Tahrir Meydanı'nda genç olmak
Tahrir Meydanı’nın lider aktivistlerinden Muhammed Ahmed Fathelbab'dan önemli açıklamalar.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-02-22 16:17:19
YediHilal, Mısır Devrimi’nin 2. yılında, Tahrir Meydanı’nın lider aktivistlerinden Muhammed Ahmed Fathelbab’ı İstanbul’a getirdi.
Boğaziçi Üniversitesi, Fatih Sultan Mehmet Vakıf Üniversitesi ve Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğrencileriyle buluşacak olan Fathelbab, 23 Şubat Cumartesi akşamı ise YediHilal’in Üsküdar’daki merkez binasında öncesi ve sonrasıyla, kültürel, sosyal, siyasal farklılıklarıyla Mısır Devrimi’ni, “Tahrir Meydanı’nda Genç Olmak” başlığıyla sunacak.
M. Ahmed Fathelbab Kimdir?
Mısır Devrimi’nin bilinen şehitlerinden Mevlana Şeyh Emad Effat tarafından başlatılmış bir organizasyon olan "Dar Alemad " İslami İlimler Enstitüsü’nün kurucularındandır. "Mafeesh Rogoo" (Geri dönüş yok) anlamına gelen ve Mübarek’in aynı pozisyonuna geri dönmesine karşı kurulmuş organizasyonun başkanlığını yürütmüştür.
Devrimle birlikte olgunlaşan ve sonrasında sosyal medya çalışmasına dönüşen dünyaca ünlü bir girişim olan “Qabila”nın kurucusu ve yönetim kurulu üyesidir. Orta Doğu tarihi konusunda Kahire Amerikan Üniversitesi’nde master yapmaktadır.
YediHilal, Dünya Müslümanları ile Türkiyeli Müslümanları ümmetik bir anlayışın gelişip pekişmesine katkı sağlamak amacıyla tanıştırıp, ortak hareket etme zemini hazırlama önceliğine uygun olarak, M. Ahmed Fathelbab’ı misafir etmektedir.
18 günlük Mısır Devrimi’ne tanıklık eden, Tahrir’i yönetenler arasında bulunan, Mübarek’in geri dönmesini engelleyen girişimin başında yer alan Muhammed Ahmed Fathelbab ile tasavvuf, siyaset, edebiyat, sinema, müzik ve bolca Mısır’ın yeni gençliğini konuştuk.
- 25 Ocak Mısır Devrimi sürecinde gençler nasıl bir rol oynadı? Direnişlerinin temelinde siyasi ideolojiler mi, yoksa temel ihtiyaçlar mı yatıyordu?
Mısır gençliği ve yeni jenerasyon, Mısır Devrimi’nin kilometre taşıdır. Yeni jenerasyon, zalim ve inatçı Mübarek rejiminin sonunun geldiğine yürekten inanıyordu. Dikkat ederseniz, özellikle devrimin ilk günlerinde göstericilerin büyük çoğunluluğunun 16 ve 35 yaşları arasında olduğunu görebilirsiniz. Mısır Devrimi çağrılarının etkili olmasının sebebi sadece temel ihtiyaçlara yönelik olmasıydı. İdeolojik söylem kesinlikle yoktu. “Ekmek, Özgürlük, Sosyal Adalet ve İnsana Saygı” Mısır toplumunun bütün kesimlerini hareketin bir parçası olmaya sevk etmişti.
- Sosyalist grupların Mübarek döneminde pozisyonları ne idi? Gösterilere fiilen katıldılar mı?
70’lerden beri Mısırda sosyalist ya da solcu diyebileceğimiz güçlü bir hareket yoktur. Hatta bazı küçük sol gruplar Mübarek’in kapitalist rejimini destekliyorlardı. Genel olarak sol grupların Mısır halkı üzerinde herhangi bir güçlü etkisi yoktur.
- Devrim sonrası dönemde Selefi ve Sufi grupların pozisyonları nedir? Devrim sonrası İhvan hükümetine ya da Ordu’ya karşı herhangi bir gösteriye katıldılar mı?
