Tasfiye olan kim?
'Peki neden örgüt üzerinde halen tek etkin güç Öcalan? Basit çünkü sistemleri o şekilde kurgulanmış. Tam bir vesayet… ' İşte Aslan Değirmenci'nin analizi:
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-18 15:05:23
Öcalan'ın mektubuna Kandil ve Avrupa'dan gelen olumlu yanıt süreci hızlandırdı. Örgüt üzerindeki tek hâkimin Öcalan olduğu bir kez daha belgelenirken, Nevruz öncesi İmralı'da yapılan son görüşme barışa dair umutları iyice güçlendirdi.
ANLAMLI SESSİZLİK
Ve yeni bir medya operasyonuna yol aralamamak için Adalet Bakanlığı ve BDP’nin stratejik hamleleri meyvesini vermeye başladı. DİHA-Milliyet ortaklı operasyonu atlatan Hükümet, İmralı’ya gerçekleştirilen ziyaretin üçüncüsünü medya’dan gizli tutmayı başarınca gözler Nevruz’a çevrildi. İlk operasyondan oldukça yıpranan BDP ise aklını başına alarak susmayı bu kez başardı.
VESAYET SİSTEMİ
Peki neden örgüt üzerinde halen tek etkin güç Öcalan? Basit çünkü sistemleri o şekilde kurgulanmış. Tam bir vesayet… Nasıl yıllardır devlet üzerinde askeri bir vesayet hakim ise, PKK ve BDP üzerinde de Öcalan vesayeti geçerli. Bu da PKK’nın mücadelesinin Öcalan üzerine kurgulandığını, Başkanlık Konseyi’ne dair tüm özel bilgilerin de Öcalan’ın kırmızı dosyasında olduğunu gösterir. Yani askeri vesayeti kurgulayanlar ile PKK’yı kuranların sistemi aynı. Sistemin adı ise diktatörlük…
PKK TASFİYE Mİ EDİLİYOR?
Bu diktatörlük sisteminin askeri ayağını hükümet 10 yıllık derin bir mücadele ile yerle bir etti. Diktatörlerin deşifre olması, PKK’nın da derin izlerini gözler önüne serdi. Ve PKK kendi içerisinde eleştirilere neden oldu. Bu eleştiriler sürerken, gençlik diktatör bir ortamda ne adına mücadele ettiklerini sorgulamaya başladı. Her yeni kayıp ise onları düşünmeye, her derin ilişki özeleştiri yapmalarına neden oldu. Artık dağ kadrosu yorulmuştu da… Devlet kendisi ile yüzleşirken, devrimci bir yapı olduğu iddia edilen PKK, ısrarla ‘silahlı mücadele’ dedikçe, yorgun bedenlerden isyan yükselmeye başladı. Bu isyanı gören İmral’ı daha fazla diktatörlük rejiminin süremeyeceğini anladı. İsyan ateşi artık dağları yakacak boyuta geldiğinde, ne Kandil ne de İmralı’nın kalamayacağını gören ‘Başkanlık Konseyi’de gündemine ‘Barış’ı ve sistem değişikliğini aldı. Aksi bir durumda bir Kürt Baharının kendilerini yerle bir edeceğini gördüler. Öyle ya; yanı başlarında devrimler ile diktatörlerin heykelleri yıkılırken, İmralı ve Kandil’in yerle bir olmayacağının garantisi yoktu.
Ve kapımızı Nevruz çaldı. Yorulan bedenler ‘özgürlük’ demeye hazırlanırken, üçüncü heyet dağ kadrolarının bu sesini İmralı aracılığıyla duyurmaya hazırlanıyor. Artık ‘devrimci’ değil emperyalist devletlerin son süreçte ise İsrail, Suriye ve hatta İran’ın maşası olan örgütün bu yönüyle kendi içerisinde sorgulanmasına ramak kalırken, belki de aklını başına alıyor. Yani bir anlamda hükümetin son 10 yıldır ortaya koyduğu dış politikaya ayak uydurmaya çalışıyor. Çünkü yeni Türkiye inşa edilirken, emperyalist vesayet her alanda çöküyor. Bu çöküntünün altında kalmak istemeyen PKK, bir anlamda aklını başına alıyor. Ve Türkiye aslında PKK’yı değil sınırları zorla dayatan emperyalist sistemi yerle bir ediyor. (Aslan Değirmeci / Haber10)
SON VİDEO HABER
Haber Ara