TIMETURK / Mort Abramowitz, Jessica Sims*
Türkiye’nin politik tartışmaları hızlı değişir. Dün çoğunlukla konu Suriye’ydi. Bugün ise Kürtlerle barış. Bu başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın siyasi duruşuna bir nimettir. En azından şimdilik.
2012, AKP’nin iktidar partisi olarak 10’ncı yıl dönümüydü ki bu Türk siyasetinde nadir bir başarıdır. Parti, yeni ve daha canlı Türkiye’deki az sayıdaki değişmezden biri haline geldi. Fakat Suriye’nin bitmeyen iç savaşı nedeniyle Erdoğan için bu zor bir yıldı. Kendi partisi üyeleri dahil Suriye’yi ele almasına yönelik yoğun eleştiriyle geçen bir yılın ardından Erdoğan’ın siyasi serveti zarar ediyor görünüyor.
İlk kez olarak başbakan kamuoyu desteği kaybediyor ve Türkiye’nin siyasi sistemini güçlü bir başkanlık sistemine anayasal olarak değiştirme çabası sıkıntıya giriyor. Daha kesin şekilde ifade edecek olursak Erdoğan, Esed’i indirmek için tüm çabalarına rağmen elinde bir şey yok. Suriyeli mültecilerin 150 bini kamplarda ve 80 bini Türk kasabaları ile şehirlerinde bulunuyor. Bütçe sürekli artıyor ve eski dostu Beşar Esed’in gideceğine dair bir işaret de yok. Daha da kötüsü Kürtlerin-yaşadığı bölgelerden Esed güçlerinin çekilmesi PKK’nın Suriye şubesinin hakimiyet kazanmasına ve belki de Suriye’de yeni bir Kürt özerk bölgesi oluşturma kabiliyetine izin veriyor.
Bunların hiçbiri değişmedi –bir tek Suriye daha kötü– fakat Türkiye’deki hava değişti. Hükümeti PKK’nın tek lideri Abdullah Öcalan ile görüşmelere yeniden başlattığını ilan ettiğinde Erdoğan’ın siyasi duruşu önemli bir darbe aldı. Daha da şaşırtıcısı 14 yılın ardından Kürt parlamenterlerin Öcalan ile ilk kez görüşmesine izin verdi. Çabası (milliyetçiler hariç) siyasi spektrumda destek gördü ve süren Suriye felaketine dair eleştirilerin yönünü değiştirmesine hizmet etti. Büyük belirsizlikler altında Türkiye, Öcalan’la görüşmelerin çatışmaları durduracak ve Türkiye’nin Kürt nüfusunun taleplerini karşılayacak bir uzlaşıya dönüşebileceği umuduna sahip oldu. AKP’nin desteği hala yüzde 50’nin üzerindedir.
Barış süreci doğası nedeniyle zor. Her iki tarafın iyi niyetinin ispatlanması gerekiyor, duygular derin ve PKK’nın bağlılığı da kesin değil. Fakat bölgesel olaylar keskin şekilde sürece ve Erdoğan’ın siyasi sistemi değiştirme çabalarına tecavüz edebilir. Daha büyük mezhepsel kan dökmeyle Esed’in gidişi ile Suriye’deki kriz kötüleşebilir. Daha fazla mülteci beklenebilir. Yıkılmış Suriye’deki Kürtler için belirsiz bir gelecek olabilir. Daha ivedi olarak Irak’ın bütünlüğüne dair derinleşen kriz ve fiili-bağımsız Kürt bölgesinin geleceği konuları da mevcuttur.
Suriye erimesi
Suriye’nin iç savaşa girişi Türkiye’ye ve Erdoğan’a maliyeti muazzam oldu. Suriye, Türkiye’nin “sıfır sorun” politikasının sonunu getirdi fakat bunun ötesinde Erdoğan’ın Ortadoğu’daki etkisinin sınırlarını ortaya çıkardı. Bu Erdoğan’ın kazanmaya çalıştığı saygın arabulucu imajıyla kötü şekilde çelişti.