Selefi ve Sufi akımların ikisi de çok güçlü ve Mısır toplumunda sosyal hayatın bir parçası durumundalar. Ancak devrim sürecinde bir çok güçlü Selefi ve Sufi grup Mübarek karşıtı ya da Mübarek yanında taraf olmadılar. Devrim sonrasında ise sufi gruplar herhangi bir politik gruba katılmadılar. Dini ve sosyal çalışmalarına devam ettiler. Ancak Selefi gruplar için durum biraz farklı gelişti. Partiler kurup, siyasi hayata atıldılar. Kurdukları “Nur Partisi” Meclis seçimlerinde ikinci parti oldu. Yüksek Askeri Konsey’in yönetimi sırasında ordu ile karşı karşıya gelmemeye özen gösterdiler. İhvanla inişli çıkışlı işbirlikleri oldu ama asla ihvan karşıtı gösterilerde yer almadılar. Burada şu tespitin altını çizmeliyim ki, İhvan’dan farklı olarak Selefiler çok daha bölünmüş durumdalar. Bu yüzden selefi gruplar hakkında genelleme yapmak oldukça zordur.
Mısır Devrimi’ni engellemek isteyen en güçlü grup Sedat ve Nasır zamanında temelleri atılmış, rüşvet ve yolsuzluğa dayalı devlet bürokrasisidir.
- Şu anda mevcut İhvan yönetimini otoktratik olarak tarif etmek mümkün mü? Evet ise Mübarek dönemine benzer hangi sinyalleri alıyorsunuz?
Bence Muhammed Mursi ve hükümetini yargılamak için çok erken. Mursi 8 aydır iktidarda ve hükümeti sadece 6 aydır işbaşında. Ve bu kısa süre içerisinde Mısır, birçok siyasi olaya sahne oldu ve bu olaylar sırasında hükümetin performansını değerlendirmek gerçekten çok zor. Benim şahsi görüşüm hükümeti otokratik olarak ilan etmek abartılı olur. Ama yine de bazı sinyaller yok değil. Birincisi Mursi politik bir çizgi izliyor, devrimci değil. Ana hedefi ise orduyu ve eski rejim kalıntılarını bütünüyle yönetimden uzaklaştırmak ve yargıda bazı değişiklikler yapmak. Ancak bunu yaparken yavaş davranmakla eleştiriliyor.
- Ulusalcı akımları diğer politik gruplardan ayırt etmek kolay mıdır?
Evet, gittikçe kutuplaşan bir ülkede bunu ayırt etmek kolay olur. Mısırda milliyetçiden kastımız pan-arabist nasırcı hareketlerdir. Bunlar Mısır sokaklarında ve devlet kademelerinde zayıftırlar. Bizim birçok siyasi parti, kurum ve tanınmış kişiler tarafından temsil edilen, göreceli olarak güçlü liberal laik gruplarımız var. Mısır Devrimi’ni engellemek isteyen en güçlü grup Sedat ve Nasır zamanında temelleri atılmış, rüşvet ve yolsuzluğa dayalı devlet bürokrasisidir. Şu ana kadar, İhvan dahil, bu oluşumları etkisiz hale getirebilmiş, devleti şeffaflaştırmış politik bir güç yoktur. Muhammed Mursi’nin kısmen etkisizliği ve kontrol zafiyeti buradan kaynaklanmaktadır.
- Medya ne durumda? Mısır gençliği üzerinde olumlu ya da olumsuz etkileri olduğunu düşünüyor musunuz?
Malum, devrim sonrası özgürlük, tavan yaptı. Bu bağlamda değerlendirecek olursam, medyanın ürettikleri Mısır gençliği üzerinde çok olumsuz etkiler bırakıyor diyebilirim. Abartı, aşırılık, kutuplaştırmayı körükleme, yalan, gereksiz gündem oluşturma Mısır medyasının belli başlı özelliği şu aralar.
Hükümetin hazırladığı İslami fonlarla alakalı çözümler halen Ezher ûleması tarafından onaylanmış değil.
- Biraz ekonomiye değinelim, daha doğrusu bankacılık meselesine girecek olursak… Mesela, İhvan hükümeti İslami bankacılığı destekliyor mu?
Şu an Mısırlı iş adamları arasında İslami bankacılık çok popüler bir konu. Hükümetin hazırladığı İslami fonlarla alakalı çözümler halen Ezher ûleması tarafından onaylanmış değil. Hükümet ayrıca IMF’den de yardım istemekte, bu durum Ezher ûleması ve öğrencileri arasında rahatsızlığa sebep olmuş durumda. İslami finans Mısır için bir potansiyel ancak henüz olması gerektiği yere ulaşmış değil.
