Dolar

32,5004

Euro

34,6901

Altın

2.496,45

Bist

9.693,46

Birde bu gözle bakın: ABD elçiliği saldırısının kodları

Abdulkadir Şen, ABD’nin Ankara büyükelçiliğine yapılan saldırı sonrası yapılan acil yorumları ve saldırının hatırlattıklarını analiz ediyor...

12 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-05 13:40:49

Birde bu gözle bakın: ABD elçiliği saldırısının kodları

TIMETURK / Haber Merkezi



Türkiye geçen hafta, ABD’nin Ankara büyükelçiliğine düzenlenen canlı bomba saldırısı ile sarsıldı. İlk belirlemelere göre 1 Şubat Cuma günü saat 12: 14 sularında ABD Büyükelçiliğinin Paris Caddesi'ndeki iki nolu personel girişi nizamiyesinde canlı bomba olduğu tahmin edilen bir şahsın üzerindeki bombayı patlattığı saldırıda 2 güvenlik görevlisi yaşamını yitirdi, bir kişi de yaralandı. Saldırıda yaralı kurtulan kişinin ise yakın bir döneme kadar NTV’de çalışan gazeteci Didem Tuncay olduğu ortaya çıktı. Numune Hastanesi’nde tomografisi çekilen ve müşahede altına Tuncay’ın durumunun iyiye gittiği bildirildi. Tuncay’ın vize işlemleri için elçilikte bulunduğu öğrenildi.1 Saldırı sonrası ABD elçiliğinde büyük panik yaşandığı elçilik görevlilerinin sığınağa saklandıkları ve tedirginlikle bekledikleri basına yansıdı. Adeta bir kale gibi korunan ve girebilmek için 3 güvenlik bariyerini aşmak gereken elçilikte sadece maddi hasar meydana geldiği görüldü.


ABD’ye saldırı, ama neden?


Sakın birileri yukarıdaki başlığı şiddeti övdüğümüz şeklinde değerlendirmeye kalkışmasın zira bu pazarda onlara yarayacak ürün yok. Yalancı bağrışları ve ortalığı velveleye vermeleri ise bir halkı aldatmaya yetmez. ABD tüm dünyada işlediği vahşi insan hakları ihlalleri, işgaller, diktatörlükleri desteklemesi ve 3. dünya ülkelerini ağır şartlarla krediler vererek sömürmesi gibi sayısız nedenlerle tüm dünyada siyasi temsilcilikleri sık sık saldırıya uğrayan bir numaralı ülke. Dolayısıyla İran’dan Venezüella’ya, Küba’dan Kuzey Kore’ye, Suriye’den Hizbullah’a ve hatta devrik lider Kaddafi taraftarlarına kadar dünyadaki bütün kıtalarda yeterinden epey fazla düşmana sahip. Filistinli sol örgütler de İsrail’e verdiği destekten dolayı ABD’ye düşman, Vietnam’da yaptığı katliam dolayısıyla Vietnam’lılar da. Dolayısıyla ABD’nin neden hedefte olduğuna dair hemen hemen hiç bilgi eksikliği bulunmuyor. Dünya üzerinde yüz milyonlarca insan bu ülkenin kendi halklarına yaşattıkları acıların benzerini ona yaşatmak için adeta can atıyor. Bu yazı, bu nedenleri ayrıntılı bir şekilde masaya yatırmak için değil saldırı sonrası başta Türkiye medyası, Esad severler, İran muhipleri ve Hizbullah ajanları tarafından Türkiye kamuoyunun ve yönetim erkinin nasıl etki altına alınmaya ve manipüle edilmeye çalışıldığına dikkat çekmek için kaleme alındı.