Erdoğan Türkiye’nin geleneksel güvenlik ittifakına yönelik önceki canlılığını bırakmak zorunda kaldı ve bunun yerine Esed’den kurtulmak için Obama’yı ikna etmeyi umut etti. Yardım gelmedi ve kısmen terk edilmiş hissetti. Türkiye, Suriye ile kendi başına uğraşmak durumunda kaldı.
Fakat NATO’ya yanaşma ihtiyacını kabul etmek durumunda kaldı ve küçük bir dahili protestoyla Patriot füzelerini isteyip aldı. Bir zamanlar NATO’nun dış misyonlarını ve onların iyi niyetini sorgulayan Erdoğan’ın bu değişimi Suriye’deki eylemsizliğine rağmen ABD’nin irtibatındaki yerinin değerine geldiğini gösterdi.
Daha fazla destek için kamuoyuna yaptığı talepler yeni bir eleştiriye neden oldu. Bu sefer Erdoğan’ı sorgulayanlar İslamcı medyadaki kardeşleriydi. Erdoğan hem Suriye’deki NATO müdahalesinin tarafı hem de Arap demokratların sesi olabilirdi? Birçokları tüm yumurtalarını Esed-gitmeli sepetine koymasındaki hikmetini sorguladı. Bu arada siyasi muhalefet, Erdoğan’a Türkiye’yi Suriye çapraz ateşinden uzak tutmadaki, mültecilerin gelişindeki ve ilerleme göstermedeki başarısızlığına sert şekilde yüklendi.
Esed-sonrası Sorunlar
Nasıl olursa olsun Erdoğan başlangıçta Esed’in gidişinden çıkar sağlayacaktır.
Muhtemelen kendisini Suriyeli mültecilere koruyan (ki gerçekte çok iyi yaptı) iyi bir Müslüman olmanın yanı sıra başarılı bir demokrat olarak sunacak. Fakat Esed-sonrası Suriye’de daha büyük bir mezhepsel şiddet, zayıf bir Suriye hükümeti –bu sefer çoğunluğu Sünni olmayan ve mevcutların da dönmediği– daha fazla mülteciyle derinleşen insani kriz olasılığı mevcuttur.
Esed-sonrası Suriye’de Erdoğan muhtemelen ağırlığını dini temelinin de desteklediği Sünnilere verecektir. Türkiye kendisini Suudi ve Katar parasıyla etkilenen ve daha radikal olmak zorunda kalan Müslüman Kardeşleri destekleyen rahatsız bir konumda bulabilir. Aynı zamanda bu onu Kürtlerin daha fazla söz sahibi olduğu ılımlı ve kapsamlı hükümete dair ABD vizyonuyla ters düşürecektir.
Bölgesel Kürt Meselesi
Suriyeli Kürtlerin kaderi, Erdoğan’ın dahili Kürt barış sürecini ele alışı ve kontrolü üzerinde doğrudan etkisi olacaktır. Türkiye sınırının ötesinde güvenli limana sahip PKK, Erdoğan’ın kaçınmak istediği Türkiye’de doğrudan bir güvenlik tehdidi olabilir. Türkiye’nin Suriye’de özerk bir Kürt bölgesini kabul etmeyeceği noktasında cüretkar bir kırmızı çizgi çizdi ancak bunu önleyebilir mi o belirsizdir. Kürtler ile Esed’in halefleri arasında Türkiye sınırında ikinci bir özerk Kürt bölgesine yönelik başa çıkılmaz bir savaş özellikle Türkiye’nin kendi Kürt barış çabaları ortasına denk gelirse Erdoğan ve Türkiye için siyaseten yıpratıcı olacaktır. Türkiye için daha acil bölgesel endişe Irak’ın devam eden siyasi parçalanması ve bağımsız bir Kürt devletinin olası tezahürüdür. Türkiye’nin Bölgesel Kürt Yönetimi (KRG) ile ilişkileri yakınlaşmıştır ve Ankara, doğrudan petrol ihracatı ve Kerkük bölgesine yönelik Kürt iddialarıyla ilgili Bağdat’la derinleşen ihtilaflarda Kürtleri desteklemektedir.
Türkiye şiddetli şekilde Başbakan Maliki’ye muhalif hale gelmiştir ve Irak’ın İran hakimiyetine girmesinden korkmaktadır. Türkiye hükümeti Irak’ın siyasi sorununun Maliki’nin diktatör yaklaşımı olduğunu açıkça ifade etmiştir. Yani Irak’ın bütünlüğünün korunması için Maliki’nin gitmesi gerekmektedir. Bu Türkiye’yi Maliki’nin birleşik Irak’ın korunmasının merkezinde olduğuna inanan Birleşik Devletler ile ters düşürmüştür. Yani Türkiye’nin bir anomalisi vardır. Bağımsız bir Kürt devletinin Türkiye’nin kendi Kürtleri üzerindeki etkisinden korkarken aynı zamanda Irak’ın parçalanmasına katkıda bulunmaktadır. Ayrıca Irak Araplarının, Kürt bölgesinin Irak’tan ayrılmasını engellemek için savaşacağına dair de endişesi vardır.
2013’teki Erdoğan
Erdoğan’ın siyasi geleceği Suriye ve Irak’taki olaylara fazlasıyla dayanmaktadır. Suriye politikası ona siyaseten zarar vermeyi sürdürmektedir. Kürt bölgesinin dönüştürülmesine yardımda hayati olan KRG ile ilişkileri muazzam geliştirmesi, Türkiye için çok karlı ve popüler hala gelmiştir. Fakat bir yüzyıllık Kürt sorununda ilerleme güç olsa da bu meseleleri daha da önemli hala getirmiştir. Öcalan ve Kürtlerle görüşmeler uzun olacaktır ve başarı beklentileri şüphelidir ancak bu senenin yarısına kadar süreç ilerlemiş görünürse Erdoğan, artık düşman milliyetçiler yerine Kürt parlamenterlerin desteğiyle anayasal değişiklileri gerçekleştirebilecektir.
Yine de bölgesel değişimler hızla meydana geliyor. Daha şiddet içeren ve istikrarsız bir Suriye’nin Erdoğan için siyasi sonuçları izale olmamıştır. Irak’ın siyasi bölünmesinin büyüyen tehlikeleri de sona ermemiştir. Yeni bir anayasa için görüşmeler ikinci yılına girerken Irak ve Suriye’deki gelişmeler Erdoğan’ın prestiji, siyasi sermayesi ve manevra özgürlüğü yanında Kürt görüşmelerine doğrudan etki edebilir. Erdoğan, mükemmel bir yüksek-telden oyuncu oldu ve bu sene daha etkileyici bir doğaçlamacı olmak durumundadır
2013 Erdoğan ve Türkiye için hayati durmaktadır. Kontrolünde olmayan olaylarla ilgili anlık kararlar vermek zorundadır. Türkiye’nin ve bölgenin Kürtlerin gelecekleri artık söz konusudur. Aynı zamanda Erdoğan’ın geleceği de.
Türkiye’deki Kürt meselesi artık Amerikan sorunu haline de gelmiştir. Türkiye’nin kuzey Irak’taki PKK’yı yok etme çabalarına verdiği dikkate değer destek dışında Birleşik Devletler her zaman meseleden uzak durmuştur. Fakat Birleşik Devletlerin Suriye ve Irak’ta yaptıkları artık Türkiye’nin dahili durumuna doğrudan etki etmektedir. Bugün Washington Irak ve Esed gitse dahi muhtemelen Suriye konusunda aynı fikirde değildir. İlk kez olarak Birleşik Devletler bölgesel bir Kürt politikasına ihtiyaç duymaktadır. ABD-Türkiye ilişkileri daha gerginleşebilir.
Bush zamanında ABD Türkiye Büyükelçisi Mort Abramowitz, Amerikan Think-Tank’i The Century Foundation’da çalışmaktadır. Jessica Sims, burada araştırma asistanıdır.
The National Interest’teki bu makale Oğuz Eser tarafından Timeturk.Com için tercüme edilmiştir.