Kanlı Pazar'dan Hayırlı Cuma'ya İrlanda barışı
30 Ocak 1972'de Kuzey İrlanda'da 20 bin kişinin toplandığı gösteride İngiliz askerlerinin ateşi sonucu 14 kişinin ölmesi barış sürecinin de ilk adımı oldu.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-30 16:17:15
Kuzey İrlanda için 30 Ocak günü, büyük önem taşıyan bir tarih. Derry şehrinde yaşanan ve tarihe "Kanlı Pazar" olarak geçen hadiseler, Kuzey İrlanda için bir dönüm noktası olmuştu.
30 Ocak 1972'de yaşananlar, İngiltere tarihindeki kara bir leke olarak hatırlanıyor. 41 yıl önce Kuzey İrlanda'nın Derry şehrinde toplanan kalabalık "İrlanda'nın bağımsızlığını" istiyordu. 85 bin nüfuslu şehirde 20 bin kişi sokaklara dökülmüştü. Gösteriyi düzenleyen hürriyet yanlısı Kuzey İrlanda Yurttaş Hakları Derneği'ydi. Yetkililer, yürüyüşün Katoliklerin yaşadığı bölgede yapılması şartıyla izin vermişti. Pazar günü Derry sokaklarında yürüyenlerin isteği, barış ve bağımsızlıktı.
1960'ların sonunda İngiliz egemenliği altındaki Kuzey İrlanda'da Katoliklere karşı ayırımcı politikalar doruğa çıkmıştı. Özellikle İngiliz yanlısı muhafazakâr Protestanların, Katolikleri baskı altına alması üzerine, Kuzey İrlanda yurttaş hakları derneği kurulmuş, dernek ülkede bu durumun değişmesi için şiddet ihtiva etmeyen bir kampanya başlatmıştı. Yürüyüş, Protestan İrlandalıların yaşadığı Guildhall meydanına gelmeden duracaktı.
Kuzey İrlanda'daki İngiliz komutanlığı, yürüyüş sırasında çıkabilecek olayları önlemesi için paraşütçü birliğini Derry'e sevk etmişti. Ama İrlandalı Katolik gençler Guildhall meydanına yürümekte kararlıydılar.
Bazı göstericiler, İngiliz askerlerinin barikatlarına taş atarak saldırdılar. Silahsız gençlerle askerler arasında her zamanki çatışmalar yaşanıyordu. Ama beklenmedik bir gelişme oldu ve bir anda silahlar patladı. İlerleyen İngiliz askerlerinden kaçmaya çalışan bir genç sırtından vurularak yere düştü. Gencin ölümü ortalığı daha da karıştırdı. Göstericilerin üzerine doğru ilerleyen İngiliz paraşütçüler, kaçmaya çalışan silahsız gençleri yaylım ateşine tuttular. Olaylarda 14 İrlandalı genç, İngiliz askerlerinin açtığı ateş sonucu hayatını kaybetti, 14 kişi de yaralandı. İnsanların tatil yaptığı, eğlendiği Pazar günü Derry sokaklarında bir dehşet yaşanmıştı.
O gün, tarihe "kanlı Pazar" olarak geçti.
KANLI PAZAR'IN SORUŞTURMA RAPORU
Kanlı Pazar'ın ardından İngiltere'de başlatılan soruşturmadan çıkan sonuç kimseyi, özellikle de Kuzey İrlanda'daki Katolikleri tatmin etmedi. Çünkü silahsız sivillere ateş açan İngiliz askerleri aklanıyordu. Yıllar geçse de kanlı Pazar'ın üzerindeki tartışma bitmedi. İrlandalılar için, ölenlerin hepsi masumdu.
1998 yılında kamuoyunun baskısına dayanamayan İngiliz hükümeti, Kanlı Pazar'la ilgili olarak yeniden soruşturma başlattı. Başbakan Tony Blair eski soruşturmanın bazı kanıtları yansıtmadığı gerçeğini kabul etti. 9 yüz şahit daha dinlendi, 5 bin sayfalık rapor için yaklaşık 200 milyon sterlin harcama yapıldı.
2010 yılında açıklanan rapor; Kanlı Pazar'la ilgili tartışmalara başka bir boyut kazandırdı. Rapora göre, Kuzey İrlanda'nın Derry şehrinde yurttaşlık hakları için gösteri yapan Katoliklerin üzerine "disiplini kaybeden" askerler tarafından ateş açılmıştı. Raporda ayrıca hayatını kaybeden 14 kişinin hiçbir tehdit oluşturmayan siviller olduğuna da dikkat çekildi.
