Mahkemenin delilleri yeterli bulmamasına rağmen Yargıtay 9. Ceza Dairesi ve savcılık, 1998 yılında Mısır Çarşısı’nda 7 kişinin ölümüyle sonuçlanan olay nedeniyle Pınar Selek’in ömür boyu hapis istemiyle yeniden yargılanması konusunda ısrarını sürdürdü.
Eylemi Pınar Selek’le gerçekleştirdiğini söyleyen sanığın beraatine itiraz edilmezken, Pınar Selek daha önce diğerleriyle aldığı üç beraat kararına rağmen patlamanın tek sorumlusu olarak kaldı. Selek hakkında üç kez beraat kararı alan mahkeme nihayetinde Yargıtay’ın talebine direnmekten vazgeçti, verdiği üçüncü beraat kararını sürpriz bir adımla bozdu. Ve Pınar Selek ömür boyu hapse mahkum edildi. Hukukçular aynı davadan birbirine zıt kararların çıkmasını ve çelişkili raporlar hazırlanmasını ‘bir hukuk skandalı’ olarak değerlendiriyor.
'Ölüm haberi almış gibi oldum'
Kararı duyduğunda ölüm haberi almış gibi hissettiğini söyleyen Pınar Selek, ancak kendisine verilen desteğin ona güç kattığını ifade ediyor. Özellikle başka kentlerden davayı izlemek için sosyoloji öğrencilerinin gelmesinin kendisini çok etkilediğini belirten Selek, DW Türkçe’ye şunları söyledi:
"Güçlü olmam için de çok fazla neden var. Üniversitemde, mahkeme günü bir saat iş bırakma eylemi yapıldı. Bu, üniversitenin tarihinde bir ilk. Rektör açıklama yaptı. 'Bizi ezmeden kimse Pınar Selek’e ulaşamaz. Pınar'a dokunmak isteyen önce bize dokunacaktır' dedi. Dolayısıyla müthiş bir dayanışma var çevremde."
Kadın hakları, sokak çocukları ve travestiler gibi birçok sosyolojik konuyla ilgili çalışmalar yapan ve kitaplar yazan Pınar Selek şu sıralar Strasbourg Üniversitesi’nde doktorasını yapıyor. Strasbourg Üniversitesi Rektörü Alain Beretz de Pınar Selek'in üniversitenin koruması altında olduğunu belirterek, "Sonuç ne olursa olsun onu vermeyeceğiz, biz araştırmacımızın arkasındayız" açıklamasını yaptı.
'Beni öldürseler de fark etmez'
Kendisine verilen büyük desteğin, onun suçsuzluğuna duyulan güvenin bir göstergesi olduğunu vurgulayan Selek, "Artık beni öldürseler de fark etmez" diyor. Selek, "Mısır Çarşısı’na bombayı birlikte koyduk" diye ifade veren genç beraat ederken kendisinin mahkum edilmesinin altında ise birçok neden olabileceğini belirtiyor. Sosyolog olarak dokunulmasını istenmeyen konularda araştırma yaptığı için sembol olarak seçilmiş olabileceği olasılığını dile getiriyor ve sözlerini şöyle sürdürüyor:
"O kadar çok şey anlatılıyor ki, ama son derece net bir olay var. Ben şunu çok iyi biliyorum: Cezaevinden çıktıktan sonra alınan beraatlere rağmen bunun tekrar tekrar bozulması, benim dışarı çıktıktan sonra da evde oturmamamla ilgili oldu. Önce bir cezalandırma sembolü olarak seçildim, sonra bir adalet sembolüne dönüştüm."
Yeni temyiz aşaması başlıyor
Ancak hukukî süreç henüz sona ermedi. Avukatları, verilen kararı bir kez daha Yargıtay’a götürecek. Yeni bir temyiz aşaması daha başlayacak. Pınar Selek, bundan sonraki süreçle ilgili sözlerini şöyle sürdürüyor:
"Avukatlar, kararı Yargıtay'a temiz edecekler. Yargıtay aşaması başlayacak, 9. Daire'ye gidecek yine bildiğim kadarıyla. 9. Daire, şimdiye kadar üç beraati bozan Yargıtay dairesiydi. Aslında şimdi bu darbe gibi olan son müdahale 9. Daire'nin kararına uyulması üzerinden oldu. İşkence altında 'birlikte yaptık' diyen çocuğun ifadesiyle isteniyordu bu karar. Savcı ona itiraz etmediği için, temyiz etmediği için o beraat etti. Ben şimdi ömür boyu ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına mahkum oldum."
'Beni katil yaptılar'
Dava ile ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne de çoktan başvuruldu. Hakkında tek bir kişinin verdiği ifade dışında delil olmadığını söyleyen Pınar Selek, kendisinin hedef gösterildiğini savunarak "Sonuçta beni katil yaptılar. Kimse inanmıyor buna ama yine de kolay bir şey değil. Tehdit mektupları, e-mailler almaya başladım mesela. Aynı kişiden ama, yine de onlar bu kararlarıyla hedef göstermiş oluyorlar. Bir cinayet işliyorlar aslında" diyor.
Pınar Selek, Yargıtay’dan gelecek yanıtla ilgili yine de umutlu olduğunu ve suçsuzluğu kanıtlanıncaya kadar mücadelesini sürdüreceğini vurguluyor. Peki sığınma başvurusunda bulunması söz konusu mu? Selek bu soruyu şöyle yanıtlıyor:
"Bana hep bu soru soruluyor. Ama mesele o değil ki. Bakacağım, konuşacağım, tartışacağım, güvenliğimi nasıl alacağımı avukatlarımla görüşeceğim. Yapsaydım şimdiye kadar çoktan yapardım, çünkü burada beni destekleyen çok sayıda kişi var. Ama mesele bu değil. Bilmiyorum, bakacağım."
Öte yandan bir aktivist ve bir akademisyen olarak başka bir hayat sürdüren Pınar Selek, yaşadıklarının, dilinin acılaşmasına ve öfke duymasına yol açmasına izin vermeyeceğini belirtiyor. "Bunun için elimden geleni yapacağım. Öfkenin, nefretin kanımı zehirlemesine izin vermeyeceğim" diyen Selek, normal hayatını yaşadıklarından nasıl ayırdığı sorusuna ise şu yanıtı veriyor:
"Bunu yapmak için direniyorum. Bunun için elimden geleni yapıyorum. Ama bu aşamadan sonra biraz daha zorlanacağım herhalde."
DW