Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Okul Sütü Programı'na Ziraat Odaları Birliği'nden destek

Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yarın başlayacak okul sütü dağıtımı programını sonunu kadar desteklediklerini bildirerek, "Özel okullar dahil 6 milyon 290 bin 977 öğrenciye, haftada 3 gün 200'er mililitrelik uzun

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-10 09:00:59

Okul Sütü Programı'na Ziraat Odaları Birliği'nden destek
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yarın başlayacak okul sütü dağıtımı programını sonunu kadar desteklediklerini bildirerek, "Özel okullar dahil 6 milyon 290 bin 977 öğrenciye, haftada 3 gün 200'er mililitrelik uzun ömürlü (UHT) süt dağıtılmasını sağlayacak Okul Sütü Programı'nı fevkalade önemli buluyoruz." dedi.

Bayraktar, yaptığı yazılı açıklamada, okullarda süt dağıtımının yarın, eğitim öğretim yılının ikinci dönemiyle birlikte başlayacağını hatırlatarak, sütün, sadece bebeklikte değil, insan yaşamının her evresinde tüketilmesi gereken bir besin olduğunu, düzenli süt tüketimi alışkanlığının, bebeklikten yaşlılığa, bireyin zihinsel ve fiziksel gelişimine, vücudunun güçlenmesine ve sağlığının korunmasına çok ciddi oranda katkı sağladığını vurguladı.

Çocukların, geleceğin fiziksel ve zihinsel sağlıklı toplumunu oluşturabilmesi için sağlıklı beslenmesinin şart olduğunu bildiren Bayraktar, şunları kaydetti: "Sağlıklı beslenme sağlıklı çocukluluk, sağlıklı çocukluk da sağlıklı yetişkinlik ve sağlıklı nesiller demektir. Çocuklara düzenli süt tüketimi alışkanlığı kazandırılması, geleceğin fiziksel ve zihinsel sağlıklı toplumun oluşuma büyük katkı sağlayacaktır. Bu yüzden henüz küçük yaşta iken çocuklara düzenli süt tüketimi alışkanlığının kazandırılması gerekir. Okul sütü programları, çocukların ihtiyaç duyduğu hayvansal protein ve pek çok mineral madde ile vitaminleri sağlayarak, sağlıklı nesiller yetiştirmek yanında, aynı zamanda süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir araç olarak kullanılmaktadır. Yakın zaman için 25 milyon ton süt üretiminin hedeflendiği ülkemizde, böylesine düşük tüketim miktarları ile üretilen sütün nasıl tüketileceği merak konusudur. Bu nedenle Hükümetimizin geçen yıl uygulamış olduğu her gün 7,2 milyon okul çağındaki çocuğa 200 mililitre uzun ömürlü süt dağıtımı eleştirilere ve tartışmalara rağmen başarılı bir şekilde yürütülmüştür. TZOB olarak uygulama döneminde de belirttiğimiz üzere, bu programı çok önemsiyor ve atılan bu olumlu adımı sonuna kadar destekliyoruz."

2012-2013 dönemi okul sütü ile ilgili çıkarılan mevzuatlar neticesinde ihaleler yapıldığını ve tedarikçi firmaların belirlendiğini hatırlatan Bayraktar, şöyle devam etti: "Tüm kuruluşların görev ve yetkilerini belirten 'uygulama planı rehberi' hazırlanarak görevli kurum ve kuruluşlara gönderilmiştir. Yapılan bütün bu hazırlıklar neticesinde yarın (11 Şubat 2013) okul sütü dağıtımına başlanacaktır. Program kapsamında; 2012-2013 eğitim öğretim yılının ikinci döneminde, geçen yıldan farklı olarak özel okullar dahil, 30 bin 885 okulda, anasınıfı ve 1, 2, 3 ve 4. sınıflar olmak üzere velilerinden izin alınmış toplam 6 milyon 290 bin 977 öğrenciye, pazartesi, çarşamba ve cuma günlerinde, haftada 3 gün süreyle 200 mililitre uzun ömürlü (UHT) içme sütü dağıtılacaktır."

