TIMETURK/Norman Pollack
Faşizm, ayırt edici yapısal-ideolojik-siyasi özelliklerini kaybetmeden farklı çeşitlerde gelir. Tüm bunlar [özellikler] hiyerarşik bir yapısal-işlevsel toplum çatısına işaret eder.
[Bu çatı] servet ve güç; hükümet otoritesi sistemi; hem dahili hem harici politikada hesap vermeden kendisini koruduğu matlık ve gizlilik nedeniyle –istihdam yaratmada, sosyal güvenlik ağının korunmasında ve kamu eğitimine yeterli fon sağlamada çalışan sınıfa karşı sorumluluğunun ihmali gibi– kamu menfaatinden kopukluğu; bu arada karlı ekonomik ve mali politikalar, sübvansiyonlar, uluslararası meselelerde servet birikimi için geniş jeopolitik stratejiler yoluyla yönetici sınıf ve üst sosyal tabakaya bağını saklamayabilmesi; içeride düzen ve asker ruhu dışarıda ticaret ve yatırım fırsatlarını koruyan askeri güç ve katılımın muhafaza örtüsü ile nitelenir.
[Bu şekilde] ortaya çıkan servet üretimi sosyal düzeni demokratikleştirmede içe doğru yönlenmemesi garantiye alınır.
İçeride demokratikleşmenin önlenmesi, tüm belli başlı güç göstergelerinde tek taraflı başatlık kullanımı ve dışarıda geniş karşı-devrimci duruş, faşizm paradigmasının iskeletini oldukça iyi özetler. Temel amaçlar yerine getirildiği sürece yöntemleri – bazı durumlarda ikna, bazılarında sahte şuurun promosyonu gibi – tarihi şartlara ve kültürel tatlara uyar. [Bu amaçlar:] eşitsizlik, gizlilik, militarizm (Obama yönetiminde tüm bunlar beliğ liberalizmin candan parlaması yoluyla meyveye durmuştur).
Liberal faşizm kaypak bir tarihi oluşumdur. Uygun adım robotlar, gaz odaları, Stuka [Nazi döneminde pike bombardıman uçakları:ÇN] bombardımanlar ve tumturaklı Lider yerine sergilenen şey “her şey yolundadır”. Her ne kadar faşizmin liberal-olmayan çeşidinin bazı izleri de yok değildir.
Uygun adımcıların yerini, sürekli pekiştirme altında ve İkinci Madde silah-hakları fanatiklerinin makinelerini burnumuza sokmalarıyla toplam kültürün görünüşte daha zararsız askeri-hale-dönüştürülmesi alır.
Gaz odalarının yerini silah şiddetinin yapısal pekiştirilmesi, alt-tabakanın hapsedilmesi, izlenmesi alır. Her ne kadar daha az acı verse de sosyal-kontrol neticelerinde eli çabuktur.
Stukalar yerini elimizde daha iyisi vardır. Silahlı İHA’lar –tıpkı Stuka’lar tüm nüfusa attığı V-1 bombaları gibi– hedefli suikastlar ve terörize etmek için kullanılır.
Tumturaklı Lider’e gelince reformcu hevesli-ama-başarısızımız vardır. Planlamada ve suikast yaparken pürneşedir, şimdi ve her daim gülümser, Franklin Delano Roosevelt’in Ateşbaşı Sohbetleri’ni taklidinin sahte çabasında “Şömine Evi”ni reklam eder.
Siyasi cinayetin kurbanı çok sayıda kişi tarihten soyutlanmış olsa da liberal faşizmin mamur hale gelmesinde başkanlık çerçevesinin işletilmesi için yeterince bol zemin mevcuttur. İHA’ların, küresel üs ağların, müsrif bütçelerin, egzotik silahların, CIA operasyonlarının genişleyen rolünün, Asya’daki ABD varlığının büyümesi için önce-Pasifik ve Çin’i sarma stratejisinin ötesinde militarizm, büyük ölçüde ağır topların –yani süper-uçak gemileri vs.– arka planda olduğu paramilis güçlerle ve usulca göz önünden çekilen “modernleştirilmiş” nükleer silahlarla yürütülen sürekli savaşın büyük tasarımı sayesinde Obama’nın Beyaz Sarayı’nda capcanlıdır.
Buna rağmen liberal faşizm daha fazlasını ister. Amerika epey bir zamandır karşı-devrim, militarizm ve müdahale işinde olduğundan, hükümet-işdünyası geçişmesi yoluyla tekel ve ekonomik konsolidasyonu destekler.
Ancak şimdi [faşizm] niteliksel olarak farklıdır. Aslında önceki önemli eğilimlerin yoğunlaşması belki de 1933’den bu yana en az protestoya yol açar. En genel terimlerle Amerika kendi olumsuzluğunu emmiştir. Amerika derken kapitalizmin sistematik entegrasyonuna yönelik eğilimlerin zirvesini kastediyorum. Uyuma –yani kabullenilebilir doktrin ve protesto kiplerinin özümsenin sınırlarına– yönelik uygulamalı kamu ve özel baskılarla geçen onlarca yıllık radikal siyasi bilincin sopalanmasıyla başlayan tekamülünün şu an olgun ve önceden gelişmemiş ya da az işlevsel bağıntılı destek mekanizmaları safhasındadır.
Obama uzun-vadeli disipatif şuur oluşumunun bittiği yerden uysallık –otoriteye boyun-eğme, savaş, suikast, banka kurtarmalar, askeri bütçeler, sosyal politikada o-veya alternatifleri, devleti değil kapitalizmin tekeli gemisini seyirde tutmak için ne gerekiyorsa– formülü olarak “değişimin” methine başlayabilir. Neden liberal? Çünkü belagat gerçeğe baskın çıkar; lider ve öncü bağımlılığı apolitik ahlaki vakumla ilişkilidir; birbirini etkileyerek hep birlikte eleştirel düşünce ve analize direnç gösterir.
Buna rağmen Amerikan halkının çoğunluğu İHA programını desteklediğinde liberalizmin kendisi iflasını sergilemiştir. Suikast, Amerika’yı Fena Öteki’nden korumada maliyet-etkin bir yoldur.
ABD’ye yönelik uluslararası düşmanlık koşullarını bizim yaratıp yaratmadığımız ise hiç düşünülmez. En iyisi ağır ağır ilerlemektir. Sınıfsız harmoni içinde birlik olmaktır. Amerika’yı Fırsatlar Ülkesi olarak kutlamaktır. Bu arada toplumun yapı-işlevi –işsizlik, iflaslar, iadeler, işkence, düzenlemesizlik, parçalanan altyapı, silahlı azgınlıklar ya da savaş suçları, servet birikimi ve çevrenin yıkımıyla ilgili kağıt üzerinde başkanlık yapmacıklığı– süratle yerinden oynar.
Yine de Obama’yı liberalizmi Yeni Düzen’den günümüze ne olduğuna dair –Yeni Düzen sırasında anlaşıldığı gibi güç bela adına yakışır merkezin-sağındaki siyasi-ideolojik pozisyonu– aşın-değerlendirmesi yolculuğunda ifşa ettiği için tebrik ediyorum. Bir zamanlar merkezi ya da kısmen merkezin solundaki liberalizm, İkinci Dünya Savaşı neticesinde McCarthycilikle başlayan ve Demokratik Eylem İçin Amerikalılar ve Ulusal Güvenlik Demokratlarıyla birlikte artan şekilde siyasette büyük partileri sadece içlerinden hangisinin en güzel olduğu –yani en vatansever– ile ayıran belirgin sağa kayma şeklinde tercüme olan ispatsız-komünist-yaftalaması kültürel söyleminin siyasi-ideolojik evreni parçası haline gelen anti-komünist histeriye karşı koyamadı ne de bunu denedi.
Liberal bayrak altında ABD, Soğuk Savaş arenasına girişti. Anti-komünistliği, muhalefeti izzet-i nefis sunağında kurban etmek için geniş bir şemsiye haline geldi. Böylece en geç 1960’larda liberalizm, ilerlemeci olmasından ziyade anti-radikal olarak saptanması gerekirdi ki saptanmadı. (Ve aslında ilerlemecilik denen şeyi aslında anti-radikalleştirdi.) Politik –ırksal değilse bile- bakış açısından ve Çıkar Çevreleri’nin İmparatorluk Alayı’na yerleştirilen seçkin pozisyonlardaki siyahlarla ırka dokunan muhafazakârlaştırıcı itişi ile Obama yirmi yıl öncede hiçbir şey kaybetmeden öne çıkabilirdi. Ne Paul Robeson ne de Dr. King bugünün siyasi kültüründe kabul edilebilir olabilirdi. (Fakir İnsanlar Kampanyası ve savaş karşıtlığı ışığında ikincisinin [Dr. King] ikiyüzlüce anılmasına rağmen)
Wall Street ve vahşi kapitalizmi tanımlayan –sağlık sigortacılarından savunma üstlenicilerine kadar– tüm menfaat güruhundan endişeli Demokrat Parti’ye ve ötesinde kahyalığına –savaş suçlarının günlük sergilenmesini örtecek gizlilik çemberini sıkıca kapatacak– John Brennan’ı aday göstermekten daha iyi bir örnek bulamayacak Beyaz Saray’a göbeğinden bağlı Liberalizm, demokratik teori ve uygulamanın başlıca kirleticisi ve enfekte edicisidir.
Norman Pollack, “Endüstriyel Amerika’ya Popülist Tepki (Harvard), “Adil Yönetim” (Illinois) kitapları yazarıdır ve Michigan Devlet Üniversitesi Tarih Bölümü’nden emekli profesördür.
CounterPunch.Org’daki bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.