BDP'den '4.Yargı Paketi' değerlendirmesi
Barış ve Demokrasi Partisi'nden (BDP) yapılan açıklamada, TBMM'ye sunulan 4. Yargı Paketi ile 'düşünce ve ifade özgürlüğü'nün önündeki engellerin kaldırılması, bu kapsamda birey ve grupların hukuk güvenliğinin sağlanması doğrultusunda toplumdaki bekl
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-11 15:05:58
BDP'den yapılan açıklamada, partinin 4. Yargı Paketi'nden beklentileri paylaşıldı. Açıklamada, 4. Yargı Paketi ile 'düşünce-ifade özgürlüğü' önündeki engellerin kaldırılması ve bu kapsamda birey ve grupların hukuk güvenliğinin sağlanması doğrultusunda toplumdaki beklentileri yükselttiği belirtildi. İfade özgürlüğü, toplanma ve gösteri hakkı, haberleşme hakkı, siyasi hakları kullanma bakımından toplumu ciddi bir tehdit altına alan temel düzenleme değişiklikleri 1 Nisan 2004 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK ve Terörle Mücadele Yasası'nın toplumsal hayatta yansımaları bakımından gelinen nokta, kanun uygulamaları mahkemelerin aradığı şartlar, bireylerin çarptırıldığı çok ağır cezalar karşısında adeta sesi çıkan herkesim susturulmaya mahkum edildiği iddia edilen açıklamada, yine hak ve özgürlükler açısından en temel sıkıntılardan birinin de yargı uygulamaları olduğu savunuldu. BDP, bu noktada beklenen tasarının 07 Mart 2013 itibariyle Meclis Başkanlığı'na sunulduğunun altını çizerek, tasarı ile hükümetin aslında sadece beklentiler üzerinden gündemi meşgul eden, oyalayan bir yasama ve yürütme pratiğinde olduğunu gösterdiğini iddia etti.
"YENİ VE ÖZGÜRLÜKÇÜ BİR DEĞİŞİKLİK ÖNGÖRMÜYOR"
Sunulan tasarı esasen eleştiri alan yasa maddelerinin içeriğine dokunulmadığı ve bu maddelerde hiçbir değişikliği öngörmediğini öne süren BDP, bu bakımından tüm beklentilerin boşa çıktığı, adeta 'dağ fare doğurdu' dedirten türden bir paket olarak kamuoyuna sunulduğunu savundu. Özellikle ifade özgürlüğü açısından yeni ve özgürlük alanını genişletecek bir değişiklik öngörmediği belirtilerek, tasarının 5. Maddesinde daha çok basın yayın hakkına dair olduğu, dolayısıyla yasa dışı örgütle ilgili yayınlanan bir haber veya açıklama halen yargı kıskacında durduğu kaydedildi.
Tasarının 6. maddesine değinilen açılamada, yeni demokratik anayasa sürecinde yol temizliği açısından tüm eleştiri ve tartışmaların tek maddeye indirgendiği, adeta göz boyama ve tüm tartışma ve beklentileri bıçakla kesme niyetini açık eden bu madde ile mevcut yasa maddesinin özüne dokunulmadığı iddia edildi.
PROPAGANDA RAHATSIZLIĞI
Hakları ve özgürlükleri güvenceye alan yeni bir düzenlemenin getirilmediği yönünde eleştirilerini sürdüren BDP, terörle mücadele yasasında düzenlenen 'propaganda suçu' açısından yalnızca yasanın mevcut sınırlarına dair bir çerçeve çizildiği, bu anlamda yargının özellikle de Yargıtay içtihatları bakımından uygulamasına bir sınır çizildiğine değinilerek, yeni ve özgürlükçü bir yasa metninin getirilmediğini önü sürdü. Bir giysiyi taşımanın, bir rengi üzerinde bulundurmanın, müzik yayını yapmanın halen suç olmaya devam ettiğini savunan açıklamada, yöresel bir kıyafet, bir poşu, bir marş veya şarkının halen propaganda fiilleri olarak durduğuna ileri sürüldü.
Açıklamada, propaganda suçu açısından her ne kadar cebir ve şiddet unsuru ön plana çıkarılmışsa da bu konuda yorumla genişletilecek, dolaylı olarak şiddeti meşru gösterecek her türlü fiil konusunda da mahkemelere geniş takdir bırakıldığına işaret edildi. Tasarının 7. maddesi ile getirilen düzenleme kamu görevlileri ve siyasi iktidarların bireylere karşı işlediği suçlardan biri olan işkencede cezasızlık açısından önemli olduğuna fakat diğer suçları kapsamadığından dolayı da eksik ve yetersiz olduğu vurgulandı.
BİNLERCE TUTUKLU OYALANDI İDDİASI
BDP açıklamasında, haksız yere tutuklu ve hükümlü bulunan binlerce kişi ve demokratik bir iyileşme getireceği beklentisi ile toplum oyalanmaya devam edildiğini yineledi. Tasarı ile iktidar partisinin muhalefetin hiçbir önerisini dikkate almadığını savunan BDP, hükümeti günü kurtarmaya çalışmakla suçladı. Partilerinin binlerce üye, yönetici ve seçilmiş temsilcilerinin mevcut haliyle örgüt üyeliği ve yöneticiliğinden yargılandığı hatırlatılarak, bununla birlikte gazeteciler, avukatlar, bilim insanları, sendika üye ve yöneticileri, insan hakları savunucuları, öğrenciler ve muhalif olan herkesin örgüt üyesi olarak telaki edildiği öne sürüldü. Hiçbir şiddet fiiline bulaşmamış, yasadışı hiçbir örgütle bağı olmayan bireylerin silahlı örgüte üye olmak savıyla cezalandırıldığı iddiası vurgulandı.
Yine mevcut ceza kanunun halkı askerlikten soğutmakla ilgili düzenlemesi askerlik hizmetini yapanları firara sevk edecek veya askerlik hizmetine katılacak olanları bu hizmeti yapmaktan vazgeçirecek şekilde teşvik ve telkinde bulunanlara yönelik olarak değiştirdiği, fakat düzenlemenin bu haliyle dahi yeterli olmadığı da savunularak, "Zira zorunlu Türkiye'de vicdani red konusunda gerek anayasa da gerek ise kanunlarda gerekli düzenlemeler yapılmadıkça bu sorunun ortadan kalkmayacağını düşünüyoruz." ifadelerine yer verildi.
TERÖRLE MÜCADELE KANUNU KALDIRILSIN ÖNERİSİ
Son olarak 314. maddenin 'silahlı örgüt üyeliği' maddesi suçun maddi unsuruna dair hiçbir kıstas taşımadığı,maddi unsurlarına dair en az 1-2 kıstasa atıf yapılmayan suç düzenlemesi hukuka açıkça aykırı kararlara sebebiyet vermeye devam edeceği belirtildi. BDP, bu nedenle örgüt üyeliğinin tanımının yapılması zaruret arz ettiğine işaret ederek, asıl demokratik reform niteliğinde olabilecek hususlarda hükümetin adım atmaktan çekindiğini ileri sürdü.
Açıklamada öneri olarak ise terörle mücadele kanunu kaldırılıp, TCK'daki ilgili maddelerin yeniden düzenlenmesi gerektiği, yapılacak düzenleme ile suç ve cezaların yasallığı ilkesi göz önüne alınarak suçların somut, takdire yer vermeden tanımlanması, suç ile suça verilecek ceza arasında adalete ve hakkaniyete uygun bir dengenin kurulmasının zorunlu olduğu ifade edildi.
SON VİDEO HABER
Haber Ara