"90'lı yıllardaki valilerin anlayışı şimdiki gibi olsaydı her şey farklı olurdu"
Siirt Valisi Ahmet Aydın, bölgedeki valilerin çalışma anlayışının değiştiğini ve eski idarecilerin olmadığını söyledi. Eskiden çatık kaşlı, tepeden bakan, milletini hakir gören insanların olduğuna dikkat çeken Aydın, 2002'den sonra Türkiye'de bir değ
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-14 08:57:14
Cihan TV Network'te yayınlanan 'Anadolu'da Sabah'ın Başkent konuğu olan Siirt Valisi Ahmet Aydın, 20 yıl, 30 yıl önce devlet adına yanlışlıklar olduğunu dile getirdi. Aydın, maalesef o insanların devletten soğutulduğunu ifade etti. Bölge halkının çözüm sürecine inandığını belirten Aydın, bunun kolay bir süreç olmayacağını, PKK'nın içinde provokatörlerin çıkabileceğine dikkat çekerek, "Valisinden, başkanından, vekilinden, esnafına, halkına kadar herkes kendine düşeni yapması lazım." dedi. Bölgede din duygusunun canlı tutulması gerektiğini ifade eden Aydın, Doğu-Batı arasındaki gidip gelmelerin ise sıklaştırılmasını istedi.
"28 ŞUBAT MAĞDURU OLARAK BATMAN'A SÜRGÜN GÖNDERİLDİM"
Vali Aydın, Başbakan'ın Siirt ziyaretinde müthiş bir teveccüh olduğunu dile getirerek, Siirt'in ziyaretten memnun kaldığını ve çok verimli geçtiğini kaydetti. Bölgeye ilk defa 1985 yılında geldiğini anlatan Aydın, Diyarbakır Dicle Üniversitesi'ni kazandığını ifade etti. Üniversiteyi bitirdikten sonra Diyarbakır'da oturan eşi ile tanıştığını belirten Aydın, 1,5-2 yıl da onun için beklediğini ve toplamda 7 yıl Diyarbakır'da kaldığını söyledi. Mesleği kazandığında Batman'a geldiğini dile getiren Aydın, 28 Şubat mağduru olarak kendisinin sürgün olarak Batman'a gönderildiğini ifade etti. Bölgede toplamda 10 yıl mesleki çalışması bulunduğunu anlatan Aydın, 16-17 yıldır bölgede olduğuna dikkat çekti.
"DİYARBAKIRLI EŞİMLE NİŞANLANDIĞIMDA BABAM 6 AY GELMEDİ"
Batı'dan bakıldığında, gerçekten bölgenin anlaşılamadığını vurgulayan Aydın, şöyle devam etti: "Tanımayan insanlar, uzaktan bu bölge tamamen devlete düşman, devleti sevmeyen gibi ama tam aksine yüzde 90'ını devletini seven, milletini seven insanlar. Aradan yüzde 10, yüzde 5 kesim de maalesef marjinal gruplar var. Bunların yaptığı kötülük maalesef bazen basın organlarında yanlış anlatılıyor. Bundan kaynaklanan bir algı yanılgısı var insanımızda. Hatta ben şunu örnek veriyorum her zaman. Eşimle nişanlandığımda babam 6 ay gelmedi Diyarbakır'a. 'Ya ordan kız alınmaz.' Ya babacığım bir gel. Ben gelmiyorum, hakkımı helal etmiyorum falan. En son dedim ya babacağım bir gel; beğenmezsen söz benden, şu anda sevdiğim kızla evlenmeyeceğim. Öyle de bir söz verdim. Atladı geldiler. Aileyi tanıdıktan sonra 'ne insanmış bunlar' dediler. Onun için tanımak çok farklı, uzaktan anlatıldığı gibi değil. Biz de bölgede çalışıyoruz. İnanın genel manada yüzde 90 oranında, biraz önce ifade ettiğim gibi devletini seven, sayın Başbakan'ın dediği gibi tek ülke tek bayrakta hemfikir olan insanlar var. Bu algı çok önemli, gelinmesi lazım. Hatta dün akşam yine Kasımpaşalılar vardı. Sayın Başbakanımız Siirt'e geliyor diye Kasımpaşa'dan gelmişler, Şirvan'da bir kardeş okul ilan etmişler. Onun kütüphanesini, çevre düzenlemesini yapmışlar. Birkaç tanesi itiraf etti: 'Sayın Valim biz İstanbul, hatta gelirken eşim, akrabalarım sen nereye gidiyorsun. Siirt Şirvan ilçesi köyüne, böyle zor gönderdiler. Ama üç dört gündür burdayız. Biz öyle misafirperverlik, bizi öyle bir ağırladılar ki biz mahcup olduk ve gidip bunu hep dostlarımıza söyleyeceğiz. En kısa zamanda yine geleceğiz.' dediler. Gelip görmek lazım, çok önemli."
