Mustafa Taha Dağlı, İsrail'in Türkiye'den özür dilemesiyle ilgili yaptığı değerlendirmede Türkiye'nin bu olaydan çok büyük kazanımlar elde edeceğini belirtirken özür sonrası Türkiye'ye yönelik eleştirilerin de geleceğinin altını çizdi.
Taha Dağlı'nın özürle ilgili yaptığı açıklama şöyle;
"İsrail'in özür dilemesi aslında sürpriz değildi. İsrail cephesinden son bir yıldır ilişkilerin düzeltilmesi konusunda çok defa adımlar atıldı, mesajlar verildi. Tabi İsrail'in bu konuda Türkiye'ye devamlı sıcak mesajlar vermesinin nedenleri vardı. İlişkilerin bozulmasından ciddi derecede rahatsızlardı, bölgede kendilerini yalnız hissediyorlardı. Türkiye'nin İsrail'e karşı olan bu tutumu Hamas'ı da cesaretlendiriyordu, bu durum da İsrail için bir sıkıntıydı.
İsrail aslında bu özrü daha önce de dilerdi ancak Netanyahu hükümeti, 22 Ocak 2013 seçimlerine kadar çok zorlu dönemlerden geçti. Koalisyonun çok kırılgan bir yapısı vardı ve aşırı sağcılar Türkiye'nin şartlarının kabul edilmesine hiç de olumlu bir tepki vermiyorlardı. O dönemdeki bir özür dileme hamlesi Netanyahu'yu çok zor durumda bırakırdı. Şimdi ise hükümet kuruldu bu konudaki bazı sıkıntılar aşılmış olsa gerek ki özür adımı geldi.
Hükümetin kurulmasından ziyade Obama'nın başrol oynadığı da bir gerçek. Başbakan Erdoğan Netanyahu ile konuşurken, bir ara Obama telefonu eline alıp, sohbete ortak bile olmuş. Bu da Amerika'nın ne denli ısrarlı olduğunu gösteriyor.
Şu an Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkiler resmen normale dönmedi. Neticede bu bir süreç. Türkiye'nin olmazsa olmaz 3 şartı var. İlki özürdü, dilendi. İkincisi tazminattı kabul edildi. Üçüncüsü ise Gazze'deki ambargonun kaldırılmasıydı, buna da "kısmen" yanıtı verildi. Tazminat konusu ilerleyen günlerde resmiyet kazanır zaten Başbakanlık açıklamasında da bu konuda bir anlaşma yapılacağı söylendi. Şartlar arasında İsrail için en ağırı Gazze ambargosunun kaldırılması. Tabi Türkiye'nin şartı Gazze için ne kadar ileri gidilirse sonuna kadar gitmekti. Sonuçta İsrail, Gazze'yi yüzde 100 bir rahatlığa kavuşturmayacaktır ancak son dönemde yardım tırlarının, bunların içinde sadece gıda ve tıbbı malzeme değil onlarla birlikte inşaat malzemeleri de var, girmesine izin vermeye başladı. Hatta TİKA'nın Gazze'de yaptırdığı hastane için inşaat malzemeleri taşıyan tırların girişi onaylandı. Kısacası Gazze'deki bazı sıkıntılar, Türkiye'nin şartlarının kabul edilmesiyle, aşılmıştı, şimdi daha da aşılacak.
Bunlar işin somut sonuçlarıydı. Bu özrün başka sonuçları da olacak. Bir kere Türkiye, PKK'nın silah bırakma kararından 24 saat sonra, "İsrail Türkiye'den özür diledi" manşetleriyle dünyaya nam saldı. İsrail kimse için yapmayacağı bir şeyi yaptı. Kimin baskısı olursa olsun, kimler ne hesap güdüyorsa gütsün, Türkiye'nin bölgenin en büyük gücü olduğunu, Türkiye'nin bölgenin vazgeçilmezi olduğunu dünyaya kendi ağzıyla ilan etmiş oldu.
Bu olayı "Türkiye, Amerika ile İsrail'in safına girdi" diye yorumlayanlar, hatta daha da ileri gidenler olacaktır elbette. Ancak bu gözle bakanlara pek fazla pirim verilmemeli diye düşünüyorum. Sonuçta Türkiye, Suriye yönetimiyle, İran ile, Irak'ta Maliki hükümetiyle bir mücadelenin ortasındaydı. Türkiye kimsenin kayığına binmeden, mücadelesine devam ediyor, kimseyi yarı yolda bırakmıyor. Özür olayı ayrıca Esad'a, İran'a ve Rusya'ya da çok net bir mesaj olacaktır. Türkiye'nin Şam-Tahran-Moskova üçgenindeki mücadelesi devam ederken, İsrail gelmiş, Türkiye'nin şartlarını kabul etmiş, özür dilemiş, burada kazanan Türkiye'dir, Türkiye'nin savunduğu Filistin'dir. "
Haber7
