Dolar

34,8728

Euro

36,7570

Altın

3.042,79

Bist

10.142,10

12 Eylül’ün cezaevi 'Kara Arşivi'

Kara Arşiv, toplumun bütün gözeneklerinde otuz yıldır süren huzursuzluk ve şiddetin, 12 Eylül döneminin Türkiye’ye armağan ettiği kanlı mirastan başka bir şey olmadığını söylüyor...

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-02-03 08:32:08

12 Eylül’ün cezaevi 'Kara Arşivi'

TIMETURK / Haber Merkezi


12 Eylül 1980 darbesini takip eden yıllarda binlerce insan tutuklanarak, başta Mamak, Metris ve Diyarbakır olmak üzere tüm Türkiye’de bu amaçla yeniden düzenlenen cezaevlerine kapatıldı. Kapatılan insanlar hapsedilerek cezalandırılmakla kalmadılar; düşüncelerinden, inançlarından vazgeçmeleri için ağır işkencelere maruz bırakıldılar, öldürüldüler, sakatlandılar ve teşhir edilerek günah keçileri haline sokuldular. İçeridekilere yapılanlar, dışarıdakileri kontrol etmek için son derece kullanışlı bir araç oluşturuyordu. 80’lerin Türkiye’sine başka bir yolla kabul ettirilemeyecek siyasi ve sosyal değişiklikler, sendikasızlaşma, hak ihlalleri, her tür muhalefetin bastırılması, bu yolla hayata geçirildi.

Askeri bir düzenin hâkim olduğu 12 Eylül döneminde bu cezaevlerinde yaşananlar dünya literatürüne geçecek kara bir arşiv oluşturuyor. Araştırmacı Ali Yılmaz, iktidarın cezaevlerinde ürettiği ve uyguladığı “kapatma, yıldırma, yeniden şekillendirme ve imha” politikalarını ve disiplin tekniklerini tek tek ele alırken, cezaevlerinde işlenen suçların -cezaevi idarelerinin “keyfi, münferit ve akıldışı” gibi görünen uygulamalarının- aslında ne denli organize, sistematik ve bilinçli bir yönetselliğin parçası olduğunu ortaya koyuyor. Geniş bir arşiv taramasından ve bizzat birinci ağızdan tanıklıkların dökümünden oluşan Kara Arşiv, bu çapta bir insanlık suçunun ancak darbeci generaller, yargı, sermaye ve dönemin medyası arasındaki bir mutabakatla hayata geçirilebileceğini gösteriyor.


Yüzleş ve kurtul!

Ali Yılmaz, kitabın temel tezini bu bulgu ışığında şöyle özetliyor: “12 Eylül cezaevlerinde günümüz dünyasında emsali az görülen vahşi uygulamaların rasyonel bir düzenlilik taşıdığıdır. Kontrolsüz gibi görünen uygulamaların bile böyle kontrolsüz bırakılmasını tercih ve temin etmiş sistemli bir iktidar ekonomisi vardır. Bu uygulamaların münferit ve arızi olduğunu sanmak büyük bir yanılgı olacaktır.” Sol bir bakış açısıyla yazılmış kitap, toplumun bütün gözeneklerinde otuz yıldır süren huzursuzluk ve şiddetin, bu dönemin Türkiye’ye armağan ettiği kanlı mirastan başka bir şey olmadığını savlıyor. Bu mirastan kurtulmanın onu bilmek, tanımak ve yüzleşmekten başka yolu yok. Ali Yılmaz’ın çalışması, 12 Eylül’ün kara arşivinin kapağının açıldığı son dönemde ayrıca değerli. Bu kara arşivle yüzleşmeden tarihi aydınlatmak mümkün olmayacak.

Haber Ara