Almanya'nın Stutgarrt kenti yakınlarındaki Backnang kasabasındaki yangında 7'si çocuk 8 Türk'ün ölmesi, gözleri ülkedeki Neonazi saldırılarına çevirdi. Neonazi saldırılarını ve yangınlarını yıllardır yakından izleyen Türkiye- Avrupa Eğitim ve Bilimsel Araştırmalar Vakfı Başkanı Prof. Dr. Faruk Şen, 'Stuttgart banliyösünde çıkan yangının elektrik kontağından kaynaklandığını düşünebiliriz. Fakat Neonazilerin saldırılarını unutmamamız gerekir' dedi. Prof. Şen, Backnang'daki yangının çıktığı binada bir Yunan lokali, bir Yunan gece kulübü ve bir Türk derneği olduğunu söylerken, son bir ay içinde Baden Wüttenberg eyaletinde 12'inin üzerinde kundaklama olayının gerçekleştiğinin de altını çizdi.
TÜRKİYE'NİN GÖZÜNÜ BOYADILAR
Ludwigshafen'de 2008 yılında meydana gelen ve 9 Türk'ün hayatını kaybettiği yangının hala aydınlatılamadığını hatırlatan Prof. Dr. Faruk Şen, Almanya Uyum Bakanı Maria Böhmer'in Türkiye'nin gözünü boyayarak bu işi sonuçsuz bıraktığını söyledi.
ÇALIŞKAN SABOTAJ DEMİŞTİ
Şen, 'Hürriyet gazetesinin eski Avrupa Genel Müdürü Kerem Çalışkan'ın başına geleni hatırlamamız gerekiyor. Çalışkan Ludwigshafen'deki kundaklamaların ciddi bir sabotaj olacağını söylemişti. Bunun karşılığında Maria Böhmer Türkiye'deki ilişkilerini kullanarak Çalışkan'ın Almanya'dan alınmasını sağladı' dedi. Ayrıca Şen, 'Ben Ludwigshafen yangının yüzde 90 kundaklama olduğundan hareket ediyorum. Bu saldırıların hedefi Almanya'daki Türkleri korkutmaktır' ifadelerini kullandı. Almanya hiçbir zaman çok kültürlü bir ulus olmadığını, ülkede iki kültürlü bir toplumun oluştuğunu da belirten Prof. Dr. Faruk Şen, '82 milyonluk Almanya'da 3 milyon Türk nüfusun yüzde 4'ünü oluşturuyor. 2000-2007 yılları arasında Nazilerin gerçekleştirdiği 7 cinayette de hedef Türkleri korkutup onların geri dönmelerini sağlamaktı' dedi.
DERİN DEVLET SALDIRILARA DESTEK
'Bu olaylarla Türkiye'nin bölgesindeki çatışmalar arasında herhangi bir ilişki olduğunu sanmıyorum' diyen Prof. Dr. Faruk Şen, Almanya'da kayıtlı 62 bin Nazi olduğunun da altını çizdi. Şen, 'Alman derin devleti dediğimiz zaman Alman Anayasayı Koruma Örgütü ve onun uzantılarını kast ederiz. Alman Anayasayı Koruma Örgütü göçmenler üzerinde Nazi saldırılarını destekleyen bir kurumdur. 1933'ten beri ülkeye yön veriyor' ifadelerini kullandı.
TÜRKLER SESSİZ KALIYOR
'Alman Anayasası Koruma Örgütü'nde 1948'de iş başına gelenler eski Nazi gestapo subayları. Örgüt Türklere karşı saldırıları destekliyor. Ancak Türk STK'lar bu duruma bir tepki vermiyor' diyen Prof. Dr. Şen, bunun nedenini Alman derin devletinin uyguladığı baskılar olduğunu dile getirdi. Şen, 'Almanya'daki bir iş veren derneği olan Avrupa Türk İşadamları Derneği (ATİADA) ve Almanya'daki Türk toplumuna bazı projeler veren Alman hükümeti, Türklerin bu konulara ilgi göstermesini önlüyor. Almanya'daki Sivil Toplum Örgütleri son zamanlarda daha etkisiz hale geldiğini görüyoruz. Buna Diyanet İşleri Türk İslam Birliği de dahil' dedi. Alman hükümetinin sağ çevrelere imkan tanıyan bir tutum içinde olduğunu söyleyen Prof. Dr. Şen, 'Almanya Uyum Bakanı Böhmer'in gerek bilgisizliği gerek idari maslahatçılığı ile olayların üzerine gitmemekte' ifadelerini kullandı.
Türk STK'ları projelerin kesilmesinden korkuyor
Prof. Dr. Faruk Şen, 'Türkiye'de 3 milyon Alman yaşasaydı ve Türk aşırı sağcıları Almanlar evlerini yakıp böyle olaylara sebebiyet verseydi, herhalde Almanya'nın tepkisi çok farklı olurdu' dedi. 16 yaşındaki Alman genci Marko'nun, bir İngiliz kızına Antalya'da tecavüz ettikten sonra yaşanan hukuki süreci hatırlatan Şen, 'Mahkemeden sonra Almanya çok büyük bir saldırı politikası uyguladı. Eski turizmci ve daha sonra kısa süreliğine Sosyal Demokrat milletvekili olan Vural Öger gibi kişileri Türkiye'ye yollayarak, Marko'nun mahkemesinin tutuksuz devam etmesini sağladı. Bu insanın Türkiye'den kaçmasına sebep oldular. Almanya bu olaylara kendi açısından aktif bir şekilde yaklaşırken Türkiye'nin buna sessiz kalmasını anlayamıyorum' dedi. Şen, 'Türk STK'ları seslerini çıkaramıyor. Burada da Alman hükümetinin Türk STK'ları üzerindeki baskısı ve onlara verdiği projeleri sona erdirme korkusu var' ifadelerini kullandı.
Ekonomik gerçek saldırıları arttırdı
Almanya'daki uyum sorununun bitiğine dikkat çeken Prof. Dr. Faruk Şen, 'Almanya'da yaşayan Türkler 52 yıllık bir geçmişten sonra Almanya Endüstri toplumuna uyum göstermiş ve kurallarına göre yaşayan insanlar' dedi. Bu tür saldırı olaylarına ekonomik krizin neden olduğunu söyleyen Şen, 'Almanya'da 1967'den beri her 7 yıl ekonomik kriz yaşanıyor. 2000 yılında Almanya'da ortaya çıkan krizin hızla gelişmesi, buna karşılık Türkiye'nin 2002-20011 yılları arasında yüzde 59 büyürken Almanya'nın yüzde 13,2 büyümesi ekonomik durumun boyutlarını ortaya çıkarmaktadır' dedi. Şen, bu durumun Almanların Türklere saldırılarını da beraberinde getirdiğini söyledi. Yenişafak