Dolar

34,9509

Euro

36,7127

Altın

2.996,06

Bist

10.039,61

Arap Baharı'nın arkasındaki ekonomik nedenler

‘İnsanlar hür olarak doğarlar fakat zincire vurulmuş olarak yaşarlar’ ~Jean Jacques Rosseau~

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-14 15:45:30

Arap Baharı'nın arkasındaki ekonomik nedenler

TIMETURK / Haber Merkezi


Rosseau’nun sözünün ana fikri insanların hür doğduğu ve özgürce yaşayıp,zincire vurulmasını engellemek için yönetici kurumların ona saygı,şefkat gösterip değer vermesi gerektiğidir.

İnsanoğlunun Rosseau’nun fikirlerini gerçekleştirmek için ne kadar çaba harcadığı ise ayrı bir tartışma konusudur. Fakat zincire vurulmama veya zincirleri kırma konusunda insanoğlunun hakkını da yememek gerekir. Tarihe kısa bir bakış atarsak yaşanan devrimlerin,ayaklanmaların arkasındaki genel amacın da ‘zincirlerden kurtulmak’ olduğunu söyleyebiliriz.

İnsanların özgürlük veya hür bir iradeye sahip olabilmek için gösterdiği politik tepkiler var olsa da bu tepkilerin temelinde esaslı ekonomik nedenlerin yer aldığı inkar edilemez bir gerçektir.

Fransız devriminden,Bolşevik devrimine veya Amerikan mücadelesine kadar toplumları değiştiren hareketlere baktığımızda birincil nedenin sosyo-ekonomik nedenler olduğunu görebiliriz. Modern tarihte,komünizmin çöküşünden Juan Peron’un Arjantin’de tarihi seçimi ve devrilişine kadar veya daha güncel olan Arap Baharı’na kadar birçok olayın temelinde o bölgelerin ekonomik nedenleri yer alıyor.

ARAPLARIN BAHARA OLAN İHTİYACI

Gazeteci William Shaub ‘Mısır Devriminin Kökenleri’ adlı makalesinde bölgede ortalama kişi başına düşen gelir ile ayaklanma arasında doğrudan bir ilişki olduğunu söylüyor.

Shaub yazısında “Mübarek’in yönetimindeki Mısır’da çok büyük bir gelir adaletsizliği yaşanıyordu ve bu durum kuşkusuz ki ayaklanmanın en büyük sebebiydi. Mısırda ortalama kişi başına düşen milli gelir 6200$ iken Mısırlıların yarısı günde 2 dolar veya daha az bir miktar gelirle yaşamak zorundaydı.”

20 yılı aşkındır Arap coğrafyasında yaşayan insanlar dünyanın en az gelirine ulaşan halklar arasında yer alıyordu. Aynı zamanda ifade özgürlüğü hakkının ve yöneticilerin hesap verme yükümlülüğünün en düşük olduğu ülkelerde yine Arap ülkeleri idi. Kötü ekonomik politikaların kötü yönetimle birleşmesi sonucu oluşan fakirliğe, yolsuzluğa ve otoriter rejimlere karşı Arap ülkeleri haklarının ayaklanması zaten kaçınılmaz bir gelecekti.



Her ne kadar ilgili kurumlarca Arap bölgesinde 2015 yılına kadar ekonomik büyümenin Latin Amerika’dan sonra en düşük düzeyde gerçekleşeceği öngörülse de uzun vadede ayaklanmaların birer sonucu olarak gerekli siyasal ve ekonomik reformların yapılması durumunda da dünyanın en hızlı büyüyen ekonomilerinden biri olacakları tahmin edilmektedir.

Yukarıdaki haritada halk ayaklanmalarının yaşandığı Arap ülkeleri ile diğer Arap ülkelerinin kişi başına düşen milli geliri (mavi), nüfusu (insan şekli) ve yönetimdeki kişilerin görev süreleri yer alıyor.

Umarız ayaklanmaların hedefine ulaşması ile bu tablo değişecek ve Jean Jacques Rosseau’nun hayalinin gerçekleşip ‘hür doğup zincirsiz yaşayabilecek’ bir halkın doğumunu birlikte görebileceğiz. (Tuna Lüleci /TurkArabNews)


Haber Ara