Dolar

34,9466

Euro

36,7211

Altın

2.977,22

Bist

10.125,46

Hastanelerde yaşanan mahremiyet ihlalleri ve İslam Hukuku

13 Yıl Önce Güncellendi

2013-01-20 06:58:19

Hastanelerde yaşanan mahremiyet ihlalleri ve İslam Hukuku
TIMETURK /  Haber Merkezi

MAHREMİYET NEDİR?

Mahremiyet, Arapça ‘haram’ kelimesinden gelir ve ‘haram olma hali’ demektir. Diğer bir tabirle gizlilik, gizli olma durumu anlamına gelen isimdir. 1 Herhangi bir şey yasaklanmışsa onu yapmak haramdır. Yasaklık haline ise ‘mahremiyet’ denir. Bir anlamda dokunulmazlık da diyebiliriz. Mahremiyet kelimesi insan vücudu için, özellikle cinsel arzulara konu olması açısından kullanıldığında, cinsel dokunulmazlık anlamına gelir. Bu durumda mahremiyet, insan vücudundan bakılması, dokunulması ve hakkında konuşulması haram olan bölgeleriyle ilgili dokunulmazlık halidir. Türkçemizde mahremiyet kelimesi bu anlamda kullanılmakla birlikte, bu anlamdan hareketle kişinin özel alanı, gizlilik gibi anlamlarda da kullanılmaktadır

HASTA MAHREMİYETİ NEDİR?

Hasta mahremiyeti ise, hastalara ait gizlilik, gizli olma durumunu ifade eder. Bu mahremiyet hastanın hastalığı ile ilgili bilgilerin gizli olması gerektiğini içerdiği gibi hastanın bedensel ve zihinsel mahremiyetini de içerir. Bir hastanın mahremiyetine girmek onun hastalığı ile ilgili tüm bilgileri öğrenecek kadar ona yakın olmaktır.Bir başka deyişle hasta mahremiyeti, kişinin bakım ve tedavi amacıyla ya da başka bir sebeple açıklamak zorunda olduğu, ancak, toplumdaki tüm bireylerin bilgisinden saklamak istediği yaşam alanına denir(Çinko;2001). Mahremiyet, bireyin onurunu ve özerkliğini korumanın esası olarak Hipokrat döneminden beri tıp mesleğinin etik ilkeleri arasındaki yerini korumaktadır 


HASTA MAHREMİYETİ BİR HAK MIDIR?

Hak; kişinin hukuken korunan menfaatler bütünüdür. Mahremiyet bir haktır ve kişilik hakkı olarak korunması gereken menfaatler arasında yer alır. Medeni kanun; kişilik hakkının çocuğun doğumu anından başlayıp ölümüne kadar devam edeceğini, hak ehliyetinin ise sağ doğmak koşuluyla ana rahmine düşme anından itibaren kazanılacağını düzenlemiştir. (Türk Medeni Kanunu Mad.28)

Hastanın özel hayatının bir parçası olan ve hastalığı ile ilgili mahremiyeti içeren hususlar, ilk başta bir insan hakkı olan hasta haklarının en temel konusunu teşkil etmektedir. Hasta Hakları Yönetmeliği’nin 21. Maddesinde yer alan ‘Hastanın mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta, mahremiyetinin korunmasını açıkça talep de edebilir’ ibaresini de göz önüne aldığımızda, gerek özel hayatın mahremiyeti gerekse de hastanın mahremiyeti hukuki alanda teminat altına alınmış bir haktır.

Hastaların mahrem alanlarına ve gizlilik sınırlarına girme gücü, hastaların tedavisi ile bire bir ilgilenen hekim ve sağlık çalışanlarında bulunmaktadır. Hekimler ve sağlık çalışanları teşhis ve tedavi sürecinde hastaların kimse tarafından bilinmeyen, hatta bazen hastaların kendilerinin bile bilmediği sırlara erişebilmektedir(5). Muayene, teşhis, tedavi ve hastayla fiziksel teması gerektiren diğer işlemlerin yapılması sırasında uygun bir gizlilik ortamının sağlanması gerekir. Muayene sırasında hastanın istemediği kimselerin muayene ortamında bulunmaması gerekir. Ancak, ülkemizdeki uygulamalara baktığımız zaman hasta mahremiyeti hakkının çoğu zaman ihlal edildiği, bu alanla ilgili hasta hakları birimlerine birçok şikâyetin ulaştığı görülmektedir.

