AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, İmralı süreci, Diyarbakır’daki tören başta olmak üzere gündemdeki konulara ilişkin sorularımızı yanıtladı:
- Televizyonlar Diyarbakır’daki görüntüleri beklendiği kadar ‘canlı’ vermedi. Sansür mü, sağduyu mu diyeceğiz?
Ben biraz izleyebildim. Yani tam bir sansür yok. Ama basın olay çıkınca veriyor. Olay çıkmadığı için çok fazla ihtiyaç duymamışlardır. Bu sürece sahip çıkmamız lazım. Çünkü bugüne kadar yakaladığı-mız en umut verici süreç. Böylesi süreçler bazen değerlendirilmediği zaman eskisiden de beter olabilir. Kaybedecek insanımız ve vaktimiz yok.
‘Habur yönetilemedi’
- Bir “Habur endişesi” mi yaşandı size göre?
Evet. Çünkü Habur’da insanlar evlatlarının bir daha ölmeyeceğine sevindiler ve o sevinci biraz abarttılar. Sorumluluk makamındaki insanlar veya kurumlar da bunun tetikleyeceği bir takım hassasiyetleri öngöremediler. Sürece ciddi zarar verdi. Belki Habur’da hiç kimsenin kastı zarar vermek değildi, ama doğru yönetemediğin zaman bazen ciddi zararlar verebiliyor.
- O meydandan aldığınız mesaj nedir?
Diyarbakır’la sürekli görüştüm. Sağduyu vardı.
- Önemli bir viraj kazasız atlatılmış olabilir mi?
Arabayı devirmeden bu virajları almamız lazım. Bu meseleyi herkesin siyasi rant meselesi yapmaktan çıkarması lazım. Yine bu mesele yüzünden siyasi partiler birbirlerine ve iktidara vurmaktan vazgeçsinler. Çünkü siyasi hesaplar devreye girince işler bozuluyor. Bu hem vicdani hem ahlaki bir sorundur ve hem de milli bir meseledir. Bu işten kazanacak olan Türkiye ve insanımız olacak. Buradan siyasi hesap beklemek ahlaki değil.
- “PKK artık sadece bir örgüt değil, bir holding. Silahı bırakmak istemeyecektir” deniliyor...
Siz Kürtlerin eşit yurttaşlık temelindeki demokratik haklarını tanırsanız, çözüm için adımlar atıp örgüte de bir plan sunarsanız, buna rağmen hala dağda kalmak isteyenler marjinalleşir ve biter.
‘Ders çıkarıldı’
- Bölgede açılımın ilk döne-miyle bugün arasında fark var mı?
Şimdi daha büyük bir umut var. Çünkü yöntem olarak daha temkinli ve geçmişten ders çıkarılarak doğru yürüdüğü kanaatindeyim. Sürece herkesi katma gayreti var. Herkesin süreçte görünmek gibi bir toplumsal baskı karşısında pozisyonu var. Bu defa şans daha yüksek.
‘Bozan faturayı öder’
- BDP’nin bu süreçteki tavrı eleştiri alıyor. Çözüme yakın mı duruyor yoksa direnenler var mı?
Vardır. Alışkanlıklarını terk etmek zordur. Çünkü BDP, AK Parti düşmanlığı üzerine kurgulanmış bir siyaset izliyor. Çözüm, proje yok. Ama sürecin içinde olmaları değerli. Öcalan, Kandil ve kitle üzerinde bir iletken görevi görmeleri bu süreçte çok önemli. Bu sürecin diğerlerinden en önemli farkı açık yürümesi. Bunun avantajı şu; barışı ve çözümü dilinden düşürmeyenler, hükümetin ortaya koyduğu irade karşısında barışın tarafı mı olacak yoksa barışı bozan taraf mı olacak? Bunu halk çok açık bir şekilde görecek. Halkın istediği doğrultusunda hepimizin tavır göstermesi lazım. Göstermeyen faturasını öder.
‘Bırakın gelin’ olmaz
- Çok tartışılan bir sözünüz oldu: Dağdan ineceklere “Boşuna ölmedik’ dedirtecek adımlar atılmalı.” Hala aynı fikirde misiniz?
