Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

‘AB sorumluluğu paylaşmalı’

Yasadışı göç ve iltica, sınır komşuları Türkiye ile Yunanistan arasında sorun teşkil eden konulardan biri. Uluslararası Af Örgütü’nden Giorgos Kosmopoulos’a göre, AB Yunanistan’a çözüm konusunda destek olmalı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-26 16:29:52

‘AB sorumluluğu paylaşmalı’
TIMETURK / Haber Merkezi

Yasadışı göç ve iltica sorunu, neredeyse her ülkenin ekonomik veya toplumsal açıdan mutlaka etkilendiği bir durum. Yunanistan, konumu nedeniyle hiç kuşkusuz bu sorunu her yönü ve vahametiyle yaşayan ülkelerden. 2003 yılında uygulamaya konan ve birçok AB ülkesi, Finlandiya, İsveç, Norveç ve İzlanda’nın taraf olduğu “Dublin II” düzenlemesi gereğince AB'de herhangi bir ülkede iltica başvurusunda bulunan sığınmacıların talebi AB’ye ilk giriş yaptığı ülkede değerlendiriliyor. Yani sığınmacı hangi ülkeden AB sınırına girdiyse o ülkeye gönderiliyor. Bu da Türkiye-Yunanistan sınırında ciddi göçmen baskısı yaratıyor. Ayrıca bu anlaşmanın kabul edilmesi üzerinde Türkiye üzerinde de baskı yaratılmıştı.

Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich de geçen yıl yaptığı açıklamada Türkiye’ye çağrıda bulunarak “AB ile Geri Kabul Anlaşması”nın sonuçlandırılmasını istemişti. Türkiye ise anlaşmayı paraflamış, ancak Türk vatandaşlarına vize muafiyeti sağlanmadan yürürlüğe koymayacağını açıklamıştı. Geri Kabul Anlaşması, Türkiye üzerinden AB ülkelerine resmi olmayan yollardan giren diğer ülke vatandaşlarının Türkiye’ye iade edilmelerini öngörüyor.

Uluslararası Af Örgütü AB ve Orta Asya Programı Yunanistan ve Kıbrıs Araştırmacısı Giorgos Kosmopoulos, Dublin II düzenlemelerini ve başta Yunanistan olmak üzere AB devletlerinin, göçmen ve sığınmacıların temel insan haklarının güvence altına alınmasında yaşadığı sorunları DW Türkçe'ye değerlendirdi:

- Yunanistan'da mevzuat ve uygulama anlamında iltica sisteminin işleyişi nasıl?


Kosmopoulos: Yunanistan’da özellikle son on yıldır iltica sisteminde çok ciddi sorunlar yaşıyor. Birçok vakada görüldü ki, Yunanistan’ın mülteciler konusunda işleyen bir sistemi yok. AB ülkelerinde uygulanan Dublin düzenlemelerine göre AB’de herhangi bir ülkede iltica başvurusunda bulunan sığınmacıların talebi AB’ye ilk giriş yaptığı ülkeye, yani Yunanistan'a geri gönderiliyor. AB’nin sınırlarını oluşturan ülkeler arasında Yunanistan’dan sonra İspanya ve İtalya’dan da girişler oluyordu. Ancak bazı ikili anlaşmalar ve Avrupa Birliği Sınır Güvenliği Birimi Frontex’in uygulamalarıyla İtalya ve İspanya’dan girişler sınırlandırıldı. Ana giriş noktası Yunanistan’ın üzerinde ciddi bir yük oluştu. Krizden sonra bu oran düşse de ana yük Yunanistan’ın üzerinde.

- Yunanistan’da sığınmacıların yaşam koşulları nasıl? İşlemeyen sistem tam olarak ne anlama geliyor?

Kosmopoulos: Yunanistan, sığınma talebinde bulunanların etkin iltica prosedürlerine erişimini sağlayamıyor. Sığınmacılar, uluslararası standartların dışında, onur kırıcı koşullarda alıkonuluyor. 18 yaşın altındakiler dâhil sığınmacılar hiçbir yardım olmadan sokakta yaşamak zorunda bırakılıyorlar. İşleyen bir iltica sisteminin bulunmaması nedeniyle sığınmacılar, uluslararası koruma altına da alınamıyor, ülkelerine döndüklerinde ise haksız yargılanma ve işkence tehdidi altındalar.

Önemli bir sorun da, son yıllarda sayıları ve sıklıkları giderek artan ırkçı saldırılar. Bir süre önce aşırı sağcı grupların saldırıda bulunduğu Pakistanlı bir göçmen hayatını kaybetti.

“YUNANİSTAN'DASIĞINMACILAR SUÇLU YERİNE KONUYOR”

- Sığınma taleplerinin değerlendirme süreci nasıl işliyor?