6 Ekim 2011 tarihinde Manisa ‘da eşi tarafından bıçaklanan Şefika Etik’in hastaneye götürülürken sağlık çalışanları tarafından mahremiyetine dikkat edilmediği için yarı çıplak bedeni basın mensupları tarafından fotoğraflanarak ertesi gün yazılı basında sürmanşet yayınlanmıştır. Şefika Etik ‘in yazılı ve görsel basında sürmanşet yayınlanan yarı çıplak görüntüsü ömür boyu yakınlarının hafızasından silinmeyecektir. Bu apaçık bir mahremiyet hakkı ihlalidir. Ayrıca Şefika Etik yaşasaydı basına yansıyan bu görüntülerden ne kadar rahatsız olacağı da ayrı bir tartışma konusudur.

Yine 14 Ekim 2012 tarihinde üniversite öğrencisi Fatmanur Çelik’in (20) Bahçelievler’deki evinde ölü bulunduğu sırada çekilen mahrem görüntüleri, yine basın mensupları tarafından fütursuzca yayınlanarak Çelik’in mahremiyeti ihlal edilmiştir.

İHLALLER DAHA ÇOK KAMU HASTANELERİNDE GERÇEKLEŞİYOR

Derneğimize son yıllarda yapılan müracaatlarda mahremiyet hakkının ağırlıklı olarak kamu hastanelerinde ve hastanelerin acil servislerinde ihlal edildiğini göstermektedir. Kamuya ait sağlık kurumlarında yaşanan hasta yığılımı ve her geçen gün artan yoğunluk ve hastaların bilgisizliği ve çaresizliği mahremiyet ihlallerine yeterince zemin hazırlamaktadır.


PROBLEMİN TEMEL KAYNAĞI SAĞLIK SİSTEMİNDEKİ SIKINTILAR

Yaptığımız araştırmada mahremiyet ihlallerinin temel nedeni olarak, sağlık çalışanlarının hasta haklarını bilmemesi, sağlık çalışanlarının bireysel kusurlu davranışları, diğer yandan yoğun iş yükü, sağlık çalışanlarının görev ve yetki dağıtımında eşitsizlik, çalışma koşullarında düzensizlik ve çalışma ortamlarındaki huzursuzluk, fiziki alt yapı eksiklikleri, personel yetersizliği gibi birçok unsur göze çarpmaktadır.

Oysa hastanın mahremiyetine saygı gösterilmesi sağlık hizmetlerinin sunumunda temel alınan önemli bir değerdir.

Ulusal ve uluslararası belgeler, hastanın sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesi; muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesi; tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmaması; hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesi; sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulması gibi hususları mahremiyete saygı ilkeleri olarak belirlemiştir. Hatta ölüm olayı bile mahremiyetin ihlal edilmesi hakkını kimseye tanımaz.

Hasta hakları mevzuatına göre kısaca, tüm sağlık çalışanları, hastaya zarar vermeme, yarar sağlama, hasta özerkliğine saygı, adalet, sır saklama ve mahremiyet gibi ahlak ilkelerini göz önünde bulundurarak hareket etmelidir.

ŞİKAYET ETMEKTEN ÇEKİNİLİYOR

Sağlık alanında pasif eleman konumundaki hastalar da ihlallere karşı koymada ve ihlalleri önlemede hala etkin olamamaktadır. Çünkü “tıpta ayıp yoktur, doktora namahrem olmaz” anlayışı, mahremiyetine saygı gösterilmeyen hastanın durumu şikayet ettiğinde hizmet hakkından da mahrum kalacağını düşünmesi toplumda hala yaygın bir inanıştır. Hastalar şikayet ettiğinde hizmet hakkından da mahrum kalacağı endişesi taşıdığından hizmet alımı sırasında gerçekleştirilen mahremiyet ihlallerini şikayet etmiyor.


MAHREMİYET HAKKINA SAYGI DUYMAK HUKUKİ VE VİCDANİ ZORUNLULUKTUR
Her ne kadar mahremiyet hakkına saygı gösterilmesini beklemek birileri tarafından mevcut koşullarda bir lüks olarak algılansa da bu hak; inanç özgürlüğü, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Hasta Hakları Yönetmeliği, evrensel hukuk ilkeleri ve sair mevzuatla güvence altına alınmıştır. Bu bağlamda mahremiyet hakkının ihlali özel hayatın gizliliğine müdahaledir ve suçtur. TCK, özel hayata ilişkin görüntü veya seslerin ifşa edilmesini, fiilin basın ve yayın yoluyla işlenmesi gibi hususları suç kabul etmiş ve hürriyeti bağlayıcı cezalar öngörmüştür. Ancak yasa ve yönetmelikte belirtilen cezalar bu davranışları değiştirmeye yeterli olmayacaktır. Bu durumda vicdani kabul de en az hukuki sorumluluklar kadar önemlidir.

İHLALLERİN ÇÖZÜMÜ NASIL OLMAKTADIR?