"PEYNİR, YOĞURT GİBİ SÜT ÜRÜNLERİ İLE ÇEŞİTLENDİRİLMELİ"

Bayraktar, okul sütü programlarının; sağlıklı nesillerin yetişmesi açısından sosyal, tüketim alışkanlıklarının artırılarak süt ve süt ürünlerine talep yaratılması ve süt sektöründe arz-talep dengesinin sağlanması açısından da ekonomik fayda sağladığını vurguladı. Bu nedenle, sağladığı fayda ve gelişmiş ülkelerdeki uygulamalar dikkate alındığında, bu programın başlatılmasının yanında, ayrıca bu programın "peynir, yoğurt gibi süt ürünleri" ile çeşitlendirilmesi ve mutlaka yasal bir zemine oturtulması gerektiğine inandıklarını bildiren Bayraktar, "Böylece, bu programların uygulandığı ülkelerdeki gibi çeşitlendirilmiş süt ve süt ürünleri ile sağlıklı nesillerin yetiştirilmesi devlet garantisine alınmış olacaktır" dedi.

Şemsi Bayraktar, şunları kaydetti: "Şunu biliyoruz ki; uzun vadede yürütülecek 'Okul Sütü Programı' sayesinde Türkiye'de süt kalitesi ve tüketimi artırılırken, aynı zamanda hayvancılık ve hayvancılıkla ilişkili diğer sektörler de gelişecek; bu sektörlerde istihdam kapasitesi artırılacaktır. Yine Okul Sütü Programı ile beslenme yetersizliğinden kaynaklanan gelişim bozukluklarına yönelik yapılan harcamaların azalmasıyla gayrisafi milli hasılada artış elde edilecektir. Böylece Türkiye, Okul Sütü Programı'ndan sosyal gelişimin yanı sıra ekonomik anlamda da topyekün bir fayda sağlayacaktır. O yüzden bu programı yürütenlere ve destek sağlayan herkese teşekkür ediyor, okul sütü uygulamasının uzun yıllar kararlılıkla devam ettirilmesini temenni ediyoruz."

"SÜT, KEMİK ERİMESİ HASTALIĞINA YAKALANMA RİSKİNİ AZALTIYOR"

Süt tüketimi genellikle ileri yaşlarda görülse de temeli çocukluk ve gençlik dönemine dayanan osteoporoz (halk arasında bilinen adıyla kemik erimesi) hastalığına yakalanma riskini azalttığını hatırlatan Bayraktar, Sağlık Bakanlığı'nın, bireylerin günlük olarak tüketmesi gereken süt miktarını çocuklarda, ergenlerde, gebe/emzikli kadınlarda ve menopoz sonrası kadınlarda 3-4 su bardağı, yetişkinlerde ise 2 su bardağı olarak tavsiye ettiğini belirtti. Kalsiyum, protein, A, B, D, E vitaminleri bakımından zengin olan sütün, kemik ve dişlerin sağlıklı gelişiminde, bağışıklık sisteminin güçlenmesinde, göz, saç ve deri sağlığında, sinir ve sindirim sisteminin düzenlenmesinde ve büyümede etkin rol oynadığını bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: "Bu nedenle büyüme ve gelişme çağından itibaren çocukların, gençlerin, anne adaylarının, yaşlıların süt ve ürünlerini dengeli biçimde tüketmesi gerekmektedir. Ayrıca yapılan araştırmalar sütün, bireylerin sağlığı üzerindeki olumlu etkilerinin yanı sıra osteoporoz, kanser, kalp krizi, obezite gibi pek çok hastalığa karşı vücudu koruduğunu göstermektedir. Günde 2-3 bardak süt içenlerde kolon kanseri, meme kanseri ve over (yumurtalık) kanseri riskinin ciddi oranda azaldığı bildirilmektedir. Tüm dünya ülkeleri, süt tüketiminin artırılması adına ciddi çalışmalar yürütmektedir. Bu çalışmaların yürütülmesinde ve yeni inisiyatiflerin oluşturulmasında devlet, sivil toplum ve özel sektör kuruluşlarının işbirliği esas alınmaktadır. Ayrıca, tüm bu girişimlere halkın katılımı da son derece önemlidir. Ancak ne yazık ki ülkemizde süt tüketim alışkanlığı yaygın değil. Bu doğrultuda yapılan araştırmalar Türk halkında süt tüketiminin su, çay ve gazlı içeceklerden sonra 4. sırayı aldığını göstermektedir. Bu durumu değiştirmek zorundayız."

