Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Yeni 'Yargı Paketi'nde neler değişiyor?

Mustafa Şentop: Devlet kurumlarını kutsayan yaklaşımların izlerini anayasadan silmek, yüksek yargıyı gökten yere indirmek istiyoruz...

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-11 11:46:30

Yeni 'Yargı Paketi'nde neler değişiyor?

TIMETURK / Haber Merkezi



Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın yeni anayasa çalışmalarını teslim ettiği üç kurmaydan biri olan Prof. Mustafa Şentop, mevcut Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun (HSYK) adının değişmesi ve üç daireye ayrılması, Anayasa Mahkemesi’nin (AYM) yapısını değiştiren, üst yargıyı tek çatı altında toplamayı öngören önerilerini anlattı.

Yeni Şafak gazetesinden Murat Aksoy’a konuşan Şentop, hazırlanan yeni anayasayla “Başkan’a Meclis’i feshetme yetkisi” verildiği iddialarını yalanladı. Şentop şöyle konuştu:

“İçinde bu da var, ama çok farklı bir mekanizma öneriyoruz. Başkan Meclis'i feshedebilir, ama bunu yaparsa kendi görevi de sona erer ve birlikte seçime gidilir. Yani Başkan, kendi görevini sona erdirmeyi göze alabiliyorsa Meclis'i feshedebilir. Üstelik Meclis de Başkan'ı azledebiliyor bizim önerimizde. Orada da Meclis kendi seçimlerini yenilemek zorunda… Bu sistemle, 'Başkan Meclisi feshedebiliyor', demek aynı şey değil. Ya önerimiz okunmamış, ya da anlaşılmamış. Yine mesela, 'ülkeyi Başkanlık kararnameleriyle yönetme' yolu açılıyor, diye bir iddia var…”


HSYK değişiyor, Temyiz Mahkemesi geliyor

Şentop, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu’nun adının Hâkimler ve Savcılar Kurulu olarak değiştirileceğini söyleyerek, Anayasa Mahkemesi’nin görevlerinin düzenleneceğini ve Temyiz Mahkemesi’nin kurulacağını açıkladı.

Şentop, “Teklifimizde üç önemli başlık mevcut. Birincisi, Hâkimler ve Savcılar Kurulu, ikincisi Anayasa Mahkemesi ve üçüncüsü Temyiz Mahkemesi” dedi.

HSYK hakkında bilgi veren Şentop şunları söyledi:

“Bugünkü mevcut Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'nun adındaki 'Yüksek' kelimesini çıkarttık. Bizim metnimizde 'yüksek' ve 'yüce' gibi kutsiyet çağrıştıran ifadeler yok. Devleti, devlet kurumlarını kutsayan yaklaşımların izlerini anayasada barındırmak istemiyoruz. Bir zamanların meşhur tabirleriyle, 'anayasayı, yargıyı ve devleti gökten yeryüzüne indirmek istiyoruz'. Bunlar insan eseri, beşeri yapılar… Bizim teklifimizde kurulun adı Hâkimler ve Savcılar Kurulu.”

“Kurul, sayı olarak şimdikinden farklı değil; 22 üyeden oluşuyor. Bunlardan biri Adalet Bakanı, diğeri müsteşarı. Geriye kalan 20 üyenin 7'sini TBMM, 7'sini Başkan, 6'sını ise hâkim ve savcılar kendi aralarında yapacakları seçimle belirliyorlar. Başkan'ın seçeceği 7 üyenin 7'si de hâkim ve savcılar arasından seçilerek belirleniyor. TBMM'nin seçecekleri ise öğretim üyeleri ve avukatlar arasından. Bu tabloya göre, Adalet Bakanlığı müsteşarı da hâkim olacağı için, HSK'nın 22 üyesinden 14'ü yargı kökenli oluyor. Yani çoğunluk yargı mesleğinden teşekkül ediyor. TBMM'nin seçecekleri, birinci turda üçte iki oranında oyla, olmazsa ikinci turda üye tam sayısının salt çoğunluğu ile belirleniyor. Burada çoğulculuk var mı? Elbette var.”

