Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.975,32

Bist

10.125,46

Zekeriya Karaman'dan iddialara net yanıt!

Almanya'daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı soruşturma sonucunda açılan davada ifade veren Kanal 7 Yönetim Kurulu Başkanı Zekeriya Karaman, iddialara net yanıt verdi. Karaman, suçlamaları Deniz Feneri için ücretsiz yapılan 600 programla yalanladı.

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-23 17:06:09

Zekeriya Karaman'dan iddialara net yanıt!

TIMETURK / Haber Merkezi

Zekeriya Karaman, ''600 program yapıldı. Kötü niyetli olsaydık, suistimal peşinde koşsaydık, maddi çıkarlarımızı düşünseydik, programla ilgili yapım, prodüksiyon bedelini alırdık. Program başına 30 bin liradan 18 milyon lira alırdık'' dedi.
İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşmada savunmasını yapan Zekeriya Karaman, Almanya'da hazırlanan iddianamenin, yargılanan Mehmet Gürhan, Mehmet Taşkan ve Firdevs Ermiş'in hapiste olmaları nedeniyle, baskı altında kendilerini kurtarmak amacıyla verilen ifadelerden oluştuğunu söyledi.

Almanya'daki davada yargıcın ''asıl failler Türkiye'dedir'' diyerek kendilerini suçlu ilan ettiğini belirten Karaman, haklarında hiçbir işlem yapılmadan suçlu ilan edilmeleri nedeniyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne başvurduklarını anlattı.
''Maddi çıkarımızı düşünseydik, prodüksiyon bedelini alırdık''

Türkiye'deki ve Almanya'daki Deniz Feneri ile hiçbir ilgilerinin olmadığını vurgulayan Karaman, ''Deniz Feneri programını sosyal sorumluluk düşünceyle yayınlandık. 600 program yapıldı. Kötü niyetli olsaydık, suistimal peşinde koşsaydık, maddi çıkarlarımızı düşünseydik, programla ilgili yapım, prodüksiyon bedelini alırdık. Program başına 30 bin liradan 18 milyon lira alırdık'' dedi.
Hakkındaki iddiaların aslı olmayan bir harddiske dayandırıldığını ifade eden Karaman, ne Almanya'daki, ne de Türkiye'deki bilgisayarlarda bu haddiskteki verilere rastlandığınıı, orjinali olmayan harddiske dayalı suçlamaların geçersiz olduğunu söyledi.
Kendisi hakkındaki suçlamaları 30 başlık altında anlatan Karaman, kuryeler aracılıyla Türkiye'ye getirildiği iddia edilen paraların kendisine teslim edildiği konusunda da şöyle konuştu:

''Almanya'ya çok sık giden bir kişi değilim. Ailemle turizm amaçlı gittim. Bir yılda en fazla 2-3 kere gitmişimdir. Oradan hiçbir zaman para teslim almadım ve Türkiye'ye de getirmedim. Bu asılsız iddiaları reddediyorum. Firdevs Ermiş hariç diğer hiçbir şahıs da bana para teslim edildiğini söylememiştir. Ben Ermiş dahil kimseden para teslim almadım. Ermiş'in kendisini kurtarmak için baskı altında pazarlıkla verdiği ifadelerden başka bir delil yoktur. Mehmet Gürhan'ın notlarında Deniz Feneri paralarının bana verildiğine dair bir ifade de yoktur.''

Karaman, kendilerine ait olmayan 2 gayrimenkulün şirketleri olan Weiss'e kayıtlı olduğunu öğrendikten sonra, bunları Deniz Feneri e.V kayyumuna noterde yapılan protokolle devrettiklerini kaydetti.

Euro 7 şirketine alınan feribotun ödemelerinin kendi kaynakları ve banka kredileriyle karşılandığını ifade eden Karaman, ''Almanya'dan Türkiye'ye gelen vatandaşlar, daha rahat ettikleri için deniz yolunu kullanıyorlardı. Mehmet Gürhan'ın teklifi üzerine, feribot alınmasını uygun bulduk. Feribotun Türkiye'ye getirilmesi için Riga'da yapılan masraf çok cüzi bir miktardır. Sadece yakıt parası Gürhan tarafından alınan ikinci krediden ödenmiştir. 350 nin Avro masraf gerçeği ifade etmemektedir'' şeklinde konuştu.