TÜRKİYE, 2010'DA DÜNYA İNEK SÜTÜ ÜRETİMİNİN YÜZDE 2,08'İNİ KARŞILADI

Bayraktar, Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü'nün (FAO) verilerine göre, 2010 yılında dünyada 599 milyon 438 bin 3 tonu inek sütü olmak üzere 720 milyon 870 bin 390 ton süt üretildiğini, Türkiye'nin 2010 yılında, 12 milyon 480 bin 100 tonu inek sütü olmak üzere 13 milyon 605 bin 594 tonluk üretimle 11'inci sırada bulunduğu bilgisini verdi. Şemsi Bayraktar, dünyada sütün çok önemli bir ürün haline geldiğini, toplam 179,2 milyar dolarla dünyada ürün bazında değer olarak en büyük üretimin inek sütünde yapıldığını vurguladı.

Türkiye'nin, 2010 yılında 12 milyon 480 bin 100 ton inek, 816 bin 832 ton koyun, 272 bin 811 ton keçi, 35 bin 851 ton manda sütü ürettiğini bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:"İnek sütü, Türkiye'de de ürün bazında değer olarak en büyük üretimin gerçekleştirildiği kalemdir. Ülkemizde 2010 yılında 3,9 milyar dolarlık inek sütü üretilmiştir. Dünya nüfusunun yüzde 1,06'sı kadar olmasına rağmen, dünya inek sütü üretiminin yüzde 2,08, toplam süt üretiminin ise yüzde 1,89'unu karşılıyor. Son yıllarda süt üretiminde çok önemli bir artış var. Fakat üretimde sürekliliğin sağlanması için fiyat istikrarının korunması gerekir. Türkiye'de hayvancılıkta, Mart-Nisan-Mayıs döneminde doğumlara bağlı süt üretimi artıyor. Zamanlamanın doğumlara bağlı süt üretiminin arttığı döneme denk getirilmesi de, sütte fiyat istikrarının korunması açısından çok yerinde olmuştur."

Türkiye'nin, 2010 yılında 13,6 milyon ton olan süt üretiminin 2011 yılında 15 milyon tonu aştığını, bu hızla çok uzak olmayan bir gelecekte üretimin 25 milyon ton düzeylerine ulaşabileceğinin unutulmaması gerektiğini bildiren Bayraktar, şöyle devam etti: "Süt tüketiminin acilen artırılması bir zorunluluk. Çok yararlı bir gıda maddesi olan sütün, tüketiminin artırılması, fevkalade önemli. Okul sütü programı bu açıdan da çok önemli. Yalnız okul sütünde süreklilik gerekir. Uzun yıllar devam etmeli. Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak beklentimiz, kamuoyuna çalışmaların başlatıldığı yönünde deklare edilen ve 2013 yılında devreye alınacağı açıklanan Et ve Balık Kurumu bünyesinde oluşturulması düşünülen ette ve sütte müdahale kurumunun kuruluş çalışmalarının tamamlanıp, bir an önce faaliyete geçirilmesidir. Bu kurum süt fiyatlarına ve dolayısıyla et fiyatlarına istikrarı getirecektir. Bu fiyatlardaki büyük dalgalanmaları önleyecektir."