“HSK, üç daire halinde çalışacak. Bugünkünden farklı olarak, bu daireler, Hâkimler Dairesi, Savcılar Dairesi ve Disiplin Dairesi şeklinde ayrılıyor. Hâkimleri ve savcıları mesleki farklılıkları dikkate alınarak ayırıyoruz. Böylece tersinden, hâkimlerin güvencelerini arttırmış oluyoruz.”

“Teftiş konusu da çok önemli. Bugün Teftiş Kurulu HSYK'ya bağlı olduğu için, düzgün çalışamıyor. Zira müfettişlerin bütün özlük işlemleri Kurul'un elinde. Teftiş yapmaktan kaçınıyor müfettişler. Kurul üyelerinin iki dudağı arasında mesleki kariyerleri. Bizim teklifimizde, Teftiş Kurulu doğrudan HSK Başkanına bağlı. Atamaları HSK Başkanı re'sen yapacak. Böylece bir iddia makamı olan Teftiş Kurulu ile karar makamı olan Disiplin Dairesi ayrılmış oluyor. Bugün HSYK hem iddia makamı hem karar makamı.”

Anayasa Mahkemesi’nin anayasada yapılacak değişiklikleri denetleyemeyeceğini belirten Şentop, “Anayasa Mahkemesi üye sayısı aynı; 17. Bunların 9'unu TBMM, 8'ini Başkan belirliyor. AYM bizim teklifimize göre, anayasa değişikliklerini denetleyemeyecek. Şekil bakımından da denetleyemeyecek. Zira anayasa değişikliği bir 'kurucu iktidar' fonksiyonudur; AYM'nin buna müdahil olmaması gerekir. İkinci önemli nokta da şudur: Anayasa Mahkemesi, anayasaya uygunluk denetimi yapıyor. Yani anayasa burada bir kriter. Anayasa değiştiği zaman, neyi neye göre denetleyecek? Kriterin kendisi değiştirilmiş… İşte bu noktada keyfilik başlıyor. Kriteri kendisi koymaya çalışıyor. 1982 Anayasası çok somut sınırlama getirmiş; yine olmamış” dedi.

Şentop sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mahkeme 2008'de anayasa değişikliğini denetledi ve iptal etti. Anayasanın açık hükümlerine rağmen, çok zayıf bir yorumla bunu yaptı. Bu tarihi gelişim süreci açıkça gösteriyor ki, AYM anayasa değişikliklerini şekil açısından da olsa denetlememelidir. Yine bizim teklifimizde, AYM 'yürürlüğün durdurulması' kararı veremeyecek. Zaten mevcut anayasada da böyle bir yetki verilmemiş; AYM kendi kendine bu yetkiyi almış. Böyle bir yetki, anayasa denetiminin temel ilkelerine aykırı. Anayasada açıkça diyoruz, iptal kararları geriye yürümez… Mahkeme, yürürlüğün durdurulması kararı vererek, aylar sonraki iptal kararını öne alıyor, bir nevi geriye yürütüyor. Bu yanlış bir iştir. İptal edecekse, hemen iptal etsin...”


‘Mart sonuna kadar metni bitirmek istiyoruz’

Anayasa sürecinin 2013’ün Ekim ayına yetişmesi için komisyonun çaba gösterdiğini belirten Şentop, anayasanın yazımı Mart ayına yetişmezse yeni arayışlara gidilebileceğini söyledi.

Şentop, Mart'ta sonuç çıkmazsa başka arayışlarımız elbette olur. Uzlaşma Komisyonu'nu tıkayan, süreci yavaşlatmaya çalışan parti veya partiler ayrılır, kalanlarla yola devam ederiz. İki partiyle veya bir partiyle ortak hareket etmemiz mümkünse, değerlendiririz. Bizim AK Parti olarak temel ilkelerimiz, yaklaşımlarımız var. Bunlardan vazgeçmeden, taviz vermeden anlaşabiliyorsak anlaşırız. Bütün bu çabalarımız sonuçsuz kalırsa, kendi hazırladığımız teklifi Meclis'e sunarız; destek bekleriz. AK Parti yeni anayasa için elinden gelen bütün çabayı sonuna kadar gösterecek. Bundan kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın. Gelinen noktada takvimde bir güncelleme yapmak suretiyle Mart sonuna kadar metni bitirmeyi hedefliyoruz” dedi.