Bazı şeyler bu süreçte çok iyi anlaşılsın istiyoruz. Siz sadece insanlara ‘Biz Öcalan’la görüşüyoruz, silahları bıraksın, gelsinler’ derseniz, böyle bir şey olmaz. Her gün onlarca insan dağa çıkıyor. Kürt sorununu şiddetten arındırdığınız zaman bu insanların, ‘Niçin iniyoruz’ diyebilecekleri bir takım şeylerinin olması gerekir. Benim kast ettiğim örgütün ideolijik talepleri, pazarlıkları veya hedefleri değil. Söylemek istediğim, Türkiye’nin demokratikleşme sürecinde, bizim milli birlik ve kardeşlik projemiz içinde de olan eşit yurttaşlık temelinde Kürtlerin tanınması gereken hakların tanınması bağlamında bunun paralel yürütülmesi. Paralel yürümeli ki bir taraftan ‘İniyoruz ama bunlar da oldu’ diyebilmeliler. Bu bir psikolojik gerekçedir. Bu örgütün ve bir siyasi partinin idelojik talebi değil. Sadece ‘Silahları bırakın gelin’ olmaz.
- İlk adım nedir?
İlk adım, çatışmasızlık ortamının sağlanmasıdır. Bu sayede sürecin sağlıklı yürümesini sağlamak, ardından güven ortamının tesis edilmesi... Bu küçük jestler, küçük sözler veya atılacak bazı somut adımlarla beslenebilir. Güven tesis edildikten sonra silahlı güçlerini ülke dışına çekmeleri...
- Adımlardan en etkilisi ne olacak size göre, anadilde eğitim mi vatandaşlık tanımı mı?
Şu anda talep edilen şeylerden biri vatandaşlık tanımı. Bunun mutlaka etnik bir kimliğe vurgu yapmayan, herkesin kendini içinde bulacağı bir millet, vatandaşlık tanımının yapılması gerekiyor. Veya yapılmaması gerekiyor.
‘Artık o derin devlet yok’
- Paris’teki suikastlarda siz ve Ahmet Türk İran’ı işaret ettiniz
Sadece analiz ve tespitler yapıyoruz. Geçmiş yaşanmışlıklar ve mevcut politik durumu değerlendirip, ‘Böyle olabilir’ diyoruz. Bu infazların sürece yönelik yapıldığı kesin. Örgüt içinde bir infazsa -ki geçmişte benzer şeyler yaşandı- bunlar hep gizli kalmıyor. Ama örgüt değil gizli servisler tarafından yapıldığında -Bence öyle bir olaya benziyor- ortaya çıkma olasılığı yok genelde.
- ‘Derin devlet yaptı’ iddialarına katılan çok az görünüyor...
Bu da bir ihtimal. Ancak Türk derin devleti geçmişte dışarıda buna benzer bir takım operasyonlar yaptı. Artık o derin devlet yok. Yani bunu dışarıda yapacakların arkasında duracak bir derin devlet kalmadı. Türkiye’nin her zaman bir derin aklı var ama o kirli akıl, o kirli devlet yok artık. Bu nedenle de bunu yapanların arkasında duracak bir derin devletin olmadığı için gizli servisin bunu yapma olasılığı yok.
Kararlı durarak yola devam!
- Galiba en düşük ihtimal Suriye gizli servisi Muhaberat?
Bugün itibariyle yapabilecek güçte değil, kendi derdinde. Ortadoğu’daki gelişmelere bakıp, “Türkiye’nin son dönemde üstlendiği rolü ve pozisyonu çekemeyen uluslararası güçler kimler olabilir” dediğinizde, PJAK’la anlaşan İran’ı görüyorsunuz. PJAK’la anlaşıp Türkiye’deki faaliyetlerini devam ettirmesi telkininde bulunması hep söyleniyor. Önemli olan bu süreci hedef aldığı yönünde genel bir kanı var. Amacı “barış olmasın”dır. Bizlerin yapması gereken her türlü provokasyona karşı kararlı durmak ve yola devam etmek. O zaman bu provokasyonlar devam etmez. Ama tereddüt ederseniz yenileri olacaktır.
deniz güçer vatan