İslam dünyasında hemen her gün ABD ya da ABD öncülüğündeki Batı ittifakı tarafından öldürülen yüzlerce masum çocuk, kadın ve yaşlının kanının ABD’lilerin kanından daha ucuz olmadığını öncelikle belirtmeliyiz. Aynı biçimde selam ve esenlik dini olan İslam’ın yine kendi kavramlarıyla tanımlayıp masum olarak değerlendirdiği her bir insanın öldürülmesinin cezası Allah katında ağır bir sorumluluk olduğunu, ister Müslüman ister gayri Müslim olsun masum insanları öldüren her bir bireyin bu eyleminden uzak olduğumuzu açıkça belirtmemiz gerekir. Ancak İslam dünyasının değerlerini savunmak, özgürlüğünü garanti altına almak ve işgal güçlerine karşı durmak için Allah ve Resulü tarafından onlara hediye edilen dinamizmi, yani cihadı namaz ve oruç gibi ibadet olarak gördüğümüzü, ümmetin cihadını desteklediğimizi ancak cihadın ahlaki kuralları olduğunu açıkça belirtmeliyiz. Cihad olmasa Suriye’nin hali nice olurdu? Bizleri Müslümanlar olarak düşmanlarımızdan ayıran temel fark aceleci davranmamamız, savaşımızın ve barışımızın yüksek ahlaki prensiplere dayanan kurallarının olması ve adaletli olmamızdır. Rabbimizin “…Bir topluma olan kininiz sizi onlara karşı düşmanlıkta haddi aşmaya itmesin” emri gereği kendine mücahid ismi veren kişiler ya da gruplar olsa dahi masum insanları hedef alan ya da masumların ölmesi muhtemel saldırılar yapan herkesin bu davranışını reddetmeliyiz. Herhangi bir topluluğun bir ülkede Müslümanların genel maslahatlarına aykırı biçimde davranması ve sonucu değiştirmeyecek, şerri hayrından çok olacak, Müslüman’ların izzet ve ahlakına yakışmayacak bir eylem düzenlemesi nedeniyle davet cemaatlerinin zarar görmesi, davet ve ilim çalışmalarının aksaması ve Müslüman’lara karşı kara kampanyaların yapılmasına neden olmasını da hesabı Allah katında verilecek bir hata olarak görürüz ve bu hatayı kardeşlerimiz yaparsa onları uyarır düzeltmeye çalışırız.

Cihad tıpkı namaz gibidir. Namaz için abdest alındığı gibi Cihad için de hazırlıklar yapılır. Namazın Allah tarafından belirlenmiş vakitleri vardır. O vakitler dışında namaz kılmak mekruh bunu şer’i görmek ise küfürdür. Cihadın da zamanı vardır ve zamanı gelmeden yapılan Cihad Müslümanlara zarar verir. İslam ordusunun yeterli hazırlığa sahip olmadığı ya da zamanın elverişsiz olması nedeniyle Cihadı ertelediklerine dair Resullullah’ın (sas) güzide öğrencileri olan ve İslam’ı anlamakta bizden daha üstün hayırda da daha ileri olan Sahabe efendilerimizin yaşamından nice örnekler vardır.

Bu anlamıyla Türkiye’deki Müslüman’ların prensip merkezli hareket etmesi, fevri çıkışlarda bulunmaması ve İslam’ın kurallarına ve Müslümanların genel maslahatlarına aykırı eylemler gördüklerinde bunları tasvip etmemeleri gerekmektedir. İslami hareket önünü arkasını düşünmeden, fayda ve zararını hesaplamadan, etik konumunu göz ardı ederek basit eylemler gerçekleştirmez. İslami hareket toplumları tedrici bir programla, uzun vadeli eğitim müfredatları ve ilmi, İslami çalışmalar yürüterek değiştirmeyi ve iyiliği yayıp kötülüğü yasaklamayı ön görür. Ancak ümmeti inşa eden değerlerimiz gerektirdiği zaman da İslam ümmetinin vurucu gücü olan ve her toplumun aslında ihtiyaç duyduğu savunma mekanizması olan Cihadı dinimizin kurallarına uygun olarak sürdürmeyi ibadet olarak telakki ederiz.


Pusuda Bekleyenler

Bu açıklamalardan sonra Ankara’da düzenlenen saldırıdan sonra kamuoyunun nasıl manipüle edildiğine geçelim. Olayı manşetten okurlarıyla paylaşan güvenilir, tarafsız, sansürsüz haber ahlakına sahip olduğunu iddia eden BBC saldırıyı El Kaide’nin düzenlemiş olabileceğine dikkat çekti ve hiçbir haberine lütfetmediği biçimde habere dair yapılan bu yöndeki twitter yorumlarını okurlarına sundu.2 İşte o yorumlar. Hiç değişiklik yapmadan sunuyorum.