Olayın gerçekleştiği Derry şehrinde açıklanan rapora göre; göstericilere doğru ilk saldırı da İngiliz askerleri tarafından yapılmıştı. Üstelik ateş açılmadan önce ikazda dahi bulunulmamıştı. Bu gelişmelerin ardından İngiltere Başbakanı David Cameron, İngiliz hükümeti adına resmen özür diledi. 2010 yılındaki rapor; askerlerin olay esnasında 100'den fazla mermi kullandığını, protestocuların ise hiç silah taşımadığını da su yüzüne çıkardı.
SIRADA "KANLI CUMA" VARDI
Kanlı Pazar'ın ardından İngiltere'de tedhiş olaylarında artış yaşandı, tansiyon yükseldi. Ancak IRA, kanlı saldırıdan 6 ay sonra beklenmedik bir şekilde ateşkes çağrısı yaptı. IRA'nın bu girişimi, İngiliz hükümetiyle gizli görüşmelerin de başladığı anlamına geliyordu. Ateşkes kararı; sosyal demokrat ve liberal parti üyesi John Hume ile Paddy Devlin'in IRA temsilcileriyle 14 Haziran günü Derry şehrinde yaptıkları toplantı sonunda ortaya çıkmıştı. Toplantıda IRA temsilcileri, Edward Heath'ın başkanlığındaki İngiliz hükümetiyle yapılacak görüşmeler için şartlarını masaya koydular.
Bu şartlara göre IRA'yı kimin temsil edeceği konusunda hiç bir kısıtlama olmayacak, toplantıda bağımsız bir şahit de hazır bulunacaktı. Ayrıca cezaevindeki IRA mahkumlarına siyasi statü tanınması isteniyordu. Nitekim 7 Temmuz'da, tutuklu IRA liderlerinden Gerry Adams serbest bırakıldı ve Londra'ya giden IRA heyetine katıldı.
Ancak devlet bakanı Paul Channon'ın Londra'daki evinde yapılan görüşmeler sonuçsuz kaldı ve ateşkes bozuldu. Diyaloğa devam edilip edilmeyeceği tartışılırken, Belfast'tan gelen haberler sulh ümitlerini de ortadan kaldırdı. 21 Temmuz'da Kuzey İrlanda tarihinin en korkunç günlerinden biri yaşandı: 75 dakika içinde şehrin çeşitli yerlerinde peşpeşe 22 bomba patladı. Eylemlerde 9 kişi öldü, 130 kişi de yaralandı. Yaralılardan 77'si kadın ve çocuklardı. Polise yapılan sahte bomba ihbarları Belfast'ta korkuları arttırmıştı.
Olay, İrlanda tarihine "Kanlı Cuma" olarak geçti. Kanlı Cuma, o gün için barışı imkânsız hale getiren bir kampanyanın parçasıydı. Kimilerine göre ise, 6 ay önce 30 Ocak 1972'de Derry şehrinde yaşanan kanlı Pazar'ın rövanşıydı.
"Kanlı Cuma" 1972 yılının son eylemi değildi. 1972 senesi, Kuzey İrlanda'da en kanlı yıl olarak tarihe geçti. O seneki tedhiş eylemlerinin bilançosu 496 ölü, 258 yaralıydı ve yeniden başlayan savaş, "Hayırlı Cuma" barış anlaşmasının imzalandığı 1998 yılına kadar sürdü. Bu süreçte İngiltere'ye bağlı kalmayı sürdürmek isteyen Protestanlarla ayrılmayı savunan Katolikler arasındaki şiddet olayları ise çok sayıda masum insanın ölümüne yol açtı.
BARIŞ SÜRECİ BAŞLIYOR
İrlanda'da yüzyıllardır süren çatışmaları ve yaşanan acıları sona erdirecek en önemli adım 1993 yılında dönemin İngiltere ve İrlanda başbakanları tarafından atıldı. 1993'ün aralık ayında Londra'da bir araya gelen John Major ile Albert Reynolds, "Downing Street" deklarasyonu ile barış çabaları için bir çerçeve anlaşmasına varıldığını duyurdu. Ama bu olumlu adımdan 4 gün sonra IRA, Derry şehrinde bombalı bir eylem gerçekleştirerek sürecin bir kere daha tıkanmasına sebep oldu. Ancak bu defa barış görüşmeleri için uluslararası toplum da seferber olmuştu. Öyle ki; IRA'nın siyasi kanadı Sinn Fein'in lideri Gerry Adams yıllar sonra ilk kez Amerika Birleşik Devletleri'ne giriş vizesi alabildi. Amerika'nın bu girişimine paralel olarak, İngiliz Ordusu da ilk kez Kuzey İrlanda'da gündüz devriyelerine son verdi.
