Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Arap Baharı İslam Baharı’na dönüşmeli

Yemen Islah Partisi’nin Lideri Dr. Yedumi önceliklerinin adalet ve özgürlük olduğunun altını çizerek, Arap Baharı’nın İslam Baharı’na dönüşmesini istediklerini söyledi.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-04 11:41:49

Arap Baharı İslam Baharı’na dönüşmeli

TIMETURK / Haber Merkezi

Tıpkı Mısır, Libya, Bahreyn ve Suriye gibi Arap Uyanışı’nın etkili olduğu ülkelerden biri de Yemen… Yemen’de 2011 yılının ocak ayında Gazeteci-Aktivist Tevekkül Kerman ve bir grup arkadaşının sokağa çıkmasıyla başlayan olaylar 33 yıldır ülkeyi yöneten Diktatör Ali Abdullah Salih’in yönetimden çekilmesiyle sonuçlanmıştı. Abdullah Salih’in yönetimden çekilmesiyle ülke geçiş dönemine girdi. Körfez Girişimi’nin denetiminde yürütülen geçiş dönemi ülkeyi şu an özgür seçimlere, yeni bir döneme hazırlıyor.

Yemen devriminin kitleselleşmesinde, bütün ülkeyi sarmasında en çok etkisi olan grup ise Yemem Islah Hareketi. Eğitim amacıyla Mısır’a giden gençlerin Müslüman Kardeşler Hareketi’nin kurucusu Hasan el Benna’nın fikirlerinden etkilenmesiyle ilk tohumları atılan hareket, 1990 yılında Yemen Islah Partisi ismini alarak siyasete girdi. Yıllarca toplumsal ıslah için bir taraftan davet, diğer taraftan da örgütlenme çalışması yapan Yemen Islah Hareketi devrim süreci başladıktan sonra halkı sokağa çıkmaya çağırdı. Devrim esnasında sokaklarda şehit düşen gençlerin büyük bir kısmı da Islah Hareketi’ne mensup gençlerden oluşuyordu.

Yapılacak özgür seçimlerde en çok oyu alacak partiler arasında gösterilen Yemen Islah Partisi’nin liderliğini bugün 64 yaşındaki Dr. Muhammed Abdullah el Yedumi yapıyor. Ülkenin saygın simalarından olan Yedumi gençliğinden itibaren Islah Hareketi’nin çeşitli kademelerinde görev yapmış bir isim. Yedumi ile Yemen devrimini, ülkede yaşanan gelişmeleri konuştuk. Yemen’in başkenti Sana’da bir araya geldiğimiz Islah Hareketi’nin lideri sohbetimiz boyunca ıslah, adalet ve özgürlük kavramlarına vurgu yaptı.

Yemen Islah Hareketi’nin kırmızı çizgileri nelerdir? Hareket kısa ve uzun vadede neleri hedefliyor?

Islah Hareketi 1990 yılında siyasi bir hareket olarak ortaya çıksa da geçmişi, kökleri olan bir harekettir. Yıllar süren kültürel, sosyal ve davet çalışmalarının bir neticesidir. Islah Hareketi Yemen halkının bütün kesimlerine açık bir harekettir. Diğer siyasi gruplarla ortak hareket edip siyasi ve toplumsal alanda adaleti hakim kılmaya, özgürlükleri genişletmeye çalışıyoruz. Yemen devriminin hedeflerine ulaşması için mücadele ediyoruz. Kırmızı çizgimiz ise İsrail’dir. Siyonistlerin dışında herkesle konuşup tartışabiliriz. Fakat her ne olursa olsun İsrail’le ilişkisi kurulmasına karşıyız…

Özellikle Islah kavramına vurgu yapıyorsunuz? Niçin?

Çünkü bir toplumun, ülkenin, İslam dünyasının hatta dünyanın değişmesi için önce ıslah olması gerekir. Siz toplumun ıslah olması için öncelikle nefsinizi, zihninizi ıslah etmelisiniz. Devleti ıslah etmek için de toplumu ıslah etmelisiniz. Bütün bu aşamalardan sonra dünyayı ıslah etmek için devletleri, ülkeleri ıslah etmelisiniz. Bizler Müslümanlar olarak aslında ıslah edicileri. İslam toplumlarını tekrar Kur’an ve Sünnetle buluşturmak için takip etmemiz gereken yolun ıslah olduğunu düşündüğümüz için ıslah kavramına vurgu yapıyoruz.

Ali Abdullah Salih yönetimden çekildi. Fakat sokaklardaki gösteriler devam ediyor. Ve biz biliyoruz ki bu gösterilerin arkasında siz varsınız, Islah Hareketi var. Ali Abdullah Salih yönetimden çekilmesine rağmen gösterilerin sürmesi konusunda niçin ısrar ediyorsunuz? Sokaklardan ne zaman çekileceksiniz?

Bu devrim özgürlük, adalet ve fesadın tamamen ortadan kalkması için başlamıştı. Yemenli gençler büyük fedakârlıklar yaparak bu ülkede zulmü, baskıyı, adaletsizliği temsil eden diktatörü devirdi, yönetimden uzaklaştırdı. Fakat Ali Abdullah Salih’den geriye bazı kalıntılar kaldı. Başta Abdullah Salih’in oğulları ve yeğenleri olmak üzere Abdullah Salih’e yakın bazı isimler orduyu, yönetimi terk etmek istemiyorlar. Gençler de bundan dolayı sokaklardaki gösterileri devam ettiriyorlar. Devrimin bütün hedefleri gerçekleşene kadar da bu gösteriler sürecek. Arap gençleri artık kararlarını verdiler. Ülkelerine adalet ve özgürlük gelene, başta dinleri olmak üzere inandıkları değerlere saygı duyulana kadar sokakları bırakmayacaklar.

Ali Abdullah Salih yönetimden çekildikten sonra yerine yardımcısı geçti. Siz de yardımcısının Abdullah Salih’in yerine geçmesini kabul ettiniz. Bunu niçin kabul ettiniz?

Biz Körfez Girişimi’nin şartlarını ve bu şartların uygulanmasını kabul ettik. Hedefimiz sokaklarda akan kanı durdurmaktı. Çünkü Ali Abdullah Salih yönetimine bağlı kişiler 2 binden fazla Yemenliyi öldürdüler. 22 binden fazla kişiyi de yaraladılar. Bu kanın akmasını engellemek istediğimiz için Ali Abdullah Salih’in yardımcısının geçiş dönemini idare etmesini kabul ettik. Bu birinci sebep. Ayrıca şu an devlet başkanı olan Abdurabbo ahlaklı, ismi yolsuzluklara bulaşmamış, herkesin güvendiği bir isim. O da bizim gibi değişimden yana ve devrimcilere sempatiyle bakıyor, ülkesinin hayrını istiyor. Abdurabbo seçimlere kadar başta kalacak, seçimlerle birlikte halk istediği partiyi iktidara taşıyacak.

Islah Partisi’nin Yemen’de çok büyük bir tabanı var. Sokaklara siz hâkimsiniz. Sokaklara hakim olmanıza rağmen bu devrimi bir İslam devrimine çevirmediniz. Bunun sebebi nedir?

Yemen halkının hepsi Müslüman’dır. Hatta bizde azınlıklar bile yok. Sadece çok az Yemenli Yahudiler var. Bu devrimi illa İslam devrimi diye isimlendirmeye ihtiyaç duymuyoruz. Çünkü bir şeyi isimlendirmek onu İslami yapmaz; fakat bir şeyi uygulamak onu İslami yapabilir. Örneğin bir devlet ben İslam devletiyim demekle İslam devleti olmaz.

Peki İslam devleti nasıl olur?

O devlet İslam’ı uygularsa, halkına adalet ve özgürlük verirse, uygulamalarda İslam’ın sınırlarına, hakka dikkat ederse o devlet İslami bir devlettir. Bence isimlendirmeden ziyade uygulamaya, İslam’ın gerçekten tatbik edilip edilmediğine önem vermeliyiz. Yemen’de kanun, hukuk zaten İslami… Hatta anayasanın 3. Maddesinde “Devlet İslam’a, İslam hukukuna aykırı bir karar alamaz, kanunların temel kaynağı İslam’dır” deniliyor. Bizim sorunumuz anayasa ile, ülkenin kanunları ile değil. Bizim asıl sorunumuz kanunların uygulayıcılarıyla. Sadece bizim değil kanunları laikliğe, Batı’ya dayanmayan bir çok Arap ülkesinin, İslam toplumunun problemi bu. Şu an özgürlükleri önünü açmaya, sistemi temizlemeye çalışıyoruz. Özgürlüklerin önü açıldığında, devlet ihlaslı, Allah’tan korkan, özgürlükçü kişilerin eline geçtiğinde İslam’ın uygulanması yönündeki bütün engeller ortadan kalkacak.