"SİİRT'TE BENİM EMNİYET MÜDÜRÜNÜN, JANDARMA KOMUTANININ KARDEŞ AİLESİ VAR"
Siirt'te çok güzel gelişmeler olduğunu dile getiren Aydın, devletin güzel yatırımları olduğunu ifade etti. Şehrin logosunu değiştirdiklerini anlatan Aydın, Siirt'in üç dilli barış şehri olduğunun altını çizdi. Ölenlerin yakınlarına taziye ziyaretlerinde bulunduklarını anlatan Aydın, yeni doğanlar için ise bebek seti hediye ettiklerini ifade etti.
Kardeş Aile Projesi başlattıklarını dile getiren Aydın, 120 tane en fakir aile ile en zenginleri bir araya getirdiklerini kaydetti. Başta kendisi olmak üzere bürokratlar, savcı, emniyet müdürü, jandarma komutanı, zengin iş adamlarının toplandığını anlatan Aydın, kura ile kardeş ailelerin belirlendiğini ve kendisine de Ekrem adlı kardeş ailesinin çıktığını belirtti. Beraber yemek yediklerini dile getiren Aydın, "Şunu ifade etti: Sayın Valim, hem sizinle kardeşiz hem çocuğunu, hanımını çağırdık. Hem de rüyamda görsem ben inanamazdım, şu anda sizinle yemek yiyiyoruz, sohbet ediyoruz. İnşallah bundan sonra da sık sık kendisiyle görüşeceğiz. Bayramlarda görüşeceğiz, okullar açıldığında dersliklerine yardımcı olacağız. Genel konseptimiz böyle devam ediyor." dedi.
Kurtuluş Savaşı döneminde Türküyle, Kürdüyle hep beraber omuz omuza bir savaş verildiğine dikkat çeken Aydın, bu memleketin Avrupalılardan ve kendini medeni zanneden, insan haklarından dem vuran, birçok Batılı Avrupalı ülkeden kurtarıldığını vurguladı.
"GEÇMİŞTE DEVLET ADINA YANLIŞLIKLAR OLMUŞ, İNSANLARIMIZI DEVLETTEN SOĞUTMUŞLAR"
Bugün de değişik platformlarda, değişik sistemlerle ülkenin bölünmeye çalışıldığının altını çizen Aydın, bunların oyununa gelinmemesi gerektiğini söyledi. "Dün o tipler nasılsa bugün de başka şekillerde bizi bölmeye çalışıyorlar." diyen Aydın, "Bizim amacımız Türküyle, Kürdüyle, Arabıyla, Çerkeziyle, Lazıyla bir bütün, yani tek millet olmak; Türk milleti olmak. Bunun altına tüm ırkları ekleyebiliriz. Tek bayrak, tek Türkiye ve tek millet kavramı kapsamında birlik beraberlik olmamız lazım. Bunu anlatmaya çalıştım, öğrencilere onu söyledim. Dün akşam Suriye'den 5 aile geldi buraya. İki tanesi uzman doktor, bir tanesi avukat, iki tanesi öğretmen. Ama o savaş ortamından kaçmışlar. Perişan bir halde kalma yerleri yok. Onun için diyoruz ki memleketin kıymetini iyi bilmemiz lazım. devletimizin, ülkemizin, vatanımızın kıymetini iyi bilmemiz lazım. Öğrencilere de söyledim. Burda da anlatmak istediğim, bu bölgede de diyoruz gelin samimi konuşalım. Eksiğimiz varsa eleştirelim. Doğru, belki 20 yıl, 30 yıl önce yanlışlıklar olmuş. Devlet adına yanlışlıklar olmuş, bizler yanlış yapmışız. Belki sürgün insanları, valisini, askerini, polisini, memurunu buraya göndermişiz. Onlar da kötü davranmışlar. Hatta belki kasıtlı davranmışlar. Maalesef o insanlarımızı devletten soğutmuşlar. Ama diyorum ki son 10 yıldır sayın Başbakanımız'la beraber işkenceye, zulme sıfır tolerans. Bize talimat bu şekilde. Ve biz kesinlikle burda diyoruz ki biz hiçbir vatandaşımıza kasıtlı