Zahit Akman'dan iftiralara cevap!

Almanya'daki Deniz Feneri e.V. bağlantılı 20 sanıklı davada savunma yapan eski RTÜK Başkanı Zahit Akman, Almanya'da devletinin baskısı ile alınan ifadeler sonrasında kendilerinin sanık edildiklerini söyledi.

İstanbul 6. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından görülen Deniz Feneri e.V. bağlantılı davada savunma yapan Aykut Zahit Akman, şahsına iddia edilen suçlamaları reddettiğini belirterek savunmasına başladı. Akman, yaklaşık 5 yıl süren bu yargılama sürecinde kendilerini ifade etmelerinin engellendiğini söyledi.

Kendisinin eski RTÜK Başkanı olması nedeniyle bazı kişilerin husumetlerinden kaynaklanan haberler yayımlandığını belirten Akman, 1983 yılında İslam isimli bir derginin yazı işleri müdürlüğünü yaparak yayıncılık hayatına başladığını söyledi. Daha sonra matbaa kurduklarını, 80'e yakın insan çalıştırdıklarını belirten Akman. RTÜK'te yaptığı görev öncesinde hiçbir kamu görevinde çalışmadığını, aksine hep ticaret ile uğraştığını ifade etti.

Zekeriya Karaman tarafından kendisine 1994 yılında Kanal 7 Ankara temsilciliğinin önerildiğini ve kendisinin de kabul ettiğini belirten Akman, "Program yapımcılığı ve sunuculuk yaparak 2000 yılına kadar kamuoyunun tanıdığı popüler bir kişilik haline geldim. Bırakın bu kadar büyük usulsüzlükleri, normal hayatımda da çok dikkat eden bir kişiyim. 45 yaşına kadar itina ile yaşayan bir kişi oldum. Bundan sonra fakirin fukaranın sofrasından ekmek çalan bir kişi olarak lanse edildik. Maalesef kendimizi savunamadığımız için de kamuoyuna bu şekilde sunulduk." dedi.
Akman, "Yayımcılık geçmişim nedeniyle 2005 yılında AK Parti grubu, beni RTÜK üyeliğine önereceklerini söyledi. Kabul ettim." diye konuştu.

Firdevsi Ermiş'in, Almanya'daki soruşturma nedeniyle 2,5 ay tutuklu kaldığını ve yanına bir Türk mahkum getirildiğini belirten Akman, "Bunu işlemeye başlıyor. Firdevsi'ye 'Yanarsın, bitersin, istediklerini yap' diyor. Bu süreçte Firdevsi Ermiş'in 24 kez ifadesi alınıyor. Ardından da bizler sizin karşınıza çıkarılıyoruz. Bu sürecin sağlıklı olması beklenemez." şeklinde konuştu.
Hakkında iddia edilenin aksine hiçbir seyahatinde para getirmediğini belirten Akman, "Bu bana teslim edildiği iddia edilen paraların toplamı 5 milyon euro'yu buluyor. Böyle büyük bir para nasıl geçirilir. Bir şişe suyu geçiremezsiniz. Yoğun bir kontrol yapılıyor. Bana para verildiğini gören, benden aldığını gören bir kişi yok. Polis kaydı, fotoğraf ya da paranın teslim edildiğine ilişkin bir tek belge yok. Tek belge harddiskte z.a. isimli kişinin ben olduğum iddia ediliyor. Bu kadar mesnetsiz suçlamalarla benim sanık edilmem akıl almaz" dedi. Akman, hakkındaki suçlamaların tamamını reddetti.

