İsrail zindanlarında 44 gün süren açlık direnişi
İsrail hapishanelerinde 44 gün açlık grevi yaptıktan sonra serbest bırakılan Filistinli Hena Şelebi,''İşgalci, bedeni ve ruhi her türlü işkence yöntemini kullandı'' dedi.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-02-06 13:30:40
TIMETURK / Haber Merkezi
Soruları cevaplayan Şelebi, tutuklanması ve hapishanede yaşadığı süreçteki şartların çok zor olduğunu vurgulayarak, ''İşgalci, bedensel ve ruhsal ter türlü işkence yöntemini kullandı. İsrail güvenlik birimleri tarafından soyarak aranma, şiddetli dayak ve tecrit gibi işkenceler uygulanması üzerine açlık grevi yapmaya karar verdim. Bu uygulamalar bende psikolojik olarak çok olumsuz etkiler bıraktı'' diye konuştu.
Mahkemeye çıkarılmadan bir gün önce, emniyet birimlerinin kendisini alıp, sadece oturabildiği ve hareket edemeyeceği kadar dar olan, 'Posta' adını verdikleri kafese koyduklarını anlatan Şelebi, şunları söyledi:
''Bizi kışın açık havada, bu kafes içinde bekletiyorlardı. Yağmur yağdığında sırılsıklam olarak hapishaneye dönüyorduk. Yazın ise sıcaktan kavruluyorduk.''
''Bir gün sanki yüz gün gibiydi''
''Açlık grevine başladıktan üç gün sonra hakkımda idari bir ceza daha verildi biz bu cezanın keyfi olduğunu biliyorduk'' diyen Şelebi, şöyle devam etti:
''İdari tutuklamaya hayır. Şerefim, yemekten daha değerlidir'' başlıklı açlık grevine başladım. 44 gün süren bu dönem gerçekten çok zor geçti. Bedensel acılar, tahammül edilemez boyutlara ulaştı. O süreçte gardiyanların muameleleri ve açlık sebebiyle, bir gün sanki yüz gün gibiydi. Düşünün hastanede bile yatarken İsrail askerleri 24 saat boyunca silahlarını üzerimizde tutuyorlardı.''
Bu zorlu sürece nasıl tahammül ettiğini anlatan Şelebi şunları söyledi:
''Allah'a imanım, iradem ve duruşum vardı. Başaracağıma inanıyordum. Çünkü özgürlüğümüzün, yemekten daha değerli olduğunu biliyordum. O süreçte Müslüman olduğunu iddia eden doktorları gönderdiler. Bize böyle ölürsek kafir olarak öleceğimizi söylüyorlardı. Sen de Şeyh Hıdır Adnan gibi olacaksın. Bak o konuşamıyor, göremiyor, duyamıyor ve yürüyemiyor gibi psikolojik baskılar yaptılar. Ayrıca geceleri çirkin bir şekilde arama yapıyorlardı.''
''Beni küçük hapishaneden büyük hapishane Gazze'ye gönderdiler''
''Serbest bırakılıp Gazze'ye gönderileceğimi duyduğumda bir yandan özgürlüğüme kavuşacağım için sevinirken, öte yandan ailemden uzak kalacağım için üzüldüm'' diye konuşan Şelebi şunları kaydetti:
''Beni küçük hapishaneden büyük hapishane Gazze'ye gönderdiler. Gazze ile Batı Şeria birbirinden ayrılmaz bir vatanın parçalarıdır. Gazze halkı, bana büyüğüyle küçüğüyle hiçbir desteği esirgemedi. Burada evlendim. Boş zamanlarımı okuyarak değerlendiriyorum. Ayrıca İsrail hapishanelerindeki Filistinli esirlerin mesajlarını iletmek ve düşmanın suçlarını teşhir etme amacıyla gazetecilik ve halkla ilişkiler eğitimi alıyorum. Allah'a, özgür Filistin'e kavuşmak için dua ediyorum.''
''Allah'ın emri olan başörtüsüne sahip çıksınlar''
''Bizim yanımızda olan herkese, özellikle Türk halkına desteklerinden dolayı teşekkür ediyorum'' diyen Şelebi sözlerini şöyle tamamladı:
''Bu desteklerin devam etmesini istiyoruz. Ayrıca Türk kadınlarına bizim yanımızda olmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Müslüman kadının her nereden gelirse gelsin her türlü baskıya karşı direnmesi gerekir. Çünkü İslam toplumunda Müslüman kadının görüşlerini ortaya koyma hakkı vardır. Türk kadınları, özellikle Allah'ın emri olan başörtüsüne sahip çıksınlar.''
İlk olarak 2009'da tutuklanan Hena Şelebi, 2011'deki 'Gilad Şalit' esir takasında serbest bırakıldı. 4 ay sonra hakında tekrar tutuklama kararı çıkarılan Şelebi açlık grevine başaldı. 44 günlük açlık grevinin ardından tekrar serbest bırakılan Şelebi ailesinden uzakta Gazze'de ikamet ediyor. (AA)
SON VİDEO HABER
Haber Ara