"En büyük afet az gelişmişliktir"
Afet Kriz Yönetim Uzmanı Özden Işık, deprem konusunda yerel yönetimler yanında, halkın duyarlılığının da çok önemli olduğunu belirtti. Her depremin afet olmadığına dikkat çeken Işık, "En büyük afet az gelişmişliktir." dedi.
Ceyhan Girişimci
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-03-02 09:16:26
Ceyhan Girişimci İşadamları Derneği ve İnşaat Mühendisleri Odası tarafından Ceyhan Meslek Yüksek Okulu Konferans Salonu'nda düzenlenen 'Ceyhan ve Çevresinin Depremsel Yapısı ve Afetlerle İlişkisi' konulu panelde konuşan Özden Işık, her depremin afet olarak değerlendirilmesinin doğru olmadığını anlattı. "Depremin afet olarak yansıması bizim eksikliğimizden kaynaklanıyor." diyen Işık, 'afeti' müdahalede kaynakların yetersiz kalması olarak tanımladı. Işık, "Siz büyük bir olaya kendi kaynaklarınızla müdahale edebiliyorsanız bu bir afet olmuyor. Ama kendi gücünüzle o olaya müdahale edemiyorsanız işte o zaman afet olarak karşımıza çıkıyor." diye ifade etti.
Yapılması gerekenin, kaynakların yeterli hale getirilmesi olduğuna işaret eden Özden Işık, bunun yapılabilmesi için de riski görmek gerektiğini ifade etti. Işık, şöyle dedi: "Riskli gruplar; engelliler, yaşlılar, çocuklar ve kadınlar. Kadınlar, aynı zamanda güçlüdürler. Bir diğer risk ise deprem sonrası tacizciler ile organ mafyasının hemen faaliyete başlaması. Yalova'da çocuk mafyası ve organ mafyası aynı hızla çalıştı. Psikolojik destek çok önemli. En büyük afet az gelişmişliktir. Kriz öncesinde çalışırsak ve başarılı isek kriz sırasında da başarılıyız demektir."
"DEPREM OLMUYORSA DÜNYANIN SONU GELMİŞ DEMEKTİR"
Bir diğer panelist İstanbul Üniversitesi Öğretim Görevlisi Sismolog Doç. Dr. Oğuz Gündoğdu da depremlerin varlığının aslında dünyanın yaşamını sağladığını aktardı. Gündodu, "Eğer bir gün depremler olmuyorsa o zaman dünyanın sonu gelmiş demektir. Kıyameti bekleyebilirsiniz.' dedi. Gündoğdu, Ceyhan'da deprem riski ve o riske göre alınacak önlemlerin bilinmesi gerektiğini söyledi. Mühendislik anlayışının da riske göre değişebileceğini aktaran Gündoğdu, depremin riskine göre yapıların yapılmasının doğru olacağını kaydetti. Düzce depreminin hissedilen süresinin 45 saniye olduğunu, bir anda 20 bin insanın hayatını kaybettiğini hatırlatan Gündoğdu, "İnsanların yanında bir de ekonomik ve hayvan kayıpları da çok yüksek derecede oluyor. Hayvanları da koruma adına çalışmaların yapılması gerekiyor." şeklinde konuştu.
"HİÇBİR ŞEY YAPMAMAK, CENİN POZİSYONUNDA KALMAK SON DERECE YANLIŞ"
Ceyhan depreminde Hasevler'de yıkılan ve onlarca kişinin hayatını kaybettiği binanın 250 metre yakınındaki yapılarda hiçbir sorun olmadığını dile getiren Gündoğdu, "Bu yıkılan binanın yerini araştırdığımızda, Ceyhan Nehri yatağı olduğu ortaya çıktı. Deprem sırasında merdivenlere koşulmaması lazım. Çünkü deprem sırasında en çok binanın hasar alan kısmı merdiven parçası oluyor. 17 Ağustos depreminde en büyük can kaybı merdivenlerde yaşandı. Yangınların çıkması yine can kaybını artırıyor. Biz itfaiyelerimize en modern araçları alabiliriz ama ekibin eğitilmesi çok önemli. Hayatımızın sonuna kadar mücadele etmemiz gerekiyor. Deprem sırasında hiçbir şey yapmamak ve cenin pozisyonunda kalmak son derece yanlış. Mücadeleci olmamız gerekiyor. Toplumun buna çok ihtiyacı var.' diye konuştu.
Ceyhan Girişimci İşadamları Derneği Başkanı Yener Ural ise depremin Ceyhan için hayati ve önemli bir gerçek olduğunu vurguladı. Ural, "Ceyhan için en birinci mesele deprem. Ama şu anda bu deprem gerçeği ve tehlikesi unutulmuş gözüküyor. Bu programla deprem konusunu kamuoyunun gündemine alalım, hatırlatalım arzu ettik." ifadelerini kullandı.
İnşaat Mühendisleri Adana Şube Başkanı Abdullah Bakır da konunun çok ciddi ve hassas olduğunu belirterek, depremin Ceyhan'ın bir gerçeği olarak kabul edilmesi gerektiğini aktardı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara