'Başörtülüyseniz medyada pazarlık şansınız yok'
Medyada ‘muhafazakar’ tecrübe üzerine konuşan gazeteci ve televizyoncu Ayşe Böhürler'den çarpıcı açıklamalar.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-15 10:59:56
AYRIMCILIĞIN EN KESKİN OLDUĞU YER MEDYA
Medyada ‘muhafazakar’ tecrübe üzerine konuşan gazeteci ve televizyoncu Ayşe Böhürler, İslamcı erkek yazarların sisteme daha kolay entegre olduklarına dikkat çekti.
Medyasofa Girişim Grubu’nun ‘İnsan için İnsana rağmen Medya’ üst başlığıyla başlattığı ‘Medyada Muhafazakar Tecrübe’ söyleşilerinin Ocak ayı konukları televizyoncu ve Yeni Şafak gazetesi yazarı Ayşe Böhürler ve Kanal 7 Haber müdür yardımcısı Semanur Sönmez Yaman oldu. Ayşegül Yıldırım Kara’nın moderatörlüğünde gerçekleşen söyleşide ‘muhafazakar medya’ tanımı ve dindar kadınların televizyonculuk deneyimi konuşuldu.
Medyaya ‘dergicilik’ maceralarıyla adım attığını anlatan Ayşe Böhürler, 12 Eylül sonrası dönemde İslamcı entelektüel çevrelerin çok okuyup, tartıştığını ve gündemindeki konuları yazacak mecra arayışından dolayı sık sık dergi çıkarıp batırdığını hatırlattı. Ahmet Şişman’ın teklifi üzerine İzlenim dergisinin yazı işleri kadrosuna katıldığını ve ilk kez o dönem dindar erkekler ile birlikte çalışma tecrübesinde erkeklerin buna çok da hazır olmadığını gördüğünü söyleyen Böhürler, İslamcı erkeklerin medyada dindar kadınların varlığıyla ilgili çelişkili bir tutum aldıklarına dikkat çekti.
“Bugün bile merkez medyanın ana eğilimi başörtülü kadınlarla birlikte çalışmaya alışkın değil. Oralara bir başörtülü gittiğinde karşılıklı oryantasyonun sağlanması lazım” diyen Böhürler medyanın ayrımcılığın en keskin olduğu yer olduğuna da dikkat çekti.
“Başörtülü birinin tartışma programlarına davet edilmesi bile çok yenidir” şeklinde konuşan Böhürler, “Muhafazakar medya içinde varolan başörtülü birikimi değerlendirilebilmiş değildir” dedi.
BAŞÖRTÜLÜYSENİZ MEDYADA PAZARLIK ŞANSINIZ YOK!
Kanal 7’nin muhafazakar medya deneyiminde önemli bir eşik olduğunun altını çizen Böhürler, kurulduğu dönemde Kanal 7’ye kimlik ve güç katan programların altında kanalda aktif televizyonculuk yapan özgür ruhlu başörtülü kadınların imzasının olduğunu söyledi. “Biz bir okulduk Kanal 7 olarak. Hem yetiştik hem de yetiştirdik. Bu yetiştirme geleneğinin şimdi olmadığını görüyorum. Herkes çok bireysel oynuyor. Bir ekip kurmuyor, o ekibin önünü açmıyor” diyen Böhürler “Biz kendi mücadelemizi kendimiz verdik. Bir kadınsanız, başörtülüyseniz pazarlık şansınız yoktur çünkü gideceğiniz başka bir iş yoktur. Şimdi de bu tutum çok değişmedi ” şeklinde konuştu.
“Medyadaki İslamcı erkeklerin sisteme daha kolay adapte olduğunu para ve güçle birlikte başka bir yere savrulduğunu düşünüyorum. Sistemin içindeyseniz muhalefet etmek zorlaşır. Böyle olunca da muhalefet İslamcı kadınlara kaldı”sözleriyle muhafazakar medyadaki tutumu eleştiren Böhürler, “Dindar kadınlar olarak biz onlarla eşit düzeyde, eşit bilgi ve becerilerle, haklarla yer almayı daha onların zihinlerinde bile başaramadık” dedi. Ayşe Böhürler 28 Şubat’ta da medyada başörtülü çalışanların ciddi mağduriyetler yaşadığını hatırlatarak “28 Şubat sürecinde başörtüsü nedeniyle kadınların mağdur edilmesi iş ve para olarak ve bundan dolayı isyan eden kadınların başını açan kadınların yaşadığı trajediler de var. Biz bunları medyada yakındangördük ama ben erkeklerin o süreçte kadın meslektaşları konusunda aynı güçlü duruşu sergilediğini düşünmüyorum” şeklinde konuştu.
Semanur Sönmez Yaman ise mesleğe başladığı yıllarda başörtülü kadınların ‘haber merkezi’nde çalışmaya uygun görülmediğini ancak kendisinin haberin mutfağında kalmak için ciddi bir mücadele verdiğini anlattı. Uzun yıllar çalışma alanı olarak alternatif bulunmadığından aynı kanalda çalışmak zorunda kaldığını kaydeden Yaman, özellikle 28 Şubat sürecinde haberci olarak bizzat meslektaşları tarafından ayrımcılığa uğradığını anlattı.
SON VİDEO HABER
Haber Ara