Çalışmadan edindiğimiz bilgiler ışığında kişi bir ihlal yaşadığında ve ihlali şikâyete dönüştürdüğünde buna çözümün, kişinin aynı ihlali yaşamasına ve bundan sonra diğer kişilerin de buna benzer bir ihlal yaşamasına engel olma yönünde geliştiği görülmektedir. Fiili olarak ihlali gerçekleştiren kişi veya kişilere herhangi bir caydırıcı cezai işlem uygulanmamaktadır. Bu bağlamda ihlale yönelik herhangi bir cezai işlem uygulanmadan şikâyet dosyasını kapatıp kurula taşımamak da ayrı bir ihlaldir.

HASTALARIN BİLGİSAYAR KAYITLARI VE DOSYA BİLGİLERİNE İLGİSİZ KİŞİLERİN ULAŞMASI HAK İHALİDİR

Kamuya ait sağlık kurumlarında yaşanan hasta yığılımı ve bilgisayar kayıtlarının ilgili ilgisiz kişiler tarafından kolay ulaşılabilir olması hastanın mahremiyetinin ve sır hakkının çiğnenmesine yeterince zemin hazırlamaktadır. Geçtiğimiz günlerde Sağlık Bakanlığı’nın hastalara ait kimlik, adres, iletişim bilgileri, hamilelik testi, sağlık geçmişi, medeni hali, alkol, madde, sigara kullanımına ilişkin bilgileri istediğini iddiaları mahremiyet ve özel hayatın gizliliği açısından önemlidir. Bilgilerin ilgisiz kişilerle paylaşılması suç niteliği taşımaktadır.

Sonuç olarak Mahremiyet Hakkı ve Özel Hayatın Gizliliği bütün Evrensel İnsan Hakları Metinlerinde güvence altına alınmış, özel hayatın dokunulmazlığı konusunda devletlere koruyucu önlem almaları hususunda ödevler yüklemiştir. Anayasa ve Türk Ceza Kanunu’nda korunan bu hakkın ihlalinde, ihlali gerçekleştiren kişilerin cezalandırılması gerekmektedir.

MAHREMİYET KONUSUNUN İSLAM HUKUKU VE ETİK DEĞERLER AÇISINDAN DEĞERLENDİRİLMESİ

Mahremiyet konusunda, toplumumuzda yaşayan insanların dini, vicdani ve ahlaki değerleri incelendiğinde genel kanaat şöyledir:

‘Mahremiyet meselesi bir insan hakkıdır. İnsanın dokunulmazlığı ile ilgili bir boyuttur. Dokunulmazlık sadece insanın hak ve hukukuna yönelik değildir. Bedenin de dokunulmazlığı vardır ve muhteremdir, o yüzden hürmet gerekir.

İslam’ın bu konuya yaklaşımı ‘ihtisasa hürmet esastır’ ilkesine dayanır. Hekim ihtisas sahibi olan insandır ve İslam herkes için koyduğu mahremiyet çerçevesini hekim için o bazı şartlara bağlı olarak paranteze alır. Bunlar; ihtisas, ücret, mesafe ve ulaşılabilirlik eşdeğerlik kriterleridir. Bir yerde Müslüman bir hanımefendi hastanın B ihtisas alanında bir bayan ve erkek hekime ulaşması bahsi geçen eşdeğerlik kriterleri açısından aynı ise erkek hekime görünme ruhsatı kalkar. O zaman bayan hekimin görmesi gerekir. Eğer bayan hekim ihtisas sahibi değil, erkek hekim daha çok bilgi sahibi ve işinin ehli ise o zaman erkek hekime görünme ruhsatı devreye girer. Ya da her ikisinin de işinin ehli olduğu durumda, bayan hekim bayan oluşunu ekstra bir değere dönüştürüyor ve fahiş ücret istiyor ise bu bile erkek hekime görünme ruhsatını devreye sokar. Ruhsatlar zaruretler miktarınca tahsil olunur, ilke budur. Ruhsat hali ortaya çıkması durumunda Müslüman bir hanıma bir erkek hekim bakacak ise bu bakma hastalıkla sınırlı olmalıdır. Dolayısıyla ruhsatlar zaruretler miktarınca tahsil olunurlar ilkesi de budur. Mesela bakması gereken hastalık nereye bakılmasını gerektiriyorsa zaruret helallik dolaylarındadır. Onun dışında bir yere bakılması ruhsat dışıdır. Hekim açısından durum böyledir. Müslüman bayan hasta ise hastalığı ile ilgili bölge dışında kalanları göstermemekle yükümlüdür. Bunun dışında eğer hastalığı dışında kalan bölgeyi de gösteriyorsa bundan sorumludur’.

(SEMRA NAMLI -Hastahaklari.net)


Haber Ara