Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Dünyanın konuştuğu 'o fotoğrafın' hikayesi

Tam 25 yıl önce bugündü. Halepçe'de 5 bin insan uçaklardan atılan kimyasal silahlarla hunharca katledilmişti.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-16 13:37:48

Dünyanın konuştuğu 'o fotoğrafın' hikayesi

Saddam'a ait birlikler tarafından 16 Mart 1988 günü saat 11.25'te kimyasal silahlarla vurulan Halepçe şehrinde bir anda 5 bin insan öldü, 10 bin kişi de yaralandı, sakat kaldı, kimyasal silahların yol açtığı yaralarla yaşamak zorunda bırakıldı.
Bölgede Saddam'a karşı ayaklanma başlatan Kürt nüfusa yönelik planlı ve yok edici saldırı bugün 25. yıl dönümünde anılıyor.

O FOTOĞRAFIN HİKAYESİ

Katliamın simgesi haline gelen bebeğiyle yere kapaklanan Ömer Muhammed Salih (yanda) isimli o babanın hikayesi ise bütün dünyanın yüreğini sızlatırken evi de müzeye dönüştürülüyor bugün. Salih'in hikayesi ise içinizi titretecek cinsten.

Fırıncılık yapan ve kendi halinde bir hayatı olan Salih'in, kucağında birlikte can verdiği ikiz çocuklarından biri olan Ahmed henüz 50 günlüktü. Daha önce 8 kız çocuğu babası olan Salih, erkek çocuk sahibi olmak için çok dua etmiş, eşinin son doğumunda ise ikiz erkek bebek sahibi olmuştu. Saldırı anında ikiz erkek çocuklarından birini alarak dışarı çıkmaya çalışan Salih, kapısının üzerindeki kaldırımda kucağındaki bebekle yere yığılarak hayatını kaybetmiş, o gün Salih'in eşi ve 10 çocuğu da hayatını kaybetmişti...

Saldırıdan 2 gün sonra gazetecilerin bölgeye gidişiyle öğrenilen katliam bütün dünyada şoka yol açmış, Saddam rejimiyle iş tutan ülkeleri de zor durumda bırakmıştı. Ancak küresel oyuncular için ekonomik bir değeri olmayan bölge insanı için pek de kılını kıpırdatan olmamıştı. Bölgede zulümden kaçanlara ise tıpkı bugün Suriye'den kaçanlara olduğu gibi Türkiye kapılarını açmıştı.

SALDIRI MUZ, ELMA KOKUSUYLA GELDİ

5 farklı kimyasal silahın kullanıldığı operasyonda şehre bombalar düşmeye başlayınca insanların burnuna kimyasalın kendine özgü hali olan hafif çürük elma, muz, portakal kokuları gelmiş, muhtemelen çoğu kişi de bu kokunun neden kaynaklandığını öğrenme fırsatı bulamamıştı. Yazarımız Erhan Topal o anları şöyle anlattı:

''Sonra… Sonra….
Çocukların burunlarına muz, elma ve portakal kokuları gelmeye başladı.
O küçükler annelerine, babalarına uzattılar ellerini, isterken bu meyveleri…
Tek tek ruhlarını teslim edip Hakka yürüdüler.
3 Saat kesilmedi uçak sesleri.
Gökten hardal ve sarin gazları yağıyordu.
Yağdıkça… Yağdıkça…
İnilti sesleri…
Yardım sesleri…'''

YAZININ DEVAMINI OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

(SAMANYOLU)

Haber Ara