Kosmopoulos: Tüm sığınma taleplerinin karşılanması da mümkün değil. Her hafta en fazla 20 kişinin başvurma hakkı var, bu nedenle binlerce kişi, başvurularını sunabilmek için bile her türlü tehlikeye açık bir şekilde aylarca beklemek zorunda. Sığınma talebi değerlendirilmeye alındığında koşulları daha iyileşiyor. Ancak çözülmeyen vaka sayısı fazla.

Eğer Yunanistan’da sığınma hakkı isteyen bir göçmen veya sığınmacıysanız çok kötü koşullarda 18 ay gözaltında tutuluyorsunuz. Bu süre AB düzenlemeleriyle uyumlu değil. 18 yaşın altındaki birçok çocuk da bu yasaya tabi. Güvenlikleri yok, korku içindeler. Yunanistan bu insanları ülkelerine de geri gönderebilir, ancak aylarca gözaltında tutma yoluna gidiyor. Ana sorun, bu insanların suçlularmış gibi muamele görmesi. Suçları olmadan ceza görüyorlar.

- Sığınmacılar hangi ülkelerden?

Kosmopoulos: Afganistan'dan, Afrika ülkelerinden ve son dönemde yoğun olarak Suriye'den göçmen ve sığınmacılar geliyor. Yunan yetkilileri, uluslararası hukuk kurallarını uygulamak yerine, sınırı geçer geçmez, kim olduklarına ve ne şekilde sığınmacıları Türkiye’ye gönderiyor. Bu da bu da geri göndermeme (non refoulement) maddesinin ihlali anlamına geliyor. Oldukça endişe verici bir durum.

- Af Örgütü'nün önerisi nedir?


Kosmopoulos: Yunanistan iltica ve göçmen sistemini tamamen değiştirilmeli. Her şeyden önce bu insanlar suçlu statüsünde görülmemeli. İkinci olarak gözaltı koşulları iyileştirilmeli. Sahipsiz çocukların yetişkin statüsünde değerlendirilmesi uygulamasından vazgeçilmeli. Mevzuat değişikliği yapılmalı. Yunan yetkililerin uygulaması gereken acil önlemlerden biri de aşırı milliyetçi kişi ve grupların saldırılarını yargıya taşımak. Aşırı sağcı ve milliyetçi kişi ve grupların göçmenlere karşı sadece ten renklerinden kaynaklı saldırıları var. Bu tür olaylar izlenmeli ve yargıya taşınmalı. Bu davaların yargı süreci de çok yavaş ve etkisiz. Bu olaylar göçmenler arasında da ciddi korku yaratıyor. Suriyeli göçmenlerden bu konuda birçok şikâyet alıyoruz, ülkelerine dönmeyi düşünenler bile var.
Bu konu bir kamuoyu meselesi haline gelmeli. Ayrıca ilticacılar ve göçmenlerle ilgili ırkçı, damgalayıcı söylemleri olan politikacılar da var. İçişleri Bakanlığı bu konuda mevzuat düzenlemeleri, yeni yasalar yapmalı.

- Bu konuda temaslarda bulunuyor musunuz?

Kosmopoulos: Evet. Fakat Yunanistan'da genel olarak sorun su ki; birçok söz verilmesine rağmen tutulmuyor. İşte bu noktada AB sorumluluğu paylaşmalı. Çünkü bu insanların birçoğu Yunanistan'da kalmak istemiyor, diğer Avrupa ülkelerine gitme talebindeler. Bu nedenle AB, Yunanistan’la bu sorumluluğun paylaştırılması konusunda işbirliği yapmalı. Sorumluluk eşit şekilde paylaştırılmalı. Bu durum tüm Avrupa ülkelerini etkiliyor. Bu yüzden sorunun çözümünde birlikte çalışılmalı.

- Dublin II düzenlemelerinde nasıl bir değişiklik olmalı?


Kosmopoulos: Dublin II düzenlemeleri sığınmacıların haklarını koruyamıyor. Dublin II Düzenlemesi’ne katılan AB ülkesi pek çok devlet ve başka ülkeler-Dublin II sistemine göre kendi takdirleriyle bunu yapabilecek olmalarına rağmen, sığınmacıların Yunanistan’a iadesinde ısrarcı olarak durumu daha da kaygı verici hale getiriyor.

Yunanistan’da daha kapsamlı reformların yapılması gerekiyor. Düzenlemelere göre sığınmacıların talepleri kabul edilmediğinde giriş yaptıkları ülkeye geri dönmeleri gerekiyor. Ancak Dublin II düzenlemelerinde sorun şu ki; taraf ülkelerin eşit etkinlikte iltica sistemleri olduğu kabul ediliyor. Fakat durum böyle değil. Yunan yetkililerin sığınmacılara uygulamaları yalnızca uluslararası anlaşmaların değil, insanlığın dışında.

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, 2011’de Yunanistan’ın İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Avrupa Sözleşmesi’ni ihlal ettiğine karar vererek, sığınmacıların Yunanistan’a geri gönderilme kararını reddetti. Bu karar, AB’deki sığınmacıların insan haklarının korunması açısından önemli. (DeutscheWelle)

Haber Ara