Dolar

34,8945

Euro

36,7495

Altın

3.005,84

Bist

10.058,63

'Niçin, nasıl kimin için barış?' çalıştayı başladı

'Niçin, nasıl kimin için barış?' konulu çalıştayda konuşan Türkiye Barış Meclisi Dönem Sözcüsü Hakan Tahmaz, kritik bir eşikte olunduğunu ifade ederek, 'Bugün ki kritik aşamayı aşmanın tek koşulu herkesin bir önceki pozisyonunu, dilini terk etmesidir. Herkes kendi diline dikkat etmeli, nefret, ötekileştirmeyi dilimizden uzaklaştırmadıkça çözüm uzayacaktır' dedi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-24 14:50:21

'Niçin, nasıl kimin için barış?' çalıştayı başladı
Türkiye Barış Meclisi Diyarbakır Girişimi'nin Sümer Park Resepsiyon Salonu'nda düzenlediği "Niçin, nasıl kimin için barış?" konulu çalıştayı başladı.

Çok sayıda din aliminin de katıldığı "Barış ve dünya deneyimleri" ve "Barışa giden yol ve barışın dili" konu başlıklı çalıştayın açılış konuşmasını TBM Diyarbakır Barış Girişimi adına Şemsettin Koç yaptı. Türkiye toplumunun şiddeti benimseyen bir konuma geldiğini ifade eden Koç, "Bu şiddet manzarasını değiştirmeden sağlıklı yarınlara ulaşmak mümkün değil. Bu şiddet ortamını gidererek Türkiye gerçekliğinden çıkarmak zorundayız. Öyle bir hale geldik ki artık diller, kültürler, inançlar birbirine düşman hale getirildi" dedi.

Özellikle son 30 yıldır her türlü antidemokratik uygulamalara ve çatışmalardan dolayı yaşanan ölümlere rağmen halkların bir birine düşman hale getirilmediğinin altını çizen Koç, halkların bir arada eşit olarak barış içerisinde yaşama özlemlerinin iyi anlaşılması gerektiğini vurguladı. "Bir yerde egemen bir yerde mazlum varken mazlumun yanında olmak önemlidir. Annelerimiz çocukları ölmesine, kaybolmasına rağmen hiçbir şekilde inatla barış diyor. Ve bu barış haykırışını hepimizin çok iyi anlaması gerekiyor. Bu ülke barışa hasret" ifadelerini kullandı.

Türkiye'de tüm iktidarların Türkiye'nin konumunun iyi olduğu yönünde söylemler sarf ettiklerini işaret eden Koç, ancak yapılan uluslararası çalışmaların bu söylemlerin aksini yansıttığını belirtti. Türkiye'nin ekonomi, sosyal, siyasal, sağlık, yaşam kalitesi olarak 52'inci sırada olduğunu, birbirine güven konusunda sonuncu sırada, en az yolsuzluğun olduğu sıralamada 61'inci sırada olduğunu kaydetti. Türkiye'nin basın özgürlüğü konusunda oldukça kötü olduğunu söyleyen Koç, Türk cezaevlerinde tutuklu bulunan gazetecileri hatırlattı. "Cezaevi ülkesi olarak anılıyoruz" diyerek Türk cezaevlerinin durumuna dikkat çekti.

"Biz katliamlara alışkın hale geldik" ifadesini kullanan Koç, ancak bu katliamların sorumlularının ortaya çıkarılarak yargılanmadığını örneklerle sundu.

“Bir ülkede ekonominin önemli bir bölümü savaşa, silaha harcanırken sağlıktan, eğitimden, adaletten, özgürlükten bahsetmek mümkün değil. Türkiye, dünyanın en büyük devleti, gücü olmakla övünmektedir ancak bu askeri yöndendir. Şunu bilmek lazım, büyük ülke demokrasisi ile, insan hakları ile, bilimsel alanıyla güçlü olabilir. Aksi takdirde güçlü olma şansı yok. Türkiye'yi tanımlayan en önemli şey; Türkiye'de devlet bürokrasisi, sermayedarlar toplumu cenderesi altına almıştır. Bunu yaparken milliyetçi, şoven ve ırkçı anlayışları da yanına katarak bu gücünü kendi çıkarları lehine kullanabilmektedir."

Türkiye'nin geniş bir mozaiğe sahip olduğunu ve bu değerleri omuzlayarak Türkiye'ye değer katmak istediklerini ifade eden Koç, Nasıl bir barış? Sorusuna ise şöyle yanıt verdi:

"Asıl sorun kendi özgürlüğünün yanı sıra ötekinin de özgürlüğünü kabul edebilmektir. Efendinin benim kurallarıma göre demokrasi ve insan hakları, özgürlük demesi hiç bir şekilde bu ülkeye barışı getirmeyecektir. Kendi içinde iç barışı demokratikleşmeye sağlayamayan bir toplumun ulusal alanlara bunları ihraç etme şansı yoktur."

Koç, barış çalışmaları yürütülerek tüm kesimlerin sürece katılması gerektiğini belirterek sözlerini şöyle tamamladı: "Ölüme neden olan her türlü eylemlerden biran önce vazgeçilmelidir. Evlere cenazelerin gitmemesini sağlamak gerekir. Kürt sorunun barışçıl çözümü başta olmak üzere Türkiye'de herkes için demokrasinin, insan haklarının, özgürlüklerin, hukukun ve adaletin tesis edilmesi barış çalışmalarında temel alınmalıdır. Barış dilde başlatılmalı özellikle siyasetin dili, şiddete yol açan milliyetçilikten arındırılmalıdır. Ötekileştirici, düşmanlaştırıcı ve yok sayıcı tüm söylemler terk edilmelidir."

TAHMAZ: KRİTİK BİR EŞİKTEN GEÇİYORUZ

Şemsettin Koç'un ardından söz alan TBM dönem sözcüsü Hakan Tahmaz, kritik bir eşikten geçildiğine dikkat çekerek bu kritik eşik içerisinde herkesin geldiği noktayı görmesi gerektiğini ifade etti. "Türkiye'nin 30 yıldır yaşadığı bu savaştan kurtuluşun iyi bir eşiğinde" ifadesini kullandı. "Neden, niçin, kim için barış?" sorularına yanıt veren Tahmaz, "Hepimiz için, Türkiye için demokratikleşerek barış. Sivil siyaseti, sivil toplumu güçlendirerek adil bir barış" dedi.

Kürt sorunun çözümüne yönelik doğan fırsatları da değerlendirerek yaşanan deneyimleri hatırlatan Tahmaz, "Kritik bir eşikteyiz ve bunu böyle düşünen herkesin öncelikle kendi durduğu noktayı gözden geçirmelidir. Bugün ki kritik aşamayı aşmanın tek koşulu herkesin bir önceki pozisyonunu, dilini terketmesi gerekmektedir. Herkes kendi diline dikkat etmeli, nefret, ötekileştirmeyi dilimizden uzaklaştırmadıkça çözüm uzayacaktır" diye belirterek, HDK'nin Karadeniz ziyareti sırasında ve dün Hatay'daki linç girişimlerini hatırlattı. Tahmaz, medyanın da diline dikkat etmesi gerektiğini sözlerine ekledi.

Müzakerenin, diyaloğun ve sivil siyasetin genişletilmesi gerektiğinin altını çizen Tahmaz, Oslo sürecinden sonra yaşananların toplumda kaygıya yol açtığını söyledi. İmralı'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Türk devleti arasında yapılan görüşmelere de değinen Tahmaz, bu görüşmelerin çözümün kilidi olduğunu ifade etti.

Sivil toplum örgütlerinin siyasete soyunmadan kendi rolünü oynaması gerektiğine işaret eden Tahmaz, Barış Meclisi'nin rolünü ise süreci inşa etmek değil, katkı sunmak olarak tanımladı.

TBM Dönem Sözcüsü Hakan Tahmaz, "Bu sorun, Kürtlerle beraber eşit koşullarda yaşamaya rıza göstermemiş insanları neden eşit yaşaması gerektiğine ikna etme sürecidir aynı zamanda" dedi. Tahmaz, Kürt sorununun demokratik zeminde çözümü için kendilerine düşenin çözüm kapısını sonuna kadar zorlamak olduğunu söyledi. Tahmaz son olarak, "Barışa omuz veriyoruz" adıyla başlattıkları kampanyaya ilişkin bilgi vererek sözlerini tamamladı.

'BU SAVAŞIN KAZANANI DA KAYBEDENİ DE YOKTUR'

Açılış konuşmalarının ardından çalıştayda, Uğur Işık Moderatörlüğünde, Cengiz Çandar, Ayşe Maya Arakon, Celal Başlangıç, Mete Çubukçu ve yerelden konuşmacıların katılımıyla "Barış: Dünya deneyimleri" konulu ilk oturuma geçildi.

Dr. Uğur Işık, Türkiye'deki çatışma ortamından sadece Kürtlerin değil Türklerinde zarar gördüğünü ifade ederek, "Bu savaşın kaybedeni, kazananı yoktur" dedi.

İmralı'da Kürt Halk Önderi Abdullah Öcalan ile Türk devleti arasındaki görüşmelere dikkat çeken Cengiz Çandar, dünya deneyimlerinden Kuzey İrlanda örneğinden bahsettiği konuşmasında, müzakerenin önemine dikkat çekti. Çandar, "Yakın tarihte İmralı Adası'nda Abdullah Öcalan'ı merkez alarak başlayan ve bugüne kadar olan görüşmelerde farklılıklar gösteren görüşmeler var. Fırat'ın doğusunda en azından bir merak ve ilgi var. Bu kez bu iş olacak mı? şeklindeki bu duygu Fırat'ın batısında, doğusundan daha fazla. Kürtler bu işin çok büyük sıkıntısını çekmiş, nice zulümle karşılamış olmalarına rağmen ve üstelik yıllardır üzerinde ısrarla durulan bu iş, 'Abdullah Öcalan'la yapılmalıdır' durumu bu kez gerçekleşir gibi gözükürken, Kürtlerde son derece tedirgin, dikkatli ihtiyatlı, temkinli ve mesafeli tavırla yaklaşım var" diye belirtti.

Ayşe Maya Arakon ise, barışın uzun ve provakasyonlara açık bir süreç olduğunu ifade ederek bunu Paris'te 9 Ocak günü 3 Kürt kadın siyasetçinin katledilmesi ile örneklendirdi. Ortada somut bir barış adımı olmadığını ifade eden Arakon, "Siyasal anlaşma barış sürecinin çok önemli bir adımıdır. Siyasal anlaşmaya giden dilin barışçıl olması da çok önemlidir" dedi.

Çalıştayın son oturumunda ise Yılmaz Turgut moderatörlüğünde Ali Bayramoğlu, Mehmet Bekaroğlu, Necmiye Alpay, Celalettin Can ve Ahmet Faruk Ünsal'ın katılımıyla “Barışa Giden Yol ve Barışın Dili” konuşulacak.(ANF)
SON VİDEO HABER

İHH'dan Suriye'deki fırınlar için un desteği çağrısı

Haber Ara