Şehid Şeyh Ahmed Yasin'i unutmadık
Şeyh Ahmed Yasin'in siyonist rejim tarafından katledilişinin bugün 9. yıl dönümündeyiz.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-22 15:09:11
TIMETURK / Haber Merkezi
Şehid Şeyh Ahmed Yasin'in işgalci siyonist rejim tarafından katledilişinin bugün 9. yıl dönümündeyiz. Şehid Şeyh Ahmed Yasin'i rahmetle, minnetle ve özlemle yâd ediyoruz.
İşte Şehid Şeyh Ahmed Yasin'in o unutamadığımız duası
Allah'ım! Ümmetin suskunluğunu Sana şikâyet ediyorum! Ben ki kocamış bir yaşlıyım. Kurumuş iki elim, ne kalem tutuyor ne de silah!
Sesimle yeri inletecek güçte bir hatip de değilim!
Ben ki saçları ağarmış, ömrümün son demlerinde, türlü hastalıkların yıktığı ve üzerinde zamanın belâlarının estiği biriyim!
Tek isteğim, benim gibi Müslümanların zaaf ve aczinden müteessir olanların yazmasıdır!
Siz ey Müslümanlar! Suskun ve aciz, helâk olmuş ölüler!
Hâlâ kalpleriniz sızlamıyor mu, başımıza gelen bu acı felâketler karşısında? Bir halk yok mu?
Hiç mi kimse yok, Allah için ve ümmetin namusu için kızacak?
Şerefli direnişçilerken, bizleri katil teröristler olarak ilan edenlere karşı duracak! Bu ümmet utanmaz mı, şerefi çiğnenirken? Siyonist katilleri ve uluslararası işbirlikçilerini görmezden gelirken!
Omuzlarımıza el verecek ve gözyaşlarımızı silecek bir bakış! Bu ümmetin kurumları, sivil güçleri, partileri, teşkilâtları ve bariz şahsiyetleri, Allah için kızmaz mı? Tümü birden sokaklara dökülüp, bizim için dua etmeye. 'Ey Rabbimiz! Gücümüzü topla, zaafımızı gider ve mü'min kullarına yardım et!' diye çağıramaz mı? Buna da mı gücünüz yetmiyor? Yakında bizim büyük ölümlerimizi duyacaksınız, o zaman alınlarımızda şu yazılacak:
Bizler direndik, ileri atıldık ve kaçmadık..
Ve bizimle birlikte çocuklarımız, kadınlarımız, yaşlılarımız ve gençlerimiz ölecek!
Onları, bu suspus ve bön ümmete yakıt yapacağız!
Bizden, teslim olmamızı ve beyaz bayrak dikmemizi beklemeyin! Çünkü biz, bunu yapsak da öleceğimizi biliyoruz. Bırakın savaşçı onuruyla ölelim! Dilerseniz bizimle olun, elinizden geldiğince, öcümüzü sizden her biri boynuna taksın!
Dilerseniz bize acıyarak ölümümüzü izleyin! Temennimiz, Allah'ın, emaneti savsaklayan herkesten kısas almasıdır! Umarız bizim aleyhimize olmazsınız! Allah aşkına, bari aleyhimize olmayın!
Ey ümmetin liderleri, ey ümmetin halkları!
Allah'ım!
Sana şikâyette bulunuyorum... Sana şikâyette bulunuyorum... Gücümün azlığını, imkânımın yetersizliğini ve insanlara karşı zaafımı Sana şikâyet ediyorum. Sen mustazafların Rabbisin... Sen bizim Rabbimizsin... Bizi kime bırakıyorsun? Bize cehennem olacak uzaklara mı? Veya düşmana m?
Allah'ım!
Akıtılan kanlar, dokunulan ırzlar, çiğnenen hürmetler, yetim bırakılan çocuklar, oğlunu yitirmiş anneler, dul kalmış kadınlar, yıkılmış evler ve ifsad edilmiş ekinler aşkına, Sana şikâyette bulunuyorum.
Sana şikâyette bulunuyorum! Gücümüz dağıldı... Birliğimiz bozuldu... Yollarımız ayrıldı... Halkımızın zaafını ve ümmetimizin bize yardım edip, düşmanı yenmedeki aczini Sana şikâyet ediyoruz...
BEKLENEN ŞEHADET
6 Eylül 2003 yılında Siyonist işgalciler Şeyh Ahmet Yasin’e suikast girişiminde bulundular. İşgalci Siyonist ordunun helikopterleri, Şeyh Ahmet Yasin ile şu anda başbakan olan İsmail Heniyye’nin bulunduğu binaya füze attılar. Ahmet Yasin’in bu suikast girişiminde sağ kolundan aldığı yaralar öldürücü darbeler değildi.
2003 yılında düzenlenen suikastten hafif yaralarla kurtulan, Şeyh İmam Ahmet Yasin 22 Mart 2004 tarihinde Siyonist hava kuvvetlerine bağlı uçaklar tarafından atılan füzelerle şehid oldu. Şeyh, füzelerle yapılan saldırı sırasında tekerlekli sandalyesiyle sabah namazını kıldığı mescidden çıkıyordu. Kendisinin mescidden çıkmasıyla işgal ordusunun hava kuvvetlerine bağlı aşağılık uçaklar birkaç füzeyi onun temiz ve pak bedenine doğru ateşlediler. Füzeler Şeyh’in bedenini paramparça edip, dört bir yana dağıttı. Bir o kadar temiz olan ruhu da Rabbinin katına yükseldi. O İstediği şekilde vefat etti.
Şeyh Ahmet Yasin’in şehadeti önemsenmeyecek bir konu değildir. Çünkü bu olay tarihi değiştirdi. Zira bu suikastı onlarca devlet ve binlerce kurum ve kuruluş kınamış, bu devletler, kurum ve kuruluşlar, Şeyh’in bedenini hedef alan bu eylemin bir savaş suçu ve büyük bir hak ihlali olduğunu ifade etmişlerdir. Bütün İslam ülkelerinde büyük bir infial olmuş, her tarafta şehadetini ebedileştirecek etkinlikler ve çalışmalar yapılmıştır. Her kesim ve çevre, işgal altındaki topraklarda cihad ve direniş meşalesini temsil eden bu efsane şahsiyetin şehadetini, yıl dönümlerinde yâd etmiş ve unutulmaz hale getirmişlerdir. (Haber5)
SON VİDEO HABER
Haber Ara