- Biraz da kültür sanat konuşalım. Devrimin Mısır edebiyatına olan etkisini nasıl değerlendirmeliyiz? Yakın gelecekte yeni bir Necip Mahfuz görme ihtimalimiz var mı?
Devrim sonrası şiire ve edebiyatın diğer kollarına ilgiye şahit olduk ve olmaya devam edeceğiz. Ülke 20 yaşlarında olan genç yazar ve şairlerle dolu. Ben yakın gelecekte yeni edebiyat yıldızlarının çıkacağına eminim.
- Peki İslamcı grupların kültür sanatla araları nasıl? Bizlere gençlerin okuduğu dinlediği İslamcı yazar, müzisyen isimleri söyleyebilir misiniz?
İslamcı gruplar daha çok politikaya odaklanmış durumdalar. Ancak bazı geniş çaplı sosyal hizmetler yapılıyor ve bu bağlamda edebiyat grupları oluşturuluyor.
Aklıma gelen bazı isimleri sıralayayım;
Tamim El Berguti: Mısırlı şair, yazar, politika profesörü ve 30’lu yaşlarında. Mısır’ın devrim sonrası en parlak yüzlerinden birisi. Daha çok pan-islamist, pan-arabist eğilimli ve tam bir amerikan karşıtı.
Besim Yusuf: Devrim sonrası dönemin medya starı. Mısır’ın John Stewart’ı. Haftalık talk şov yapıyor. İhvan ve Mursi karşıtı iğneleyici ve çok sevilen televizyon programları yapıyor.
Hamza Nemira: Müzisyen. Milli, insani ve İslami şarkılar söylüyor. Devrim sonrası müzik sektörünün yıldızlarından diyebilirim.
Amr Selame: Liberal bir blog yazarı ve film yapımcısı. Etik ve insani vakaları işliyor. Devrimin öncülerindendir kendisi.
İbrahim El Hudeybi: İhvan’ın eski mürşidlerinden Hasan Hüdeybi’nin oğlu. Uluslararası ilişkiler uzmanı ve Sufilere yakın birisi. Sadece 31 yaşında olmasına rağmen eserleri şimdiden başyapıt olarak değerlendiriliyor.
Kiarokee: Mısırlı bir grup, devrim sonrası çok fazla fanatiği var.
- Mısır’ın kalkınmasında Ezher’in rolünü nasıl tarif edersiniz? Devrim sonrası ne durumdalar?
Ezher tarihsel olarak Mısır’daki en etkili kuruluş. Tarihin bazı noktalarında devletten bile güçlü oldu. Muhammed Ali Paşa döneminden beri, özellikle Nasır döneminde devlet Ezher’in gücünü zayıflatmak ve vakıflarını kapatmak için olağanüstü gayret gösterdi. Devrim sonrası ben tekrardan gücünü toparlamaya başladığını düşünüyorum.
- Bize kısaca yeni alışveriş trendlerinin, AVM’lerin genç Mısırlıların satın alma alışkanlıklarını nasıl etkilediğini analiz eder misiniz? Bu yeni dalga size göre toplumu nasıl etkiledi?
Bu çok önemli bir soru. Ülke son 20 yılda dünyaya çok açıldı ve haliyle alışkanlıklarımız değişmeye başladı. Bunun bazı geleneksel güzelliklerimizi ve kültürel ayrıcalığımızı olumsuz etkilediğini gözlemliyorum. Özellikle başkent Kahire modernizmden etkilenen yerlerin başında geliyor. Buna mukabil kültürümüzü, dilimizi ve hayat
tarzımızı korumamız gerektiğiyle alakalı birçok çağrı da var, yok değil. Devrim sonrası kültür konusunda insanlar daha bir milliyetçi. Dr. Abdulvahab El Mısri’nin batılılaşmanın etkisi üzerine yazdığı kitapların bu konuyu irdelemekte faydalı olacağına inanıyorum. Biz, geleneksel değerlerimizin üzerine inşa edeceğimiz bir yeni rönesansın hayalini kuruyoruz. Kim bilir, belki olur? (Haber5)
SON VİDEO HABER
Haber Ara