78 yıl boyunca onların sayıları hep sınırlı kaldı
İşte Meclis'in kadın vekil bilançosu...78 yıl önce 8 Şubat'ta yapılan seçimlerde ilk kez aday listesine giren kadınlar, o günden bugüne toplam 315 sandalye elde edebildi
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-02-08 07:57:06
Türk kadını, parlamentoya ilk kez "milletvekili" göndermesinin yıl dönümünde 78 yıllık aşamayı tartışıyor. Ulu Atatürk'ün açtığı yolda ilk kez 78 yıl önce bugün, parlamentoya 17 milletvekili gönderen ve ara seçimde 1 milletvekilinin de katılımıyla 18 sandalyeyle temsil edilen kadınlar, aradan geçen sürede umduğunu bulamadı. En yüksek temsil oranına 79 vekille bu dönem ulaşan kadınlar, ulaşılan noktadan hoşnut değil.
SEÇİLME HAKKINI İLK ONLAR KULLANDI
8 Şubat 1935 seçimleriyle birlikte bugüne kadar gerçekleşen 20 seçimde kadınlar toplam 315 sandalyeyle Mecliste temsil edilebildi. Atatürk'ün talimatıyla 5 Aralık 1934'te çıkarılan yasadan iki ay sonra seçimlere katılan Satı Kadın'dan Mebrure Gönenç'e, Şekibe İnsel'den Sabiha Görkey'e kadar 18 kadının açtığı yolda, kadınların temsil oranı hep düşük kaldı.
SAYILARI HEP SINIRLI KALDI
1939 ve 1943 seçimlerinde 16 kadının girebildiği parlamentoya sonraki yıllarda katılım son derece sınırlı kaldı. 1983 seçimlerine kadar 10'u aşmayan rakamlarla temsil edilen kadınlar, darbenin ardından yapılan ilk seçimde 12 sandalye kazanabildi.
TEK KADIN BAŞBAKAN
Buna karşın, kadın milletvekillerinin kabinede temsili genelde 1 isimle sınırlı kaldı. Tansu Çiller dışında Başbakanlık görevini üstlenen başka kadın da olmadı. 1995'te milletvekili sayısının 450'den 550'ye çıkmasına karşın sadece 13 kadın vekil parlamentoya girebildi. O tarihten sonra düzenli olarak sayıları artan kadın milletvekilleri, AK Parti'nin iktidara gelişinin ardından temsilci sayılarını artırdı. 2002'de 24, 2007'de 50, 2011'de de 79 milletvekili parlamentoya girmiş oldu. Temsil oranı da son seçimde ilk kez çift haneyi geçerek yüzde 14.4'e ulaştı.
BİZDEN GEÇ SAHİP OLDULAR AMA...
Türk kadını 1934'te çıkarılan kanunla ilk kez seçilme hakkını kullanırken, kadınlar İtalya'da 1948'de, Fransa'da 1944'te, Japonya'da 1950'de ve İsviçre'de 1971'de seçilme hakkını elde etti. Buna karşın, Avrupa'da kadınların temsil oranı hızla artarken, Türkiye'de arzu edilen oranlara ulaşmadı. Halen İsveç'te parlamentonun yüzde 44.7'si, Finlandiya'da 42.5'i, Belçika'da 38'i, İspanya'da 36'sı, Almanya'da 32.9'u, İsviçre'de yüzde 28.5'i, İtalya'da 21.6'sı, Bulgaristan'da 20.8'i, Yunanistan'da 18.7'si kadınlardan oluşuyor.
1935'TE İLK KADIN MİLLETVEKİLLERİMİZ KİMLERDİ:
- Mebrure Gönenç (Afyonkarahisar)
- Sabiha Gökçül Erbay (Balıkesir)
- Şekibe İnsel (Bursa)
- Huriye Öniz Baha (Diyarbakır)
- Dr. Fatma Memik (Edirne)
- Nakiye Elgün (Erzurum)
- Fakihe Öymen (İstanbul)
- Hatı Çırpan (Satı Kadın) (Ankara)
- Ferruh Güpgüp (Kayseri)
- Bahire Bediş Morova (Konya)
- Mihri Pektaş (Malatya)
- Meliha Ulaş (Samsun)
- Fatma Esma Nayman (Seyhan)
- Sabiha Görkey (Sivas)
- Seniha Hızal (Trabzon)
- Benal Nevzat Arıman (İzmir)
- Türkan Örs Baştuğ (Antalya)
- Hatice Özgener (Çankırı)- Ara seçimle
KADIN MİLLETVEKİLLERİ NE DEDİ?
Mecliste bu dönem 79 milletvekili görev alırken, içlerinden sadece Fatma Şahin "Aile Bakanlığı" koltuğuna oturdu. Meclis Başkanvekilliği, komisyon başkanlığı ve partilerinde genel başkan yardımcılığı yapan kadınlar da bulunuyor. AKŞAM, gelinen tabloyu, kadın parlamenterlere sordu:
TÜLAY KAYNARCA (AK PARTİ İSTANBUL MİLLETVEKİLİ - TANITIM VE MEDYA BAŞKAN YRD.):
8 Şubat 1935'ten 2002'de yapılan seçimlere kadarki tabloya bakınca, kadınlar yüzde 1 ile yüzde 4.5 arasında temsil edilmiş. O yılların toplam ortalaması 2.7'yi geçmiyor. Çok düşük. 2002'de 4.5'e geldikten sonra önce yüzde 9'a, son seçimde yüzde 14.4'e çıktı. Arzu edilen nokta mı? Hayır. Ama trende bakınca, yavaş yavaş kadınların karar mekanizmalarında temsil edilmeye başlandığını görüyorum. Başbakanımızın da bu konuda özel hassasiyeti var ve kadın milletvekillerinden 46'sı bizim partimizden. Genel merkez, il ve ilçe teşkilatlarında yüzde 30-35'lik oranlarda kadınların temsili noktasında da prensip kararı uygulanıyor. Ben önümüzdeki yerel seçimlerde ve 2015'teki genel seçimlerde de kadınların daha fazla ön plana çıkacağını düşünüyorum. Bu bakımdan 2014'teki yerel seçimler çok önemli.
PROF. DR. ZÜHAL TOPÇU (MHP GENEL BAŞKAN YARDIMCISI- ANKARA MİLLETVEKİLİ):
Sayısal nicelik kadar, nitelik de çok önemli. Yalnızca listelerde olmaları, temsil edilmeleri değil, sorumluluklarını nasıl yansıttıkları ve fiiliyatta varlıklarını ne kadar hissettirdikleri önem taşıyor. Seçilen kadınların, Meclisteki bütün çalışmalarda aktif olması lazım, sadece kadınlarla ilgili konularda değil. Maalesef komisyonlara bile baktığınızda sadece Kadın-Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu dışında erkeklerin büyük çoğunluğunu görürsünüz. Bu bir kadın değil, insanlık problemi ve toplumsal bir sorun. Demografik olarak bakıldığında neredeyse yarı yarıya kadın ve erkek olduğunu görüyoruz amabunun Meclise yansıması olmuyor. Meclise girip girmemeleri, liderlerin iki dudağının ucunda. Kadınların bu noktada iradelerini ortaya koymaları lazım. Kararlı irade konulursa daha iyi sonuçlar alınacaktır. Kadın milletvekillerinin sayısı arttıkça da, daha az küfürleşme ve tartışma olacaktır. Eğitimde de toplumsal cinsiyet rollerine yönelik bir ders konulması lazım. Bunun da iyi verilmesi gerekli.
CANDAN YÜCEER (CHP TEKİRDAĞ MİLLETVEKİLİ - TBMM AİLE VE SAĞLIK KOMİSYONU ÜYESİ):
Temsil oranı konusunda rakamsal olarak düzelme var gibi görünse de, dünya standartlarına bakınca, gerek temsil, gerek kadın-erkek eşitliği, gerek kadın istihdamı konularında Avrupa ülkelerinin çok çok gerisindeyiz. Nüfusun yüzde 50'si kadın ama siyasetten diğer meslek gruplarına kadar temsil oranı son derece az. 1 tane bakan, 1 tane vali var. Kaymakam sayısı bir elin parmaklarını geçmez, rektör yok. Bu bir yetersizlikten, beceriksizlikten kaynaklanmıyor ve bu mücadele ilk önce kadınların farkında olması gereken bir mücadele. Evet, erkek egemen bir yapı var ama kadınların da bu noktada eksiklikleri var. Hep beraber bu mücadeleyi yürütmemiz ve konuyu siyaset üstü görmemiz lazım. Kendi penceremizden, bulunduğumuz partilerin ideolojilerinden bakarak bu sorun aşılamaz. En az terör kadar önemli bir mesele bu. Halının altına süpürülecek, 2-3 cinayetten sonra dile getirilecek bir husus değil. Terörle mücadeledeki gibi sürekli sorunun aşılması için çaba gösterilmeli.
Haber Ara