ABD ve Türkiye'nin Suriye politikası, Türkiye'yi el-Kaide'nin yol geçen hanına çevirdi. Abbas Doğanlı, Twitter

kör ile yatan şaşı kalkar Ali İmran, Twitter

hala muslumanlik diye tuuturmuşsunuz talibanda el kaide de musluman bunlari yapiyor.. biz neyiz niye camiye gidiyoruz ? Yok olmaz. Şevki Yasin Soner, Twitter

ABD Büyükelçiliği'ndeki patlama bir intihar saldırısı ise, bunu İslami örgütlerin gerçekleştirmiş olma olasılığı yüksek! Özlem Ataş, Twitter

Bu çok kötü bir olaydır yapanlar müslüman olamaz çünki müslüman ne kendini nede başkasını öldürmez. Cafer İşler, Twitter

Türkiyenin sureyi politikasıyla bire bir alakalı bir olaydır ABD ortadoğuya kendi bu yüzden girmemiştir. artık islamcı örgütlerin listesinde Türkiye'de var ikiz kuleler canlı bombalar artık ABD de patlamıyacak Refik Balcı, Twitter

Kim demiş sazan sadece kamışlık alanlarda yaşar. Sosyal medya da sazan kaynıyor. Ama bir de ajandasını uygulamaya sokup toplumu manipüle etmek isteyenler var. Birçok basın kuruluşu da olayı hemen El Kaide’ye yamamaya çalıştı.3 Bazıları saldırıdan Radikal İslamcıların sorumlu olabileceğinden dem vururken4 Reuters okurlarına HSBC saldırılarını hatırlattı.5)

CNN TÜRK genel yayın yönetmeni Ferhat Boratav saldırının El Kaide tarafından ABD’ye verilmiş “Elçilikleriniz hala güvende değil” mesajı olduğunu iddia etti.6

Timeturk haber sitesi ise saldırıya oldukça ihtiyatlı yaklaşarak bir dizi soruyu gündeme getirdi. Bunlar arasında en dikkat çekici olanı ise şuydu:

Türkiye'de terörün finansmanı hakkında yasa dün Adalet Komisyonundan geçti. Bu saldırı sonrası bu yasa tartışmaları ne şekilde yapılabilir?

Türkiye’deki Esad muhiplerinden sadık bekçi Kenan Çamurcu ise hemen Nusret Cephesi’ne çamur atarak: "Nusret Cephesi bugün Esad’ı vurur ama yarın Türkiye’yi de vurabilir" dedi.

İşte Çamurcu’nun heyecan dolu twitleri. Sizin için merak ettik ve yanılmadık.





Çamurcu eğer Esad gitmez de iktidarda kalırsa PKK'ya tank ve uçak bile verir demiyor ama Türkiyeyi Nusret Cephesiyle suçluyor.

"Terörizme karşı beraber savaşmaya devam edeceğiz. Bugünkü olay, her iki ülkenin de terörizmden zarar gördüğünü açık bir şekilde ortaya koymaktadır"(ABD Büyükelçisi Francis Ricciardione)

İşte böyle mesaj verdi Ricciardione hazretleri. Durumdan vaziyet çıkararak Türkiye’nin ABD’nin savaşına destek vermesi gerektiğine yönelik mesajı hemen verdi la muteber hazret.

Yukarıda da kısaca değindiğimiz gibi ABD’ye saldırı düzenlemek isteyenler arasında ABD’nin jandarmalığını kabul etmeyen El Kaide ve Taliban öncülüğündeki Küresel Cihad yanlıları da dâhil aralarında devletler ve dini olmayan örgütler de dâhil birçok aktör var dünyada. Bu aktörlerin ABD’ye saldırı düzenlemesi için ahlaki gerekçelere ihtiyaç duymadıklarını belirtmeliyiz. ABD'nin Ankara Büyükelçiliği girişindeki patlamayı gerçekleştiren eylemcinin DHKP-C üyesi Ecevit Ş. (40), olduğu ortaya çıktıktan sonra artık biz de diğer muhtemel aktörleri sıralayabiliriz.

► Örneğin bir Japon Hiroşima ve Nagazaki’de 250 bin masum insanın bir dakikada katleden ABD’ye saldırdığında ahlaki gerekçe eksikliği yaşamaz.

► Vietnam’lı bir köylü ABD’nin kullandığı kimyasal silahların intikamını almaya çalışabilir.

► Bir Irak’lı Körfez savaşı sonrasında uyguladığı ambargolarda BM rakamlarına göre 500 bin çocuğu öldüren ABD’ye ait bir hedefe saldırdığında kendini ahlaki olarak savunacak bir deniz dolusu gerekçeye sahiptir. Irak işgalinde yaşanan katliam ve Abu Garip benzeri olaylardan ise bahsetmeye bile gerek yok.

