Dolar

34,8800

Euro

36,8224

Altın

3.049,96

Bist

10.104,20

Hıristiyan Siyonist dış politikaya doğru

Siyonistlerle aynı yatağa giren Amerikan evanjelikal Hıristiyanlar neden İsrail’i destekler? İslam’dan neden nefret ediyorlar? Bunların cevabını eski CIA ajanı veriyor.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-14 14:09:15

Hıristiyan Siyonist dış politikaya doğru

TIMETURK / Philip Giraldi *

Ülkeler genelde neyin doğru olduğuna inandıklarıyla kendilerini tanımlarlar. Gerçeklik ve inanç çatıştığında, o tanımlamadan rahatlıkla “ulusal mit” olarak bahsedilebilir. Birleşik Devletler’de birçokları din ve hükümet arasında anayasal emirle kesin bir ayrımın var olduğuna inanır. Ancak uygulamada bu ayrım, Amerikalıların seçtiklerini dini yaşamaları ya da hiç bir şey yaşamamaları hariç gerçekte hiçbir zaman var olmamıştır. Ulusun baskın dini Hıristiyanlık, aslında cumhuriyetin kuruluşundan beri birçok önemli alanlarda hükümet politikasını belirlemiştir. Kiliselerin vergiden muaf olması, organize dini kayıran yasama örneklerinden biridir. Bu arada19’ncu yüzyılda Amerikan eyalet hükümetlerinin anayasalarında dini maddeler yazılıydı ve yerel baskın Hıristiyan mezhebini destekleyecek özel aşar vergisi toplanırdı. Bu uygulama 1868’de 14’ncü Madde kabul edilmesiyle sona erdi.

Haddi zatında Hıristiyan Siyonizm bir din değildir, daha çok Yahudilerin Kutsal Topraklar’a dönüşünü İsa’nın İkinci Gelişi’nin önkoşulu sayan İncil’in özel bölümlerinin –Vahiyler Kitabı, Zülkifl, Danyal ve Yeşeya bölümleri– yorumlarına dayalı bir inanç setidir. İsrail’in süreç için hayati olduğuna dair inanç Hıristiyanlığın Siyonizm’le kaynaşmasına neden olmuştur. İsim de buradan gelir.

Bu bakış açısının siyasi önemi muazzamdır zira Hıristiyanların büyük bir kısmı ciddi tutkuyla bağlı oldukları İncil’in tartışmalı yorumuna dayalı bu gerçek-dışı temelli bir dış politikayı desteklerler. Tanımı itibariyle Hıristiyan Siyonizm, Mesih İsa’nın ikinci gelişi için şartlar sağlandığında tüm gerçek inananların göğe alınacaklarına –her ne kadar olayların sıralamasıyla ve zamanlamasıyla ilgili ihtilaf olsa da– inanan Hıristiyanlardan (Protestan evanjelikaller) oluşur. Birçok Hıristiyan Siyonist İkinci Geliş’in yakında, Yahudilerin Kutsal Topraklar’a dönüşünden sonraki ilk nesilde, meydana geleceğine inanır bu yüzden de İsrail hükümeti ve halkını tamamen ve koşulsuz olarak her yaptıklarında destekler. Kehanetin gerçekleşmesi için genişlemenin tüm tarihi Yahudiye’ye ve Filistin Batı Şeria’dan kalanlara uzanmasını teşvik ederler.

Hıristiyan Siyonizm’in diğer bir yönü de son günlerin öncesinde (Birleşmiş Milletler olarak görülen) bir dünya hükümetinin ve yıllarca sürecek savaş ile kargaşa olacağına dair inançtır. Bu kargaşa iyi ve kötü güçlerin muazzam bir savaşıyla neticelenecek ve tüm günahkarlar yok edilirken doğrular muzaffer olacaklardır. Bu savaşın Ortadoğu’da bilinmeyen bir yerdeki Armageddon’da yaşanacağına inanılır. Bazılarına göre bu isim kadim Hitit başkenti Megiddo’dan devşirilmiştir.

Hıristiyan Siyonistler, Mesih’in gelişinin eli kulağında olduğuna inanırlar. Bunun öncesinde Ortadoğu’da yaşanacak büyük savaşların ve nihai muharebenin birçoğumuzca fark edilmeyeceğine inanılır. Fakat bunun Amerikan siyasetindeki ve ABD dış politikasının özellikle bazı alanlarındaki iştirakleriyle gerçek dünyada neticeleri mevcuttur. Evanjelikal Hıristiyanlar, Jimmy Carter’ın Beyaz Saray’ının bağımsız Hıristiyan okullarının vergi statüsüne karşı çıkan hamlelerine karşı bir tepki olarak 1970’lerin sonlarında ve 1980’lerde harekete geçip güçlü bir siyasi erk haline geldiler.

