Başbakan Erdoğan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada, çözüm sürecinde muhalefet partilerinin olumsuz tavrını eleştirdi. Yeni Şafak'taki habere göre Erdoğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
30 yıl boyunca CHP'nin de MHP'nin de iktidar oldukları dönemler oldu. 30 yıl boyunca çözümün önünde nasıl engel oldularsa, bugün de aynı şekilde engel oluyorlar. Siz terör karşısında 30 yıl milli bir duruş sergilemediniz, bugün de milli bir duruş sergileyemiyorsunuz. Eğer ortada bir ihanet varsa, o ihanet terörün çözülmesini engelleyerek millete yapılan ihanettir.
YALAN SÖYLEYENDEN BAŞBAKAN OLAMAZ
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, çıkmış sürekli şunu söylüyor: 'Yalan söyleyenden Başbakan olmaz' diyor. Bu süreçte CHP Genel Başkanı'nın söylediği tek söz budur; evet, yalan söyleyenden Başbakan olmaz, doğru. Bunun için de Kemal Kılıçdaroğlu bu ülkede Başbakan olamadı, olamayacak. Şu anda geldikleri noktada ulusalcılar CHP'yi tamamen ele geçirdi. CHP, aslına rücu etti.
Bu sürece destek vermek sadece siyasilerin değil, sivil toplum kuruluşları ve medyanın da görevidir. Hiç kimse İmralı görüşmeleriyle ilgili gayri milli yayıncılığı eleştirmiyor, bu sabotajın üzerine gitmiyor. Sınırsız özgürlük olamaz. Türkiye'nin aleyhine olacak, sürecin aleyhine olacak istismarcılara koz verecek böyle bir yayın yapmak asla ve asla milli bir tavır değildir. Basın özgürlüğü diyenler, gitsinler İngiltere'ye, ABD'ye baksınlar.
SON SÖZÜ BİZ SÖYLERİZ
Onlar sabote etmeye çalışsın, biz kanı, gözyaşını durdurmak için yolumuza devam edeceğiz. Bu süreçte en son sözü milletimizle birlikte, milletimiz adına biz söyleriz. Biz son sözü söyleyinceye ve son noktayı koyuncaya kadar, ortada dolaşan her belge, bilgi dedikodudan, söylentiden, ham hayalden öteye geçmez. Şu anda dolaşan belgelerin de kimler tarafından, nasıl sızdırıldığını, ne olduğunu kısa zaman içerisinde ortaya koyar, onu da açıklarız. Arkadaşlarıma da söylüyorum. Bu çözüm sürecinde konuşmayacaksınız. Önüne gelen konuşmaya kalkarsa, birisi baltaya, taşa vurduğunda, bu çözüm sürecini, kristali kırarız.
Başbakan, konuşmasının sonunda, Avrupa Şampiyonu Halkbankası Voleybol Takımı'nı kürsüye çağırarak hatıra fotoğrafı çektirdi. Erdoğan, Avrupa Salon Atletizm Şampiyonası'nda, Türkiye rekoru kırarak altın madalya kazanan Nevin Yanıt ile de fotoğraf çektirdi.
Şehitleri istismar milliyetçilik olamaz
Erdoğan, 'Şehit yakını ve gazilerimizle tam bir iletişim içindeyiz. Yaşadıkları acı nedeniyle art niyetlilerin istismarına çok açık bulunuyorlar. Muhalefetin asılsız itirafları nedeniyle çok az sayıda şehit yakını ve gazi soru işaretleri taşıyor. Şehitlerin ruhunu incitecek, kemiklerini sızlatacak hiçbir adımı atmayacağız, hiçbir girişimin içinde yer almayacağız. CHP ve MHP, çözüm sürecini sorumsuzca 'bir boyun eğme, taviz' nitelendiriyor. MHP ve CHP'nin bu tavrı milli bir tavır değildir. Kanı ve gözyaşını durdurmaya yönelik bir tavır asla değildir. Bu nasıl bir milliyetçiliktir? Ülkesini bu kadar küçük, ürkek gören, hep yenilgiyle anan biri nasıl milliyetçi olabilir? Şehitleri istismar edip bu ülkeye korkaklık, fitne salmak milliyetçilik olamaz' dedi.
Sivil itirazın unutulmaz önderi
Erdoğan, geride önemli eserler bırakan Müslüm Gürses'in, sadece bir ses sanatçısı değil, gençliği derinden etkileyen, verdiği mesajlarla sevgiyi, dayanışmayı çoğaltan bir sanatçı olduğunu söyledi. Gürses'in, sanatçılığının yanında bir itirazın, toplumsal muhalefetin, sivil itirazın da unutulmaz önderi olduğuna dikkati çeken Erdoğan, 'Duyguların insanıydı, duyguların temsilcisiydi ve o duyguların temsilcisi olması da o duyguları yaşayan insanların binlerce, on binlerce, yüz binlerce gencin arkasından yürümesinin zeminini hazırladı' dedi. Tek parti döneminde, her alanda tek tip insan yetiştirme gayesiyle topluma zulmedildiğini belirten Başbakan, 'İşte Müslüm Gürses, onunla birlikte Orhan Gencebay, Ferdi Tayfur, daha nicesi baskıya, tek tipçiliğe, bu zihniyete, toplum mühendisliğine karşı itiraz olarak ortaya çıktı. Halkın diliyle müzik yaptılar. Yıllarca bu ülkede arabesk müzik tartışıldı. Bırakın. Onun da bu ülkede bir hedef kitlesi var. Farklılıklar bizim zenginliklerimiz. Neden rahatsız oluyorsunuz? Müslüm Gürses'i, eserleriyle olduğu kadar işte bu itirazlarıyla da hatırlayacak, arkadaşlarıyla gerçekleştirdiği sessiz devrimi, her zaman hafızamızda diri tutacağız' diye konuştu.
Ülkenize dönün siz artık parya değilsiniz
Geçen hafta gerçekleştirdiği Avusturya temaslarına değinen Erdoğan, Viyana'daki Türkiyeli öğrencilerle bir araya geldiğini belirterek, 'İşte o öğrenciler de 'özyurdunda garipsin/öz vatanında paryasın' mısralarının tarif ettiği öğrenciler ve gençlerdir. Burada okuyamadılar ve Avusturya'ya gitmek zorunda kaldılar. Orada lisans, lisansüstü, doktora eğitim öğretimlerini yapıyorlar. Bir kısmı mezun oldukça Türkiye'ye dönüyor, bir kısmı orada veya Avrupa'nın değişik ülkelerinde yaşamını sürdürüyor. Ben kendilerine Türkiye'ye dönme çağrısı yaptım; 'artık siz Türkiye'de parya değilsiniz, artık dönmelisiniz' dedim' dedi.
Çözüm sürecini melelere anlatacak
8 Mart'ta Siirt'e gidecek olan Erdoğan, çözüm sürecine destek olması için din alimleriyle görüşecek. Erdoğan, meleleriyle ünlü Tillo İlçesi'nde din alimlerinin görüşlerini alacak.