“Türkiye'nin Yeni Anayasa'ya kavuşmasını isteyen her parti, çalışmanın Mart sonuna yetişmesi için iyi niyetli bir biçimde çalışmaların sonuçlanmasına katkı sağlamalı” diyen Şentop şunları söyledi:

“Uzlaşma Komisyonu Yeni Anayasa konusunda nihâî merci değil ve Mart sonuna yetişecek metin, önce partiler tarafından ele alınacak ve daha sonra da Genel Kurul'a gelecek. Süreç pürüzsüz işler ve mutabakat sağlanırsa da, parlamentoda kabul edilecek veya referanduma gidecek. Bu sürecin de, 2013 Ekim'ine yetişmesi gerekiyor. Zira 2014 yılında önce yerel seçim, ardından da Cumhurbaşkanlığı seçimi yapılacak. Seçim atmosferine girildiğinde de, Yeni Anayasa için gereken ortamı bulmak imkânsızlaşacak.”


Yargıtay ve Danıştay kaldırılıyor mu?

Yargıtay ve Danıştay’ın birleştirileceğini söyleyen Şentop, yapılacak yeni düzenleme hakkında şu bilgileri verdi:

“Bu iki mahkeme kaldırılmıyor, birleştiriliyor. Bu konu da eski bir konu, birçok tartışma yapılmış üzerinde. Her iki mahkeme üyelerinin çalışmaları, raporları var. Elbette karşı çıkanlar da var. Bazı gazeteler karşı çıkanları topluyor, onlardan görüş alıyor. Ama herkes karşı çıkmıyor.

Yargıtay'la Danıştay'ın birleştirilmesi iki bakımdan önemli. Birincisi, Yargıtay da Danıştay da aynı kanunları uyguluyor; ama yorum konusunda zaman zaman farklar ortaya çıkıyor. İki ayrı mahkeme olduğu için bu yorum farkları birleştirilemiyor. Yargıtay'da iki farklı daire arasında görüş farklılığı ortaya çıkarsa, bunu Yargıtay çatısı altında birleştirmek mümkün. Yargıtay'ın tek bir içtihadı oluyor böylece. Danıştay için de geçerli bu. Farklı daireler arasındaki görüş farklılıkları birleştirilir, Danıştay içtihadı olur. Ama Yargıtay'la Danıştay arasında görüş farklılığı ortaya çıkarsa bunu birleştirmenin yolu yok. Biz iki mahkemeyi tek çatı altında toplayarak, hukuk kurallarının uygulanmasında bir istikrar ve birlik sağlamış olacağız.”


‘Temyiz Mahkemesi içtihad üretecek’

İdare mahkemelerinin temyiz mercii olarak Temyiz Mahkemeleri’nin kurulacağını söyleyen Şentop, bu mahkemelerin asli görevinin içtihad üretmek olduğunu belirtti.

Şentop, “Temyiz Mahkemesi çatısı altında, adli daireler gibi, idari daireler de bulunacak. Yani, idari yargıyı kaldırmış olmuyoruz. İdare Mahkemeleri devam edecek. Ama bu mahkemelerin temyiz mercii, Temyiz Mahkemesi olacak. Temyiz Mahkemesi'ndeki idari daireler olacak. İkinci önemli husus ise şudur: Artık iki dereceli yargılama sistemi bir insan hakkı olarak kabul ediliyor. Biz de istinaf mahkemelerini kurmuştuk (Bölge Adliye Mahkemeleri). Henüz faaliyete geçmedi bunlar. Bu yeni sistemde, Temyiz Mahkemesi'nin yükü hafifleyecek ve asli görevi olan içtihad üretme işine dönecek” dedi.

Şentop şöyle konuştu:

“Temyiz Mahkemesi üyelerinin dörtte birini Başkan'ın seçmesini benimsedik. Bugün mevcut anayasaya göre, Danıştay üyelerinin dörtte birini zaten Cumhurbaşkanı atıyor. Biz Yargıtay'la Danıştay'ı birleştirdiğimiz için teklifimizde garip bir taraf yok. Bu kısmı, bir çok köşe yazarı anlayamamış. Danıştay da Temyiz Mahkemesi'nin içinde olacağı için, Başkan'ın üye ataması gayet tabii. Ayrıca bu üyelerin öğretim üyesi ve avukatlar arasından olmasını önerdik. Bugün bürokratlar arasından bile oluyor.”

SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara