Mehmet Çelik'ten sonra Laçiner'i de Şiilere hedef gösterdiler
Türkiye'de önce Manisa Celal Bayar Üniversitesi Öğretim Üyesi ve Ülke Tv Program yapımcısı Prof.Dr Mehmet Çelik'e 'Şiiliğe hakaret etti' iftirasıyla başlatılan linç kampanyasının şimdiki hedefi ise Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü ve Star Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Sedat Laçiner oldu.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-13 00:06:20
Türkiye'de bazı kesimler ısrarla mezhep kavgasını körüklemeye devam ediyor. Bu kavganın islam Dünyasının en büyük fitnesi olduğunu unutan bazı kesimler "Şiiliğe hakeret ettiler" deyip bazı inanları hedef tahtasına koymaya ve hedef göstermeye devam ediyorlar. Bunun son örneği ise Cumhuriyet Gazetesi'nin Prof.Dr.Sedat Laçiner hakkında hazırladığı haber oldu. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü ve Star Gazetesi Yazarı Prof. Dr. Sedat Laçiner Cumhuriyet Gazetesi'ne sert eleştirilerde bulundu.Laçiner, Cumhuriyet Gazetesi'de kendisi hakkında yayınlanan ve gerçeklere dayanmayan haber yüzünden Şii ve Alevi düşmanı gibi gösterilmeye çalışıldığını ifade etti.
1 yıl önceki yalan haberi manşetine taşıyan Cumhuriyet'i kınadığını söyleyen Laçiner "Belki de amaçları Türkiye’de mezhep kavgası çıkarmaktır. Hakkımı mahkemede elbette arayacağım. Ama halkımızın da Cumhuriyet’in gazeteden çok daha başka bir şey olduğunu görmesini isterim" dedi.
Sedat Laçiner kendisi hakkında başlatılan lince karşı şu açıklamayı yaptı:
Hakkımda Atılan İftiralara Karşı Kamuoyu Açıklaması
Yaklaşık 1 yıl önce TRT Haber kanalında katıldığım AÇI programında Ortadoğu’nun karşısındaki en büyük tehlikenin mezhepçilik olduğunu belirttim ve Türkiye kamuoyunu bu konuda dikkatli olmaya çağırdım.
Programda bazı Sünni mezhepçi grupların Şii olanları ne kadar yanlış tanıdığını tasvir ettim ve bu bakış açısını asla tasvip etmediğimi belirttim. Özellikle Mısır, Suudi Arabistan ve Kuveyt gibi bazı ülkelerde Şiilere karşı, başka dinlerden gelenlere karşı gösterilen hoşgörünün bile gösterilmediğini açık açık anlattım.
Ne yazık ki Sünnici, Vahabi vs. aşırı grupların Şiilere dönük görüşlerini eleştiren, Şiileri açıkça savunan sözlerim 1 Ocak 2012 tarihinde Habertürk Gazetesi’nde “Caferiler Laçiner’i mahkemeye veriyor” başlıklı ve Iğdır merkezli çalışan Gökhan Artan imzalı haberde tam tersi şekilde verildi. Bu haberde şahsım mezhepçi, Şii düşmanı bir kişi olarak yansıtıldım ve bu mezhepten bir grup aleyhime kışkırtılmış oldu.
Aynı gün haberi de, iddiaları da açık bir dille yalanladım. Söylemediğim sözleri bana atfeden herkesi kınadım ve kamuoyu önünde açık bir şekilde özür dilemeye davet ettim.
Habertürk gazetesi tekzip (düzeltme) talebimi yayınlamadı, başvurduğum mahkeme de sebebi anlaşılamaz bir şekilde söylemediğim sözleri yasal yollardan yalanlamama talebimi reddetti. Muhabir Gökhan Artan telefonda benden özür diledi. Önce iftiraya inanan, ama daha sonra benim yalanlamamı görenler de telefon ederek özür dilediler.
Gazetenin ve mahkemenin bu konudaki tavırları gariptir ve insanın basın etiğine ve adalete olan inancını sarsacak niteliktedir. Ancak asıl garip olan söylemediğimi ilan ettiğim ve kayıtlarda aslı mevcut olan bir sözlerimin geçen 1 yıllık süreye rağmen çarpıtılmaya devam ettirilmesidir. İlk başta beni “Şii düşmanı” olarak yansıtmaya çalışan ve bu yolla Türkiye’de mezhep gerilimini beslemek isteyenler geçen 1 yıl boyunca buna “Alevi düşmanlığı”nı ve hatta Azerbaycanlı kardeşlerimizin mezhebinden hareketle “Azerbaycanlı düşmanlığı”nı da eklemeye kalkmışlardır.
Şiiler hakkında şahsıma mal edilen sözlerin benim görüşlerim ile zerre kadar alakası yoktur. Benim değil Şii ve Alevi kardeşlerimiz hakkında böylesine çirkin sözler söylemem, bu sözleri zihnimden geçirmem dahi mümkün değildir. Ben hayatı boyunca kendi mezhebini yakın arkadaşlarına dahi söylememiş bir kişiyim. Sadece Müslümanlara karşı değil, diğer dinlere ve hatta dinsizlere karşı da bugüne kadar inançları nedeniyle ne bir eleştirim, ne de bir kınamam söz konusu olmamıştır.
Benim mezhepler konusundaki duruşum yıllardır aynıdır. Mezhepçiliği Ortadoğu’daki en önemli fitne kaynağı olarak görürüm ve mezhepler arasında gerilim oluşturabilecek her türlü söz ve davranıştan kaçınırım.
O programdaki sözlerim de mezheplere hakaret etmek bir yana, tam tersine mezhepçi yaklaşımların ne kadar yanlış, ölümcül ve hatalı olduğuna dairdir.
Bu çerçevede bilerek ve isteyerek iftira atan karakteri zayıf, ahlak fukarası kişileri Allah’a havale ediyorum. Bana bilmeden iftira attığını daha sonra öğrendiği halde kamuoyu önünde özür dilemeyenlere ise hakkımı helal etmiyorum.
Böylesine ağır bir iftira ve karalamayı bilinçli olarak devam ettiren, her vesile ile bu yalanı yaymak için ellerinden gelen çabayı gösteren ve aralarında Sabahattin Önkibar gibi bağlantılarını hala anlayamadığım bazı kişileri ise Türk kamuoyuna, Alevi, Şii ve Sünni kardeşlerimize şikâyet ediyorum. Bu tür kişiler hakkında uyanık olunuz. Bizlerin kardeşliğine kast eden bu tür karanlık mihraklar bugün beni hedef almışsa başka bir gün bir başka kardeşimizi hedef alarak bizleri birbirimize düşürebilirler.
Benim Şiilerin veya Alevilerin cennete giremeyeceğine dair bir sözüm yoktur, hayatım boyunca olmamıştır. Kendisinin cennete girip girmeyeceğini dahi bilmeyen bir kişi olarak bu tür cümleler kuracak kadar cahil değilim.
Bu tür yalanları ortaya atanlar ve yayanlar hakkında hakkımı Türk mahmelerinde aramaya devam edeceğim. Aradan 1 yıl geçmiş olsa da bu yalan haberi başlatan Habertürk gazetesini de haberini düzeltmeye çağırıyorum. Ama bunlardan daha önemlisi linç edilmek istenen, Türk toplumunu mezheplere bölmek isteyenlerin oyununda araç haline dönüştürülmek istenen biri olarak Türk kamuoyunun sağduyusuna güveniyorum.
Kamuoyunun dikkatlerine saygılarımla sunarım
Prof. Dr. Sedat LAÇİNER
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörü"
Haber Ara