Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

9. Uluslararası Gençlik Buluşması Deklerasyonu

İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği (İDSB)’nin senede iki kere düzenlediği Uluslararası Gençlik Buluşmalarının (UGB) dokuzuncusu bu sene Kıbrıs’ta yapıldı. 29 Ocak – 3 Şubat tarihleri arasında gerçekleşen programa 40’ı aşkın ülkeden 100’den fazla 18-28 yaş arası genç ve seçkin katılımcı iştirak etti.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-06 09:51:59

9. Uluslararası Gençlik Buluşması Deklerasyonu

TIMETURK / Haber Merkezi

Ortadoğu, Güney Asya, Avrupa, Afrika, Amerika ve Orta Asya bölgelerinde yaşayan ve kendi ülkelerindeki sivil toplum kuruluşlarında aktif olarak görev alan gençler 7 gün boyunca Lefkoşa ve İstanbul’da devam eden programa katıldılar. 29 Ocak günü KKTC’de yapılan açılışa siyaset, akademi ve bürokrasi dünyasından önemli isimlerin katıldı. Programın KKTC’de gerçekleşmesi ise, KKTC’nin İslam Dünyasının güzide beldelerinden biri olduğunu tüm dünya sathından gelen katılımcılara göstermek açısından ayrı bir önem arz ediyor.

Her UGB’de olduğu gibi 9. UGB’de de bir forum gerçekleştirildi. Forumun üst başlığı ise “İslam Dünyasında Sorunlu Bölgeler ve Çözüm Önerileri” olarak belirlendi. Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesinde üç gün boyunca devam eden forumda dünyanın dört bir yanından gelen Müslüman gençler kendi ülkelerindeki sorunları anlattılar ve bu sayede seslerini diğer Müslüman kardeşlerine aracı olmadan aktarmış oldular. Fikir ve tecrübe paylaşımları neticesinde kısa ve uzun vadede sorunların çözümleri için girişimlerde bulunuldu.

Somali’den Doğu Türkistan’a, Yemen’den ABD’ye, Rusya’dan Filistin’e çok farklı coğrafyalardan gelen ve çok farklı akademik dallara mensup olan genç katılımcılar ülkelerindeki Müslümanların ekonomi, siyaset, eğitim, din ve sosyal alanlardaki problemlerini paylaştılar ve İslam Dünyası ortak bir akıl çevresinde hareket etmesini sağlayarak sorunlara ortak çözümler geliştirmeye çalıştılar.

Çad Büyükelçisi Prof. Dr. Ahmet KAVAS, GASAM Başkanı ve Ak Parti Gaziantep M.V. Ali ŞAHİN, Avrupa Konseyi Uluslararası Sivil Toplum Kuruluşları Raportörü Veysel FİLİZ, Makedonya’dan katılan Balkan Uzmanı Prof. Dr. Ali Pajaziti, Lübnan’dan akademisyen Sami el Hatib, Sadakataşı Yardım Derneği Başkanı Kemal Özdal, Vefa Yardım Kuruluşu Başkanı Musab Aydın ve İHH Genel Sekreter yardımcısı Hasan Aynacı gibi seçkin konuşmacılar da forumun çeşitli oturumlarında katılımcılara sunumlarını yaptılar. Forum programı süresinde 5 uzman konuşmacı, 30 ülkeden 35 genç konuşmacı ve 3 yardım kuruluşu başkan ve başkan vekili sunumlarını gerçekleştirdiler. Akademik forumların amacı dünyanın farklı yerlerinden gelen gençlerde ittihad şuuru oluşturarak farkındalık ve algı yönetimi kazandırmaktır. Akademik forumun neticesinde yayınlanan deklerasyon ise şöyledir:

9. ULUSLARARASI GENÇLİK BULUŞMASI KIBRIS DEKLERASYONU
35 ülkenin 150 genç temsilcileri olarak inanmaktayız ki;
1) Sorunlarımızın çözümünde ilk adımımız, ittihadı tam manasıyla gerçekleştirmek ve güçlendirmek olmalıdır. Bundan dolayıdır ki yeni bir dil inşa etmek elzemdir. Bu dil bir biz dili olmalıdır. Ötekileştirmeyen, insanı, özelde gençliği hiçbir başkaya kurban etmeyen bir dil.

2) Uluslararası Gençlik Buluşmalarının sloganı Biz Bir Milletiz olmuştur. Bu söylem bize şunu hatırlatır ki bizler eşitler düzleminde bir ilişki tarzını referans almalıyız. Akıl veren ve alan konumları oluşturmadan, birbirimizden öğrenecek bir çok tecrübemiz olduğunu hatırlayarak, yeni ve doğru bir ilişki tarzı oluşturmalıyız.

3) Dünyanın değişiminin öncelikli şartının kendimizi değiştirmemizle gerçekleşeceği unutulmamalıdır.

4) Bizlerin özgürlük tahayyülü var olan bu dünyayı reddetmeyi ve daha iyi bir dünyanın inşa edilebileceğini içerir. İnsanın zora, güçe, otoriteye ve diğer hiçbir başkaya kurban edilmeyeceği bu dünyayı inşa edecek biz gençler olarak, değişimin öncelikle kendi nefislerimizde gerçekleşmesi gerektiğinin altını çiziyoruz.

5) Değişimin insanın kendinden sonraki adımı ise aile, çevre, toplum ve tüm insanlık şeklinde olmalıdır. Bu bağlamda tüm dünyanın değişiminde İslami şartlara uygun bir aile yapılanmasının gerekli olduğu aşikar bir gerçek ve insanlığın temel toplumsal sorunlarına en büyük çözüm önerimizdir.

6) Müslüman toplumların arasındaki fiziksel sınırların ittihat ve tesanütümüze engel teşkil etmemesi için öncelikle zihinlerimizdeki sınırları kaldırmamız gerekmektedir. Evet belki aramızda fiziksel sınırlar vardır ve belki olacaktır ama bizim sınırlarımız, gönüllerimizin çizdiği sınırlarla şekillenmelidir ve gerçek sınırlarımız kardeşliğimizin sürdüğü yere kadar devam etmelidir.

7) Gayri Müslim dünyada söz dilden çıkar ve akıla varır. Sözün davasına inanan, güçlünün sözünün değil sözün, adeletin ve hikmetin gücünün hakim olması için uğraşan bizlerde söz gönülden çıkar ve gönüle varır.

8) Müslüman halklar arasında tefrika tohumları ekmek ve birbirlerine karşı nefret oluşturmak amacıyla kasıtlı olarak söylenen her türlü söz, davranış ve hileler karşısında uyanık olmalı, oyuna gelinmemelidir bu noktada Hucurat suresi rehber olmalıdır.

9) İslam’ı karalamaya yönelik tüm kampanyalara duyarsız kalmayarak ölçülü tepkimizi ortaya koymalı, ancak, onları haklı çıkartacak, İslam’ın tasvip etmeyeceği tüm yersiz söylem ve şiddet eylemlerinden kaçınmalıyız.

10) İslamofobia dünya genelinde bir nefret sucu sayılmalıdır.

11) Ancak Müslüman Halklar şunu bilmelidir ki, İslamofobia’nın gerçek çözümü Müslüman Halkların ve devletlerin güçlü olmasıyla, bir olmasıyla olacaktır.

12) İslam Dünyası’nın genel sorunlarının çözümlerine yönelik İslam İşbirliği Teşkilatı ve İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği’nin ortaklığında bir komisyon oluşturulmalı ve bu komisyon ciddi anlamda inisiyatif alarak somut adımlar atmalıdır.

13) Sivil toplum kuruluşları faaliyet programlarında gençlerin İslamî bilinçlerinin arttırılmasına yönelik çalışmalarını öncelemelidir.

14) Sorunlarımızın tespiti noktasında gayri müslim menşeli medya organlarının bize sunduğu veriler sahadan sağlıklı kaynaklarla süzgeçten geçirilmelidir.

15) Sorunlarımızın çözümleri için ilk olarak bir farkındalık ve algı yönetimi kendi kaynaklarımızla oluşturulmalıdır.

16) Forum süresince masaya yatırılan sorunlarımız bizleri umutsuzluğa düşürmemeli bilakis sorunların çözümü için ilk adım olarak telakki edilmelidir. Sorunların ifade edilişinde karamsar bir dil kullanılmamalı, umut verici ve teşvik edici bir söylem geliştirilmelidir. Unutulmamalıdır ki bizim canlarımızdan dahi sonra kaybedeceğimiz en son şey umutlarımızdır.

17) İslam dünyası olarak sessiz kaldığımız sürece, gayri Müslim dünya sessizliğimizi fırsat bilerek bizi istedikleri şekilde tanımlandıracak ve konumlandıracakdır. Bu nedenledir ki Müslümanlar kendilerini doğru tanıtma ve konumlandırma noktasında yazılı ve görsel medyayı da aktif olarak kullanmalıdır.

18) İdeolojiler ve gayri Müslim aklın ortaya koyduğu sosyal bilimler toplumsal gelişmenin önündeki en büyük engellerdir, bu aklın ürünü olarak kapitalizm ve sekülerizm gibi her türlü ideolojik dayatmaya karşı uyanık olmalı ve bu akımları bertaraf edebilmek için Kur’an ve Sünnet’e dayanarak yeni ve yeniden bir söz üretmeliyiz.

19) Bizler buradan şunu tekrar ilan ediyoruz. Dillerimiz farklı, renklerimiz farklı ancak inancımız, imanımız, derdimiz, davamız ve tüm insanlığa söyleyecek sözümüz bir. Bu birliğimiz bizi İttihad-ı İslama en kısa sürede götürecektir inşallah.

20) Müslüman dünyanın gelişmesi ve ıslahatı hep kendisiyle beraber karşısındakini de imar ederek olmuştur ancak Gayri Müslim aklın gelişmesi ve ıslahatı hep karşısındakini yok ederek olmuştur,gayri Müslim aklın getirdiği acı, ızdırap ve zulüm yerine tevhid, adalet ve özgürlük sedamızı tekrarlıyoruz.

21) Ümmetin sorunlarına karşı hep beraber çözümler üretmeliyiz. Buradaki paylaşımları öncelikle ülkelerimizde anlatmalı ve tespitlerin çözümleri için kurumsal ve gönüllü bir şekilde sorunların üzerine gitmeliyiz. Ortak bir gelecek tahayyülü Müslümanların kendi ülkeleri için uğraş vermesiyle mümkündür. En temel sorunumuz birlik olamamaktır. Bunun için bizler birlik için çalışmalı ve çalışanlara destek olmalıyız.

22) Unutulmamalıdır ki bizler özgürlüğe ve adalete ekmeğe ve suya muhtaç olduğumuz kadar muhtacızdır. Bu nedenle Müslüman halkların özgürlük istekleri her alanda talep bulmalıdır.
İnsanlık şunu unutmamalıdır ki, bizler yani Müslümanlar kim olursa olsun her daim mazlumun yanında ve kim olursa olsun her daim zalimin karşısında olacağız.
SON VİDEO HABER

İstanbul2da 4 katlı otelde yangın

Haber Ara