Ve 1994'ün bahar aylarında Sinn Fein temsilcileri, ilk kez İngiltere'nin Kuzey İrlanda'dan sorumlu bakan yardımcısı ile görüştüler. 1994 yazında ise, önce İngiltere'ye bağlı kalmaktan yana olan "birlikçi" örgütler, hemen ardından IRA ateşkes ilan ettiler. Silahların susmasından sonra 6 Eylül günü İrlanda başbakanı Reynolds, Gerry Adams'la el sıkıştı. Sinn Fein ve İngiliz hükûmeti yetkilileri 9 Aralık 1994'de ilk kez resmen masaya oturarak görüşmelere başlandı. Artık barış süreci hız kazanmıştı. 22 Şubat 1995'de çerçeve anlaşması kabul edildi ve 17 Mart'ta da Gerry Adams, Beyaz Saray'da Bill Clinton tarafından kabul edildi.
İngiltere'de Tony Blair'in iktidara gelmesi, barış görüşmelerine yeni bir ivme kattı. 15 mayıs 1997'de Belfast'ı ziyaret eden Blair, IRA'ya ilk kez silah bırakma şartı olmadan görüşme önerisinde bulundu. Nitekim 9 Eylül 1997'de Sinn Fein ilk kez görüşme masasına oturdu.
Ve 14 Ekim 1997 günü İngiltere başbakanı Blair, Downıng Street'te ağırladığı Sinn Fein lideri Gerry Adams'la el sıkıştı. Görüşmeler 1998'in şubatında Sinn Fein'in ihraç edilmesiyle bir ara kesilmesine rağmen, çok geçmeden yeniden başladı ve 28 Şubat'ta bu kez somut tekliflerle masaya oturan taraflar sonunda barış için nihaî bir anlaşmaya vardılar.
"HAYIRLI CUMA" ANLAŞMASI
Kuzey İrlanda'yı 30 yıl boyunca kan gölüne çeviren şiddet ve terör; 10 nisan 1998'de Belfast'ta imzalanan "Hayırlı Cuma Antlaşması" ile sona erdi. Anlaşmaya göre IRA sılah bırakmaya razı olurken, İngiltere de, IRA mahkumlarını serbest bırakmayı, Kuzey İrlanda'dan askerlerini çekmeyi, Kuzey İrlanda'ya özerk yönetim hakkı vermeyi kabul etti.
Basın toplantısında kısa birer konuşma yapan liderler son derece yorgun ama bir o kadar da mutluydular. Katolik ve Protestan örgütlerin liderleri ilk kez dünya kamuoyunun karşısında yan yana poz veriyorlardı. Başbakan Tony Blair, konuşmasında, antlaşmayı "cesaretin zaferi" olarak niteledi ve "tarihin eli omuzlarımızda demiştim. Şimdi bu gerçeği yerine getirmiş olduk. Ama asıl işi şimdi başlıyor. Önemli olan barışı kalıcı kılmak" dedi. Ahern ise, annesinin hafta başında öldüğünü hatırlatarak, "keşke bugün sağ olsaydı. En çok görmek istediği şey bu antlaşmaydı" diye konuştu. İngiltere yanlısı Protestan örgütlerin en büyüğü olan Ulster Birlik Partisi'nin lideri David Trimble ise, "bundan sonra yapılacak şeyin bölgenin geleceğine ilişkin konularda halkın çoğunluğunun kararına IRA ve Sinn Fein'in saygı göstermesini beklemek olduğunu" belirtti. Sinn Fein'ın lideri Gerry Adams da "İrlanda adasını tek bir devlet altında birleştirme hedeflerinden vazgeçmeyeceklerini ve hiç bir şekilde sürecin dışında kalmayacaklarını" vurguladı.
Referanduma sunulan anlaşmaya Kuzey İrlanda'da yüzde 71 destek oyu çıktı. Böylece 30 yıl süren çatışma ve 13 yıl süren barış görüşmelerinin sonunda Kuzey İrlanda'da barışa büyük bir adım atıldı.
IRA 1994'te ilan ettiği ilk ateşkesten 11 yıl sonra, 1 eylül 2005'te silahlı mücadeleyi resmen bıraktığını açıkladı ve barış süreci 2007'de Kuzey İrlanda Parlamentosu'nun toplanmasıyla tamamlandı. (KuzeyHaberAjansı)
SON VİDEO HABER
Haber Ara