TSK Disiplin Kanunu Tasarısı'nın görüşmeleri, TBMM Genel Kurulu'nda devam ediyor.
Yılmaz, tasarının tümü üzerinde yaptığı konuşmada, TSK personeli hakkında disiplin uygulamalarının yargıya taşındığını, buradan alınan sonuçların değişik tarihlerde AİHM'e götürüldüğünü, AİHM'in de askerlere verilen oda hapsi cezasının Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne aykırı olduğu yolunda kararlar verdiğini belirti.
AİHM'de açılan dava sayısının 60 olduğunu, bunlardan 10'unun Türkiye aleyhinde sonuçlandığını bildiren Yılmaz, ''Diğerleri mahkeme gündemindedir. Tasarı yasalaşırsa, AİHM'e yapılan başvurularda, hak ihlallerin gereği de yerine getirilmiş olmaktadır'' dedi.
Bir milletvekilinin, ''Bu yasanın ne acelesi var'' dediğine işaret eden Yılmaz, ''Her gün AİHM'de mahkum olmak, Türkiye'ye ne kazandırır? Mahkumiyete yol açan hukuk kurallarını değiştirirsek, Türkiye'nin itibarı yükselmez mi? Milletvekillerinin asli görevi, Türkiye'nin itibarını yükseltmek değil mi?'' diye sordu.
Yılmaz, bu tasarının, ihtiyaçtan doğduğunu kaydetti.
-''Yaklaşık 2 bin 500 kişi bedelli askerlikten çıkarıldı''-
Tasarı hakkında bilgi veren Yılmaz, daha önce yapılan düzenlemeyle, bedelli asker için 30 bin liranın yarısının başvuru, diğer yarısının başvuru tarihinden itibaren 6 ay içinde 2 taksitle ödeme imkanı getirildiğini anımsattı. Yılmaz, ancak ikinci taksitin ödeme süresini geçiren yaklaşık 2 bin 500 vatandaşın, yasa gereği bedelli askerlikten çıkarıldığını, bunun da mağduriyete yol açtığını söyledi.
Yılmaz, ''Düzenlemeyle belirlenen bedelin yarısını ödemek suretiyle başvurusu kabul edilenlerden, ikinci taksit için öngörülen 6 aylık süreyi geçirenler ve ilk taksitini geri alanlar ile şartları taşıdığı halde 15 Haziran 2012'ye kadar başvuruda bulunmayanlara, bedelli askerlik hizmetinden yararlanmak için yeni haklar tanınmıştır'' diye konuştu.
-''İntiharlarda azalma''-
Bakan Yılmaz, TSK'daki intiharlara yönelik eleştirileri de yanıtladı.
TSK'nın, bu milletin ordusu olduğunu, bu milletin içinden çıktığını dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:
''Türk toplumunun içinde ne gibi bir hastalık varsa bilin ki aynı hastalık TSK içinde de vardır. Çünkü milletinin bir parçası. TÜİK'in Türkiye geneline ilişkin yayınladığı intihar istatistikleri incelendiğinde, ülke genelindeki intihar eğilimi ve davranışlarının, yaş grubu, eğitim seviyesi, coğrafi bölge, il dağılımı gibi Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin ayrılmaz bir parçası olan TSK'ya da taşındığı görülmektedir. İntihar davranışı açısından TSK personelinde, benzer yaş ve cinsiyet grupları açısından sivil örneklerden daha farklı bir epidemilojik veri bulunmamaktadır. Türkiye genelinde intihar eden 20-24 yaş aralığı, en fazla intiharın meydana geldiği yaş aralıklarından biri olduğu, askerlik hizmetinin de bu yaş grubunda yapılması nedeniyle intihar davranışının askeri ortama taşınabileceği değerlendirilmektedir. Bu kapsamda yıllara bağlı olarak son 10 yılda intihar oranlarında yüz binde 32'den yüz binde 15'e azalma söz konusudur.
Alınan tüm önlemlere rağmen birliklerde vefatla sonuçlanan herhangi bir kaza, olay meydana geldiğinde vefat eden personelin ailesine garnizon komutanlıkları vasıtasıyla bilgi verilmekte, ailenin talebi halinde kazanın oluş şeklinin, ilk ağızdan dinlemeleri sağlanmakta, mümkün olduğunca zihinlerde bir şüphe kalmamasına çalışılmaktadır. Ölümle sonuçlanan tüm olaylarda, adli soruşturmanın yanı sıra idari soruşturma da yapılmakta, her olay kayıt altına alınmaktadır. Ayrıca ailenin verilen bilgiler dışında belge talep etmesi halinde, bu belgelerin adli makamlardan talep edilmesi konusunda bilgilendirme yapılmaktadır. Bugüne kadar kayıtlarımızda inceleme yapılmayan, şüpheli durumda bırakılan herhangi bir olay bulunmamaktadır.
Bulaşıcı olduğu bilimsel olarak kanıtlanan intiharların, günümüzdeki iletişim ve haberleşme imkanları göz önünde alındığında toplumun diğer kesimleri tarafından süratle öğrenilmesi, etkilenmesi söz konusudur. Bu durum, TSK'yı olduğu kadar ülke geneli için de intihar bulaşıcılığı riskini artırmaktadır. İntihar bulaşıcılığını engel olmak amacıyla intihar ve intihar olaylarının medyada yer alması konusunda dikkatli olunması gerektiği değerlendirilmektedir.''
-''Aralarında hiçbir fark yok''-
Milli Savunma Bakanı Yılmaz, TSK'nın darbe ve açılan davalarla ilgili suçlandığına işaret etti.
Yılmaz, TBMM Darbeleri Araştırma Komisyonu raporunda da yer aldığı gibi darbenin, milletin vermediği yönetim hakkının, milleten çalınması ve gasbedilmesi olduğunu kaydetti.
Milletin en güvendiği kurumlardan biri olan TSK'nın, milletin hakkını çalacağı ve gasbedeceğinin düşünülemeyeceğini dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:
''Darbeyi bir çete yapar. Bu çetenin içinde basın, üniversite, işadamı, siyasetçi vardır ve TSK içinde görev yapan kimseler de vardır. Çetenin diğer unsurları, TSK içinde görev yapanları öne sürerek, milletin, darbeyi TSK yaptığı zannına kapılmasını isterler. Ancak millet, basiretli sağduyusunu her zaman gösterdi ki bu yapılan doğru değildir. Cuntaya destek veren siyasetçilere yönetim, iktidar hakkını hiçbir zaman vermedi. 1960'da da günümüzde de 'şartlar tamam olursa, ihtilal meşru olur' diyenler ile 'Darbeler, baskıların arttığı dönemlerde ortaya çıkıyor' diyen zihniyetin arasında hiçbir fark yoktur. Biz Milli Birlik ve Kardeşlik Projesi'yle Türkiye'yi güçlendirmek istiyoruz.''
AK Parti İstanbul Milletvekili Şirin Ünal, tasarının getirdiği yenilikler hakkında bilgi verdi. Ünal, disiplin mevzuatının tek bir kanunda toplandığını, sivil memurların kapsam dışı tutulduğunu, disiplin cezası vermede subay ve astsubay arasında ayrımın kaldırıldığını, disiplin mahkemesi ibaresinin disiplin kurulu olarak değiştirildiği, disiplin kurulunun vereceği cezaların yeniden belirlendiğini anlattı.