değiliz. Biz kardeşiz, ayrımız gayrımız yok. Böyle bir sistemi uygulatmamız lazım. Bu sistemi uyguladığımız takdirde inanın, çok samimi söylüyorum insanlar çok rahat size içini de açıyor 'sayın Valim biz de böyle düşünüyoruz. Biz de ayrımız gayrımız yok. Yani biz ayrılsak Allah korusun bize sade bırakmazlar. Büyük devletler, başka güçler bizi bize bırakmazlar ki Irak'ın halini görüyorsun, Suriye'nin halini görüyorsun; bunun farkında vatandaşımız.' Ama rahat ve samimi konuşmak lazım. Ne istiyorsun, gelin beraber; diyelim ki dil özgürlüğü mü kültürel haklar mı? Bunlar verilebilir, bunlar zor şeyler değil. Düne kadar Kürtçe yasakdı ama bugün serbest oldu, TRT Şeş de verilebiliyor. Seçme dersimiz var, belki ileriki aşamalarda Kürtçe eğitimi özel okullarda verilebilir ki birçok üniversiteda bunlar verilebiliyor. Yani bunu rahat konuşmamız lazım, o güveni vermemiz lazım. İnanın bu vatandaşlarım, özellikle bu Güneydoğu'daki vatandaşlarım kadirşinastır, yeter ki samimi olsunlar." diye konuştu.
"ANADOLU EVLATLARI İŞ BAŞINA GELDİ"
Başbakan'ın çok sevildiğini ve 7'den 70'e herkesin "Allah bin kere razı olsun" dediklerini aktaran Aydın, "Her türlü riski aldı bu işi çözecek diyorlar. Çözüm sürecini inşallah başarıya ulaştırır diyorlar. Dua edenler var. Tillo'da sayın Başbakanımız'la beraber kanaat önderleri, hep dua ediyor. 'Sayın Başbakanım hep dua ediyoruz, Allah zeval vermesin, bunu siz yaparsınız' diyorlar. Biz de ümit ediyoruz, bu süreçle beraber inşallah bunlar gerçekleştiği zaman bir sıkıntı da olmayacak inşallah." şeklinde konuştu.
Bölgedeki valilerin yeni çalışma anlayışlarına ilişkin bir soruya ise Aydın, konseptin değiştiğini ve eski idarecilerin olmadığını ifade etti. Eskiden çatık kaşlı, tepeden bakan milletini hakir gören insanların olduğuna dikkat çeken Aydın, şunları söyledi: "Ama şimdi hakikaten yeni nesille beraber yönetimde bir değişiklik oldu. Biz insanı nasıl kazanırız? İnsanı yaşat ki devlet yaşasın mantalitesi var. Bu, doğrudan devlet başkanımızla Başbakanımız'la da bağlantılı. Böyle iyi insanları başa getiriyor ki biz iyi insanlara hizmet ediyoruz. Yanlış anlamayın, bir vali geliyor, tepeden bakıyor öf pöf; bu tiplerle de olmuyor maalesef. Zannediyorum 2002'den sonra Türkiye'de bir değişim yaşandı. Tabiri caizse Anadolu evlatları iş başına geldi. Bugüne kadar hiç Anadolu'yu görmemiş, saraylarda, otellerde, lüks yerlerde kalmış insanlar başa geçiyordu. O Anadolu insanının kahrını, cefasını görmeden yönetim sergiliyorlardı. Fakat bizler, benim gibi birçok meslektaşımız var, yeri geldi köylü çocuğuyuz, yeri geldi kuru soğan yedik, çorba içtik. Bu tip insanlar geldiği zaman fakirin halini biliyor. Mesela bugün biz fakir projesi yaptığımız zaman niye bunu yapıyoruz; diyoruz ki biz de öyleydik. Bir el tutsaydı ne kadar memnun olurduk. Empati yapabiliyoruz. Onun için zannediyorum, devletle beraber yeni bir sistemde de değişiklik oldu. Tekrar bu milletimizle hep beraber nasıl içli dışlı oluruz. Yani devletle millet barışıyor artık. Eski sistem yok."
"BÖLGE İNSANI ÇÖZÜM SÜRECİNE İNANIYOR AMA ZOR BİR SÜREÇ, HERKES ÜZERİNE DÜŞENİ YAPMALI"
Çözüm süreciyle ilgili bir soruya ise Aydın, Siirt'in yüzde 99,9'unun bu işin çözülmesi noktasında umutlu olduğunu vurguladı. Halkta müthiş bir beklenti olduğunun altını çizen Aydın, hangi kesim olursa olsun sorunun çözülmesinin istendiğini vurguladı.
Başbakan'a destek verilmesi gerektiğini belirten Aydın, şöyle devam etti: "Bunu BDP ve çevreleri de söylüyor. Zor bir süreç, tabi arada sıkıntılar olabilir. Kolay değil yani. Bu süreçte istenmeyen gruplar çıkabilir. PKK'nın içinde provokatörler çıkabilir. İşte İran'ı var, Suriyesi var, dış güçleri var. Yani kolay bir süreç değil. Tek başına PKK Kürtlerden oluşsaydı anlaşıp çözülürdü. Ama içindeki İran ajanlarından tutun da Suriye ajanlarından, dış güçlerden, zor bir süreç geçireceğiz diyorlar. Ama biz desteğimizi sonuna kadar arkasında bize ne düşüyorsa sayın valim, vatandaşından belediye başkanı birkaç defa açıklama yaptı. Kanaat önderleri açıklama yaptı, Tabipler Odası başkanı. Hep beraber şu beklentiye girdiler; bu iş bu sefer olacak. Eğer bu sefer olmazsa ki bir açıklamaları da var; bu yola PKK dahi taş korsa ona isyan ederiz. Çok rahat birkaç defa bunu dile getirdiler. Önemli bir gelişmeydi. Geçenlerde BDP'den bir yetkili; 'sayın valim, 30-40 yıl önce Jitemin, derin devletin Güneydoğu'da yaptığını şimdi bizim derin PKK yapıyor' dedi. İtiraf etti, adam kaçırıyor, yol kesiyor, haraç alıyor, para alıyor. Bunu eskiden onlar yapıyordu ama şimdi devlet yapmıyor. Bu kendi itirafı ve şu anda bizimkiler yapıyor. Bu zulüm gitmez dedi, Allah buna dur der dedi. Yani biraz hakperest olan insanlar bunun farkında. İşte sen öğretmen kaçır, şantiyede araçları yak, okulları yak; bunla sen nereye kadar gideceksin yani. Senin çocuğunu eğitmeye gelmiş bir öğretmeni sen kaçırıyorsun. Bunu izah edemiyorlar. Bunun yanlış olduğunu söyleyen hakperest BDP'liler de var. O noktadan benim kanaatim, bölgenin de kanaati, bu iş sonuca gelecek ama zor, zor bir süreç. Herkes kendi üzerine düşeni yapması lazım. Valisinden, başkanından, vekilinden, esnafına, halkına kadar herkes kendine düşeni yapması lazım. Beklenti bu şekilde."
"90'LI YILLARDA BÖLGENİN IZDIRABI ÇEKİLSEYDİ BUNLAR YAŞANMAZDI"
Bölge valilerindeki mevcut anlayış, 1990'lı yıllardaki valilerde olsaydı bu kadar sıkıntı yaşanıp yaşanmayacağına yönelik bir soruya ise Aydın, "Kesinlikle yaşanmazdı. Eğer 90'lı yıllarda dediğim gibi iyi niyetli, hakikaten böyle devletini, milletini seven insanlar, bu bölgeye ızdırap çekselerdi kesinlikle bunlar yaşanmazdı. Hatta kanaat önderlerinden Molla Bedri Hoca, 88 yaşında, bölgenin yaşlı alimlerinden. O aynı şeyleri söyledi; Allah, başımızdan eksik etmesin sayın valim sizin gibi insanları, başbakanımızı. Eğer dedi; 40 yıl önce hatta 30, hatta 20 yıl önce böyle valiler gelseydi, Allahu alem bu olayların hiçbiri olmazdı dedi. Bu kendi ifadesi, televizyonlara da çıktı. Onun için gerçekten bazı şeyler, merkez kaç kuvveti gibi iyi bir niyetle bir insanın gelmesi bazen tüm olayları güzelleştirebiliyor. O çok önemli kesinlikle." karşılığını verdi.
"DOĞU-BATI ARASINDA GİDİP GELMELER SIKLAŞMALI"
Doğu-Batı kaynaşmasının sağlanması için nelerin yapılması gerektiğine yönelik bir soruya da Aydın, İstanbul, Çanakkale gibi yerleri gezdirdiklerini ve 100 öğrenciden en az yarısından fazlasının o bölgeyi farklı bildiklerini söylediğini aktardı. Bakış açılarının değiştiğini ve daha büyük düşünmeye başladıklarını anlatan Aydın, "Ordan gelenler; mesela Ramazan'da ve Kurban Bayramı'nda. Et dağıtan insanlarımız, kurban kesen iş adamlarımız geliyor, görüyor. Gördükten sonra 'sayın valim burayı böyle bilmiyorduk' diyor. Fakat onlar buraya geldiği zaman da burdakiler de yanlış anlamayın, aradaki 3-5 kilo et değil, önemli olan ona sevgisini veriyor. Sizi ziyarete geldik, bayramı kutlamaya geldik. Ayrı bir mesaj veriyor insanlara ve inanın onların gelip gitmesi çok güzel dostluk köprüleri oluşuyor. Zamanla onlar gelip gidiyor. Yani bunu sık sık yapmamız lazım. Gelip gitmeleri sıklaştırmamız lazım." diye konuştu.
"DİN DUYGUSU CANLI TUTULMALI VE CANLANDIRILMALI"
Ayrıca, burdaki din duygusunun canlı tutulması ve canlandırılması gerektiğini vurgulayan Aydın, "Diyoruz ki biz kardeşiz. Sen Türk olabilirsin, ben Kürt olabilirim, diğeri Arap olabilir. Ama biz kardeşiz, üstünlüğümüz yoktur. Cenabı Allah diyor; sizin en üstününüz takva noktasında en üstün olanınızdır. Bunu da anlatmamız lazım. Bunu işlediğimiz zaman inanın hiçbir fark kalmıyor. Mesela taziyelere de gittim. Bir tanesi BDP çevrelerine de yakın, PKK'da akrabaları da olan insanlar. Taziyesine gittim ve demedik de geliyoruz diye. Adam geldi 'sen kimsin' dedi. Fatiha okumaya geldim dedim. Okudum Fatihayı, bakıyor tabi korumalar var. Diyor ki herhalde bu bürokrat ama üst düzey birisi. Tekrar durdu ve seni tanıyabilir miyim dedi. Ben valinizim deyince çok memnun oldu, teşekkür etti. Bu çok önemli, vatandaşlara gidip bir Fatiha okumak, onlarla bir şeyi paylaşmak, ortamını; bu çok önem arzediyor. Bunu canlı tutmamız lazım, bu çok önemli." şeklinde konuştu.
SON VİDEO HABER
Haber Ara