Kendisinin Almanya'daki konaklama masraflarından ikisinin Deniz Feneri e.V.'ye ödettirildiği şeklindeki iddiayı da kabul etmediğini belirten Akman, "Böyle bir ödemenin yapıldığına ilişkin ne bir belge ne de bir tanık vardır. Bu kadar gidip gelen bir kişiyim. Harcamalarını Deniz Fener'ine ödettiren biri olarak lanse ediliyorum. Zaten miktar da 500 Euro gibi küçük bir miktar. Böyle bir parayı neden fatura ettireyim. Böyle bir huyum olsa bütün seyahat masraflarımı ödettiririm" ifadesini kullandı.
İddianamede, 2007 yılında feribot alınması konusu ile ilgili olarak da suçlandığını belirten Akman, "2005 yılında RTÜK'teki görevime başladığım için iki gayrimenkul haricindeki bütün hisselerimi ben devrettim. Bu nedenle benim bir ilgim ve bilgim yoktur" dedi.

Bir dönem ortaklığını yaptığı Etkin Eğitim Gemi İşletmeciliği Limited şirketinde ihmali bulunduğuna ilişkin iddiaya yönelik ise Zahit Akman, "Ben istifa ettim. Eski ortaklarımın bir ihmali varsa bundan ben nasıl sorumlu tutulabilirim" diye konuştu.
RTÜK Başkanlığı döneminde şirket ilişkilerinin kesilmediğine ilişkin Firdevsi Ermiş'in ifadeleri bulunduğunu belirten Akman, "Bu iddiaları da kabul etmiyorum. MASAK, bankalardaki bütün hesaplarımızı didik didik araştırdı. Bilirkişiler tarafından inceleme yapıldı. Benim şirketlere ortaklığımın devam ettiğine ilişkin hiçbir ifade yer almadı" ifadesine yer verdi.

Deniz Feneri e.V.'nin kurucusu ya da üyesi olmadığını belirten Akman, "Hiçbir dönem de bu dernek içinde yer almadım. Dosyadaki sanıkların hiçbirinin ifadesinde benden bir tavsiye ya da telkin aldıklarına dair bir ifade yok. Sanıkların bir çoğu ile mahkemede tanıştım" şeklinde konuştu.

Deniz Feneri e.V.'nin hesaplarını denkleştirmek için faaliyet yürüttüğü şeklinde iddialar bulunduğunu da sözlerine ekleyen Akman, "Ancak bu iddiaya dayanak gösterilen belgelerin sahte olduğu söylendi. Kaldı ki belgeler üzerinde 2006 yılı bulunmaktadır. Bu tarihte ben RTÜK Başkanlığı'nı yürütmekteydim. Bu iddiaların kabul edilebilir bir yanı yoktur" ifadelerini kullandı.

Kanal 7 şirketlerinin sermaye artırımında Deniz Feneri'nden bir delikli kuruş dahi aktarılmadığını belirten Akman, beraatine karar verilmesini istedi.

Duruşma savcısı, "Almanya'daki şirketin muhasebe kayıtlarını nasıl kontrol ettiniz?" diye sordu. Almanya'daki şirketlerin başında yetkili olarak bulunan Mehmet Gürhan'ın hazırladığı gelir belgelerini belli sürelerde gördüklerini belirten Akman, "İddia edilen suçlamalarla ilgili olarak şirket ortaklarının sorumlu tutulması mümkün değildir." dedi.

Mahkeme Başkanı Yolmaz'ın sorusu üzerine Akman, gayri resmi muhasebe kayıtlarının olmasının mümkün olmayacağını söyledi. Kanal 7 televizyonunun ağır tetkike uğradığını belirten Akman, "Her şey araştırıldı. Dernek sadece Almanya'da yok. Niye Almanya'da böyle bir şey yapayım ki? Türkiye'de çok daha büyük para var. Almanya Türkiye'nin siyasi hayatına müdahale eden operasyonu söz konusudur. Başbakan'ın bürokratı olmam sebebiyle, Zekeriya Karaman da Başbakan'ın yakını olması sebebiyle buna maruz bırakıldık. Büyük bir oyunla karşı karşıyayız." şeklinde cevap verdi. (AA / Cihan)

Haber Ara