İsmail Hakkı Karadayı'nın namaz sırrı
28 Şubat soruşturmasında sorgulanan İsmail Hakkı Karadayı'nın ilginç bir hikayesi var. 1980'li yıllar boyunca 'namaz kılan bir general portresi' çizdi. Özal'ın yakın çevresi bile 'Suyun bu tarafından' tanımı yapmış.
13 Yıl Önce Güncellendi
2013-01-13 16:42:46
Türkiye uzun bir aradan sonra, yeni güne önemli bir gözaltı haberiyle uyandı. Geçen perşembe günü emekli Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı, 28 Şubat soruşturması kapsamında ifadesi alınmak üzere mevcutlu olarak, yani polisler eşliğinde Ankara'ya götürüldü.
Karadayı, mahkeme tarafından yaşı dikkate alınarak serbest bırakıldı. Ancak emekli komutana yurtdışı yasağı ve adli kontrol şartı getirildi.
Yani Karadayı Paşa her hafta düzenli olarak karakola gidecek ve imza verecekti. Karadayı, 28 Şubat döneminin en kudretli ismiydi.
O sırada genelkurmay başkanı olarak görev yapıyordu ve mesleğinin zirvesindeydi. Karadayı 1932 yılında Çankırı'da dünyaya geldi. 1951'de Kara Harp Okulu'ndan, 1953'te Uçaksavar Okulu'ndan mezun oldu.
Çeşitli topçu birliklerinde görev yaptıktan sonra 1963 yılında Kara Harp Akademisi'ni, 1967'de Silahlı Kuvvetler Akademisi'ni, 1975'te Milli Güvenlik Akademisi'ni bitirdi.
ÖZAL'IN SEMPATİSİNİ KAZANMIŞTI
Kurmay subay olarak değişik komutanlıklarda şube müdürlüğü, Kara Harp Okulu'nda öğretmenlik, Ortadoğu ülkelerinde askeri ataşelik, alay komutanlığı ve Genelkurmay Hareket Başkanlığı Plan Prensipler Şube Müdürlüğü görevlerinde bulundu.
1977 yılında tuğgeneralliğe terfi etti. 1981 yılında tümgeneral, 1985'te korgeneral oldu. 1989 yılında rütbesi orgeneralliğe yükseltilen İsmail Hakkı Karadayı 10 Ağustos 1993'te Kara Kuvvetleri Komutanı oldu.
30 Ağustos 1994 tarihinden geçerli olmak üzere Genelkurmay Başkanlığı görevine atandı. Karadayı dört yıl boyunca bu görevde kaldı. Karadayı genelkurmay başkanı olana kadar hep önemli görevlerde bulunmasına karşın hiçbir zaman kamuoyunun karşısına çıkmadı, bundan şiddetle kaçındı.
Pek çok komutan arkadaşının aksine konuşmalarında sert mesajlar vermemeye çalıştı. Karadayı siyasilerle de arasını hep iyi tutmaya çalıştı ve bunda başarılı da oldu.
Özellikle art arda terfi ve rütbe aldığı ANAP'ın iktidar yıllarında Turgut Özal'ın şahsi sempatisini kazanmıştı. Peki Karadayı'nın sırrı neydi? 28 Şubat döneminde ve sonrasında muhafazakâr ve dindar çevrelerin korkulu rüyası haline gelen İsmail Hakkı Karadayı, 1980'li yıllar boyunca muhafazakâr bir subay olarak tanındı.
KARADAYI İÇİN MÜDAHALE ETMEDİ
Birinci Ordu Komutanlığı yaptığı dönemde evinde seccadesi serili olan, yani namaz kılan bir general portresi çizmişti.
Karadayı bu dönemde yeni yeni canlanmaya başlayan hat sanatıyla ilgilenmiş, hattatlarla tanışmış, hat siparişleri vermiş, ayrıca bazı hat sanatçılarının yanında askerlik yapmasını sağlamıştı.
Birbiri ardına gelen bütün bu olaylar Karadayı'nın isminin muhafazakâr muhitlerde bilinmesine neden olmuştu. Hatta Özal'ın yakın çevresi Karadayı için, "Suyun bu tarafından" tanımını kullanıyor, paşanın Anadolu kökenli olduğunu ima ediyordu.
Mehmet Baransu ile birlikte kaleme aldığım Pirus kitabında Karadayı ile ilgili ilginç bir anekdot vardı. Turgut Özal'a cumhurbaşkanlığı döneminde, içinde daha sonra orgeneral rütbesine yükselecek olan Doğu Aktulga'nın da bulunduğu bir grup generali emekli etmesi tavsiye edilmişti.
Aktulga ve ekibinin askerî müdahale yanlısı olduğu Ankara kulislerinde hep konuşuluyordu. Bundan rahatsız olan isimler de Turgut Özal'la görüşüp, Aktulga ile birlikte hareket edenlerin tasfiyesini istemişti. Özal onlara "hayır" yanıtını verdi. Özal da Aktulga'dan hazzetmiyordu ama ileri sürdüğü gerekçe ilginçti: "Terfi sırasını bozarsam İsmailHakkı Karadayı da emekli olur."
