Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

DHKP-C neden uyandırıldı ve DHKP-C'nin genetik kodları

Bir süredir uykuda olan DHKPC-C, örgütü çökertmeye yönelik geniş çaplı operasyonun hemen ardından ABD Büyükelçiliği'ne saldırdı. İstihbarat birimlerine göre eylemin kodları, bir tür iç savaşın yaşandığı Suriye ile Türkiye arasındaki gergin ilişkilerde saklı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-18 09:50:44

DHKP-C neden uyandırıldı ve DHKP-C'nin genetik kodları
Ocak ayının üçüncü haftası içinde Türkiye'nin 14 ayrı şehrinde sabaha karşı eş zamanlı olarak başlatılan operasyonlarda 100'e yakın kişi DHKP-C örgütüne üye olduğu gerekçesiyle gözaltına alındı.

DHKP-C, yani Devrimci Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi üyesi olduğu iddia edilen kişiler arasında avukatlar bile vardı. Operasyonlar; İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Adana, Kocaeli, Mersin, Antalya, Konya, Muğla, Sakarya, Eskişehir, Kütahya ve Tunceli'de gerçekleşti.

Terör örgütü olduğu konusunda toplumun çeşitli kesimlerinde tereddütler bulunan Ergenekon'a ve KCK'ya (Ergenekon'un terör örgütü olduğuna Türk ulusalcıları itiraz ediyor, KCK'nın terör örgütü olduğuna ise PKK sempatizanı Kürt kitlesi…) yönelik çok sayıda tutuklamayla büyük operasyonlar gerçekleştirilirken, yıllardır terör örgütü olduğu herkesçe kabul edilen DHKPC'ye ilk kez böyle bir operasyon yapılıyor. Operasyonun sebep ve olası sonuçlarını anlamak için DHKP-C örgütünü daha yakından tanımak, bir başka deyişle örgütün genetik kodlarını çözmek gerekiyor.

DHKP-C, 30 Mart 1994 tarihinde Türkiye'nin baş belası terör örgütlerinin yuvalandığı merkez olan Suriye'nin başkenti Şam'da kuruldu. (PKK da kendine Şam'da yaşam alanı bulmuştu.) Örgütün kuruluş bildirgesi burada açıklandı. Bu bilgi göz önüne alındığında, babadan oğula Esad ailesinin lideri olduğu Suriye totaliter rejiminin bekçisi El Muhaberat'ın, DHKP-C üzerinde etkili bir gizli servis olduğu gönül rahatlığıyla söylenebilir. Zaten bugünlerde örgütün tekrar aktifleşmeye başlamasının sebebi de Suriye'de Mart 2011'den bu yana devam eden çatışma hali.

DHKP-C son olarak 1 Şubat 2013'te Amerika Birleşik Devletleri'nin Ankara Büyükelçiliği'ne, militanı Ecevit Şanlı'nın düzenlediği bombalı saldırı ile gündeme geldi. Saldırıda canlı bomba dahil iki kişi öldü.

Suriye'de kurulmuş olmakla birlikte esas olarak Avrupa'da yuvalanan DHKP-C'nin ABD Ankara Büyükelçiliği'ne saldırısı, kelimenin literal manasıyla bir intihar saldırısı olduğu gibi mecazi manasıyla da bir intihar saldırısı. Zira ABD'ye kafa tutan bir DHKP-C'nin Avrupa'nın herhangi bir ülkesinde barınması neredeyse imkansız.

Bununla birlikte örgüt, ABD Büyükelçiliği'ne saldırarak kendi tabanına "Biz büyük hedeflere saldıracak kadar güçlüyüz," mesajı vermek istiyor olabilir.

Bir tür iç savaşın sürdüğü Suriye'de Beşar Esad rejimden yana olan DHKP-C'nin Şam'dan maddi destek sağladığı yönünde güçlü istihbari bilgiler var. Bu, göz önüne alındığında örgütün, Suriye ve dolayısıyla İran'ın etkisiyle ABD hedefine saldırmış olması ihtimal dahilinde.

İntihar saldırısı, örgütün geçmişte de yaptığı bir eylem, ancak örgüt uzun süredir bu tür eylem yapmıyordu. Elçilik eylemi, örgüte yönelik operasyonların son dönemde arttığı göz önüne alınırsa bu operasyonlara bir cevap olarak da düşünülebilir elbette. Hedef olarak ABD'nin seçilmesinin bir sebebi de şu olabilir: Son dönemlerde -Ergenekon operasyonlarından bu yana- Türkiye'de polisin yaptığı operasyonlarda ABD parmağı aranıyor. Bu nedenle DHKP-C de, kendisine yönelik polis operasyonlarının arkasında ABD'nin olduğunu varsayıp (Bu, elbette tutarsız bir komplo) elçiliği hedef seçmiş olabilir.

Son eylem; İsrail'in Suriye'ye saldırdığı da göz özüne alınırsa Suriye'nin DHKP-C üzerinden ABD ve İsrail'e cevabı olarak da yorumlanabilir.

DHKP-C'nin 60 kişilik özel ekibinin PKK tarafından Yunanistan'daki Lavrion Kampı'nda bomba eğitimine tabi tutulduğu söyleniyor. Ancak örgüt, Avrupa'da silahlı eğitim yapamıyor.

Milli İstihbarat Teşkilatı'nın (MİT) tespitlerine göre DHKP-C, silahlı eğitimlerini Şam yakınlarındaki bir kampta yapıyor. Silahlı eğitim için Şam'a 60 kilometre mesafedeki bir alanın kullanılmaya başlandığı belirtiliyor.

Örgütün, yuvalandığı merkezlerden biri olan Yunanistan'da da PKK ile bazı sorunlar yaşadığı yönünde bilgiler var. Bununla birlikte PKK ve DHKP-C, Türkiye'de zaman zaman ortak eylem kararı alabiliyor.

Bu iki örgütün ortak eylem yapma konusunda bir gizli protokol yaptığı yönünde de iddialar var.

Suriye finanse ediyor
DHKP-C'nin şifrelerini çözmek için sorulması gereken en önemli sorulardan biri şu:
DHKP-C; PKK gibi uyuşturucu kaçıran, kara para aklayan ve böylelikle 100 milyonlarca dolarlık para trafiğini yöneten bir örgüt değil. O halde örgütün
finansmanı nasıl sağlanıyor? SABAH Özel İstihbarat Bölümü'nün emniyet muhabiri İsmail Umut Arabacı'nın verdiği bilgilere göre, örgütün birkaç gelir kaynağı var. Son dönemlerde örgüt, işine son verilen işçilerin çalıştığı fabrikaların sahiplerinden tehditle para alıyor.
Ama şimdilerde örgütün asıl gelir kaynağı Suriye. Öte yandan polisin, DHKPC'ye yönelik geniş çaplı operasyonlara başlamasında 11 yıl süren diplomatik girişimler sonucunda örgütün Belçika'daki arşivinin alınmasının etkisi var.

Belçika, örgütün kurucu lideri Dursun Karataş'ın da bir dönem "üslendiği" ülkelerden biriydi. Karataş, 1978'de Devrimci Yol'dan ayrılarak, sözde devrim için siyasal şiddeti kullanma stratejisini benimseyen Devrimci Sol (Dev-Sol) örgütünü kurdu. Kasım 1983'te askeri mahkeme tarafından tutuklandı. Önce idam cezasına çarptırıldı. Cezası daha sonra müebbet hapse çevrildi. 1992 yılında İstanbul Bayrampaşa Cezaevi'nden kaçtı. Firari iken 17 ayrı ülkede 1500 suçtan aranırken Avrupa'nın göbeğinde yaşadı. 2008 yılında kanserden öldü. 1993 yılında örgüt içinde Bedri Yağan'ın lideri olduğu bir grup; Karataş'ı, örgütü iyi yönetemediği gerekçesiyle tutuklayarak darbe yapıp yönetimi ele geçirmek istedi. Ancak tabanda yeterli destek bulamadığı için başarılı olamadı. DHKP-C'nin atası kabul edilen Dev-Sol siyasi suikast eylemleriyle meşhurdu. Dev- Sol'un üstlendiği başlıca suikastlar şunlar: Eski başbakan ve CHP milletvekili Nihat Erim'in öldürülmesi, MHP'li Gümrük ve Tekel Bakanı Gün Sazak'ın öldürülmesi, emekli generaller Kemal Kayacan ve Adnan Ersöz'ün öldürülmesi ve emekli MİT Müşteşar Yardımcısı Hiram Abas'ın öldürülmesi. DHKP-C'nin ismindeki parti, "siyasi kanadı", cephe ise "askeri kanadı" sembolize ediyor. Örgüt, kurulduğu günden bu yana ABD hedeflerine ve polis başta olmak üzere Türk güvenlik güçlerine saldırdı. Ancak PKK'nın mazisinde, doğrudan ABD'nin "diplomatik misyonları"na saldırdığı bir eylem yok. Dolayısıyla, hele de İmralı ile PKK'nın silah bırakması için müzakerelerin yürütüldüğü süreçte ABD Büyükelçiliği'nin PKK adına DHKP-C taşeronluğuyla hedef seçilmesi zayıf bir ihtimal.
DHKP-C, kuruluşundan beri Avrupa ülkelerinde yaşam alanı bulan bir örgüt olduğu için, lideri Dursun Karataş'tan başlayarak Avrupa gizli servisleriyle fazlasıyla içli dışlı bir örgüt. Bazı örgüt yöneticilerinin ve militanlarının Almanya, Fransa, Belçika ve Yunanistan başta olmak üzere bazı Avrupa ülkelerinin gizli servisleri adına çalıştığı söyleniyor. Bu servisler, Avrupa'da gözaltına alınan örgüt militanlarını ülkede rahat dolaşma ve para vaadiyle devşirip muhbirleştiriyor. Bir süredir uykuda olan DHKP-C'nin, örgütü çökertmeye yönelik geniş çaplı operasyonun hemen ardından ABD Büyükelçiliği'ne saldırması manidar. Ve istihbarat birimlerine göre eylemin kodları, bir tür iç savaşın yaşandığı Suriye ile Türkiye arasındaki gergin ilişkilerde saklı.

ŞURA BENZERİ BİR KOMİTE YÖNETİYOR

DHKP-C, Dursun Karataş'ın ölümünden sonra Hizbullah örgütündeki şurayı andıran bir komite tarafından yönetilmeye başlandı. Komitede örgütün Avrupa sorumlularından Musa Asoğlu, Dursun Karataş'ın devrim nikahlı karısı Zerrin Sarı, cephe, yani silahlı kanat sorumlusu Hüseyin Fevzi Tekin (Ecevit Şanlı gibi ölüm oruçları sırasında tahliye edilmişti) bulunuyor. Bu üç isim haricinde şu anda cezaevinde olan Kamile Kayır ve Süleyman Matur da komite üyesi.

Emniyet birimlerinin raporlarına göre komite üyeleri arasındaki en ilginç isim Hüseyin Fevzi Tekin. "Zeki, Abi" kod adlı Tekin, Dev-Sol döneminde Bekaa Vadisi'nde eğitim görmüş biri. Daha sonra DHKP-C içinde derin kadronun temsilcisi olarak görev yapmaya başladı. Tekin, hakkında pek fazla şey bilinmeyen gizemli biri. Tahminlere göre halen Selanik'te yaşıyor.

Bir iddiaya gore yeşil pasaport taşıyor. Nisan 2004'te DHKP-C'ye yönelik operasyonda yakalanmayan tek kişi Hüseyin Fevzi Tekin'di. Cephe, yani askeri kanadın örgüt içinde önemli olduğu göz önüne alınırsa askeri sorumlu Hüseyin Fevzi Tekin'in örgütün gizli lideri olduğu varsayılabilir. Yakalanan birçok örgüt mensubu, verdikleri ifadede Hüseyin Fevzi Tekin'den talimat aldıklarını itiraf ediyor. Komite üyelerinden Zerrin Sarı ise 1963 Adana doğumlu. 1990'da örgüte katılan Sarı, Dursun Karataş döneminde örgütün merkez komite üyeliğine seçildi.

DHKP-C'NİN BÜYÜK EYLEMLERİ

- I. Körfez Savaşı sırasında ABD emperyalizmini protesto etme gerekçesiyle iki ABD askeri öldürüldü, bir ABD Hava Kuvvetleri subayı yaralandı ve 20'nin üzerinde ABD ve NATO askeri tesisi bombalandı.
- 9 Ocak 1996 tarihinde Sabancı Center'ın 25'inci katında Sabancı Holding Yönetim Kurulu Üyesi Özdemir Sabancı, Toyota SA Genel Müdürü Haluk Görgün ve başkanlık sekreteri Nilgün Hasefe öldürüldü.
- 10 Eylül 2001'de Taksim Gümüşsuyu'ndaki polis noktasına DHKP-C üyesi Uğur Bülbül tarafından canlı bomba saldırısı düzenlendi. Saldırıda canlı bombanın dışında polis memurları Halil İbrahim Doğan ve Tuncay Karataş ile Amanda Rigg isimli Avustralyalı genç bir turist hayatını kaybetti. 17 polis memuru ile altı vatandaş saldırı sonucu yaralandı.
- 1 Şubat 2013'te Ankara'da ABD Büyükelçiliği girişinde Ecevit Şanlı adlı canlı bombanın kendini patlatması sonucu iki kişi öldü.

Ferhat Ünlü-Aktüel
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara