Koçak, Mardin Milletvekili Ahmet Türk'ün, AKŞAM'a yaptığı açıklamada 10 Şubat 1922'de Meclis'te yapıldığı ileri sürülen gizli oturumda 'özerklik kararı alındığı' yönündeki ifadelerini daha da ileri götürdü.
'Kürtlere özerklik verildi mi?' sorusunu 'Tarihin Buğulu Aynası' adlı kitabında tartışmaya açan Prof. Koçak'ın, yansıttığı görüşleri şöyle:
PROTOKOL İMZALANDI: Konu ilk kez Heyeti Temsiliye ile İstanbul Hükümeti'ni temsilen Salih Paşa arasındaki görüşmelerde gündeme geldi. Milli Mücadele'nin henüz başında 20 Ekim 1919'da iki taraf arasında imzalanan protokolün ilk maddesi bu konuya ayrılmıştı. Bu protokol Amasya Protokolü olarak bilinir. Protokol'de 11 Eylül tarihli Sivas Kongresi beyannamesine atıfta bulunuluyor. Protokole göre, Kürtler Osmanlı camiasından asla ayrılamazlardı ve bu sınır asgari talepti. Protokol bununla da yetinmemiş ve Kürtlerin serbestçe gelişmelerini sağlayacak şekilde etnik haklara kavuşmalarına sosyal açıdan izin verilmesini desteklemek gerektiğini vurgulamıştı.
NUTUK'TA SANSÜR: Bütün bunlar 'milli sır' olarak tutulmayacaktı. Kürtlere bağımsızlık verileceğine ilişkin yapılan propagandalara karşı onların bu türden vaatlerin arkasına takılıp gitmelerini önlemek üzere bu kararların Kürtlere özellikle bildirilmesi kabul edilmişti. Protokolün altında Mustafa Kemal Paşa ile birlikte Bekir Sami Bey'in ve Rauf Orbay'ın da imzaları vardı. Ancak yine Nutuk'ta sözü edilen bu protokolün metni sansüre uğramıştır.
1923'TEKİ BASIN TOPLANTISI: Atatürk, 1923'te gerçekleşen İzmit basın toplantısında Ahmet Emin Yalman'ın sorusuna verdiği ve sansür edilen yanıtında 'Başlı başına bir Kürtlük düşünmektense bizim Teşkilat-ı Esasiye Kanunu gereğince zaten bir türlü özerklik oluşacaktır. O halde hangi livanın halkı Kürt ise onlar kendilerini özerk olarak idare edeceklerdir. Bundan başka Türkiye'nin halkı söz konusu olurken, onları da beraber ifade etmek gerekir. İfade olunmadıkları zaman, bundan kendilerine aid sorun yaratmaları daima mümkündür. Şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi, hem Kürtlerin ve hem de Türklerin yetki sahibi vekillerinden oluşmuştur. Ve bu iki unsur, bütün çıkarlarını ve kaderlerini birleştirmiştir' demiştir.
TEŞKİLATI ESASİYE'DE DE VAR: Kürtlere özerklik konusunun 1921 Teşkilat-ı Esasiye Kanunu'nda öngörüldüğünü ifade eden Koçak, yasanın 11'nci maddesinde, 'Her il yasalar çerçevesinde vakıf, medrese, eğitim, sağlık, ekonomi, tarım, bayındırlık ve sosyal yardım konularında yerel düzeyde idari yetkiye sahiptir. Bu konuların yönetimi, il şuralarının yetkisine bırakılmıştı' denildiğini bunun 'özerklik' olarak
tanımlandığını belirtti.
12. Madde'de 'Vilayet şuraları, vilayetler halkınca müntehap azadan mürekkeptir' denildiğini belirten Koçak, 14. Madde'yi de günümüz Türkçesiyle şöyle özetledi: 'Şuralar, il halkınca seçilecekti ve valiler TBMM tarafından atanacak olup, eğer merkez yönetimi ile il yönetimi arasında anlaşmazlık çıkarsa, ancak bu takdirde Valilerin il yönetimine müdahale yetkisi doğacaktı.'
Atatürk'e sansür
Atatürk'ün 1923'teki İzmit basın toplantısı defalarca sansüre uğramıştır. Atatürk'ün konuşmasının tamamı 1929-1930 yıllarında yayınlanmış olmasına rağmen, 1969'da İsmail Arar'ın yazdığı 'İzmit Basın Toplantısı' kitabında metin sansüre uğradı. Atatürk'ün konuşması yine Türk Tarih Kurumu tarafından yayınlanan Arı İnan'ın yazdığı 'Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün 1923 Eskişehir- İzmit Konuşmaları' adlı kitabında da sansürlenmiştir.