Yemen El Kaidesi ile ilişkileriniz nasıl? El Kaide’nin Yemen’deki eylemlerini nasıl görüyorsunuz?

El Kaide geçmişte Yemen’de bir takım çevreler tarafından destekleniyordu. Bunda Yemen halkının ABD’ye karşı duyduğu öfkenin büyük payı var. Fakat El Kaide düzenlediği bazı eylemler nedeniyle Yemen’deki eski desteğini kaybetti. El Kaide bazı konularda aşırıya gidiyor bu da El Kaide’ye zarar veriyor. Biz El Kaide’nin bu ülkenin sorunlarının silahla çözüleceği tezini doğru bulmuyoruz.

Bir çok Batılı yorumcu Arap Baharı’nın zamanla İhvan Baharı’na dönüşeceğini, gelecekte Ortadoğu’da bütün yönetimlerin İhvan’a yakın İslami partilerin eline geçeceğini iddia ediyor. Siz de İhvan’ın Yemen kolusunuz… Sizin de Arap Baharı’nın İhvan Baharı’na dönüşeceği yönünde bir öngörünüz var mı?

Arap Baharı halkların özgürlük ve adalet talebiyle başladı. İnsanlar yıllardır baskı ve zulümle kendilerini yöneten diktatörlerden kurtulmak için harekete geçtiler. Ödenen bedellerin, verilen mücadelenin sonunda diktatörler yıkıldı. Bu çok büyük bir kazanımdır. Diktatörleri yıkmak için sokağa inen bu insanlar Müslüman insanlar. Bu devrimleri yapanlar ülkelerine gerçek anlamda adalet ve özgürlüğün gelmesinin tek yolunun İslam olduğunu çok iyi biliyorlar. Biz Arap Baharı’nın İhvan, Hizbuttahrir veya bir başka bahara dönüşmesini istemiyoruz. Biz Arap Baharı’nın adalet, özgürlük ve İslam baharına dönüşmesini istiyoruz.

Islah Partisi’nin lideri olarak AK Parti’ye nasıl bakıyorsunuz? Bazıları AK Parti’nin Arap İslamcılar için model olduğunu söylüyorlar, siz de bu fikre katılıyor musunuz?

Adalet ve Kalkınma Partisi Türkiye’deki ekonomik ve siyasi bozulmayı durdurdu. Ekonomik alanda büyük başarılar elde etti. Fransa, İtalya ve İspanya başta olmak üzere Avrupa ülkelerinde ekonomik alanda büyük dalgalanmalar var. Türkiye’nin ekonomisi ise son derece güçlü ve sağlam. Ak Parti ayrıca özgürlüklere önem veriyor ve sistemi baskı odaklarından temizlemeye çalışıyor. Bunu yaparken de gerilimden uzak duruyor, toplumun bütün kesimlerinin duyarlılıklarını gözetiyor. Ak
Parti bu yönüyle bölgedeki İslami hareketlere, siyasi gruplara bir model, örnektir. Fakat örnek, model olmadığı noktalar da var.

Ne gibi?

İslam toplumları arasında farklılıklar var. Bazı şeyler Türkiye toplumu tarafından kabul edilebilir; fakat diğer toplumlar tarafından asla kabul edilmez. Mesela biz laikliği hiçbir şekliyle kabul edemeyiz, toplumumuz buna karşı çıkar. Bunu söylerken Türkiye’nin gerçeklerini de göz önünde bulundurmamız gerekiyor. Biz AK Parti’nin Türkiye’nin gerçeklerine göre hareket ettiğini ve hikmetli bir politika izlediğini düşünüyoruz. Türkiye’deki Milli Görüş hareketiyle olduğu gibi AK Parti ile de aramızda kardeşlik ilişkisi var. Türkiye AK Parti ile yeni bir sürece girdi. Bu sürecin Türkiye toplumu ve İslam dünyası için hayırlı bir süreç olmasını temenni ediyoruz.  (Adem Özköse / Sancaktar Dergisi)

Haber Ara