Bayraktar, et ve sütte müdahale kurumu konusunu uzun süredir takip ettiklerini, en son, 19 Aralık 2012'de Başbakanlık Resmi Konutu'nda yaptıkları görüşmede Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a tekrar ilettiğini, Başbakan Erdoğan'ın müdahale kurumuyla ilgileneceğini kendisine söylediğini de hatırlattı.

60'DAN FAZLA ÜLKEDE OKUL SÜTÜ PROGRAMI UYGULANDI

Gelişmiş ülkelerde süt tüketim rakamlarının Türkiye ile karşılaştırıldığında; kişi başına Avrupa Birliği'nde 10,7, ABD'de 11,8 kat daha fazla süt içildiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: "Dünyada birçok ülke bu sorunu çözmek için bireyleri özendirici ve teşvik edici okul sütü programlarına başvurmaktadır. Mevcut veriler 60'dan fazla ülkede okul sütü programlarının uygulandığını göstermektedir. Süt tüketimini artırma amaçlı gelişmiş ülkelerde uygulanan programlar genel itibarıyla yasal altyapısının olması noktasında benzerlik göstermektedir. Uygulamalardaki farklılıklar ise ülkeden ülkeye değişmektedir. Örneğin; AB'de, eğitim kuruluşlarındaki öğrencilere, işlenmiş süt ürünlerinin tedarik edilmesi için topluluk yardımları verilmektedir. Ayrıca, bu yardımlara ilaveten üye ülkeler, aynı ürünler için ulusal yardımlar da verebilmektedir."

Çek Cumhuriyeti'nin, çalışmalarda ulaşılan başarıda devletin rolünü en açık şekilde ortaya koyan ülke olduğunu vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: "Küçük ölçekli bir işletme tarafından 1996 yılında Çek Cumhuriyeti'nin başkenti Prag'da başlatılan Okul Sütü Programı, AB'ye üyelik sürecinde, 1999 yılından itibaren devlet projesi haline gelmiştir. Çek Cumhuriyeti'nde, 2004 yılında, 2 bin 569 okulda 540 bin öğrenciye süt ve süt ürünleri (uzun ömürlü UHT süt, aromalı süt, yoğurt, sütlü tatlılar, sütlü çikolatalar ) dağıtılmış ve programın süt tüketiminde yüzde 19 oranında bir artış sağladığı gözlenmiştir. Program 'Laktea' adlı kar amacı gütmeyen bir kuruluş tarafından yürütülmüş ve finansmanın yüzde 50'si ulusal ve topluluk yardımları ile yüzde 50'si ise aileler tarafından karşılanmıştır. Bir diğer başarılı uygulama örneği Portekiz'dir. Bu ülkede 'Okul Sütü' uygulamaları sonucunda yıllık kişi başına içme sütü tüketimi 29 litreden 70 litreye yükselmiş, 10 yıl içinde boy ortalamasında 3 santimetreye yakın artış olmuş, ayrıca çocukların okula devam ve zihinsel aktivitelerinde belirgin değişiklikler gözlenmiştir."

Okul sütü programlarının aynı zamanda süt hayvancılığında istikrarı sağlamak ve süt piyasasını düzenlemek için bir araç olarak kullanıldığını da ifade eden Bayraktar, şunları belirtti: "Avrupa Birliği Komisyonu Okul Sütü Programının genel amaçlarından birini 'Süt ürünleri pazarını genişletmek' olarak belirtmektedir. Komisyon, programın esas amaçlarından birini ise 'AB pazarında süt ürünleri için istikrar sağlamak ve yaşama standartlarının yükseltilmesine katkıda bulunmak' şeklinde açıklamaktadır. Okul sütü, toplam ulusal süt tüketiminin; Tayland'da yüzde 25, Japonya'da yüzde 9, ABD'de yüzde 7, Finlandiya'da yüzde 5, Norveç'te yüzde 4, İsveç'te yüzde 4, Kanada'da ve Danimarka'da yüzde 3'ünü oluşturmaktadır."
SON VİDEO HABER

Iğdır'da AK Parti İl Başkanlığı binasına molotoflu saldırı

Haber Ara