Dolar

34,8613

Euro

36,7629

Altın

3.042,55

Bist

10.141,62

Kürt sorunu New York'ta masaya yatırıldı

Son günlerin en çok tartışılan gündemi olan Kürt sorunu, New York'ta akademisyenler ile gazetecilerin katıldığı ortak panelde masaya yatırıldı. Konuşmacılar arasında Jay Jay Koleji öğretim üyelerinden Mücait Bilici ve gazeteci-yazar Mustafa Akyol yer

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-16 11:11:49

Kürt sorunu New York'ta masaya yatırıldı
Son günlerin en çok tartışılan gündemi olan Kürt sorunu, New York'ta akademisyenler ile gazetecilerin katıldığı ortak panelde masaya yatırıldı. Konuşmacılar arasında Jay Jay Koleji öğretim üyelerinden Mücait Bilici ve gazeteci-yazar Mustafa Akyol yer aldı.

'Türkiye'nin Kürt Sorgusu' başlıklı panelde ilk konuşmayı yapan Akyol, Türkiye'de Kürt sorununu ilk defa resmi bir ağız olarak 8. Cumhurbaşkanı rahmetli Turgut Özal'ın dile getirdiğini anımsattı. Türkiye'de iki farklı anlayışın bulunduğu ve ilkinin 'tek millet'in var olduğu temel prensibine dayanarak herkesi 'Türk' diye tanımladığını belirten Akyol şöyle konuştu; 'Bu ilk olan eski anlayış. Bunun doğru olmadığını artık birçok insanın anladığını düşünüyorum. İkinci bakış açısı ise benim de benimsediğim, tek millet ancak farklı etnik kimlikleriyle.'

Kürt-Türk ayrımının coğrafik olarak yapılamayacağı ve bugün İstanbul'da Kürt nüfusunun diğer ırklardan daha fazla olduğuna dikkat çeken Akyol, aynı şekilde iki etnik yapının birbirleri ile evlilikleri sayesinde akraba da olduklarına vurgu yaptı. Bölünmenin Pakistan-Hindistan örneğinde olduğu gibi taraflara büyük sorunlar, acılar getireceği uyarısında bulundu.

AK Parti'nin bugün sorunun çözümü için ortaya koymuş olduğu süreci desteklediğini söyleyen Mustafa Akyol sözlerini şöyle tamamladı; 'Kürt sorununda askeri seçenek çözüm değil. Çözümün yolu siyasidir. Hükümet, PKK'yı Kürt halkını temsil ediyor olarak görmüyor ve işin doğrusu da öyle. Türkiye, PKK'ya nasıl silah bıraktırabileceğini tartışıyor... Biz Türklerin Kürtler'den özür dilemesi gerekiyor. Çünkü biz bu insanların kimliklerini yok saydık. Onların varlığını yok sayıp, dilleri ile dalga geçtik.'

Türk Kültür Merkezi Queens, Barış Adaları Enstitüsü ile St. John's Üniversitesi'nin ortaklaşa düzenlediği panelin bir diğer konuşmacısı olan Loyola Üniversitesi öğretim üyesi Dr. Güneş M. Tezcur, Kürt sorununu başlatılan süreç ile çözmenin düşük ihtimal olduğunu savundu. Tezcur, PKK'nın bir holdinge dönüştüğünü belirterek, 'Şirket (PKK) kar yaptığı sürece kimse onu kapatmaya kalkmaz. PKK adam devşiriyor, finansal desteği var, Kuzey Irak'ta kampları var. Şimdi bunlar ortadan kalkmadığı sürece o hareketin (PKK) kepenk kapatması çok rasyonel değil.' dedi.

Tezcur, PKK'nın eylemlerinden vazgeçmeyeceği tezini de 2002 yılından bu zamana terör örgütünün yapmış olduğu eylemlerin yıllara göre dağılımını istatistik olarak vererek, 'Ne zaman çözüm için arayış başlasa PKK'nın eylemlerinin arttığını görüyoruz.' şeklinde konuştu.

İlk oturumun son konuşmacısı olan gazeteci-yazar Aydoğan Vatandaş da Kürt sorununda uluslararası güçlerin varlığına dikkat çekti. Kürtlerin yaşadığı bölgede farklı devletlerin çıkarları olduğunu belirten Vatandaş, sorunun çözümü arayışında bu faktörün de gözardı edilmemesi gerektiğini dile getirdi.

'TÜRKİYE'NİN İSMİNİ DEĞİŞTİRELİM'

Panelin ikinci oturumunda konuşan John Jay Koleji öğretim üyesi Dr. Mücahit Bilici, Türkiye'nin yeni bir Anayasa'ya ihtiyacı olduğunu söyledi. Bilici, yıllardır Türkiye'de insanların kimliği Türk, Müslüman ve Kemalist laik olarak tanımlandığını ve bu despot anlayış içinden ise yalnızca Kemalist laiklik tanımın son dönemde çıkarıldığını savundu.

'Doğal asimilasyon ile bir sorunum yok, bu baskı olmadan demokratik yol ile olduğu sürece benim için tamamdır' diyen Bilici, Kürt sorunu çözümünde Türkiye'nin isminin değişmesini önerdi. Irka dayalı bir ülke ismi olmamasını savunan Bilici şöyle konuştu; 'Benim soruna yaklaşımım İslami ve insancıl. İnsan saygınlığı ve özgürlüğü öncelikle tanınmalı... Türkiye'nin ismini değiştirip başka bir isim ile çağırdığımızı düşünün. Hiçbir etniğe dayanmayan bir kelimeyle.'

İmralı sürecini de eleştiren Bilici, bu yaklaşımın Kürt sorununu PKK sorununa indirgemek olarak değerlendirdi. 'Devlet bugüne kadar PKK'nın Kürtleri temsil etmediğini savunuyordu ancak bugün sorunun çözümünde tek muhatap olarak onu alıyor.' diye eleştiren Bilici, 'AK Parti'nin soruna yaklaşımı da hatalı. Sanki Kürtlere bir şeyi acıdığı için veriyormuş gibi yaklaşıyor. 'Şefkat elini uzatmalı devlet' gibi çokca duyduğumuz bir anlayışla.' dedi.

Bilici dışında panelin ikinci oturumda Siena Koleji öğretim üyesi Dr. Vera Eccarius ile Güney Florida Üniversitesi öğretim görevlisi Dr. Mustafa Gürbüz de konuştu. Gürbüz, Kürt sorununun çözüm sürecinde Avrupa Birliği (AB) üyelik müzakeresinin çok etkili olduğunu savundu. Gürbüz ayrıca Kürt sorunu çözümünde 'Vatandaşlık Diplomasisi'nin uygulanarak toplumda bu konunun taban bulabilmesi için açıkca tartışılması gerektiğini savundu.

Haber Ara