani ordusunu sahabeye benzetme rezilliğine bulaştırmış bir kirli şahıs!

Böylesi rezil bir profili bulunan bir ismin ardından sarfedilen sözler bu açıdan çok çarpıcı.

Öncelikle belirtelim ki, İslam alimi sıfatıyla tanınan bir kişinin zulme batmış bir şekilde bu dünyadan göç etmesini istemez, tövbe etmiş olmasını ve ömrünün son günlerinde günahtan uzaklaşma çabası içinde olmasını umardık. Ama doğrusu “kaçacaktı, rejim tarafından katledildi” iddiasının pek bir tutarlılık taşımadığı çok açık. Bunlar rejimin mücrimliğini vurgulama saikiyle söylenmiş temenniler olmaktan öteye gitmiyor. Öte yandan bu tür iddiaların, spekülasyonların kirli bir kişiyi aklama çabasına dönmesi ise kabul edilebilecek bir şey olmasa gerek. Bu noktada Akit gazetesinin (23 Mart) Buti’nin öldürülmesinin ardında rejimin olduğu iddiasından hareketle bu saray hocasını şehit ilan etmesi çok büyük bir yanlış. Bu kadar günaha, zulme batmış bir kişiyi ne yapsanız aklayamazsınız!

Zaman gazetesinin (24 Mart) “Suriyeli alim el-Buti ebediyete uğurlandı” manşeti de kafa karışıklığını yansıtan bir başka örnek.

Bu tür örnekler arasında Yeni Şafak’ta Salih Tuna’nın yazısının (23 Mart) sonuna düştüğü not da dikkat çekici. Üzüntüsünü şöyle ifade etmiş: “çağımızın en büyük İslam âlimlerinden (aslen Cizre'li bir Kürt olan) Ramazan el- Buti'yi kaybettik… Gençlik yıllarımızda elimizden düşürmediğimiz 'Fıkhu's Siyre'nin müellifiydi. Siyer konusunda okuduğum en müthiş kitaplardan biriydi. Allah rahmet eylesin.”

Buti’nin ölümüyle ilgili iki ihtimal var: Onu ya muhalif bir grup, ya da rejim öldürmüştür. Rejim bir komplo girişimiyle öldürdüyse bu eylem rejimin caniliği gösterir ama asla Buti’nin muteber bir kişi olduğunu göstermez. Dolayısıyla şehit ilan etmek, ardından övücü sözler sarfetmek ayıptır. Yok eğer muhalif bir grup öldürdüyse, eylemin gerçekleştirilme tarzı kınanabilir. Camide gerçekleştirilmesi, onunla birlikte çok sayıda kişinin de öldürülmesi elbette yanlıştır ama bu yanlışlar asla Buti’yi arkasından gözyaşı dökülebilecek bir konuma oturtmaz.

Öncesini bir yana bırakalım, tam iki yıldır cani, barbar bir katliam şebekesinin fetvacıbaşısı rolünü üstlenmiş bir kişiyi İslam alimi sıfatıyla taltif etmek, ardından göz yaşı dökmek, hele hele rahmet dilemek ne İslam’a sığa; ne de akılla, vicdanla bağdaşır. Zaten Rabbül Alemin de asla zalimlere hidayet etmez!"

HÜDA-PAR: "Ramazan El Buti Şehittir"

HÜDA PAR gerçekleştirdiği basın açıklamasında şu ifadelere yer verdi:

“İslam âlimlerinden Ramazan el Buti, Suriye'de Şam'da camiye düzenlenen bir intihar saldırısında o an camide olan onlarca Müslümanla beraber şehid edildi. Allah'u Teâlâ kendisine ve saldırıda şehid düşen bütün Müslümanlara rahmet etsin, taksiratlarını affetsin.

Her ne kadar Buti'nin Esed ile ilgili düşüncelerine katılmasak bile hiçbir şekilde bir İslam âliminin katledilmesini ve İslam'ın mukaddesatlarından olan camilerin, içinde ibadet edenlerle beraber bombalanmasını kesinlikle kabul etmiyor ve böyle bir eylemi caiz gören zihniyeti lanetliyoruz.

Ne yazık ki korktuğumuz şey oldu. Geçen haftaki gündem değerlendirmemizde, İslam dünyasının tanınmış âlimlerinin fitneyi daha da derinleştirecek fetvalar vermelerini esefle karşılamıştık. Âlimlerden beklentimizin, ümmetin zorlu bir süreçten geçtiği günlerde ihtilafları giderici ve fitneyi önleyici açıklamalarda bulunmaları olduğunu belirtmiştik. Bu acı vesile ile bu temennimizi bir kez daha yineliyoruz.” denildi.

Aralarında Ayışığı Derneği, Beşemder, Çetinder, Dirilişsaati Dergisi, Fatih Akıncıları, Kudüsder, MTTB, Nehirder, Sakarya Dayanışma Derneği'nin bulunduğu bazı dernek ve vakıflar ise Buti konusundaki görüşlerini şöyle açıkladılar

"21.03.2013 Perşembe günü Suriye’de Şam bölgesinde bulunan İman Camiine bombalı bir intihar saldırısı düzenlenmiş İslam dünyasında ilim ve fikir hayatına kazandırdığı eserlerle tanınan Şeyh Ramazan El Buti ile birlikte camii cemaati ve talebelerinden 42 kişi bu menfur saldırı neticesinde katledilmişlerdir.

Yıllardır bölgeyi kana bulayan karanlık odaklar emperyalist ve siyonistlerin hedefleri doğrultusunda İslam dünyasını kaos ve terör ortamına sokarak, bölge müslümanları arasında fitne ve düşmanlık yaratmak, müslümanları bir daha ayağa kalkamayacak mefluc bir vaziyete getirmek amacıyla her türlü vahşiyane eylemi gerçekleştirmektedirler.

Bu karanlık anlayış katliamlarının son halkasına Ramazan El Buti ve öğrencilerini eklemiştir. Hiçbir kutsalı tanımayan bu caniler her türlü kötülüğün sınırını aşmıştır.

İslam topraklarında Müslümanların arasındaki görüş ayrılıklarını, mezhebi farklılıkları körükleyerek ne İslami ne de insani açıdan kabul edilemez bu tür vahşi eylemlerle Müslümanlar arasına kan ve nifak sokmak istemektedirler. Aklı başında hiçbir Müslüman bu oyuna gelmemeli, ümmet bilincini vahdet ve kardeşlik bilincini ön plana çıkartarak bu şeytani güçlerin ve şeytanlaşmış anlayışların oyunlarını bozmalıdır.

Hiçbir sebep elinde silah olmayan camilerde ibadet ve ilimle uğraşan insanların öldürülmesini meşrulaştıramaz.

Suriye meselesinde farklı düşünüp, meseleye farklı hassasiyet ve bakış açısıyla baksalar bile, tüm müslümanların bu konularda aynı tavrı göstererek bu tür saldırı ve eylemler kimden gelirse gelsin karşı çıkmalarını umuyor ve bekliyoruz.

Bizler aşağıda ismi yazılı kurumlar olarak bu vesile ile Şeyh Ramazan El Buti ve 42 müslümanın bu şekilde katledilmesini kınıyor, hiçbir insani haslet taşımayan karanlık ruhlu katillerini de telin ediyoruz. Tüm vicdan sahibi müslümanlarıda meşru cihad ve direniş olgusunu kirleten, tahrif eden bu tür terör eylemlerini açıkça kınamaya ve lanetlemeye davet ediyoruz.

“Hep birlikte Allah’ın ipine sımsıkı sarılınız, sakın ayrılığa düşmeyiniz. Allah’ın size bağışladığı nimeti hatırlayınız. Hani bir zamanlar düşman olduğunuz halde O’ kalplerinizi uzlaştırdı da onun bu nimeti sayesinde kardeş oldunuz. Hani siz bir ateş kuyusunun tam kenarındayken O’ sizi oraya düşmekten kurtardı. Allah size ayetlerini işte böyle açık açık anlatır ki doğru yolu bulasınız. ” (Ali İmran – 103)"

Varide Dergisi'nden Hayati Esen : "Ramazan el-Buti’ye Allah Rahmet Eylesin"

"Siyer-i Nebi’nin müfessiri, Ehl-i Sünnet akidesinin hadimi, Ramazan el Buti’yi alçakca bir saldırıda şehit edenler, elbette bunun hesabını bu dünyada olmazsa, ahirette vereceklerdir.

Ancak bizleri daha çok üzense bu ülkede kimi mahfillerin, bu güzide İslam aliminin güncel-politik tercihini (bir hata olsa da ve onaylamasakta) dini bir soruna çevirerek her türlü hakareti ve insaf ölçüsünü aşan beyanatlarıdır. Bu ahlak, edeb bilmez zevat, müslüman çoğrafyanın yetiştirdiği alimlere dil uzatmayı, geçmişte olduğu gibi bugünde bir marifet sanarak aynı biçimiyle ifa etmektedirler.

Siyaset ve ideolojik-din bezirganlığına soyunan bu paçozlar, yarın jeo-politik süreç değiştiğinde, ortaya çıkan sonuca göre yeni bir duruş alacaklardır. Bu kadar omurgasız, köksüz bir yapılanmadır bunlar. Siyaset ve güncel politik sürece teşne olan bu sürünün, ortaya koyduğu seviyesiz gürültüye karşı, müslümanlar ilkeli ve haysiyetli duruşlarını bozmamalıdır. Bu nedenledir ki, siyasal politik tercihlerini tasvip etmesek de, bu ümmetin alimlerinin verdikleri hizmetleri ayaklar altına alınmasına da izin vermemeliyiz veremeyiz! Arkalarına aldıkları kalabalık gürühun ve iktidar yalakalarının amigoluğuyla, üstlerine vazife olmayan bir konu hakkında, ortaya atılmış bu kitle; sindirilmiş olan gerçek dindar kitlenin sessizliğini, suistimal ederek sözde Haksöz’ün savunuculuğunu yapmaktadırlar.

Toplum mühendisliğine soyunmuş bu kalabalık yığın, babalarının belinde su hükmünde dahi değilken, Ramazan el Buti, Suriye gibi bir bataklıkta müslüman insanlar yetiştirmek için çalışan bir muvahhitti. Bu ülkenin müslüman gençleri üzerinde eserleriyle hakkı bulunan, hatta Suriye’ye İslami ilimler okumak için giden pekçok Türk’e yardımcı olan biriydi. El-Butiye rahmet, mağfiret dileyeceklerine güya onu, içine yuvarlandıkları çukurlarından aşağılamaya çalışıyorlar. Siyasal konjektörün bir sonucu olarak düşüncesizce taraf olanlar ve birilerini taraf yapmaya çalışanlar, bilsinler ki; bu seviyesizliklerinin, düzenbazlıklarının hesabını Allah’a vereceklerdir.

Bunlar, hunharca şehit edilen, hatta bir mescidde şehit edilen bu İslam alimine, halen ne olduğu tam olarak anlaşılamayan, siyasal süreç üzerinden her türlü ahlaksızca saldırıyı yapmayı bir dindarlık sanıyorlar.

Bu ahlaksızlar, kafalarının üzerinde beyin yerine sıkıştırılmış su kitlesi taşıyanlar, Hz. Ali ve Hz. Muaviye arasında geçen çekişmenin, dini bir mesele değil sadece siyasi bir mücadele olduğunu anlamayan bedevi güruh gibi güya dindarlık yaptıklarını sanıyorlar. Siyaset ve ideolojinin sözcülüğünün tarafı olduklarını dahi idrak edemiyorlar.

Hiçbir derinliği olmayan, bu laletayn kalabalıklara, güncel politik süreç üzerinden dindarlık yapanlara, söyleyecek çok sözümüz var ama onları bu tutumlarından dolayı “Allah ıslah etsin.” ediyoruz.

Son söz olarak; Allah, Ramazan el-Butiye Rahmet etsin. Rabbim mekanını cennet eylesin. amin"