Dolar

34,8734

Euro

36,7448

Altın

3.033,86

Bist

10.058,47

Arjantin'de 'gökten yağan cesetler'in öyküsü

Askeri cunta döneminde 'başlarına gökten ceset yağan' Arjantinli tanıklar, yıllarca korkudan konuşamadı. Tanıklar, yıllar sonra sorumluların yargılanmasıyla gördüklerini anlatma cesaretini kendilerinde buldu.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-26 15:30:33

Arjantin'de 'gökten yağan cesetler'in öyküsü

TIMETURK / Haber Merkezi

Marcos Queipo, gökyüzünden ölülerin düştüğü bir yerde büyümüş.

1970'lerin sonunda başkent Buenos Aires'e 200 kilometre uzaktaki Parana Delta'sının farklı adalarında çalışmış.

''Askeri uçakların, bölgeye garip paketler attıklarını hatırlıyorum. İçlerinde ne vardı bilmiyordum" diyor.

Sonra bu paketlerin, nehir kenarlarında sürüklendiğini görmüş. "Birini açtığımda ödüm patladı. Paketlerin içinde cesetler vardı" diyor.

Bu olaylar, Arjantin'in son askeri hükümetinin iktidarda olduğu 1976-1983 yılları arasında yaşandı.

Cunta, "Kirli Savaş" dönemi olarak bilinen o yıllarda siyasi muhaliflere karşı kanlı operasyonlar yürütüyordu.

Resmi rakamlar, dönem içinde neredeyse 20 bin kişinin "kaybolduğunu" belirtirken, gerçek rakamın ise en az 30 bin olduğu tahmin ediliyor.

Hükümet dışı bir kuruluş olan Arjantin Adli Antropoloji Ekibi şimdiye kadar 600'den az kişinin bulunup kimliklerinin belirlendiğini açıklıyor.

Kayıplar, on yıllar boyunca Arjantin toplumunda, özellikle de kayıp aileleri üzerinde derin bir yara bıraktı.

Tutuklananlar, benzer akıbetlerle karşılaştılar.

Birçoğu evlerinden gece yarısında alınmış, gizli gözaltı merkezlerinde işkenceden geçirilmiş ve daha sonra cesetleri uçaklardan atılmış.

Yıllar süren soruşturmaların ardından, bazı cesetlerin dinamitlerle tahrip edildiği, diğerlerinin bilinmeyen toplu mezarlara gömüldüğü, ancak çoğunluğunun uçaklardan Atlantik Okyanusu'na atıldığı biliniyor.

Konuyla ilgili yeni bir kitap, Arjantin'in uzun süredir devam eden bu sırlarının aralanması ve bazı cevapların bulunmasını sağlayabilir.

Gazeteci Fabian Magnotta'nın kaleme aldığı kitap, önceden duyulmamış çok sayıda tanığın ifadelerine dayanıyor.

Kitapta Parana Delta'sının, kayıplar için muhtemel bir toplu mezar olduğu fikri işleniyor.



''ÖLÜM UÇUŞLARI''


Bölgede 40 yıl boyunca bir okul teknesini kullanan Jose Luiz Pinazo, "Gökyüzünde uçakların, kapılarını açtıklarını ve bölgeye paketler attıklarını gördüğünü" söylüyor.

Uçaklar bazen her gün, bazen ise haftada iki kez görünürmüş.

Pinazo, "Çocuklara, nehirlerdeki cesetlere bakmamalarını söylerdim. Ama ilk başlarda bu paketlerin içinde ne olduğunu bilmezdik."

Magnotta'nın kitabında, deltada yaşayanların, ağaçlardan sallanan cesetler gördükleri ve bir vakada, bir cesedin doğrudan bir evin içine düştüğü belirtiliyor.

Bu soruşturmada toplanan ifadeler, savcılığa teslim edilmiş durumda ve sürmekte olan "Ölüm Uçuşları" davasında delil olarak kullanılmayı bekliyorlar.

Pinazo, "Gördüğüm şeyler, başkalarıyla konuşmak isteyeceğim şeyler değil. Zor günlerdi" diyor.

Marcos Queipo, nehir kenarlarında cesetler görmeye başladığında, polise gidip haber verdiğini söylüyor.

Ancak aldığı cevap "Sesini kes, yoksa senin sonun da benzer olur" olmuş.

Darbenin ardından, Arjantin karakollarındaki tüm polisler ordu tarafından mülakata tabi tutulmuş.

Birçoğu bu dönemde insan hakları ihlallerine karıştıkları için mahkûm olmuşlar.

Magnotta, Parana Delta'daki insanların sessiz kalmasında, ordudan duydukları korkunun da önemli rolü olduğunu söylüyor.

Birçok kişinin konuşmaktan çekiniyordu, ancak üst düzey askeri yetkililerin yargılanıp tutuklanmaları, konuşmak isteyenlere gerekli cesareti vermiş.

(BBC Türkçe)
SON VİDEO HABER

Kassam, İsrail askerlerini araçlarıyla birlikte imha etti

Haber Ara