Hıristiyan Siyonistlerin başlarda desteklediği birçok mesele kürtaja-karşıtlık ve eşcinsel haklarına karşı düşmanlık gibi sosyal ya da “Babil’in Fahişesi” olarak adlandırdıkları Katolikliğe karşı antipatilerine ve Papa’nın Deccal olduğuna dair inançlarına yansıyacak şekilde mezhepseldi. Ancak en baştan itibaren “Tanrısız Kominizm”e karşı bir nefret ve İsrail’le özdeşleşme vardı. Amerika’nın Ortadoğu bölgesindeki dış politika çıkarlarının ötesinde ve üzerinde İsrail’in korunmasına dair yaygın bir savunma vardır. Pastör John Hagee liderliğinde iki milyonluk güçlü İsrail İçin Birleşik Hıristiyanlar (CUFI) gibi organizasyonların oluşturulması yoluyla, İsrail’e yönelik bu odaklanma evanjelikalleri birleştirecek bir mekanizma elde etti ve onlara İsrail’e yüksek seviyelerde yardımın sürdürülmesi ve İsrail siyasetine desteğe karşı çıkan çabalara direnilmesi için kongreye lobi yapacak araçlar ve yön sağladı. Bu mekanizma 28 Ocak’taki eylemde görüldü. Chuck Hagel’in Savunma Bakanı olarak onaylanmasına karşı çıkmak için senatörlere lobi yapmak için 200 CUFI lideri Washington’a uçtu. Tüm masraflar “isimsiz bağışçı” tarafından ödendi. Hagel, İsrail’e tamamen desteklemediği ve İsrail için İran’la savaşa girmede tereddütlü olduğu için eleştiriliyordu.

Kendisini Hıristiyan olarak niteleyen bir organizasyon olsa da CUFI, topyekun küresel çatışmanın öncülü olarak İran’a karşı savaşı destekliyor. Hagee, “Tanrı’nın İsrail ve Batı için planını yerine getirmek için Birleşik Devletler İran’a karşı önleyici askeri saldırıda İsrail’e katılmalıdır. İncil’in kehanet ettiği İran’la son günler yüzleşmesi, Göğe Alınma, Kargaşa ve İsa’nın İkinci Gelişi’ne yol açacak” diye açıklıyor.

Detaylı CUFI ajandasını tamamen paylaşmasalar da birçok evanjelikal, İsrail’i kayırır ve İsrail’in düşmanlarını kendilerininki gibi sayar. 60 milyona yakın evanjelikalden gelen İsrail’e bu odaklanma en güçlü şekilde kendi düşüncelerine hitap eden Cumhuriyetçi Parti’de görülmektedir ancak Demokratlar arasında bir albenisi yok değildir. Güney ve sınır eyaletlerinde yani İncil Kuşağı’nda yoğunlaşmışlardır. Bu eyaletlerden çok az kongre üyesi İsrail’in ne yaptığını sorgulamanın çıkarına olacağını hissedebilir. Aslında çıkarları bunun tam aksidir ve bu nedenle sıklıkla samimi olsun olmasın İsrail’e sevgilerini yüksek sesle ifade ederler. Eski Meclis Sözcüsü Texas’tan Dick Armey gibi bazı kongre üyeleri, bütün Armageddon’cu ajandayı benimser. Hararetli şekilde dünyanın sonunu getirmeyi arzulayan bir politikacıya nasıl oy verilir ise bir merak konusudur.

Bu güçlü İsrail-yanlısı duygu bloğu, bölgedeki diğer Amerikan çıkarlarına zarar veren hukukdışı İsrail yerleşimlerine ve Tel Aviv’in komşularına karşı barbar dış politikasına açık kart sağlar. Aynı zamanda Arapların Ortadoğu dansında mağdur taraf olarak sayılması çok nadir ifade edilir. Hatta Arapların mağdur edildiği İsrail-merkezli politikaların çoğu Hıristiyan’dır.

