Dolar

35,4856

Euro

36,4774

Altın

3.091,70

Bist

9.977,94

Davutoğlu ve Kerry ortak basın toplantısında İsrail polemiği

Ankara'ya bir ziyaret gerçekleştiren ABD'nin çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı John Kerry ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ortak basın toplantısına "İsrail açıklamaları" damga vurdu. Bir gazetecinin Türkiye'nin İsrail için "düşmanca açıklamala

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-03-01 17:14:29

Davutoğlu ve Kerry ortak basın toplantısında İsrail polemiği
Ankara'ya bir ziyaret gerçekleştiren ABD'nin çiçeği burnunda Dışişleri Bakanı John Kerry ile Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu'nun ortak basın toplantısına "İsrail açıklamaları" damga vurdu. Bir gazetecinin Türkiye'nin İsrail için "düşmanca açıklamalar" yaptığı şeklindeki sorusu üzerine Davutoğlu, Mavi Marmara saldırısına göndermede bulunarak "Hiçbir açıklama bir insanın kanından daha yüksek bir bedel taşımaz." dedi. Amerikan Dışişleri Bakanı ise Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Viyana'da İsrail hakkındaki açıklamalarına değindi ve "Tabi ki bununla aynı görüşte değiliz, bunu karşı çıkılabilir bulduk" diye konuştu.

Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu ve ABD Dışişleri Bakanı John Kerry'nin Ankara Palas'taki görüşmesi sona erdi. Görüşmenin ardından iki bakan, ortak basın toplantısı düzenledi ve gazetecilerin sorularını cevapladı.

Burada ilk olarak Amerikalı bir gazeteci, Türkiye'nin İsrail'e yaptığı "düşmanca açıklamalara" yönelik bir soru yöneltti. Gazeteci, Başbakan Erdoğan için de "İsrail'i terörist olarak nitelendirerek Türkiye'nin bu yorumlarla nelere ulaşmaya çalışıyor? Bu tür yorumlar kendisini barışa adadığını söyleyen bir ülke için uygun yorumlar mı?" diye ekledi.

Bunun üzerine Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu, "Bana yönelttiğiniz soruyla ilgili çok net bir konuya açıklık getirmek istiyorum. Sorunuzda 'hostile remarks' ifadesi var yani 'düşmanca açıklamalar.' Bakınız şunu bir kez daha burada sizler ve uluslararası kamuoyuna açıklamak istiyoruz; biz hiçbir zaman hiçbir şekilde hiçbir bir ülkeye ve millete dönük düşmanca açıklamalarda bulunmadık; ama eğer düşmanca uygulamadan bahsetmek gerekirse açık denizlerde 9 sivil vatandaşımızı onların hiçbir hukukunu ihlal etmedikleri halde, onları hunharca katleden İsrail'in tutumuna düşmanca denebilir. Buna rağmen biz her zaman İsrail'e bu tutumunu düzeltme imkanı verdik. Onlar bu tutumu düzeltmek yerine son 2,5 - 3 yıl içindeki eski tutumlarında ısrar ederek gösterdikleri düşmanca tavrı meşrulaştırmaya çalıştılar. Hiçbir açıklama bir insanın kanından daha yüksek bir bedel taşımaz." dedi.

AYNI SORUYU TEL AVİV'DE DE SORUN

Amerikalı gazeteciye kendisi de bir soru yönelten Davutoğlu, "Lütfen bu soruyu da aynen Tel Aviv'de sorun; bu 9 masum insanın suçu neydi? Bu 9 masum insan içinde bir de Amerikan vatandaşı vardı. Amerikan kamuoyu da bunu sorun ne oldu ki, düzenli bir orduyla uluslararası sularda seyretmekte olan bir gemiye sanki bir düşman gemisiymiş gibi saldırıda bulunuldu. Türk halkının dostluğu da kavidir, kendisine yapılan saldırıya tepkisi de kavi olur. Asırlara bakarsanız geçmiş asırlara her zaman bizim Yahudilerle ilgili sorunlarla yakından ilgilendiğimiz, her zaman kucak açtığımız, her zaman anti-semitizme karşı çıktığımıza bütün tarih şahittir. Bugün de anti-semitizme karşı çıkan ülkelerin başında geliyoruz, her türlü ırkçılığa karşı çıkan ülkelerin başında geliyoruz. Bu tutumuzu sürdüreceğiz." diye ekledi.

"İsrail Türkiye'den olumlu açıklamalar duymak istiyorsa bize karşı tutumunu gözden geçirmelidir" diye devam eden Dışişleri Bakanı Davutoğlu, buna hem Türkiye'ye dönük tutumunun hem de başta Batı Şeria'daki yerleşimler sorunu olmak üzere bölge halklarına karşı tutumunun da dahil olduğunu söyledi.

Bakan Davutoğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Gazze saldırıları ve Mavi Marmara olana kadar İsrailli yetkililer Türkiye'de en üst düzeyde ağırlandılar. İsrail-Suriye barışını sağlamak için gece gündüz başbakanımız, bizler çaba sarf ettik. İsrail-Filistin barışı olsun diye çaba sarf ettik, yine sarf etmeye hazırız. Sayın Kerry sayın Obama bu konuda çok ciddi çabalar içine girecekleri bilgisini ilettiler. Her zaman Türkiye iki devletli adil bir çözüm için 1967 sınırlarına dayalı çözüm için ne yapılması gerekiyorsa yapmaya hazırdır. Bunu diyen bir ülkenin başka bir ülkenin varlığına dönük olarak bir yaklaşım içinde olduğunu iddia etmek mümkün değildir. Ama eğer bazı ülkeler, bir ülke bizim vatandaşlarımızın hayat hakkını açıkça ve düşmanca tehdit etmişse, müsaade edin de buna karşı biz açıklama yapma hakkını mahfuz tutalım. Bu herhangi bir ülkeye ya da bir topluluğa karşı bir tutum değil saldırgan bir tavırla ilgili bir tepkidir. Yoksa biz her zaman Ortadoğu'da barış için her türlü çabayı göstermeye hazırız. Yakın zaman kadar da ne kadar çaba serf ettiğimizi herkes yakından bilir. Ben Kerry'e söyledim; ne yapılması gerekiyorsa iki devletli barış çözümü doğrultusunda Türkiye her türlü katkıyı vermeye hazırdır."

VİYANA'DAKİ AÇIKLAMALARA "AYNI GÖRÜŞTE DEĞİLİZ" TEPKİSİ

Ardından aynı soruya cevaben konuşan ABD Dışişleri Bakanı John Kerry de şunları söyledi: "Benim burada yorumlara tepkimin ne olacağını sordunuz, sayın dışişleri bakanının yorumlarına. Burada söyleyeceklerim şunlar; bizim ileriye yönelik, bölgede barış için yaptığımız çabaların ne kadar önemli olduğunun bir kez daha altını çiziyor ve burada bunu yaparken sayın dışişleri bakanının dile getirdiği görüş farklılıklarının dengelenmesi gerekiyor ve bunların oluşturduğu etkilerin ele alınması gerekiyor. Dışişleri Bakanı ve ben bu konuyla ilgili çok içten görüşmeler yaptık. Ben bu konuyla uzun zamandır yaklaşık iki yıldır çalışmaktayım ve gerçekten ileriye yönelik çözümler görüyorum; ama tabi ki bu böyle bir konuşmanın ardından Viyana'daki konuşmanın ardından daha karmaşık daha komplike hale geliyor. Sizin sorunuz da buna atıfta bulunuyor. Ben bu konuşmayı sayın Dışişleri Bakanı ile gayet dürüstçe gündeme getirdim. Aynı şekilde başbakanla da bunu yapacağım ve çok aşikar açıklamalar yapılmış ve buna yönelik olarak Beyaz Saray da görüşlerini dile getirdi gayet açık bir şekilde. Tabi ki bununla aynı görüşte değiliz, bunu karşı çıkılabilir bulduk ama bunları söylemekle birlikte Türkiye ve İsrail her iki ülke de ABD'nin hayati müttefikleridirler. Biz onların bir arada çalıştıklarını görmek istiyoruz ki retoriğin ötesine geçebilelim ve somut adımlar atarak bu ilişkiyi değiştirebilelim. Ben bunun mümkün olduğuna inanıyorum. Ayrıca önümüzde bölgedeki zorluklar, meydan okumalar olduğu düşünüldüğünde hem İsrail ve hem Türkiye'nin ortak bir yol bularak ileriye dönük adım atmalarının gerekli olduğunu düşünüyorum. Böylelikle tarihi işbirliklerinin tekrardan toparlamaları ve gündeme getirmeleri mümkün olacak. O nedenle şimdi duyduğumuz konuşma şeklinin ötesinde beklentilerimiz bu konuyla ilgili olarak...Burada son derece içten ve samimi bir niyetin olduğunu da görüyorum. Sayın dışişleri bakanının da benim de bunun nasıl yapılabileceği ile ilgili görüşlerimiz var. En önemli konu uygun bir yolunu bulmak ve bence bu konuda gösterdiği taahhüt de son derece önemli. Kendisi dedi ki; 'Türkiye iki devletli bir çözüme inanmaktadır, Türkiye sürece taahhüt göstermektedir, Türkiye elindeki her tür gücü kullanarak ABD'ye yardım edip bunun mümkün olmasına çalışacaktır' Zaten benim buraya geliş nedenlerimden birisi de bu. Bu konu üzerinde çalışmaya devam edeceğiz"

Haber Ara