ÇEVİK BİR'İN ARKASINDA
28 Şubat döneminde kamuoyunun Çevik Bir kadar yakından tanıdığı bir başka isim Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Güven Erkaya'ydı.
Deniz Kuvvetleri'nin ikinci ismi ise Donanma Komutanı Oramiral Salim Dervişoğlu'ydu. Dervişoğlu, Erkaya'nın hemen ardından Deniz Kuvvetleri Komutanı olacaktı. Dervişoğlu üslup olarak Erkaya ve Çevik Bir'den ayrılıyor, nezaketiyle biliniyordu.
Donanma Komutanlığı'nda yapılan bir törende hükümet mensuplarıyla ilgilendiği ve nazik davrandığı için Bir tarafından uyarılmıştı.
Dervişoğlu bu uyarıya çok sert karşılık vermiş ve Bir'le tartışmıştı. Bu olaydan kısa bir süre sonra araya Genelkurmay Başkanı İsmail Hakkı Karadayı girmiş ve Çevik Bir'e kendisinin talimat verdiğini söylemiş ve Dervişoğlu'ndan özür dilemesini istemişti.
Dervişoğlu ile Çevik Bir arasında bir başka tartışma YAŞ kararıyla atılacak bir subayla ilgili yaşanmıştı. Dervişoğlu, Deniz Kuvvetleri Komutanı olmuştu ve bir subayın ordudan atılması için kendisine gönderilen dosyayı imzalamıyordu.
Çevik Bir, Dervişoğlu'nu ikna etmesi için Genelkurmay Adli Müşaviri Erdal Şenel'i göndermişti. Ancak Dervişoğlu, Şenel'i "Silahlı kuvvetlerin canına okudunuz. Orduda adam bırakmadınız" sözleriyle azarlamış ve kovmuştu.
Bunun üzerine Bir, Dervişoğlu'nu aramış ve iki isim arasında sert bir tartışma yaşanmıştı. Bu tartışmanın ardından Karadayı araya girmiş ve ikiliyi barıştırmıştı.
1998 Ağustos'unda görevini Hüseyin Kıvrıkoğlu'na devreden Karadayı, emekli olduktan sonra da boş durmadı. Silahlı kuvvetlerle irtibatını hiç kesmedi. Özellikle Hilmi Özkök'ün genelkurmay başkanlığı sırasında komutanları ziyaret ederek, kulis yaptı. Ona göre Özkök makamını ezdiriyordu.
Karadayı'nın ismi 28 Şubat Soruşturması'ndan çok daha önce bir başka dosyada da geçmişti. Aksaz Deniz Üssü'nde yaşanan büyük yolsuzluk olayının baş sorumlusu, müteahhit Ali Osman Özmen soruşturmasına adı karıştı. Özmen'den daire alanlar arasında Karadayı, Hüseyin Kıvrıkoğlu, İlhami Erdil, Tuncer Kılıç gibi komutanların isimleri vardı. Ancak kamuoyuna bu isimlerden sadece Kılıç'ın adı yansıdı. Diğer komutanların isimleri ne dava ne de soruşturma dosyasında yer aldı.
KIVRIKOĞLU TENKİT EDİYORDU
Karadayı'nın genelkurmay başkanlığı dönemi siyasi hayat kadar, silahlı kuvvetlerin iç dengeleri açısından da çalkantılıydı. Refahyol hükümetinin işbaşından uzaklaştırılması konusunda anlaşan askerler, üslup konusunda kırılma yaşıyorlardı.
Dönemin Birinci Ordu Komutanı Org. Hüseyin Kıvrıkoğlu'nun başını çektiği İstanbul merkezli bir grup, Karadayı'nın geri planda kaldığını savunuyordu. Karadayı kamuoyunun önüne çıkmıyor, görevini neredeyse dönemin genelkurmay ikinci başkanı Org. Çevik Bir'e devretmiş görüntüsü veriyordu. Genelkurmay'la temasa geçenlerin karşısına Çevik Bir ya da Erol Özkasnak çıkıyordu. Hatta Hüsnü Dağ gibi kimi albaylar generallere fırça atabilecek yetkiye sahip olduklarını düşünüyorlardı.
DENGE UNSURU OLMAYA ÇALIŞIYORDU
Çevik Bir kamuoyundaki tanınırlığını terfisi için de kullanmak istiyordu. Normal işleyişte Birinci Ordu Komutanı Kıvrıkoğlu, önce Kara Kuvvetleri ardından da Genelkurmay Başkanlığı'na gelecekti. Bir ise Birinci Ordu'dan emekli olacaktı. Karadayı iki klik arasında denge unsuru olmaya çalışıyordu.
Bir, Karadayı'nın yakasına yapışmış ve irticaya pasif davranmakla suçlamıştı. İkili arasında bir başka tartışma da YAŞ'ta yaşanmış, Çevik Bir ve ekibi toplantıyı terk etmişlerdi. Ancak silahlı kuvvetler içindeki bütün tartışmalarda Karadayı, Çevik Bir'den yana ağırlık koyuyordu.(BUGÜN)
SON VİDEO HABER
Haber Ara