Dolar

34,8763

Euro

36,7786

Altın

3.047,35

Bist

10.140,43

'Darbe yakın, Tayyip'i de Melih'i de asacağız'

Ak Parti İstanbul Gençlik Kolları tarafından İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen ve 28 Şubat döneminin mağdurlarını bir araya getiren toplantıya katılanlar sürece ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. Dönemin Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, o

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-28 13:14:43

'Darbe yakın, Tayyip'i de Melih'i de asacağız'
Ak Parti İstanbul Gençlik Kolları tarafından İstanbul Üniversitesi'nde düzenlenen ve 28 Şubat döneminin mağdurlarını bir araya getiren toplantıya katılanlar sürece ilişkin çarpıcı açıklamalar yaptı. Dönemin Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe, o dönemde eşi ile katıldığı bir toplantıda bir paşanın "Darbe yakın, darbeyi yapacağız. Tayyib'i de Melih'i de asacağız." diyerek eşine tepki gösterdiğini anlattı.

Vezneciler Kampüsü'nde düzenlenen 'İstanbul Üniversitesi 28 Şubat ile yüzleşiyor' konulu konferansa Yazar Abdurrahman Dilipak, Eski Kayseri Belediye Başkanı Şükrü Karatepe ve Eski MÜSİAD Başkanı Ömer Bolat katıldı. Konferansta konuşan Şükrü Karatepe çarpıcı açıklamalar yaptı. Kendi belediye başkanlığı döneminde yaşadıklarını ve 28 Şubat sürecinin kendi dönemine etkilerini anılarıyla anlatan Karatepe, o dönemin aktörlerinin, kendileri dışındakilere yabancı ve bu topraklara ait olmayan insanlar gözüyle baktıklarını kaydetti.

28 Şubat'ta askerlerin direkt olarak belediyeye yazı göndererek talepte bulunduklarını örnekle açıklayan Karatepe, Kayseri'deki konut alanında yapılan binaların askeri birimlerce yazılan yazı ile yıktırılmak istendiğini anlattı.

'DARBE YAKIN, TAYYİP'İ DE MELİH'İ DE ASACAĞIZ'

Eşi ile birlikte katıldığı ve bir çok üst düzey bürokratın da hazır bulunduğu bir toplantıyı aktaran Karatepe, 28 Şubat döneminde askeri yetkililerin davranışlarına ilişkin ilginç bir anekdot anlattı. Karatepe, toplantı sırasında eşinin kendisini yanına çağırdığını belirterek, "Toplantıda hanımlar kendi konularını konuşuyor, erkekler de siyaset futbol falan konuşuyor. Bir süre sonra eşim el işaretiyle beni çağırdı. Yüzü bozulmuştu. Yanına gittim,' gidelim buradan' dedi. Ne olduğunu sordum, dedi ki; 'Bu paşa buraya kadar geldi dedi ki, 'darbe yakın, darbe yapacağız, Tayyib'i de Melih'i de asacağız' dedi. O zaman Sayın Başbakanımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı , Melih Bey de Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı. Ben, 'o içiyor kafayı buldu, bırak dedim. Yok dedi. Bu daha önce de iki kere aynı şeyi söyledi." dedi.

Toplantının konuşmacılarından Yazar Abdurrahman Dilipak da kıyafet özgürlüğü konusunda insanların bir tavır geliştirmesi gerektiğini, aksi halde başarılı olunamayacağını söyledi. Dilipak, kravat takmamasını, takanlara karşı bir tavır olarak görmediğini, onlara saygılı olduğunu ancak Şapka Giyme Kanunu olduğu sürece bu şekilde giyinmeyi tercih ettiğini kaydetti. Dilipak, "Bunu bir direniş ahlakı geliştirmeniz için anlatıyorum, yoksa kazanamazsınız" ifadelerini kullandı.

Dilipak ayrıca, darbelerin insan zihnine yönelik olduğunu belirterek darbecilerin de dünya haritaları gibi insanların zihinlerini değiştirdiğini sözlerine ekledi.

'BEKÇİ KULÜBESİNİ İKNA ODASINA ÇEVİRMİŞLER'

Toplantıya katılanlar arasında çok sayıda başörtüsü mağduru da vardı. 28 Şubat döneminde başörtülü oldukları için okuldan atılan öğrencilerden Zeynep Çağış, ikna odası uygulamasını anlattı. Üniversitenin bekçi kulübesini 'ikna odası' olarak kullanıldığını ve buraya alınan öğrencilerin önce sözle başlarını açmaya ikna edildiklerini söyledi. Kendisinin kayıt kuyruğundan alınarak bu odaya götürüldüğünü söyleyen Çağış, "Beni onların yanına götürdüler. Bu şekilde okula devam edemeyeceğimi söylediler. Sebep olarak da üniversitenin aldığı bir yasak kararı olduğunu söylediler. Ben 4 yıldır okuduğumu böyle bir yasak olmadığını söyledim. Başörtümü açmadığım için de kaydımı yapmadılar." dedi.

Sabah meydana gelen ve bazı grupların çıkardığı olaylara da atıfta bulunan Çağış, üniversiteye alınmadıkları dönemleri kast ederek, "O gün polis ben içeri girmeyeyim diye bekliyordu, bugün polis kapıda ben içeri gireyim diye bekliyor. Bu, Türkiye'nin acı bir konjonktürüdür." dedi. Dönemin ikna odaları uygulaması ile bilinen Nur Serter'in de bu uygulamayı kabul etmemesiyle ilgili konuşan Çağış, "Dönemin canlı tanıkları hayatta, bunu söylemiş olması da çok komik." diyerek tepkisini ortaya koydu.

Haber Ara