John Hagee yanlış şekilde Kur’an’ın tüm Müslümanların Hıristiyanlar ile Yahudileri öldürmeye çağırdığını söyler. Müslümanların genelde evanjelikler ve Hıristiyan Siyonistlerce İsrail’in düşmanı ve terörizm destekçileri olarak sürekli özdeşleştirilmesi, Birleşik Devletler’de İslam-fobisinin doğal yükselişine neden oldu. Bu ön yargı Arap dünyasındaki sorunlarda İslam’ın tamamlayıcı olduğu algısından çıkar. İslam’ın şer bir din olduğuna ve Müslümanların yetkililerce izlenmesi gerektiğine ve hatta bazı temel haklarından mahrum bırakılmasına ya da güvenilemeyecekleri için sınırdışı edilmelerine inanan Peter King ve Michelle Bachmann gibi kongre üyeleri, Amerikalılar arasında talihsiz bir dalgalanma oluşturdular. Armageddoncular şer güçlerle nihai bir yüzleşme olacağına inandıkları için düşmanı belirlemeleri gereklidir. Ve bu düşman sıklıkla olduğu gibi Müslümanlardır. Hagee Müslüman dünyaya karşı bu çatışmayı son günlere karşı çıkan satanist vekillere karşı direniş olarak yorumlar.

Sıklıkla en iyi şekilde din-dışı olarak tanımlanan neo-muhafazakarlar, amaçlarını evanjelikallerle ilişkilendirmeden devşirilen avantajları tespit etmede hızlı davrandılar ve Reagan yönetimi sırasında güçlü bağlar kurdular. İsrail de Hıristiyan Siyonistlerle yakın ve sürekli bir ilişkiden devşirilebilecek çıkarları fark etti. Bunu yaparken İsrail liderleri burunları tıkadılar zira Mesih’in dönüşü eskatolojisi dünyanın sonunda din değiştirenler hariç tüm Yahudilerin de ölüp cehenneme gideceğinden dolayı tiksindiriciydi. CUFI gibi gruplar İsrail’i ziyaret edecek kitlesel hac organize ettiğinde tüm zamanlarının İsrail’de geçirir ve Arap bölgelerindeki başlıca Hıristiyan kutsal mekanlarına gitmeyi reddederler. Asla dinkardeşi olarak görmedikleri Filistinli Hıristiyanlarla görüşmezler. Hıristiyan Siyonistler Kudüs’te toplandığında İsrail liderleri sıklıkla onlara ziyafetler verir. Başbakan Netanyahu gibi liderler çoğunlukla onlarla görüşür.

John Hagee dahil bazı evanjelikal liderler, başka yollarla ilişkiden doğrudan çıkar sağlar. İsrail hükümeti Hagee’ye İncil’in mesajını daha rahat iletsin diye tüm ekibiyle birlikte Lear sınıfı bir jeti hediye etti. Elbette Amerikan yardımı ve İsrail’e vergi muaf katkıların bu gruplara destekleyecek şekilde geri dönüştürüldüğü söylenebilir zira bu gruplar Washington tamamen kuruyana kadar daha fazla yardım sağlamak için kaçınılmaz olarak istekli olacaklardır.

Yani netice olarak Washington’un İsrail’le ilişkisi lehinde Amerikan siyasetindeki Hıristiyan Siyonist iştiraki, İsrail ve Birleşik Devletler özünde aynı devlet oldukları varsayılmadıkça –ki bu sürdürülemezdir– hiçbir makul ABD ulusal çıkarına hizmet etmez. Aksine Hıristiyan Siyonist siyasallaştırması Ortadoğu bölgesinde ve diğer Müslüman ülkelere karşı genelde kalın kafalı ABD dış politikasını destekleyen asli unsur olmuştur. En az dört savaşa götüren bu politika dünyayı Amerikalılar için daha tehlikeli bir hale dönüşmesine katkı sağlamıştır. Hıristiyan Siyonist destekli dış politika dar yorumlu bir cemaat çıkarına hizmet eder. İronidir ki bu çıkar dünyanın sonunu getirmek için ne gerekirse yapmaya niyetlidir. Bu şekilde İncil yorumu doğruysa Pastör John Hagee gibiler olası bir zafer kazanacaktır. Ancak hiç şüphesiz biz diğerleri için bu bir felaket olacaktır.

*Philip Giraldi, Türkiye, İtalya, Almanya ve İspanya’da çalışmış eski bir CIA çalışanıdır.

 Antiwar.com’daki bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.

Haber Ara