► İran ya da Hizbullah çok rahat biçimde ABD’nin hâlihazırda İran’a uyguladığı ambargo nedeniyle ABD’ye öfkelerini Kudüs Birliği üyelerinin gönderip Ankara’da ABD elçiliğine saldırı düzenleyerek çıkarabilirler.

► Dünkü saldırıda görüldüğü gibi DHKP-C örgütü Türkiye’nin sıkılaştırdığı operasyonlara karşı gücünü ispatlamak ve sesini tüm dünyada duyurmak için ayrıca Esad ile manevi akrabalığı dolayısıyla ABD hedeflerine saldırı düzenleyebilir.

► Bir Doğu Türkistan’lı Çin ile ticari ilişkileri nedeniyle Sincan’da Müslümanları katletmesine göz yuman hatta bazılarını Çin’e teslim eden Türkmenlerin intikamını almak isteyebilir.

► Kuzey Kore Türkiye’de gönderdiği bir “Yoldaş” aracılığıyla yakın zamanda ülkenin Güney ile gerilen ilişkilerinde Güney’i savunan ABD’ye Türkiye’nin Kore savaşında verdiği desteğe de referans yaparak Ankara elçiliğine saldırmış olabilir.

► Devrik Libya lideri Muammer Kaddafi’ye sadık Kadafa aşireti ABD’nin Kaddafi’yi bombalamasının intikamının alınması gerektiği kararı alınmış olabilir.

► ABD tarafından sömürülen Haiti’li sol görüşlü bir genç de düzenlemiş olabilir saldırıyı.

Biraz da Komplo Teorisi

► Tüm dünyada yardım çalışmalarıyla tanınan kurumların İsrail ve ABD tarafından baskı altına alınması amacıyla bu günlerde gündeme getirilen ve Adalet Komisyonundan geçen kanunun zeytinyağından kıl çeker gibi geçmesi için bu saldırı ABD tarafından düzenlenmiş olabilir. ABD nasıl saldırısın, hem saldırgan canlı bomba demeyin Irak’ta arabasına habersiz bomba yüklenip Pazar yerlerinde patlatılan ve ertesi gün El Kaide’nin ne kadar vahşi olduğuna dair haberlere konu olan çok direnişçi tecrübesi var. Elçiliğe giden bir şahsın çantasını gizlice uzaktan kumandalı bomba yerleştirilmiş başka çantayla değiştirmek çok mu zor? Türkiye böylece psikolojik mahcubiyet duyacak ve ABD siparişi kanunu alel acele geçirecektir. Yardım Kuruluşları da ellerinde ABD ve Batı’nın mağdur ettiği milyonlara dağıtmak üzere tuttukları makarna ve pirinçlerden bomba yapma ihtimaline sahip olabilmekle itham edileceklerdir. İsrail’i gayet sevindirecek bir gelişme.

► Suriye’de muhalifleri destekleyen Türkiye yakın zamanda Hem ABD hem de İran ve Hizbullah tarafından tehditlere uğradı. ABD Türkiye’yi Cihad yanlılarının Suriye’ye geçişine göz yummakla itham ediyor. Tabii ki bu gerçek değil. Türkiye daha dün Usame bin Ladin’in damadını CIA ihbarıyla tutukladı. Ancak ABD Türkiye’den sık sık İslami eğilimli kesimlere baskı yapmasını ve onları El Kaide kılıfı altında tutuklamasını rica ediyor ve bir türlü de doymak bilmiyor. ABD ayrıca Esad’ın devrilmesini de istemiyor. İran gönderdiği Şii bir saldırgan aracılığıyla ABD elçiliğini bombalatıp Türkiye’nin gerçekten de tam da ABD’nin korktuğu gibi bir Cihadcı cennetine döndüğü tezini güçlendirmek böylece Ankara’nın Suriye’de katliama uğrayan halka desteğini kesmeyi amaçlayabilir. Ankara’ya güçlü bir mesaj verirken kadim dostu ABD’ye de göz kırpmış olur. Sonra yine ABD ile horoz dövüşüne devam ederler ve İsrail haritadan silinmelidir derler. Yalandan kim ölmüş ki?

Bu liste böyle uzayıp gidiyor ve listenin en sonunda saldırının El Kaide tarafından düzenlediği ihtimali var. Peki, neden en sonda bu ihtimal?

Bilindiği gibi Türkiye 2005 yılında kendilerini El Kaide’ye nispet eden bir grubun HSBC bankasına ve İngiliz konsolosluğuna saldırdığına şahid olmuştu. Bu saldırıda İngiliz Konsolosu ölmüş aralarında İslami hassasiyeti bulunan kişiler de dâhil banka saldırısında ise siviller yaşamını yitirmişti. Saldırı tüm Türkiye’de şaşkınlığa neden olmuş saldırı üzerinden Türkiye’nin dostluğunu kazanma stratejisi devreye sokan ABD büyük bir kampanya ile hem olayla alakası olmayan ve tasvip etmeyen yüzlerce insanı gözaltına aldırmış hem de Türkiye’de bazı mevzuat değişikliklerinin kolayca geçmesini sağlamıştı. Saldırıyı El Kaide sempatizanlarının düzenlediği doğru. El Kaide’nin bu saldırıyı emrettiği ya da desteklediği yanlış.

El Kaide Üstlenmemişti

Dünyanın neresinde olursa olsun eylemlerini hemen üstlenen El Kaide’nin Türkiye’li Müslüman’ları oldukça zor duruma sokan bu eylemi neden asla üstlenmediği çok az tartışıldı. El Kaide lideri Usame bin Ladin ve Zevahiri başta olmak üzere hareketin liderlerinin saldırıdan dolayı çok üzüldükleri ve asla tasvip etmedikleri ise hiç gündeme getirilmedi. El Kaide çevreleri liderliğin asla bir bankayı hedef almayı istemediğini, bunun hiçbir şekilde açıklanamayacak hatalı bir davranış olduğunu, olayda yoldan geçen insanların zarar görmesinden dolayı çok üzüldüklerini bu süreçte tartıştı. Ancak aradan 8 yıl geçmesine rağmen hala bu eylemin örgüt tarafından düzenlendiği bir iddia değil mutlak bir gerçek olarak dile getirilir ve Türkiye’nin ABD ile teröre karşı savaşında işbirliği yapmasının ne kadar da anlamlı, gerekli ve mübarek olduğundan dem vurulur. Türkiye’nin halkı Müslüman olan bir ülke olarak Somali’de ABD’nin kirli işlerini yapan işbirlikçi hükümete destek vermemesi gerektiği yönündeki eleştiriler ve Taliban’a karşı savaşan satılık Afgan subayların eğitimini neden Sivas’ta verdiğine dair sorular ve bu tavrın ileride 80 milyon Müslüman nüfusa sahip ülkede bir takım tepkilere yol açacağı, Türkiye’yi hedef değilken hedef haline getireceği yönündeki akil uyarılar ise ama El Kaide bizi vurdu sloganları arkasında gizlendi.


El Kaide’nin Türkiye’de Eylemsizlik Kararı Var

Pakistan’ın ABD’ye verdiği destek ve Lal Mescidi Üniversitesinde yüzlerce kadın erkek öğrenciyi acımasızca katletmesine tepki olarak ülkenin neredeyse altını oyacak eylemler düzenlendi. İspanya’nın Afganistan’daki askeri varlığına tepki olarak büyük saldırılar düzenlendi. İngiltere ABD politikalarına verdiği desteğin bedelini Londra saldırılarında acı biçimde tattı. Fransa ve Avrupa’nın birçok yerinde saldırlar oldu. Ancak El Kaide’nin ABD güçlerine günde neredeyse ortalama 100 saldırı düzenlediği Irak’a komşu Türkiye’de El Kaide tarafından onaylanmış ya da düzenlenmiş bir saldırı bile düzenlenmemiş olması asla tesadüf değildir. El Kaide’nin Türkiye’de eylemsizlik kararı aldığını ve Türkiye’de bir çöp tenekesinin bile devrilmesini istemediğini rahatlıkla söyleyebiliriz. El Kaide'nin laik Türkiye'ye sevgisinden değil kendi stratejisi doğrultusunda bu kararı aldığını belirtelim. Türkiye’nin ABD hatırına bu güven ortamını zedelemeye ve dindar Müslüman’lara ABD teşvikleriyle baskı uygulayıp öfkeleri kendine çekmeye dair bir siyaseti hiç akıllıca olmaz. Suriye krizinde Ankara’yı yüzüstü bırakıp bir de utanmadan “radikallere izin verme” şeklinde tehditler savuran, ama sıra Mali’ye gelince alel acele operasyona destek veren ABD’nin birilerinin elçilik önündeki polislere zarar verecek ve asla bir ABD’li diplomatın burnunu bile kanatmayacak bir saldırı için ne kadar da can attığını bir bilseniz. Böylece kadim dostu Suriye ve İran akamete uğrayacak Suriye devriminde selamete ulaşacak, Esad İsrail sınırlarını 30 yıldır koruduğu gibi yine koruyacak ABD de rahatlayacaktır. Fransa ‘da öldürülen 3 PKK’lı için “e biz onlarla sürekli istişare ediyorduk” diyen Fransa başbakanı Holland’a karşı belki de misilleme olarak Erdoğan’ın “Fransa Mali’ye altın için girdi” demesi anlaşılır bir şey. Ama PKK’lılarla bir istişare ekibi oluşturan Holland Fransa’sının hatırı için Mali krizinde ülkedeki elit rejime destek vermek hiç anlamlı değil. Tıpkı Somali’de Şebab Hareketi’ne karşı satılık Şeyh Şerif yönetimine verilen ve hala devam eden desteğin makul ve ahlaki olmadığı gibi.

ABD’nin savaşı bizim savaşımız değil. Bizim Somali’de sömürge karşıtı mücadele veren halk ile de Mali’de zenginliklerine sahip çıkarken Fransa tarafından bombalanan Müslümanlar ile de bir sorunumuz yok ve 1000 yıldan fazla ortak geçmişimiz var.

Türkiye ABD ve Batı’nın ekonomilerinin çöktüğü ve savaşı kaybettikleri bu günlerde Küresel Cihad yanlısı bağımsızlık hareketlerine karşı ABD tarafından kullanılmak isteniyor. ABD Türkiye ordusunu en değerli ihraç malı olarak gördüğünü aşağılayıcı biçimde geçmişte dile getirmesine ve askerlerin başına çuval geçirmesine rağmen Türkiye dünyada El Kaide’ye karşı operasyon yapan bir numaralı ülke. Stratejik Düşünce Enstitüsü tarafından yayınlanan istatistiklere göre Türkiye’de 7 yılda 3 binden fazla insan El Kaide bahanesiyle tutuklandı. Bu insanların çoğu hayatlarında gerçek bir El Kaide’li görmemiş ve Türkiye’yi asla hedef olarak görmüyorlar. Wikileaks’de yayınlanan bir diplomatik belgeye göre Ankara dindar eğilimli kesimleri tutuklayarak ABD’ye yağ çekiyormuş.7 Türkiye tarafından ABD’yi memnun etmek amacıyla düzenlenen operasyonlar, ya da ABD tarafından Türkiye’nin sürekli El Kaide tehdidi altındaymış gibi gösterilmesi ülkenin ABD ile ilişkilerini garantilemek, ABD’nin masum olmayan savaşlarına Türkiye’nin desteğini çekmek amacı taşıyor. Makul ve mutedil insanların sadece İslam dünyasındaki işgallere sözlü biçimde karşı çıkmaları dolayısıyla terörist muamelesine uğraması, yatak odalarının dahi mahremiyete saygı duyulmadan aranması, panzerlerle evlerinin basılması ya da sürekli biçimde medyada yaftalanmaları Türkiye’ye yönelik kızgınlıkları artırıyor.

Yoğun medya propagandaları bazı kontrolsüz grupların sertleşen fikirlerini rasyonalize etmesine neden olup maceracı bu kesimlerin sonuçta hiç kimseye faydası olmayan sadece ABD ve müttefiklerinin faydalandığı eylemlerin yapılması ihtimalini artırıyor. ABD El Kaide adına Türkiye’de eylemler yapılmasını bir bilseniz ne kadar da istiyor. En az İran kadar…



Dipnotlar:

1-http://www.haberturk.com/gundem/haber/816475-ankarada-abd-elciligine-canli-bomba-saldirisi

2-http://www.bbc.co.uk/turkce/haberler/2013/02/130201_ankara_explosion_later.shtml

3-http://www.irishtimes.com/newspaper/breaking/2013/0201/breaking32.html

4-http://www.itn.co.uk/World/67609/deadly-blast-in-front-of-us-embassy-in-turkey

5-http://uk.reuters.com/article/2013/02/01/uk-turkey-usa-explosion-idUKBRE9100I420130201?feedType=RSS&feedName=worldNews

6-http://www.cnnturk.com/2013/turkiye/02/01/ankaradaki.abd.buyukelciligine.saldiri/694827.0/index.html

7-http://www.pressmedya.com/?aType=haber&ArticleID=4279

Haber Ara