Töre ve namus cinayetleri Türkiye'nin aşina olduğu toplumsal sorunlar arasında. Resmî raporlara göre, Türkiye'de her yıl 200'ü aşkın kişi, töre ve namus cinayetlerine kurban gidiyor. Ne var ki bu sorun yalnızca Türkiye'ye özgü değil. Pakistan, Afganistan ya da Ortadoğu ülkelerinde de kadınlar töre saikiyle işlenen cinayetlere kurban gidebiliyor. Göçle birlikte töre ve namus cinayetleri Almanya’nın da gündemine taşındı.
Federal Emniyet Teşkilatı araştırması
Türkiye'den Almanya’ya göç etmiş Yezidi bir ailenin kızı olan 18 yaşındaki Arzu Ö., bir Alman erkek arkadaşı olduğu için önce babası ve kardeşlerinden baskı görmüş, 2011 yılında kardeşleri tarafından kaçırılıp öldürülmüştü.
Alman medyasında geniş yer bulan bu olay, geçen günlerde Arzu Ö.'nün babasının yargılandığı dava nedeniyle, töre ve namus cinayetlerini bir kez daha gündeme getirdi. Babanın, “cinayete yardım” ve kızının özgürlüğünü elinden alma suçlarından 6,5 yıl hapis cezasına çarptırıldığı davada, daha önce yargılanan Arzu'nun beş kardeşi de 5,5 yıl ila müebbet arasında değişen hapis cezası almıştı.
18 yaşındaki Arzu, Almanya’da töre ve namus cinayetlerine kurban giden ilk kadın değil. Federal Emniyet Teşkilatı’nın1996-2005 yılları arasındaki vakaları incelediği 2011 yılı araştırmasına göre, Almanya’da her yıl ortalama 12 töre ve namus cinayeti davası görülüyor. Uluslararası kadın hakları örgütü Terres des Femmes’in Almanya şubesinde töre ve namus cinayetleri konusunda araştırmalar yapan Monika Michell, Almanya'daki töre cinayetleri kurbanlarına ilişkin şu bilgileri veriyor: “Çok sayıda kurban Türkiye'den gelen göçmenlerden oluşuyor ancak bunun nedeni tabii ki onların Almanya’daki en büyük göçmen grubunu oluşturması. Onların dışında Arap ülkelerinden, eski Yugoslavya ülkelerinden ve Pakistan, Afganistan gibi ülkelerden de çok sayıda mağdur var.”
Michell'e göre, Almanya'daki töre ve namus cinayetlerinin en önemli nedeni, göçmen ailelerin, geldikleri ülkelerdeki geleneklere ve ataerkil anlayışa bağlı kalması. Kültür çatışmasının, töre ve namus cinayetlerini tetikleyebildiğini ifade eden Michell, “Genç kızlar, Almanya'daki diğer kızlar gibi özgür ve Batılı yaşamak istiyor ancak bu özgürlük evde ellerinden alınıyor. Bu da namus cinayetine kadar varabilen bir çatışmanın oluşmasına neden oluyor" şeklinde konuşuyor.
'Uyum sorunları etkili oluyor'
Töre ve namus cinayetleri Almanya’da yargıya intikal ettiğinde, zanlıların kültürleri yahut gelenekleri “hafifletici sebep” olarak görülmüyor, herhangi bir ceza indirimi almıyorlar. Zanlılar, diğer cinayetlerde olduğu gibi müebbet hapis istemiyle yargılanıyor.
Töre ve namus cinayetleri davalarına bakan Avukat Gülşen Çelebi, Almanya'da kendilerini tehlikede gören kadınlara kimliklerini değiştirerek başka bir şehirde yeni bir hayata başlama olanağı sunulduğunu belirtiyor. Kadınların güvenliği için eski çevrelerinden tamamen kopmasının şart olduğunu dile getiren avukat Çelebi, topluma da büyük sorumluluk düştüğünü, şiddet mağduru olan ama bunu kimseyle paylaşamayan kadınlara el uzatılması gerektiğini vurguluyor: “Örneğin okullarda bu durumda olduğu anlaşılan kadınlarla iletişim kurulmalı ve onlara farklı bir hayat olduğu anlatılmalı. Onlarla konuşulmalı ve yardım teklif edilmeli. Şiddet ortamından kaçtıkları takdirde başlarına bir şey gelmeyeceği güvencesi verilmeli. Toplum bu konuları dikkate almakla ve bu genç kadınlara yardım edilmesini sağlamakla yükümlüdür.”
Çelebi, uyum konusunda yaşanan aksaklıkların göçmenlerin kendisini Almanya'ya ait hissetmemesine yol açtığını, bunun da geleneklere daha fazla sarılma sonucunu doğurduğunu söylüyor. Çelebi'ye göre, uyum konusunda daha fazla çalışmalar yaparak göçmenleri topluma kazandırmak, kadına yönelik şiddetin engellenmesinin de kilit noktalarından biri.
© Deutsche Welle