Davutoğlu: Uluslararası toplum Bosna'dan sonra Suriye'de olanlara da tepkisiz

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, Suriye'deki durumun hem insani, hem adaletsizlik hem de uluslararası toplumun tepkisiz kalması açısından giderek Bosna Hersek'e benzediğini söyledi. Bosna Hersek'te sivil Boşnaklar katledilirken bugün Suriye'de olduğu gibi orada da silah ambargosu uygulandığını hatırlatan Davutoğlu, aynı şekilde uluslararası toplumun 3 yıl Bosna'ya kayıtsız kaldığını ve bir karar alamadığını vurguladı. Davutoğlu, "Uluslararası toplum çok net ve kararlı bir şekilde Suriye rejiminin bu savaş suçlarını durdurma konusunda irade sergilerse herhangi bir silahlanmaya ihtiyaç olmaz. Ama kararlı tutum sergilenmezse her gün sivil halka yönelik bu saldırılar sürerse bir taraftan silah ambargosu uyguluyoruz dediğinizde bu inandırıcı olmaz." dedi.

Dışişleri Bakanlığı'nda Romanya Dışişleri Bakanı Titus Corlatean ile görüştükten sonra ortak basın toplantısında gazetecilerin karşısına çıkan Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'na Suriye'ye ilişkin bir soru yöneltildi. Son dönemde Suriye'deki rejimin saldırılarının giderek arttığına dikkat çeken Davutoğlu, "Suriye'deki gelişmeleri komşu ve dost ülke olarak yakından takip ediyoruz. Çok büyük acılar yaşanıyor. Gönül isterdi ki Suriye'de bu acılar yaşanmasın, silah kullanılmasın; ama maalesef rejim son dönemde sadece keskin nişancılarla, top ve tank atışlarıyla değil hava bombardımanlarından sonra Scud füzeleriyle sivil halka dönük ciddi katliam yapıyor." diye konuştu.

Son dönemde Birleşmiş Milletler nezdinde yaptıkları görüşmeleri aktaran Davutoğlu, öğleden sonra BM İnsani Yardımdan Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Valerie Ramos'un ziyaret edeceğini, birkaç gün önce de BM Mülteciler Yüksek Komiseri'nin ziyaret ettiğini hatırlattı. Bakan Davutoğlu, "Onlarla bilgilerimizi paylaştığımızda insani durumun her geçen gün daha da kötüye gittiğini ve burada açık savaş suçları işlenmekte olduğunu karşılıklı olarak teyit ediyoruz. Scud füzeleri son dönemlerde hava bombardımanı, fırınlarda sıra bekleyen ekmek almak için bir parça ekmeği ailesine götürmek için bekleyen halka karşı yürütülüyor. Bu konuda BM'nin elinde ciddi rapor ve dökümanlar var. Fırınlarda bekleyenlere dönük bilinçli bir şekilde yürütülen katliam var ki 'insanlar ekmek dahi almasınlar, açlığa mahkum olsunlar da haklı taleplerini dile getirmesinler' diye. Bu manzaralar bize Bosna'yı hatırlıyor. Pazar yerinde bekleyenlere yapılan saldırıları...Yine maalesef uluslararası toplumun tavrına bakınca da Bosna'yı hatırlıyoruz. 3 yıl uluslararası toplum kayıtsız kaldı, karar alamadı. 300 bine yakın Boşnak'ın katledilmesine göz yumuldu. Şimdi Suriye'de aynı olay yaşanıyor." diye kaydetti.

Bosna'daki savaşa dönük 'güya silah ambargosu' uygulandığını vurgulayan Davutoğlu, şöyle devam etti: "Ama bir tarafta silahları rahatlıkla temin edebilen Yugoslavya Ordusu'ndan devraldıkları silahları kullanan bir taraf vardı. Buna karşı elinde hiçbir imkanı olmayan küçük ve dar imkanlarla kendini savunmaya çalışan Bosnalılar vardı. Şimdi de düzenli ordu Scud dahil en sofistike silahları kullanabiliyor. Şu anda dahi diğer ülkelerden üçüncü ülkelerden rahatlıkla silah alabiliyor; ama buna mukabil orada halkın kendini savunma imkanı dahi yok. Dolayısıyla bu adaletsizliği gidermek lazım. Uluslararası toplum çok net ve kararlı bir şekilde Suriye rejiminin bu savaş suçlarını durdurma konusunda irade sergilerse herhangi bir silahlanmaya ihtiyaç olmaz. Ama bu kararlı tutum sergilenmezse her gün sivil halka yönelik bu saldırılar sürerse bir taraftan 'silah ambargosu uyguluyoruz' dediğinizde bu inandırıcı olmaz. Dolayısıyla uluslararası toplumdan BM Genel Kurulu dahil olmak üzere en büyük beklentimiz süratle rejimin bu katliamlarını durduracak kararlı adımları atmasıdır. Yoksa uygulanan silah ambargosu sadece rejimin elindeki imkanları daha sert şekilde kullanmasına yol açıyor ve diğer kaynaklardan silah temin ediyorsa burada uluslararası toplumun ciddiyetle düşünmesi gereken bir durum var demektir. Esas itibariyle biz mümkün olsa bu saatte ateşkes olsun silahlar sussun isteriz. Ama sivil halkın bu şekilde savunmasız kalmasına kayıtsuz kalınmasını doğru bulmuyoruz."

DİYARBAKIR ZİYARETİ GÜNDEMLE DOĞRUDAN ALAKALI DEĞİL

Davutoğlu'na ayrıca Diyarbakır'a gerçekleştireceği ziyaret ve burada vereceği mesajlar soruldu. Davutoğlu bu soruya cevaben de şu ifadeleri kullandı: "Diyarbakır'a ziyaretim aslında çok önceden, iki senedir bekleyen bir randevu ve söz dolayısıyla. Dicle Üniversitesi daha önce birçok kez beni açılış dersi veya sömestr başlangıcı için davet etmişti; ancak yoğun programım nedeniyle mümkün olmamıştı. Son olarak Dicle Üniversitesi Rektörü geçen ay Ankara'ya geldiklerinde daveti yeniledi. Gecikmiş bir ziyaret olacak bu anlamda. Gündemle doğrudan alakalı değil." dedi.

Dicle Üniversitesi'nde konferans vereceğini ve ayrıca Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanı ile birlikte partisinin il danışma toplantısına katılacağını aktaran Davutoğlu, "Orada da sivil toplum temsilcileri ile görüşme imkanı bulacağım. Türkiye dışında olduğumuz için imkan buldukça ülkemizde de değişik vilayetleri ziyaret etmek istiyorum, ediyorum da. İki hafta önce Bursa'daydım, Diyarbakır'dan sonra da cumartesi günü Mersin'de hem partimizin danışma meclisine eğitim programına katılacağım hem de Konya-Mersin-Karaman arasındaki lojistik merkez kurma ile ilgili proje konusunda toplantı gerçekleştireceğiz. Diyarbakır ziyaretimizde mutlaka mesajlarımız hükümetimizin sayın başbakanımızın verdiği temel mesajlar çerçevesinde, milli birliktir, kardeşliktir Türkiye'nin yükselen bir güç olarak dünyada aldığı yeni konumuda iç huzurunu pekiştirme gayretleridir. Üniversitede yapacağım konuşma daha akademik konuşma olacak. Diğer görüşmelerimizde de son dönemdeki pozitif atmosferi herkesin sahiplenmesi konusunda tabi dediğim gibi hükümetimizi zaten vurgulayageldiği temel yaklaşım çerçevesindeki mesajlar olur." şeklinde konuştu.